Şehir hastaneleri tartışılıyor: Bize ithal edildi!

İstanbul Tabip Odası, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın “Hayalini kurduğum proje” dediği şehir hastanelerini tartışıyor. İngiltere ve Kanada'nın maliyetler açısından çok sıkıntılı olduğu için bu projeden vazgeçtiğine dikkat çeken İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Melahat Cengiz "Şimdi bu durum bize ithal edildi” diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul Tabip Odası, 'Sağlıkta dönüşümde son durum şehir hastaneleri' konusunu tartışıyor. Kamu Özel Sektör Ortaklığı modeliyle yapılan şehir hastaneleri geçen aylarda sıkça gündemde yer aldı. İstanbul Tabip Odası yarın saat 19.30'da İstanbul Maltepe'de bulunan Türkan Saylan Kültür Merkezi'nde ve 23 Kasım'da İstanbul'daki Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi Toplantı salonunda bir panel düzenleyerek şehir hastanelerini konuşacak. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Doktor Melahat Cengiz, daha önce İngiltere ve Kanada'da da bu uygulamanın hayata geçirildiğini, ancak daha sonra uygulamadan vazgeçildiğini belirterek, "Çünkü hem maliyetler ve çalışanlar açısından hem de yurttaşlar için sıkıntılı. Şimdi de bu durum bize ithal edildi" eleştirisinde bulundu.

YÜZDE 70 DOLULUK GARANTİSİ...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 'hayalindeki proje' olarak bilinen şehir hastanelerinin ilki Mersin’de açıldı. Kamu özel ortaklığıyla kurulacak şehir hastanelerine devlet garantisi veriliyor. Yüzde 70 doluluk garantisi verilen şehir hastanelerinde bu orana ulaşılmazsa, köprülerde olduğu gibi aradaki gelir farkı devlet hazinesinden karşılanacak.

'SAĞLIKTA ÖZELLEŞTİRME PROJESİ'

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Melahat Cengiz, şehir hastanelerinin, Türkiye'ye dayatılan liberal politikaların sağlığa yansıması ve nihayetinde özelleştirme projesi olduğuna dikkat çekiyor. Sağlıkta özelleştirmenin temellerinin Anavatan Partisi tarafından atıldığını vurgulayan Cengiz "2002'de AKP'yle yasal düzenlemeye girdi. Şehir hastanelerinin en önemli özelliği, kamu özel ortaklığıyla birlikte oto yollardaki gibi yap - işlet - devret projesi gibi sağlık alanındaki yap - kirala - devret modelini oluşturması. Bu modelle hazineye ait arazi şirkete bedelsiz veriliyor. Bu arazide inşaat yapılıyor ve devlete kiralanıyor. Bu kiralama içerisinde de kur garantili olarak 25 - 30 yıllığına veriliyor” diyor.

'BİZE İTHAL EDİLDİ'

Şehir hastanelerinin örneklerini daha önce İngiltere ve Kanada'da gördüklerini söyleyen Cengiz, ancak bu ülkelerin uygulamadan vazgeçtiğini hatırlatıp ekliyor: “Çünkü maliyetler açısından, çalışanlar açısından ve vatandaşlar açısından sıkıntılı bir proje. Şimdi de bu durum bize ithal edildi. Devlet, çekirdek hizmetlerinin dışında diğer hizmetleri var olan şirketlere devrediyor. Bunun bir örneği İngiltere'de yaşandı ama İngiltere'de çok büyük bir zararla sonuçlandığı için bizim gibi ülkelere devredildi. Bu model içerisinde yüzde 70 doluluk garantisi veriliyor. Bu oran ilk önce döner sermayeden ödenecek, eğer döner sermaye yetersiz kalırsa ücret hazineden karşılanacak. Yani halka ödenecek. Bir de bu durum sağlık çalışanlarını nasıl etkileyecek. İngiltere'de de bu oldu. Bizdeki örnekte bu olacak. Kârlılık güdüldüğü için sağlık çalışanlarında bir azalma olacak. İş gücü artacak. Hekimler dahi taşeronlaşma olacak. İngiltere ve Kanada'da bu yönde çalışmalar oldu ama vazgeçildi.”

İNSANLARIN SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKI NASIL ETKİLENECEK?

Peki insanların sağlığa erişim hakkı bu uygulamadan nasıl etkilenecek? Cengiz bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Şehir hastanelerindeki maliyetin artışı, şehir içindeki hastanelerin kapanıp şehir dışına taşınması gibi durumlar vatandaşı çok büyük oranda etkileyecek. Hastanelerin kim tarafından yönetileceği sorusu da hâlâ açıklık kazanmış değil. Evet çekirdek hizmetlerini Sağlık Bakanlığı yürütecek ama destek hizmetleri dediğimiz hizmetleri de özel sektör sürdürecek. En büyük kâr payı da burada olacak. Bu çok ciddi bir maliyet kaybına neden olacak. Daha önceki Sağlık Bakanı tarafından hesaplanan 41 bin yatak kapasiteli 29 şehir hastanesi üzerineydi. Toplam maliyeti 10 milyar dolar iken kira maliyeti 30 milyar dolar civarı olacak. Bizim önerimiz kamucu, halkçı, anlayışla kurgulanan ve kamu tarafından finanse edilen sağlık sisteminin oluşturulması. Bu bizim hem önerimiz hem çabamız. Toplumsal güçle, ortak mücadeleyle umarım böyle bir kamucu sağlık hizmetine gireriz.”

İstanbul Tabip Odası, bugün ve 23 Kasım'da 'Sağlıkta dönüşümde son durum şehir hastaneleri' konusunu tartışacak.