Rusya basınında geçen hafta: 'Rusya’ya karşı yaptırımlar zaten mevcut dünya krizinin bahanesi mi?'

Rus basınında, ülkelerine uygulanan ambargonun dünya ekonomik krizindeki etkisi ve Çin-Rusya ilişkileri ele alınırken, "yaptırımlar mevcut dünya krizinin bahanesi mi" sorusu öne çıktı.

Google Haberlere Abone ol

Hazal Yalın

DUVAR - Rus basınında bu hafta Rusya’nın dünya ekonomisinde oynadığı görece küçük rolle yaptırımlarla ortaya çıkan krizin derinliği arasındaki açı tartışıldı. Karadeniz’deki “Yılan Adası”nın tarihi ve stratejik önemi yeniden gündeme geldi. Kaliningrad’da Litvanya ambargosuyla ortaya çıkan gelişmeler dikkat çekti. Kaliningrad Uluslararası ve Bölgelerarası ilişkiler İdaresi Yöneticisi Anna İvanova’nın önerileri tartışıldı. Çin’in dünya ekonomisindeki yeri ve Rusya-Çin ilişkileri de Rus basınının gündemindeydi. 

'Rusya’ya karşı yaptırımlar zaten mevcut dünya krizinin bahanesi mi?'

Yakın zamana kadar pek çok iktisatçı ve siyasetçi, Rusya ekonomisinin dünya ekonomisinin sadece yüzde 2 kadarını teşkil ettiğini, kimse fark etmeden “iptal” edilebileceğini söylüyorlardı. Ama şimdi, daha önce görülmemiş küresel problemler Rusya’ya karşı yaptırımlara ve Moskova’nın da cevabi adımlarına yoruluyor: Avrupa’da ayçiçek yağı kavgalarından ABD’de enflasyonun keskin yükselişine, hatta hububat ve gübre eksikliği yüzünden küresel açlık tehdidine kadar. Nasıl oldu bu: Rusya’nın dünya ekonomisindeki rolünü mü küçümsediler, yoksa değerlendirmeleri doğruydu da öngörülemez şartların bir araya gelişi yaptırımların etkisini mi derinleştirdi? Yoksa batı ülkelerinin yetkilileri uygun bir bahaneden faydalanıyor, kendi yetersizliklerini Rusya’ya karşı yaptırımlara mı bağlıyorlar?

Ekonomi doktoru, profesör ve Rusya eski Ekonomi Bakanı Andrey Neçayev’e göre, birincisi, dünya ekonomisinin yüzde 2’si, mesela yüzde 0,2’sinden çok daha büyük. Üstelik oran mütevazı görünse de Rusya’nın dünya GSYH’na katkısı epeyce önemli. İkincisi, Rusya muhtelif pozisyonlarda rakamların gösterdiğinden çok daha önemli bir rol oynuyor. Neçayev bu kapsamda hububat, doğalgaz, petrol ve başka hammaddeleri sayıyor.

İktisatçı Yevgeniy Gontmaher’e göre: “Rusya’nın dünya ekonomisinde oynadığı rolün ölçüsü yüzde 2’den az. Bu gösterge bütün olarak Rusya’nın iktisadi gücünü doğru yansıtıyor. Bildiğiniz gibi, dünyadaki en büyük ekonomi değiliz. Ama Rusya’nın ihraç ettiği muhtelif ürünleri karşılaştırırsak, yüzde 2’den biraz daha fazla oranlar çıkar.”

Gontmaher, en karakteristik örnek olarak hububatı veriyor. “Fiilen bütün Kuzey Afrika’ya hububat temin ediyoruz. Yani mesele küresel rakamlar değil, somut noktalar; Rusya’nın hangi ihracat pozisyonunun şu ya da ülke için en çok hissedilir olduğu.”

Gontmaher, bu ülkelerde ciddi bir gıda sıkıntısı tehdidinin ortaya çıktığını, böylece şimdi Avrupa’ya milyonlarca göçmen gideceğini söylüyor. “Rusya’nın dünya ekonomisine katkısı yüzde 2 civarında, ama tek bir somut noktada, hububatta, çarpımsal bir etki görüyoruz.”

Uzman, Rusya doğalgazının Avrupa’nın toplam ihtiyacının yüzde 40’ını karşıladığını da hatırlatıyor. Doğalgaz sadece son tüketicinin ihtiyaçlarına yönelik değil; ondaki fiyat artışı enflasyonda genel bir yükselişe neden oluyor.

Ancak uzmanlar, Rusya’nın dünya ekonomisindeki rolünü abartmamak ve bütün küresel problemleri Rusya’ya karşı yaptırımlara yormamak konusunda uyarıyorlar.

Gontmaher başka bir noktaya daha değiniyor: “Mesela Kuzey Kore ekonomisi dünya GSYH’nın yüzde 20’sini üretse bile ‘iptal’ edilebilir, çünkü dış dünyayla fiilen ticaret yapmayan kapalı bir ülke. Ama Amerikan veya Çin ekonomileri açık, GSYH’ları pek çok açıdan emtia ve hizmet ihracı üzerinde inşa ediliyor. Bu yüzden bunlardan birini ‘koparıp atmak’ mümkün değil. Rusya ekonomisi de öyle. Bugün bir anda ABD ortadan kalkıverse bu bütün dünya ekonomisinin de sonu olurdu.”

Gontmaher’e göre Rusya ekonomisi Kuzey Kore tipi kapalı bir ekonomi olmamasına rağmen olayların gelişimiyle birlikte bu açıklıkta belli bir azalma eğilimi de gözleniyor. (A. Semenets / Rosbalt, 21 Haziran)

'Yılan Adası'

Yılan Adası, Rusya’nın Ukrayna’da yürüttüğü özel askeri operasyonun başından beri dünya medyasında birçok defa geçti. Ada, operasyonun ilk günü ele geçirildi ve adadaki bütün Ukrayna garnizonu esir alındı; Zelenskiy ise aceleyle bunların hepsinin öldüğünü açıkladı ve kahramanlık nişanları dağıttı. 14 Nisan’da ada açıklarındaki Moskva kruvazöründe (Rusya Savunma Bakanlığı anlatısına göre) bir yangın çıktı ve gemi, Sivastopol’e çekilmesi sırasında battı.

Ukrayna Deniz Kuvvetleri mayıs başında ve 20 Haziran’da adayı ele geçirmek için en az iki girişimde bulundular. Bunlar büyük bir başarısızlık olmasından başka ağır bir maddi ve insan kaybıyla da sona erdi.

Ada, en azından M.Ö. 7’nci yüzyıldan beri bilinir. Eski Yunanlılar ona Aşil Adası derlerdi; adayı yaratanın Aşil’in annesi tanrıça Thetis olduğunu düşünürlerdi. Bizans döneminde adaya Fidonisis denmeye başladı; bu “Yılan Adası” demekti. Bizanslıların yerini Türkler aldı, 1829 Rus-Osmanlı savaşında zaferin ardından da ada Rusya’ya geçti. 1878’deki son Rus-Osmanlı savaşında Rusya adayı o zamanki müttefiki Romanya’ya devretti. Romenlerin ada tarihine temel katkısı, adını değiştirmeleriydi: şimdi “Serpilor” diyorlardı. Bu da “yılan” demek. Ada 1948’den sonra Sovyet toprağı oldu. İdari bölünmede Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne geçmişti; bunun sonucu olarak 1991’den beri de Ukrayna’ya aitti.

Ada, Rusya savaş tarihinde ilk defa 1788’de geçer. O yıl Osmanlı donanması ile Sivastopol’de yeni kurulmuş olan Rus donanması karşılaştılar. Rus gemileri düşman hücumunu püskürttüler ve kaçmak zorunda bıraktılar.

Bu şanlı zafer anısına 1917 yazında “Fidonisi” adını taşıyan bir destroyer katıldı. Ama destroyer, Brest-Litovsk Barış Anlaşması sonucu Almanya’nın eline geçmemesi için ertesi yıl Sovyet hükümetinin emriyle kendi personeli tarafından batırıldı.

Adadaki Rus mevzisi 1917 haziranında Alman-Osmanlı kruvazörü Midilli (Breslau) tarafından saldırıya uğradı. Bir ay sonra ada açıklarında Breslau’nun döşediği mayınlara çarpan bir Rus destroyeri battı, 45 denizci öldü. Cesetleri adaya vurdu.

Sovyet donanmasının “Şçuka” denizaltısı da 44 personeliyle birlikte 1942 aralığında ada önlerinde vuruldu.

Adanın dış görünüşü mütevazı, yüzölçümü çok dar; yaklaşık 0,2 kilometrekare, 615x560 m. Ancak anakaraya uzaklığı sadece 35 km, bu da onu çok avantajlı bir gözlem merkezi kılıyor. Bir tarafı Tuna’nın Karadeniz ağzına bakıyor, diğer tarafı Odessa ve Dinyeprovsko-Bugskyi limanına; güney istikametinde ise İstanbul Boğazı. Dolayısıyla adayı kontrol eden güç, savunma pozisyonu kazanabilir veya hareket halindeki gemileri vurabilir.

Ada bundan başka hava savunma sistemleri, istihbarat ve SİHA’ların kaldırılacağı küçük bir hava üssü de sayılabilir.

Ada, düşmanın önceliklerini de zayıflatıyor. Bütün bunlar, ada için mücadelenin bitmediğini gösteriyor. (M. Morozov / İzvestiya, 22 Haziran)

'Kaliningrad’da diplomatik çözümün yolları'

AB diplomasi şefi J. Borrell, “Kaliningrad’daki durumun abluka olmadığını, Kaliningrad ile Rusya arasındaki trafiği bloke etmek istemediklerini,” ama “Avrupa Birliği’nin getirdiği yaptırımların etrafından dolanılmasını önlemek için kontrol kurması gerektiğini” söyledi.

Kaliningrad Uluslararası ve Bölgelerarası ilişkiler İdaresi Yöneticisi Anna İvanova, durumun diplomatik çözümü için üç yol olduğunu söyledi. Birinci seçenek, AB’nin EC 833/2014 sayı ve tarihli belgesine “Kaliningrad bölgesine insan ve yük geçişi” başlığını koyarak bölgeye transit geçişini yaptırımlar çerçevesinden çıkarmak. İkincisi: 4’ncü yaptırım paketindeki “transit geçişler dahil” ve “bu malların nakliyesinin işbu belgeyle yasaklanmış olması şartı” ifadelerini çıkarmak. Son olarak da Litvanya gümrük organlarına söz konusu yaptırımların Kaliningrad’la Rusya arasındaki transit için geçerli olmadığını bildirmek.

Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki’ye göre Polonya Rusya’dan bir saldırı beklemiyor, ancak Suwalki Koridoru [Rusya ile Kaliningrad arasındaki, Belarus üzerinden geçen ve Polonya-Litvanya sınırından tamamlanan varsayımsal koridor — H.Y.] konusunda endişeli. Başbakan şöyle diyor: “Bu noktaya, NATO planlarında olduğu gibi bizim kendi askeri planlarımızda da özel bir dikkat gösteriliyor. Bu yüzden oradaki askeri varlığımız çok güçlü. Ayrıca bu koridora yakın bölgede NATO’nun uluslararası gücü de var.” (A. Ahtırko / Gazeta.RU, 23 Haziran)

'Çin’den rakamlar ve gelişmeler'

Rusya Devlet Başkanı Putin ve Çin lideri Si, 2013’ten beri 38 defa bir araya geldiler ve haberlere göre yakın arkadaşlar. Geçen hafta Rusya’nın inisiyatifiyle yapılan telefon görüşmesi Si’nin doğum gününü vesile etmişti, ama görüşme Batı’ya bir mesaj vermek için de ayarlanmıştı. İkisi birlikte olduğunda ABD karşısında kırılgan değiller. İki ülke de Ukrayna’da soykırım ve nazizmi destekleyen ülkelerin siyasetine küçümseyerek yaklaşıyor.

St. Petersburg Ekonomi Forumu’na video konferans bağlantıyla katılan ÇHC Başkanı Si Tsinpin, Çin ve Rusya’nın ortak eyleminin gerginliklere karşın yüksek bir dayanıklılık ve büyük bir gelişme potansiyeli gösterdiğini söyledi. Si’ye göre iki ülke arasındaki işbirliği yükselişte; ticaret hacmi bu yılın ilk beş ayında 66 milyar dolara ulaştı.

Si, 22 Haziran’da BRICS kapsamında ticaret ve sanayi forumunda açık bir konuşma yapacak. Ertesi gün de liderler toplantısına video konferansla katılacak.

ÇKP MK Dış İlişkiler Komisyonu Sekreterliği başkanı Yan Tseçin, BRICS ülkelerinin dünyadaki istikrarsızlık büyürken güvenlik alanında yeni tehditlere hazırlıklı olması gerektiğini söyledi. Yan, diğer ülkeleri de uluslararası arenada hâkimiyet ele geçirmeye çalışmayıp gerçek bir işbirliği geliştirmeye çağırdı.

Bu arada ÇHC Devlet Konseyi bir dizi yüksek göreve yeni atamalar yaptı. Le Yuyçen, Ulusal Radyo Televizyon İdaresi başkan yardımcılığına atandı. Kimi kaynaklara göre Çin dışişleri bakan yardımcılığı görevinden Rusya yanlısı tutumu yüzünden alındı.

Çin Deniz Kuvvetleri, üçüncü uçak gemisi Futsyan’ı törenle denize indirdi. Tamamen Çin teknolojisiyle üretilen gemide sürat rampası yok; Amerikan uçak gemilerindeki gibi elektromanyetik mancınıklar kullanılıyor.

Çin Halk Savunma Ordusu da yeni füze savunma sistemlerini başarıyla test ettiğini açıkladı.

Öte yandan Biden’in güvenlik danışmanı J. Sullivan, ABD’nin Tayvan siyasetinin eskisi gibi olası bir saldırganlığa karşı “etkili caydırıcılık” olduğunu söyledi. ABD senatosu da Tayvan’a 4 yıl boyunca toplam 4,5 milyar dolarlı askeri yardım paketi üzerinde çalışıyor. Bu arada Beyaz Saray’dan, Biden’in “yakın zamanda” Si ile telefon görüşmesi yapacağı duyuruldu. ABD Maliye Bakanı J. Yellen ise Trump zamanında Çin mallarına getirilen ek gümrüklerin kaldırılması üzerine çalıştıklarını söyledi.

Çin ve Güney Kore temsilcileri arasında “Deniz İşbirliği Diyaloğu” müzakerelerinin ikinci turu yapıldı. Diyaloğun inisiyatifi 2019’da Güney Kore’den gelmişti. İlk tur görüşmeler ise geçen yıl nisan ayında yapılmıştı.

“Dialogue Shangri-La” tarafından Singapur’da düzenlenen güvenlik zirvesinde Avusturya Savunma Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Richard Marles ile Çin Savunma Bakanı Vey Fenhe bir saatlik görüşme yaptılar. Taraflar Hint-Pasifik bölgesindeki gerginliğin artmasından endişelerini bildirdiler.

Çin Ticaret Bakanı Van Ventao, Dünya Ticaret Örgütü’nün Cenevre’deki 12’nci bakanlar toplantısında “açıklık reformu” çağrısında bulundu. Bakana göre reform, “küreselleşmeye yardımcı olmalı”.

Çin istatistik idaresinin rakamlarına göre yılın ilk beş ayında sabit sermaye yatırımları geçen yıl aynı döneme göre yüzde 6,2 artarak 20,6 trilyon yuana (3,05 trilyon dolar) yükseldi. Büyüme ise yüzde 6,8 civarında.

Çin çevre bakanlığı verilerine göre ülkedeki sera gazı salınımı 2005’e göre yüzde 50,3 azaldı. Enerjide kömür kullanımı da 2005’te yüzde 72,4’ten 2021’de yüzde 56’ya düştü.

Çin gümrük idaresine göre Rusya’dan petrol ithalatı mayıs ayında geçen yıla göre yüzde 55 arttı. Böylece Rusya, Suudi Arabistan’ın önüne geçti. Rusya mayıs ayında Çin’e günde 1,98 milyon varil petrol ihraç etti. Suudi Arabistan’ın ihracatı ise 1,84 milyon varilde kaldı. (K. Remçukov / Nezavisimaya Gazeta, 20 Haziran)