Rusya basınında geçen hafta: 'Seçim ertelenirse ekonomik kriz, siyasi, sosyal krizlerle derinleşir'

Türkiye’nin zaten krizde olduğunu belirten Simonov, ekliyor: “... Eğer yetkililer mayısta yapılacak seçimleri ertelemeye karar verirlerse ekonomik kriz siyasi ve sosyal krizlerle derinleşecektir.”

Google Haberlere Abone ol

Hazal Yalın

İzvestiya, Türkiye’nin depremde uğradığı ekonomik kayıplar hakkında, biri Bloomberg ve TÜSİAD’ın, diğeri de Fitch’in olmak üzere iki uç değerlendirmenin arasında, GSYH’nın yüzde 4,5-5,5 kadarı, yani 40-45 milyar dolar kadar bir zarar öngörüyor, ancak kümülatif etkinin daha büyük olacağını, dahası, 2023’ün dünya çapında bir kriz yılı olmasının milli hasılada çok sert bir düşüşe neden olabileceğini düşünüyor.

Kommersant, Rusya’nın dış ticaret rakamlarını ticaret ortaklarının istatistiklerinden derlemiş. Avrupa ülkeleriyle hem ithalat hem ihracat yüzde 40 civarında azalırken özellikle Hindistan ve Türkiye ile dış ticaret hacmindeki artış dikkat çekiyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Duma karşısında yaptığı konuşmayı haberleştiren Vedomosti, gerek dışişlerinde, gerekse de Kremlin’de anti-sömürgeci retoriğin güçlendiğine dikkat çekiyor.

'Türkiye'de seçimler ertelenirse siyasi ve sosyal kriz derinleşir'

... Bloomberg analistleri, 6 Şubat’ta meydana gelen felaketin sonuçlarını, ülkenin GSYH’sının yüzde 10’unu teşkil eden 84 milyar dolar olarak değerlendiriyorlar. Uzmanlar, bunun son dönemde zaten ağır sorunlar yaşayan Türkiye ekonomisi için büyük bir darbe olduğuna eminler. 2022’de yıllık enflasyon resmi rakamlara göre yüzde 58 civarındaydı. Bloomberg’e göre: “Yetkililer, bir yandan enflasyonu kontrol altında tutmayı, diğer yandan da eşzamanlı olarak faizleri düşürmeyi hedefleyen alışılmadık bir siyaset izlediler.”

Türkiye’nin depremden en çok etkilenen 10 iline GSYH’nın küçük bir kısmı düşüyor, ama bunlar “İstanbul’un ve diğer büyük şehirlerin refahında kilit rol oynayan sınai ve zirai bir koridor teşkil ediyor”. Sonuçta, tarım topraklarının uğradığı zarar gıda sıkıntısına ve enflasyonda daha büyük bir artışa yol açabilir.

Öte yandan, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in, felakette uğranılan zarara ilişkin değerlendirmesi çok daha az: 4 milyar dolar. Erdoğan da felaketin sonuçlarını ortadan kaldırmak için 100 milyar lira, yani 5,3 milyar dolardan söz etti.

Bloomberg’in yazdığına göre ticaret durmuş olmasına rağmen yetkililer Türk lirasını aktif şekilde desteklemeye devam ediyorlar ve ülkenin mali varlıkları da üç günlük düşüşün ardından sadece toparlanmakla kalmadı, biraz yükseldi bile. ...

Fyodor Sidorov’a göre durum şu: “Türkiye ekonomisinin GSYH’sının yüzde 2 ila 5 kadarını kaybettiği düşünülüyor. Ama hesaplamalar kesinkes devam edecek ve rakamlar da büyüyebilir. Bu durumda Bloomberg’in tahminleri tamamen gerçekleşebilir. Zira böyle bir doğal afet ekonomide kümülatif bir etki yaratacaktır; negatif eğilimler zamanla daha çok ortaya çıkacaktır.”

Simonov’a göre Türkiye’nin zaten bir kriz içinde bulunduğunu da unutmamak gerek: Hiperenflasyon (yıllık yüzde 80’i buluyor), paranın devalüasyonu, bütçe açığında artış, işsizlikte artış. Buna bir de yıkılan şehirlerin imarı için büyük kaynak ayrılması zaruretini eklemek gerek. ...

Simonov, İzvestiya’da şu görüşleri de ekliyor: “... Eğer yetkililer mayısta yapılacak seçimleri ertelemeye karar verirlerse ekonomik kriz siyasi ve sosyal krizlerle derinleşecektir.”

TeleTrade enformasyon ve analiz merkezinden tanınmış ekonomist Aleksey Fyodorov’a göre, depremlerden sonra Türkiye ekonomisinin uğradığı zarara dair iki değerlendirme var:

“Birincisi, Amerikan jeopolitik hizmetleri tarafından, belli ki başka ülkelerde benzer olaylara bakarak yapılan değerlendirme. Amerikan kurumları tarafından zarar, GSYH’nın yüzde 2’si, yani 17-20 milyar dolar kadar değerlendiriliyor. Sonuçlara dair ikinci değerlendirme TÜSİAD’a ait; burada sadece yıkılan binaların inşaat ve imarı 71 milyar dolar olarak değerlendiriliyor, ekonominin durmasından ve işgücü kaybından ötürü uğranılan kayıp da 84 milyar doları, yani Türkiye GSYH’sının yüzde 10’unu buluyor. ... GSYH’nın yüzde 10’u iddiasını gerçekçi bir tahmin saymak neredeyse imkânsız; belki de abartılı. Türkiye GSYH’sının kaybının yüzde 4,5-5,5, yani 40-45 milyar dolar kadar olması daha gerçekçi görünüyor.” ...

Fyodorov, şöyle özetliyor:

“2023 bütün dünya için bir kriz yılı olacağından, bu çok güçlü ilave olumsuzluğu da kattığımızda Türkiye’nin GSYH’sında en azından son 17-18 yılın en sert düşüşünün yaşanacağını görebiliriz. Bunun ölçeği, Türkiye ekonomisinin yıllık bazda yüzde 4,8 değer kaybettiği 2009’u bile aşabilir.” (K. Loginova / İzvestiya, 14 Şubat)

'Rusya’nın Türkiye’den ithalatı 2,2 katına çıktı'

“Tvyordıye tsifrı” adlı telegram kanalının analistleri tarafından toplanan, Rusya’nın başlıca ticari ortakları olan ülkelerin (2022 şubatına kadar dış ticaretin yüzde 80’den çoğunun yapıldığı 46 devlet) dış ticaret istatistiklerindeki verilere göre 2022 kasım ve aralık aylarında Rusya’nın ihracatı yıllık bazda düştü: kasımda yüzde 8, aralıkta yüzde 16. Aynı dönemde ithalatta da yıllık bazda sırasıyla yüzde 10 ve yüzde 13 (23 milyar dolar) düşüş gözlendi. Araç ve teçhizat ithalatındaki düşüş ise yüzde 23’ü buldu.

İhracatın ülkelere göre yapısında 2022’nin ikinci yarısında benzer bir dinamik yaşandı. Enerji kaynakları alanında Hindistan’a ihracat aralık ayında yıllık bazda 5 katına, Malezya ve Gürcistan’a 2,4 katına çıktı, Macaristan’a yüzde 81, Yunanistan’a da yüzde 58 arttı. Çin ve Hindistan’ın ihracattaki payı ise yıl sonunda sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 13 oldu. Bu oranlar yılın başında yüzde 17 ve yüzde 3’tü. AB’nin payı ise aynı dönümde yüzde 41’den 25’e düştü.

Rusya’nın ithalatının en çok artış gösterdiği ülkeler şunlar: Ermenistan 4,5 kat, Türkiye 2,2 kat, Kazakistan yüzde 48, Özbekistan yüzde 43. Yıl sonunda Çin ve Türkiye’nin payı sırasıyla yüzde 44 ve yüzde 7’ye yükseldi; yıl başında bu oranlar yüzde 36 ve yüzde 2’ydi. AB’nin payı ise yüzde 38’den 21’e düştü. ... (A. Çugunov / Kommersant, 17 Şubat)

'Anti-sömürgeci retorik güçleniyor'

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Duma’daki “hükümet saatinde”, Rusya’nın, ülkenin menfaatlerine zarar veren uluslararası teşkilatlar karşısındaki yükümlülüklerini gözden geçireceğini açıkladı. Lavrov, Ukrayna’da özel askeri harekâtın başından beri ilk defa parlamentonun alt kanadının karşısına çıktı. Bakan şöyle dedi: “Bütün uluslararası yükümlülüklerimizi kapsayan bir çalışma yürütülüyor. Bu bağlamda menfaatlerimizin ihlal edildiği teşkilatlara ödenen aidatlar meselesi de gözden geçiriliyor Aidat ödenmesini durduruyoruz.” Diplomatın dediğine göre bakanlık bir envanter çalışması da yapıyor; Moskova, güncelliğini kaybetmiş olan bazı anlaşma ve mutabakatlardan çıkacak. ...

Lavrov, dünya nüfusunun çoğunluğunu meydana getiren Asya-Pasifik Bölgesi, Yakındoğu, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin batı ülkeleri tarafından icat edilmiş kurallara göre yaşamak istemediklerini hatırlattı ve ekledi: “Bu nedenle, dünyanın dörtte üçünü meydana getiren devletlerin Rusya karşıtı yaptırımlara katılmaması doğal.”

Lavrov, dost ülkelerle ilişkilere değinirken ÇHC’yle ortaklığı ayrı bir yere koydu. (ÇKP MK Dışişleri Komisyonu Bürosu Yöneticisi Van İ, şubat ayının 20’li günlerinde dışişleri ve Kremlin temsilcileriyle görüşecek.) ... Bakan, Rusya’nın iyi ilişkilerinin gelişmekte olduğu ülkeler arasında Hindistan, Brezilya, İran, BAE, Mısır, Türkiye, Suudi Arabistan ve Güney Afrika Cumhuriyeti’ni saydı. ...

Bakan, ABD ve Britanya’nın kolektif batı içinde blok disiplini gösterdiğini, bunun sonucu olarak da Rusya ile parlamentolararası da dahil ilişkileri sürdürmek isteyenlerin güç bir durumda bulunduklarını hatırlattı. Parlamenterler, bakanın konuşmasını onaylayarak dinlediler ve bakanlığın çalışmasını onaylayan bir kararı oybirliğiyle kabul ettiler.

Siyasetbilimci Yevgeniy Minçenko’ya göre Lavrov’un Duma’daki konuşması sırasında gene başvurduğu anti-sömürgeci retorik mainstream haline geliyor ve Kremlin tarafından da aktif şekilde kullanılıyor. Uzman, Lavrov’un bu retoriği geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Afrika turnesi sırasında kamuoyu karşısında olduğu kadar Afrika ülkelerinin liderleriyle kişisel temaslarında da muhtemelen test ettiğini söylüyor. (İ. Lakstıgal, G. Mişutin, V. Kulagin / Vedomosti, 16 Şubat)