Adıyaman: Filyasyon ekipleri şubat ayında kurulmalıydı

Türk Tabipleri Birliği (TTB) korona virüsü salgınında geride kalan süreçte atılan adımları değerlendirdiği ve önerilerini sıraladığı açıklama yaptı. Salgının hastanelerde karşılanıp hastanelerde durdurulmaya çalışılması halinde, salgının uzun süreceğini ve can kaybının çok olmasının kaçınılmaz olacağını ifade eden TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman, “Şubat ayının başında filyasyon ekiplerinin kurulması ve eğitilmesi gerekiyordu” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman korona virüsü salgınında geride kalan 6 haftaya ilişkin basın açıklaması gerçekleştirerek değerlendirmelerde ve önerilerde bulundu. Salgının yükünün hekimler arasında eşit dağıtılması ve hekimlerin özlük haklarının korunması gerektiğini belirten Adıyaman, zorunlu olmayan üretimin salgının genişlemesine ve can kayıplarına neden olduğunu ifade etti.

Virüsün kaynağının aranması çalışması olarak adlandıran filyasyon uygulamasına dair ise Adıyaman, “Bakanlığın filyasyon ekipleri kurulmasına ilişkin yazısı mart ayının sonunda yazılmış görünüyor. Oysa sağlık sistemimizde en başında hemen, salgın ilk çıktığında, şubat ayının başında filyasyon ekiplerinin kurulması ve eğitilmesi gerekiyordu” dedi.

'BİRİNCİ BASAMAKTA GÖREV YAPAN EKİPLERLE SALGIN KONTROL ALTINDA TUTULABİLİR’

“Salgını karşılayabilmek için güçlü birinci basamak örgütlenmesine ihtiyacımız var” diyen Adıyaman sahada yapılan filyasyon çalışmalarına dair, “Yıllardır hastanelerde çalışmış, birinci basamakla hiçbir ilişkisi olmamış hekim ve hemşireler ile ağız-diş sağlığı merkezlerinden görevlendirilen diş hekimlerimizin liderliğinde apar-topar kurulan ekiplerle yapılan filyasyon çalışmaları kuşkusuz özverili çabalar olarak görülmelidir” diyerek şunları kaydetti:

“Oysa salgına hazırlıklıyız diyebilmeniz için, birinci basamakta kurduğunuz bulaş sinyalini erken alabilen, bölge-mahalle odaklı sağlık birimlerinin, kadrolarıyla birlikte yıllarca bu biçimde hizmet sunmuş ve bir çalışma geleneğini kazanmış olması gerekirdi. Ancak böyle kurulmuş sistemlerde salgınla mücadele yurttaşların yaşam ve çalışma alanlarında, alev bacayı sarmadan yürütülebilir. Birinci basamakta görev yapan sağlık ekibi ile hızlı ve etkin bir biçimde salgına müdahale edebilir ve salgını kontrol altında tutabilir. Yine de görevlendirme biçiminde, başlanma zamanında ve organizasyonundaki yanlışlıklar bir yana, salgında en ön safta görev yapan hekim, dişhekimi, hemşire ve şoförlerden oluşan filyasyon ekiplerimize teşekkür ediyoruz.”

‘BAŞARISIZLIĞIN NEDENİ SALGIN YÖNETİMİNE UYMAMAK’

Salgının hastanelerde karşılanıp hastanelerde durdurulmaya çalışılması halinde, salgının uzun süreceğini ve can kaybının çok olmasının kaçınılmaz olacağını ifade eden Adıyaman, “Bugün özellikle Avrupa’nın ve Türkiye’nin yaşadığı bu felaketin ve başarısızlığın temel nedeni salgın yönetimine uymamak, salgını karşılayabilecek sağlık kurumlarını ve sağlık örgütlenmesini yok etmektir” dedi ve şöyle devam etti:

“Türk Tabipleri Birliği, sağlık sistemimizin tüm bu zaaflarına rağmen salgın yönetimine ve epidemiyoloji biliminin gereklerine sürekli dikkat çekmiştir. Ancak, siyasal irade bu gerçekliği görmezden gelmiş ve salgın yönetiminin gereklerine uymamıştır. Buradan bir kez daha siyasal iktidarı salgın biliminin gereklerini yerine getirmeye, nüfusa ve bölgesel anlayışa dayalı planlama yapmaya davet ediyoruz. Bununla beraber, salgın sırasında yükün önemli bir bölümünü çekmekte olan, yetersiz kişisel koruyucu malzemeyle çalıştırılan, hastalanan, salgını durdurmak için mücadele eden ASM’lerdeki Aile Hekimleri ve sağlık çalışanları ile İSM’lerdeki hekim ve sağlık çalışanlarına minnet duygularımızı iletmek istiyoruz.”

CEVAP BEKLEYEN SORULAR

Salgının yükünün hekimler arasında eşit dağıtılması ve hekimlerin özlük haklarının korunması gerektiğini belirten Adıyaman, zorunlu olmayan üretimin salgının genişlemesine ve can kayıplarına neden olduğunu ifade etti. 22 Mart 2020 tarihinde Sağlık Bakanlığı’na sorular yönelttiklerini fakat geride kalan 23 güne rağmen sorulara yanıt alamadıklarını belirten Adıyaman bu soruları tekrar etti. TTB Başkanı Sinan Adıyaman’ın sıraladığı 21 sorudan bazıları şu şekilde:

-Tanısı doğrulanmış olguların ikamet ettikleri il ve ilçelere göre, yaş ve cinsiyete göre dağılımları nasıldır?

-Tanısı doğrulanmış olguların yurt dışı temas öyküsü ülkelere göre nasıl bir dağılım göstermektedir?

-Bugün itibarıyla ülkemizde kaç ilde ve kaç merkezde test yapılmaktadır? Tanı merkezlerine ulaşan örnek sayıları ile test sonuçları neden her bir merkez tarafından yapılmamaktadır?

-Tanısı doğrulanmış olgularda bugüne kadar hangi ilaçlar kullanılmıştır? Bu ilaçlarla tedaviye yanıt oranı nedir? Yan etki ve komplikasyonlar ile bunların sıklığı nedir?

-Tedavide kullanılması olası ilaçların yurt çapında miktarı ve illere göre sayısı nedir?

‘TASARIDA SAĞLIK ÇALIŞANLARI KAPSAM DIŞINDA BIRAKILMALI’

Sosyal mesafe önlemleri çerçevesinde basına kapalı olarak sosyal medya hesapları üzerinden basın açıklaması gerçekleştirdiklerini ifade eden Adıyaman, basın mensuplarından yöneltilen soruları da canlı yayında cevapladı. Adıyaman’a yöneltilen sorulardan bazıları ve yanıtları şu şekilde sıralandı:

-Özel sektörde hekimlerin ücretsiz izne zorlandığını hak edişlerini alamadıklarını dile getirdiniz. Yeni hazırlanan yasa tasarısında çalışanların ücretsiz izne çıkarılması kolaylaştırılıyor. Bu konuda sağlık çalışanlarının kapsam dışına çıkarılmasını savunur musunuz?

Sağlık çalışanlarına çok ihtiyaç olduğu ve motivasyonlarının yüksek olması gereken bu dönemde onların işten çıkartılması, ücretsiz izne zorlanması ya da yarım maaşa zorlanması doğru olmayacaktır. Bu konuda yeni çıkarılacak olan tasarıda sağlık çalışanlarının kapsam dışında bırakılmaları doğru olacaktır.

‘DSÖ’NÜN ÖNGÖRÜSÜ DOĞRU’

-Dünya Sağlık Örgütü bazı ülkelerde kısmen düşüş varken İngiltere ve Türkiye’de artış var diyor ama Sağlık Bakanı virüsü 4’üncü haftada kontrol altına aldıklarını söylüyor. Sizin gözleminiz nedir?

Dünya Sağlık Örgütü’nün öngörüsü doğru gözüküyor. Çünkü sağlık çalışanları özveriyle çalışmalarına rağmen kontrol altına aldığımızı söylemek için erken. Her gün açıklanan yeni olgular daha önce klinik yakınması nedeniyle hastaneye başvuran ve örnek alınan, PCR testi o gün pozitif çıkanlardan ibaret. PCR testinin hastaların tümünde pozitif çıkmadığı ve duyarlılığının arzu edilen düzeyde olmadığı bize gelen bilgiler.

‘FİLYASYON EKİBİNİN ŞUBAT AYININ BAŞINDA KURULMASI GEREKİYORDU’

-Sağlık Bakanı’nın açıkladığı verilerle vaka ölüm sayısı, yoğun bakım doluluk oranı sayısıyla sahadaki durum arasında fark var mı?

Bize Türkiye’nin dört bir yanından odalarımızdan vaka ve ölüm sayılarının daha fazla olduğuna dair gözleme dayalı bilgiler geliyor. Klinik ve radyolojik bulguları olduğu halde PCR testi pozitif olmayan hastalar vefat ettiklerinde kayıtlara hala Covid-19 olarak geçirilmiyor.

-Halk sağlığı ve uzmanları ve siz başından itibaren filyasyona dikkat çektiniz. Bakan bunca sürenin ardından neredeyse ilk kez filyasyondan bahsetti. Sizin gözleminiz nedir?

Bakanlığın filyasyon ekipleri kurulmasına ilişkin yazısı mart ayının sonunda yazılmış görünüyor. Oysa sağlık sistemimizde en başında hemen, salgın ilk çıktığında şubat ayının başında filyasyon ekiplerinin kurulması ve eğitilmesi gerekiyordu.

-Türkiye’de korona ölümlerinin Dünya Sağlık Örgütü’nün kodlarına göre yapılmadığını belirtmiştiniz. Bu devam ediyor mu?

Maalesef evet. Ölüm belgelerinin çoğunda ölüm nedeni olarak Covid-19 yazmıyor.