Rusya basınında geçen hafta: 'Putin-Erdoğan görüşmesi ne zaman?'

Erdoğan-Putin görüşmesi Ortadoğu ve İran ile ilişkiler açısından da önemli. Ocak'ta yapılacağı söylenen görüşme için henüz bir açıklama yapılmamış olması Rusya basınında değerlendirmelere konu oldu.

Google Haberlere Abone ol

Hazal Yalın

Haftanın seçkisinde Kafkaslar, başta da Azerbaycan özel bir yer tutuyor. Meselenin sadece Azerbaycan değil Rusya ve Ermenistan açısından da nasıl ele alındığına dikkat çekmek için üç farklı kaynaktan üç görüş aktardım. Bunlar birbiriyle çelişmiyor, tersine, birbirini tamamlıyor. Seçkideki diğer yazılar Rusya’nın petrol ihracatı, dolayısıyla bütçe gelirlerinin durumu ve Karadeniz’le ilgili.

'Putin-Erdoğan görüşmesi ne zaman?'

Ermenistan’da yayınlanan İravnuk, “Putin-Erdoğan görüşmesi ne zaman?” başlığıyla bir makale yayınladı.

Geçen yıl sonunda Putin’in basın sekreteri Peskov, Putin ile Erdoğan arasında görüşmenin beklendiğini, yer ve zaman üzerinde mutabakat aşamasında olduklarını söylemişti. Aynı zamanda diğer kaynaklar da görüşmenin ocak ayının ilk yarısında olacağını iddia etmişlerdi. Öngörülen bu tarih aşıldı, ancak herhangi bir açıklık halen yok. ...

Rusya-Türkiye zirvesi Ermenistan için de son derece önemli. Putin ve Erdoğan’ın Yakındoğu’da mevcut durumdan başlayarak Kafkas bölgesine kadar karşılıklı bir dizi mesele üzerine görüşmeyi planladıkları söyleniyor. Ancak aynı analitik kaynaklara göre Erdoğan Washington’la aktif temaslara da devam ediyor, Moskova ile olası mutabakatlarıyla çelişmesi muhtemel teklifler alıyor.

Kaynaklar bu bağlamda şu olguyu da hesaba katmak gerektiğini düşünüyorlar: İran devlet başkanı Reisi’nin de Türkiye ziyareti uzun süredir planlanıyor, bu ziyarette Rusya-Türkiye gündemiyle aynı çerçevede meseleler görüşülecek:

“Dolayısıyla, Türkiye, eğer böyle ifade etmek mümkünse, Rusya-İran ikilisiyle görüşmeler yapmak zorunda. Gündemde sadece ortak küresel siyasi bir tutum takınma meselesi değil, siyasi mutabakatlara varılmasını kolaylaştıracak önemli aşamalar ve iktisadi konular da var. Mesele öncelikle İran’la Rusya arasındaki mali ilişkiler, doğrudan işlemlerin gerçekleştirilmesine tam bir geçiş meselesi; her iki ülke de doğrudan mali iletişim sistemi kurdular. Bu suretle banka sistemlerinin SWIFT’ten tam bir çıkışına imkân verecek mekanizma üzerinde çalışıldı. Aşağı yukarı aynı teklifin Türkiye’ye de yapılması planlanıyor. İran devlet başkanının Türkiye ziyaretinin iki defa iptal edilmiş olması ise Batı için bu teklifin son derece kabul edilemez olduğunu düşündürüyor. ...” (EADaily, 17 Ocak)

'Rusya-Azerbaycan arasında ticaret hacmi arttı'

Azerbaycan Devlet Gümrük Komitesi açıklamasına göre Azerbaycan ve Rusya arasındaki dış ticaret hacmi 2023 itibariyle 4,358 milyar dolar oldu; bu da 2022’deki miktardan yüzde 17,5 daha fazla.

Komite verilerine göre 2023’te Rusya’ya ihraç edilen Azerbaycan ürünlerinin toplamı 1,196 milyan dolarla yüzde 22,7 artış gösterdi; Rusya’dan ithalat ise 3,162 milyar dolarla yüzde 15,6 arttı.

Devlet Gümrük Komitesi açıklaması, Azerbaycan’ın ticari ortakları arasında Rusya’nın İtalya ve Türkiye’nin arkasından üçüncü sırada olduğu belirtiliyor. Rusya’nın bu dönemde ticari işlemlerinin payı Azerbaycan’ın dış ticaretinin yüzde 8,52’si oldu.

2022 itibariyle de Azerbaycan ve Rusya arasındaki ticaret hacmi 2021’e göre yüzde 23,9 artışla 3,71 milyar dolar olmuştu. 2022’de Azerbaycan’ın dış ticaret hacminin yüzde 7,04’ünü Rusya ile ticari işlemler oluşturuyordu. (TASS, 18 Ocak)

'Ural petrolü tavan fiyatın altında satılıyor'

Uluslararası Enerji Ajansı aylık raporuna göre aralık ayında Rusya’nın petrol üretimi günde 20 varil azalarak günde 9,48 milyon varile düştü, ancak petrol ve petrol ürünleri ihracatı ilk verilere göre günde 7,8 milyon varil oldu. Bu miktar kasım ayında 7,3 milyondu.

Ajans, Moskova’nın petrol ihracatını 2023 mayıs-haziran ortalama seviyesiyle karşılaştırıldığında eylül ayından itibaren 2023 sonuna kadar günde 300 bin varil azaltma sözü verdiğini de hatırlatıyor. Ajansın hesaplamalarına göre Rusya o aylarda günde ortalama 7,4 milyon varil petrol ve petrol ürünü ihraç ediyordu.

Ajansa göre Rusya’nın sıvı karbon yakıt üretimi... aralık ayında günde 10,9, bütün yıl boyunca ise 10,96 milyon varil oldu; bu da bir önceki yıla göre günde 130 bin varil daha az.

Uluslararası Enerji Ajansı analistlerine göre:

“Rusya petrolünün ihracat fiyatında devam eden indirimler Argus verilerine göre aralık ayında da  Ural marka petrolün fiyatını G7 tarafından getirilen tavan fiyatın ortalamada altında tuttu. (Varil fiyatı Primorsk petrolünde 59,63, Novorossiysk petrolünde 59,65 dolar.) Brent marka petrole göre artan indirim, kasım ayında Ural petrolünün fiyatlarındaki 10 dolarlık fiyat düşüşün üçte birine tekabül ediyordu; geri kalanı ise dünya petrol fiyatlarındaki ani düşmenin sonucuydu.” ... (İnterfaks, 19 Ocak)

 

'Azerbaycan’ın bagajı'

Vestik Kavkaza, Azerbaycan’ın yeni döneme nasıl bir bagajla girdiği hakkında iktisat doktoru, profesör, Petersburg Devlet Üniversitesi yüksek lisans programı yöneticisi, Valday Kulübü üyesi Stanislav Tkaçenko ile görüştü. ...

Öncelikle, Azerbaycan’da 21’inci yüzyılın geçtiğimiz yıllarında çağdaş bir ekonomi inşa edildiğini söylemek gerek. Bakü’nün hammadde ihracatçısı modelden çıkmak ve ekonomisini çeşitlendirmek hedefi güttüğünü görüyoruz. En önemlisi bu. Keza Ermenistan yetkilileri bu yıllarda yurttaşların hayat seviyesini de yükselttiler; bu çalışma sona ermiş değil ama gene de ülkede daha adil ve daha varlıklı bir toplum kuruluyor.

[Sizin görüşünüze göre Azerbaycan’ın bu sonuçlara erişmesini sağlayan şey nedir?]

Akıllı bir iç ve dış siyaset. Öncelikle, Azerbaycan, Türkiye ve Rusya ile ilişkilerde eşit uzaklık ve eşit yakınlık konusuna doğru yaklaştı. Bu da ona hem iç gelişme için uygun şartları, hem her iki ülkenin pazarlarına girişini, hem de Karabağ problemini çözmesini sağladı. Rusya’nın tarafsızlığı ve Türkiye’nin desteği bu çözümü sağladı.

[Sizin görüşünüze göre Azerbaycan’ın bugünkü yönetimi son onyıllarda nasıl bir rol oynadı?]

Çok pozitif, akıllı ve ülkenin çözmesi gereken ödevlerle ilgili kesinlikle uygun bir rol. Bütün Aliyev ailesi, hem bir önceki başkan Haydar Aliyev, hem de İlham Aliyev, dengeli kararlar aldı ve alıyor, iyi düşünülmüş adımlar atıyor. Her ikisi açısından da gerilim gerektirmeyen yerlerde gerilimden kaçınma, ancak kaosa izin vermeyen ve ülke ve devletin güvenliğini temin eden sert bir iç siyaset yürütme özelliği karakteristik.

[Sizin görüşünüze göre Karabağ meselesinin kapanmasının ardından bugün Azerbaycan’ın önünde hangi görevler var?]

Şimdi çağdaş bir refah devleti kurmak gerek. Bu, yaklaşık beş kuşak alacak bir görev. Karabağ probleminin çözümünden sonra Azerbaycan’ın karşısında başka olağanüstü güçlük kalmadı, ama uluslararası işbölümünde ve ulaştırma-lojistik yollarında kendi yerini bulma, orta gelir seviyesi tuzağından kaçınma ve dış şoklardan bağımsız bir milli iktisatı temin etme görevi var.

Bence Azerbaycan eğer İran-Rusya-Türkiye üçgeninde ansızın bir çatışma başlarsa iki ateş arasında kalmamak için çokkutuplu sistemde istikrarlı bir yer arayışına devam edecek; zira böyle bir durumda kimin kiminle çatıştığından bağımsız olarak Azenbaycan kendisini merkez üssünde bulur. Bütün olarak pek çok görev var, ama bunlar rutin nitelikte, acil tehdit yok. (Vestnik Kavkaza, 18 Ocak)

'Batının stratejisinde Türkiye’nin yeri yok'

Davos’ta şöyle bir açıklama yapıldı: “Tarafsız devletler Karadeniz’de acil donanma grubu kurmalıdır.” Ama Karadeniz’de tarafsız bir donanma, Boğazlar sözleşmesiyle çelişir. Böylece şunu görüyoruz: Amerika kafayı öyle dağıttı ki bölgedeki önemli bir müttefikini bile kaybetmeye başlıyor.

Türkiye Boğazlar üzerindeki kontrolünü verip Washington ve Brüksel’in ilk ıslığında herkesi Karadeniz’e salmaya başlarsa bu statü ve etkisini tamamen kaybetmesi anlamına gelir. ...

Türkiye’nin Boğazlardaki kontrolünü devretmesi ve Karadeniz’de bir Batı donanmasının varlığını kabul etmesi siyasi harakiriyle eşdeğerdir. Türkiye buna yanaşmaz. Kaldı ki Karadeniz’de bir batı donanması Rusya’ya da gerekli değil.

Ama ABD için bu durumun bu kadar önemsiz olması şaşırtıcı. ABD bugün, gücünün doruğunda olduğu zamanlarda olduğundan bile daha küstah ve alçakça hareket ediyor. Türkiye batılı müttefiklerinin kendisini aslında sildiğini gördü. Batının stratejik planlama seviyesinde Türkiye’nin yeri olmayacak temelleri atmaya başladığını da gördü. ... (Tsargrad, 19 Ocak)