Türkiye'de kullanılan testler ne kadar güvenilir?

Virüsle mücadele eden Türkiye'de çok az sayıda test yapılması eleştiriliyor. Etkin mücadele için çok fazla sayıda test yapıp, sonucu pozitif çıkanların karantina altın alınması gerekiyor. Sağlık Bakanlığı test sayısının artırılması için düğmeye bastı. Peki test sonuçları ne kadar güvenilir, yerli testlerle ithal testler arasındaki fark nedir, test kimlere yapılacak? Prof. Dr. Serhat Ünal ve Prof. Dr. Özlem Kurt Azap bu sorulara yanıt verdi.

Google Haberlere Abone ol

Meral Candan

İSTANBUL - Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus geçtiğimiz günlerde “test, test, test” diyerek ülkelere korona virüsle mücadelede daha fazla test yapması çağrısında bulundu. Her ülke virüsle mücadelede farklı stratejiler benimsiyor. Bu noktada Güney Kore ve Hong Kong gerek test sayıları gerekse de izledikleri yöntemle mücadelede öne çıkmış görünüyor.

Türkiye, şimdiye kadar yaptığı yaklaşık 20 bin test ile Güney Kore’nin günlük test miktarını ancak yakalayabilmiş durumda. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın her gün paylaştığı verilerden, yapılan test miktarı arttıkça vaka sayısının da arttığı anlaşılıyor. Dolayısıyla ne kadar çok test, o kadar vaka demek. Bulaşıcılığı yüksek olan korona virüsünün tespitinde “hız” oldukça önemli. Bu nedenle dünyada pek çok ülke ortalama 15 dakika içinde sonuç veren hızlı tanı kitlerini kullanıyor. Bakan Fahrettin Koca da 19 Mart’ta yaptığı açıklamada nihayet bu hızlı tanı kitlerinin birkaç gün içinde yaygın olarak kullanılacağını ve hedefin günde 10-15 bin test yapmak olduğunu duyurdu. Peki bu testlerle ilgili neler biliyoruz? Bu sorunun cevabını ve daha fazlasını Korona Virüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal ve TTB Covid-19 İzleme Grubu Üyesi ve Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özlem Kurt Azap ile konuştuk.

PCR testi nedir?

Tam açılımı Polimeraz Zincir Reaksiyonu olan bu test dünyada ve Türkiye’de temel tanı yöntemi olarak uygulanıyor. Ortalama 1-4 saat arasında sonuçlanan test referans laboratuvarlarda kullanılıyor. PCR ile kişinin solunum yolundan alınan örneklerde virüsün DNA’sı olup olmadığına bakılıyor. Prof. Dr. Özlem Kurt Azap, PCR’ın ilk kez korona virüsünde kullanılan bir yöntem olmadığının altını çiziyor. PCR’ın çok sık başvurulan bir yöntem olduğunu belirten Azap, bu yöntemin diğer hızlı testlere göre maliyetinin daha yüksek olduğunu söylüyor.

Hızlı tanı testi nedir?

15 dakika gibi kısa sürede sonuç veren hızlı tanı kitlerinden dünyada en yaygın olarak kullanılanı antijen testi. Bu testte de solunum yolu örnekleri alınıyor ancak PCR testinden farklı olarak virüsün DNA’sına değil vücutta bir parça bırakıp bırakmadığına odaklanılıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da duyurduğu üzere önümüzdeki günlerde Türkiye’de antijen testi kullanılmaya başlanacak. Antijen testine oranla kullanımı daha düşük olan antikor testi ise parmaktan alınan kan örneği ile yapılıyor ve antikorlar üzerinden vücudun virüse karşı verdiği yanıtlar aranıyor.

Testler yerli üretim mi?

Şu an Türkiye’de kullanılan PCR testleri yerli üretimden oluşuyor. Hatta Fahrettin Koca geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Türkiye üretimi olan bu testlerin 500 bin adedinin Amerika’ya satıldığını söyledi. Türkiye’de kullanılmaya başlanacak olan antijen testleri ise 2 milyon adet olmak üzere Çin’den getirtildi.

Testler ne kadar güvenilir?

Korona virüsün tanısında kullanılan testlerin güvenirliği son günlerin en merak edilen konularından biri. Zira Fahrettin Koca’nın hayatını kaybeden Aytaç Yalman ile ilgili sözleri kafalardaki soru işaretlerini daha da çoğalttı. Aytaç Yalman’ın test sonucunun önce negatif sonrasında ise pozitif çıktığını belirten Koca “Bu durumda böyle bir vakada başta negatif sonra pozitif olabilir mi? Olabilir. Biz bunu yeni tanıyoruz. Başta pozitif olup, üç gün sonra negatif olan, yedi gün sonra pozitif olan vakamız da var” şeklinde durumu ifade etti. Testlerin yanılma paylarının ne olduğu ile ilgili Korona Virüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal “PCR testi virüsün genetik yapısına bakar ve kesin tanı koyar. Hızlı tanı kitleri de pozitif olanları mutlaka yakalar. Sonuç negatif çıktığında da bu kesine yakın negatiftir. Pozitiflerde ise yalancı pozitiflik diye bir şey vardır ve belli bir oranda görülür. O nedenle hızlı tanı kitleri ile negatif olanlar ayrılır pozitif olanlar ise teyit etmek amacıyla laboratuvara gönderilir. Prof. Dr. Özlem Kurt Azap negatif bulunduğunda da doğrulanması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Grip için bu böyledir, bu hastalık için de böyle olmasını bekliyoruz.” Gazeteci Muharrem Sarıkaya katıldığı TV programında Aytaç Yalman olayını örnek vererek Çin’den gelen yüzde 90-95 oranında doğru sonuç verdiğini ve belirti gösteren kişilere üç gün arayla yeniden yapılacağını söyledi.

Türkiye’de ve dünyada yapılan test sayıları neler?

Türkiye 22 Mart’ta açıklanan verilere göre 20.345 test yaparak 1236 vaka tespit etti. Oxford Üniversitesi’ne bağlı Our World in Data’nın resmi kaynaklardan topladığı verilere göre toplamda 100 bin ve üzeri test yapan ülkeler ve vaka sayıları şöyle: Çin 320 bin test ile 80 bin 967 vaka, Güney Kore 316.664 test ile 8652 vaka, İtalya 206.886 test ile 41.035 vaka, Rusya 143.519 test ile 199 vaka, Avusturalya 113.615 teste ile 709 vaka, ABD 103.945 test ile 14.250 vaka.

Türkiye’de yapılan testler yeterli mi?

Türkiye şimdiye kadar yaptığı yaklaşık 20 bin test ile dünyadaki pek çok ülkenin gerisinde. Ancak günlük test miktarını 10-15 bine çıkararak bu sayıyı artırmayı planlıyor. Prof. Dr. Özlem Kurt Azap test sayılarının artırılmasının bir ihtiyaç olduğunu vurgulayarak TTB olarak tanı testlerinin bir an önce yaygınlaştırılması istediğimiz bir şey zaten” diyor. Teste olan ihtiyacın günlük çıkacak olgu sayısına göre değişeceğini ifade eden Azap, şöyle devam ediyor: “Şu an için günlük 15 bin test yeter ya da yetmez demek şu aşamada çok mümkün değil. Olguların çıkma hızına göre değişecek.”

Hızlı tanı testleri kimlere yapılacak?

Bu konuda hem Prof. Dr. Serhat Ünal hem de Prof. Dr. Özlem Kurt Azap semptom gösterenleri işaret ediyor. Öksürük ateş ve nefes darlığı gibi şikayetleri olanlara doktorların kararıyla test yapılacağını belirten Azap, geçtiğimiz dönemde aranan yurt dışı kriterinin önümüzdeki günlerde belirleyici olmayacağını belirtiyor. Uzmanlar bu süreçte kişilere düşen sorumlulukları hatırlatarak sosyal mesafelenmeye dikkat çekiyor. “Bir savaşın içindeyiz” diyen Prof. Dr. Serhat Ünal “Sadece sağlık çalışanları bu savaşı veremez. Her birimiz bu işin bir tarafından tutacak ve kendimizin ve etrafımızın korunmasını sağlayacağız diyerek hepimizi uyarıyor.