Rusya basınında geçen hafta: ‘Erdoğan’ın Kiev adına ilettiği hububat anlaşması teklifi reddedildi’
Rusya basınında geçen hafta, Trump-Zelenski tartışmasının olası etkileri ile geri çevrilen bir hububat anlaşması teklifi ve Rusya'nın güvenliği konuları gündemdeydi.
Bu hafta her biri eksiksiz üç çeviri bulacaksınız. Bunların ilki, ilk defa RT’nin iddia ettiği, ardından başta RİA olmak üzere bütün etkili kaynaklarda manşete çıkan, Türkiye’nin yeni bir hububat anlaşması için Ukrayna’nın talebine arabuluculuk yaptığı, ancak Rusya’nın bunu geri çevirdiği haberi. İkinci yazı, Tsargrad’ın Ruslan Pankratov’la söyleşisi — Pankratov burada Rusya’ya üç kanattan saldırı düzenlenebileceğini ileri sürüyor ve güney kanadında Azerbaycan ve Ermenistan’dan başka Türkiye’yi de sayıyor. Üçüncü yazı, Uluslararası ilişkiler uzmanı Aleksey Tokarev’in Kommersant’taki makalesi özel bir önem taşıyor. Burada çatışmanın geleceğiyle ilgili dikkat çekici, önemli öngörüler bulacaksınız.
'Kiev’in Ankara üzerinden ilettiği yeni bir hububat anlaşması teklifi geri çevrildi'
RT’nin askeri-diplomatik çevrelerdeki üst düzey bir kaynağa atıfla bildirdiğine göre Kiev, Türkiye üzerinden Rusya’ya 2024 kasımında eski hububat anlaşmasının bir benzerini teklif etti, ama Rusya tarafı teklifin tek taraflı olması nedeniyle bu girişimi geri çevirdi.
“Özel olarak RT için” adlı telegram kanalındaki haberde şöyle deniliyor: “Kiev geçtiğimiz yıl kasım ayında bir kez daha hububat anlaşmasına benzer bir şey teklif etti. Bu mülahazalar Moskova’ya Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından iletildi. Bunlar Rusya Devlet Daşkanının talimatıyla Dışişleri ve Savunma bakanlıkları tarafından çok yönlü olarak incelendi. Teklifler tek taraflı bir nitelik taşıdığından reddedilmesine karar verildi.”
Rusya, Türkiye, Ukrayna ve BM temsilcilerinin 22 Temmuz 2022’de imzaladıkları Karadeniz inisiyatifi, Ukrayna hububatının ve gıda ürünlerinin, keza gübresinin Odessa da dahil Karadeniz’deki üç limandan çıkartılmasını öngörüyordu. Hububat anlaşmasının süresi 18 Temmuz 2023’te doldu. Rusya devlet başkanı Putin, anlaşmadaki Rusya’yı ilgilendiren şartların BM’nin çabalarına rağmen karşılanmadığını, çünkü Batı ülkelerinin kendi yükümlülüklerini yerine getirmediklerini açıkladı. Putin birçok defa da, anlaşmanın başlıca amacının Afrika ülkeleri de dahil muhtaç ülkelere hububat sevkiyatı olmasına rağmen Ukrayna hububatının büyük kısmını Batının kendi devletlerine taşıdığını bildirmişti.
Türkiye 2024 baharında hububat anlaşmasıyla ilgili görüşmeleri yeniden başlatma girişiminde bulunmuştu. Daha sonra Dışişleri Bakanı Lavrov’un açıkladığına göre Türkiye tarafının inisiyatifi Ukrayna’nın net bir tutum almaması yüzünden karşılık bulmamıştı. Tarafların yeni bir anlaşma için şartlarını formüle ettikleri ön görüşmeler sırasında Kiev, özellikle nükleer tesislerin güvenlik meselelerinde tutumunu devamlı olarak değiştirmişti. (RİA, 5 Mart)
'Taşkınlığa kapılmamak gerek'
ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardımı durdurduğu haberi bazılarının taşkınlığa kapılmasına neden olabilir. Gerçekten de epeydir, Ukraynalıların Amerikan yardımı olmaksızın uzun süre dayanamayacakları görüşü yaygındı. CNN’nin Trump yönetimindeki kaynakları da Ukrayna ordusunun mevcut şartlarda “birkaç hafta” veya “maksimim yaz başına kadar” savaşabileceğini tahmin ediyorlar.
Ama rehavete kapılmamak gerek. Birincisi, ABD Ukrayna ordusuna istihbarat uydularından ve uzun menzilli radar tespit uçaklarından istihbarat temininin durdurulduğuna dair hiçbir şey söylemiş değil. Temel iletişim aracı olan Sputnik de Ukrayna ordusunun erişiminde.
İkincisi, sanılanın aksine, Ukrayna’ya askeri yardım sağlayan başlıca ülke de ABD değil diğer NATO üyesi ülkeler.
Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü verilerine göre 24 Ocak 2022’den 31 Aralık 2024’e kadar AB üyesi ülkeler (hem müstakil hem de birlik olarak) Ukrayna’ya askeri yardım için 71,19 milyar avro harcadılar. Buna, 2 Mart’ta Londra’daki “Ukrayna’ya destek” zirvesine katılan Britanya, Norveç, Türkiye ve Kanada’yı da ekleyince 102,95 milyar avro ediyor. Bu sürede ABD’nin askeri desteği ise 65,58 milyar avro.
Estonya, Danimarka, Litvanya ve Letonya, Ukrayna’ya destekte oran olarak liderler: Bunlar Ukrayna ordusuna kendi GSYH’larının yüzde 1 ila 2,2’si oranında sponsorluk yaptılar (karşılaştırma için: ABD yüzde 0,53, Almanya 0,44). Eski şansöliye Scholz barış görüşmeleriyle ilgili son derece dürüst konuşuyor: “Rusya’nın pozisyonu kabul edilmemelidir.”
Muhtemel halefi Merz de bu konuda onunla hemfikir, hatta savunma harcamalarını ve Ukrayna’ya desteği hızla artırma planlarından bahsediyor. Evet, Avrupa ülkelerinin çoğunda Ukrayna’ya acil olarak sevk edebilecekleri silah ve mühimmat bitiyor veya bitti, ama bunlar açıkça üretim kapasitelerini artırmaya odaklanmış durumdalar. Üstelik Trump, Avrupalıların Ukrayna’ya destek için Amerikan silah ve mühimmatı almasına karşı olmadığını da açıkladı.
Üçüncüsü, başkan Trump Ukrayna’ya askeri yardımı durdurma kararını her an gözden geçirebilir: görünüşe göre Ukraynalı liderden Oval Ofis’teki tartışmadan ötürü özür dilemesi isteniyor.
ABD başkanı daha yakın zamana kadar çatışmayı “bir günde bitirmeyi" vaat ediyordu, sonra “Paskalya’ya kadar” oldu, geçenlerde de “altı ay” dedi.
Zelenskiy’i “seçimsiz diktatör” diye andı, sonra öyle bir şey dememiş gibi yaptı, nadir bulunan madenlerle ilgili anlaşma imzalanacağı umuduyla Beyaz Saray’da kabul etti.
Ve en nihayet dördüncüsü, Rusya ile ABD, keza NATO üyesi Avrupa ülkeleri arasında cepheleşmenin sistemsel nedenleri ortadan kalkmadıkça çatışmanın yakın zamanda sona ereceğine umut bağlamamak gerek. NATO’nun 3 Nisan 2008 tarihli Budapeşte deklarasyonundaki “Ukrayna ve Gürcistan NATO üyesi olacaklardır” satırı olduğu yerde duruyor; Donald Trump lafta Ukrayna’yı ittifaka beklemediklerini söylese de kâğıt üzerinde tam tersi tespit edilmiş durumda.
Rusya yetkilileri 1990’ların ortasından beri NATO’nun genişlemesine izin verilemeyeceğini söylüyorlar.
Boris Yeltsin daha 1997’de Bill Clinton’u gizli bir görüşmede şöyle uyarmıştı: “NATO’nun doğuya genişlemesi bir hata. … Eski Sovyet cumhuriyetlerini kapsamamalı.” Ama Clinton, Moskova ile, eski Sovyet ülkelerinin NATO’ya katılmayacağını teyit eden gizli bir pakt fikrini reddetmişti. Tıpkı NATO’dakilerin, Putin’in Münih konuşmasını ve diğer Rusya yetkililerinin sayısız uyarılarını reddettikleri gibi.
Bu bağlamda batıdakiler Rusya’nın tutumunun özünü kavramışlardı. Muskova’dan Amerikan Dışişleri Bakanlığına o zamanki ABD büyükelçisi Burns (2024’e kadar da CIA müdürü) tarafından gönderilen diplomatik bir mesajda Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO’ya katılmasının Moskova için kırmızı çizgi olduğu açıkça ifade edilmişti. Burns 1 Şubat 2008’de Washington’a şöyle yazmıştı: “Bugünkü Rusya, milli menfaatleriyle çelişir saydığı eylemlere daha güçlü bir cevap verme gücü olduğunu hissediyor.”
Zelenskiy’in takım elbisesiyle ilgili şaka yaparken sayılan faktörleri de unutmamak gerek. Beyaz Saray’da iki Amerikalının bir Ukraynalıyla kavgası, kitlesel bilinçte yer etmiş bulunan, Batının sınırlarımızda kontrollü bir gerginlik stratejisini de, Rusya’yı kendi milli sınırlarına hapsetme arzusunu da, Rusya-Almanya işbirliğinin kesinkes imha edildiğini de, çatışmanın Batı “uygarlığının” “doğudan gelen barbarlara karşı” savaşı olarak postüla haline getirilmesini de unutturuyor, yerle bir ediyor. Krivoy Rog diplomasi okulu hakkında istihza yapmak, Londra’daki Rusya karşıtı zirvede toplanan 17 ülkeyi ise görmezden gelmek hoş. (Krivoy Rog, Ukrayna’nın başındaki kişinin doğum yeri. Sovyetler Birliği zamanında da bölgenin kaba saba insanları yüzünden çokça alay edilirmiş. Beyaz Saray’daki kavganın ardından Ukrayna “diplomasisi” sık sık bu şekilde ifade edilir oldu. — H.Y.) Siyasette kişilere duyulan çekici hayranlık çatışmanın sistemsel temellerini analizin dışına iter. Bugün de öyle. Savaş uzun olacak. (A. Tokarev / Kommersant, 4 Mart)
'Rusya’ya olası bir saldırı istikametleri'
Europa Liberă România’nın haberine göre Romanya’da kolluk kuvvetleri aralarında 101 yaşında bir emekli generalin de bulunduğu altı kişinin devlet darbesi hazırlığında olduğundan şüpheleniyor. Romanya’da olanları, BDT Baltık Enstitüsü’nden Ruslan Pankratov Tsargrad’a açıkladı.
Pankratov Romanya’da çok fazla sayıda NGO olduğuna, Soros vakfının da güçlü bir varlığı bulunduğuna işaret etti. Moldova’ya ilişkin bütün siyasetler ve küratörlük de Romanya’dan geliyor.
Ayrıca Romanya’da NATO’nun askeri kuvvetleri de var. Üstelik yeni askeri üsler inşa ediliyor, yeni havaalanları inşa ediliyor, bütün limanlar çalışıyor, Ukrayna ordusu hem silah hem erzakla donatılıyor.
Pankratov’a göre: “Yani Romanya, daha İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler’in Romanya’yı, onun petrolünü kendi kıtaları için, Rusya’ya, en genelde o zamanki SSCB’ye güney istikametinden saldırı için kullandığı gibi, bir çeşit ön karakol.”
Pankratov, bunun Baltık ülkelerinden Rusya’ya yönelik bir saldırı ihtimalini ortadan kaldırmadığını da ekledi. NATO’ya yeni katılan Finlandiya ve İsveç’ten gelebilecek bir tehlike gözardı edilemez.
Pankratov şöyle dedi:
“Dahası bir üçlü olması da muhtemel. Baltık ülkeleri kuzeybatıdan, Romanya tabii Ukrayna tarafından, Karadeniz filosu. Bir halka daha var: Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan. Yani tamamen Rusya’nın göbeğinde bir askeri darbe gelmesi mümkün, her halükârda öyle planlanıyor.” (Tsargrad, 7 Mart)