Rusya basınında geçen hafta: 'Erdoğan iki sandalyede birden oturmak istiyor'

Rusya basının gündeminde geçtiğimiz hafta Rusya ile Türkiye arasındaki diplomatik görüşmeler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ukrayna konusundaki arabuluculuk niyetleri ve AB'nin geleceği tartışıldı.

Rusya basınında geçen hafta: 'Erdoğan iki sandalyede birden oturmak istiyor'
Fotoğraf: Reuters
Google Haberlere Abone ol

Derlememizde önde gelen dört ayrı yayından dört yazı var. İzvestiya, Rusya Senato başkanı Valentina Matviyenko’nun Ankara ziyareti ve Erdoğan’la görüşmesi üzerinde duruyor. Matviyenko’nun görüşmesi, Lavrov’un Ankara temaslarının hemen arkasından gelmesiyle de dikkat çekiyor. Vestnik Kavkaza, Rusya Dışişlerinin Güney Kafkaslarda 3+3 formatıyla ilgili özel bilgi notunu haberleştirmiş. Tsargrad, Türkiye’nin diplomatik alanda etkili olmaya çalıştığını vurguluyor, ancak bütün sandalyelerde birden oturma siyasetinin iflas ettiği kanısında. Vzglyad ise Türkiye’nin AB’yi kurtarma planını yazıyor.

'Erdoğan iki sandalyede birden oturmak istiyor'

Siyaset bilimci Pyotr Kolçin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne düşündüğünü ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü neden savunduğunu açıkladı. … Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta Ankara’nın, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını savunduğunu, silahlı çatışmanın çözümü için görüşmelere alan açmaya da hazır olduğunu söyledi. Siyaset bilimci Pyotr Kolçin, Türk siyasetçinin hangi hedeflerin peşinde koşuyor olabileceğini ve Rusya konusunda ne düşündüğünü anlattı.

Uzman, Tsargrad’la özel mülakatında, Erdoğan’ın açıklamasının, uluslararası arenada önemini artırmaya çalıştığını gösterdiğini söyledi. Ancak geçmişte de kendisinin açıklamalarını başka türlü yorumladığı olmuştu. Rusya,Türk liderin iki sandalyede birden oturmaya çalıştığını çok iyi anlıyor. Kolçin, bu tür iki cephede oyunlarla epeydir dalga geçildiğini vurguladı:

“Erdoğan da AB ülkeleri gibi diplomatik önemini artırmaya ve görüşmelerde bir yer kapmaya çalışıyor. Elbette bunun için de muhtelif diplomatik manevralarda, çıkışlarda ve gürültülü beyanatlarda bulunuyor. Erdoğan Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunması üzerine daha önce de birkaç defa konuşmuştu, ama bununla birlikte daha sonra kendi sözlerini başka manalarda yorumlamıştı. İnternette birden fazla sandalyeyle ilgili memlerin onun etrafında oluşması sebepsiz değil.”

Siyaset bilimci, Türkiye’nin bu siyasetine Moskova’nın çoktandır alışkın olduğunu da ekledi. Uzmana göre 2025’te artık değişen dünyada bu tür taktikler artık eskisi gibi işlemiyor. Ankara’nın nüfuzunu tahkim etme girişimleri belirgin bir sonuç vermiyor:

“Türkiye’nin siyasetindeki bu çokvektörlülük tabii ki birçok ülkenin oryantasyonunu biraz bozuyor ama Rusya hedeflerini ve görevlerini net şekilde görüyor ve bunlara ulaşmak için çabalıyor. Türkiye, Ukrayna çatışması etrafında ortaya çıkan uluslararası ilişkiler içinde ciddi bir özne rolü oynamıyor. Türkiye 2022’de görüşmeler için alan sunulmasında arabulucu olarak kendisini göstermişti. Ama bundan sonra diplomatik imkânları Kiev’in ve Batının pozisyonu yüzünden birçok açıdan sınırlandı. Bugün hem Moskova’nın hem de Washington’un başka diplomatik alanlara öncelik verdiğini görüyoruz. Elbette bu ortamda Erdoğan da kendi diplomatik önemini artırmaya ve dikkatleri üzerine geri çekmeye çalışıyor.” (Tsargrad, 24 Şubat)

'Matviyenko Türkiye’de'

Rusya uluslararası arenada aktif bir faaliyet yürütüyor: İstanbul’da Rusya ve ABD arasındaki görüşmelerin tamamlanmasının hemen ardından bir yenisi başladı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Federasyon Konseyi (Senato — H.Y.) Başkanı Valentina Matviyenko ile görüştü. …

Türkiye’nin, bir gün önce Ankara’yı ziyaret eden Rusya’dan bir başka üst düzey konuğun ziyaretinin şokunu hala atlatamamış olduğuna da dikkat çekmeli: Türkiye’nin önde gelen televizyon kanalları Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un ziyareti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi hakkında haberler yayınlamaya devam ediyordu.

Matviyenko’nun cumhurbaşkanıyla görüşmesi basına kapalı yapıldı ve bir saat kadar sürdü. … Valentina Matviyenko kendisine Putin’in sözlü mesajını iletti. Erdoğan da Rusya liderini Türkiye’ye beklediklerini bildirdi. Üstelik, Senato başkanına göre, Putin’i “dostum” diye andı.

Valentina Matviyenko gazetecilere şöyle dedi: “Çok iyi ilişkileri var, bu da birçok açıdan Rusya-Türkiye ilişkilerine, işbirliğimizin muhtelif alanlarda genişlemesine etkide bulunuyor. Bu ilişki hızla gelişiyor, bir dizi alanda da, özellikle enerji alanında stratejik ortaklık seviyesine ulaştı. Sayın Erdoğan ikili gündemle yakından ilgili.”

Görüşmelerde Türkiye cumhurbaşkanı ve Senato başkanı bir dizi konuya temas ettiler. Bilhassa ikili ilişkiler bağlamında ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması üzerine çalışmak konusunda anlaşıldı. … 54 milyar dolar eşiği daha yeni aşıldı; ancak Matviyenko, tarafların değerlendirmesine göre bunun yeterli olmadığını ve sorumlusunun da yaptırımlar olduğunu söyledi.

Belli ki görüşmelerin başlıca konularından biri Ukrayna’daki durumdu. Matviyenko’ya göre Türkiye cumhurbaşkanı çatışmanın çözümü için alan sunmaya hazır olduklarını söyledi. …

Matviyenko Türkiye cumhurbaşkanından Kiev’in küresel enerji güvenliğini tahrip etmeye yönelik faaliyetlerine dikkat göstermesini istedi. Kiev, Türk Akım da içinde altyapı tesislerine zarar verme girişimlerine devam ediyor. …

Geçen hafta ABD ile Rusya arasında Riyad görüşmeleri sırasında Zelenskiy de Türkiye’ye gitti. Burada Erdoğan gene, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana olduğunu ve bununla Kiev’in kaybettiği bütün bölgeleri geri almasının kastedildiğini söyledi. Birkaç gün önce de Türkiye Dışişleri, Ukrayna’nın NATO’ya girmesinden yana olduklarını açıklamıştı. Uzmanların iddiasına göre Ankara bu şekilde Moskova’ya Ukrayna dosyasında kendisinin dışında tutulmaması gerektiği sinyalini veriyor. Siyaset bilimci Dmitriy Yelovskiy’e göre: “Türkiye için görüşme sürecinde kendi izini bırakmak önem taşıyor, zira Tuna havzasındaki ülkelerde, bu bağlamda Ukrayna’nın güneyinde de çok ciddi menfaatleri var. Türkiye Karadeniz’de seyrüsefer ve ticaret üzerinde kontrolün sağlanmasına çok çaba harcıyor. Bu nedenle görüşme sürecine katılmak menfaatlerini kollamak bakımından onun için önemli.” …

Matviyenko Türkiye’de yetkililerle Ortadoğu’daki durumu da görüştü. Moskova ve Ankara Filistinliler için bağımsız bir devletin kurulmasının zaruri olduğunda hemfikirler. 1 Mart’tan itibaren Beşar Esad’ın gitmesinden sonra yeni bir Türkiye yanlısı hükümetin çalışmaya başlayacağı Suriye üzerine de görüştüler. Türkiye’nin Suriye’deki yeni yönetimle sıkı temasları var, bu nedenle Türkiye ile görüşmeler Rusya için Tartus ve Hmeymim’deki askeri üslerin geleceği açısından bilhassa önem taşıyor. … (A. Nefedova / İzvestiya, 27 Şubat)

'3+3 formatı'

Rusya Dışişleri Bakanlığı Moskova ve Ankara’nın Güney Kafkaslardaki işbirliği hakkında bir değerlendirmede bulundu. Bakanlık, Vestnik Kavkaz’ın başvurusu üzerine, 3+3 formatında tarafların karşılıklı işbirliğinin gelişmesi ve geleceği hakkında görüş bildirdi.

Rusya ve Türkiye Dışişleri Bakanları Sergey Lavrov ve Hakan Fidan bu hafta Ankara’da bir görüşme yapmışlardı. Görüşmede diğer şeylerin yanında Güney Kafkaslardaki karşılıklı ilişkiler de gündeme gelmişti.

Rusya Dışişleri, Rusya’nın da Türkiye’nin de yakın komşular olarak bölgede barış ve istikrar görmek istediklerini vurguladı. Bakanlık açıklamasında şöyle denildi: “Bilindiği gibi Rusya ve Türkiye Güney Kafkaslarda yakın komşulardır. Moskova ve Ankara’nın bu bölgenin istikrarı, güvenliği ve sürdürülebilir kalkınmasında menfaatleri bulunmaktadır.”

Bakanlık açıklamasında, Moskova’nın Türkiyeli ortaklarıyla 3+3 formatındaki bölgesel işbirliği formatı çerçevesinde ortaklar şeklinde ilişkide bulundukları, bu formattaki son toplantının dışişleri bakanları seviyesinde 18 Ekim 2024’te İstanbul’da yapıldığı hatırlatılıyor. Bu toplantı sonunda kabul edilen ortak komünikede iştirakçi devletlerin bölgede güven, refah ve istikrarın tesis edilmesindeki öncü rolü ortaya koyuluyordu. Rusya Dışişleri’nin Vestnik Kavkaz’a verdiği açıklamada şöyle deniyor: “Dış müdahaleler olmaksızın ‘bölgesel sorunlara bölgesel çözümler’ ilkesi üzerinde çalışılması konusunda mutabık kalındığı için bu çok önemli bir noktadır. … Şu anda Moskova, Ankara ve 3+3 formatındaki diğer başkentler arasındaki temaslarda ulaştırma, ticaret, enerji ve kültür alanlarında işbirliğine yönelik mutabık kalınan istikametlerde bundan sonra atılacak adımlar üzerine çalışmalar yürütülüyor.” (Vestnik Kavkaza, 28 Şubat)

 

'Türkiye’nin AB’yi kurtarma planı'

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkler Birliğin tam üyesi olursa AB’yi kurtarmayı ve önündeki bütün problemleri çözmeyi vaat etti. Oysa ne AB’yi kurtarmaya ne de ona katılmaya niyeti var. Ankara ihtiraslı hedeflerle kendi oyununu oynuyor. …

Türk liderin dediğine göre “AB bu hakikatle ne kadar çabuk yüzleşirse onun için o kadar iyi olur.”

Avrupa’nın  sadece çıkmazda değil komanın da eşiğinde olduğuna kimsenin şüphesi yok. Brüksel, aynı anda birden fazla krizin yaşandığı, ideal fırtına denen bir durumla karşı karşıya.

Bu, sebeplerinden biri Avrupa’nın Rusya gazını gönüllü reddetmesi olan bir ekonomik kriz.

Bu, merkez güçlerin sistemsel olarak gerilemesi ve Avrupa şüphecilerinin iktidara gelme tehdidiyle bağlantılı bir siyasi kriz.

Bu, Avrupa entegrasyonu kavramının ve liberal değerlerin seçmenler nezdinde cazibesini yitirdiği ideolojik bir kriz.

Bu, Brüksel’in hem Moskova hem de Washington ile ilişkilerindeki yeni gerçeklere uyum sağlayamadığı bir dış siyaset krizi.

Son olarak, bu bir göç krizi. AB hükümetleri “yeni gelenler” ile ne yapacaklarını samimi olarak bilmiyorlar: Egemen ideoloji onların mecburi entegrasyonuna izin vermiyor ve onları sınır dışı edecek bir güç de yok.

Peki Türkiye AB’yi tüm bu zorluklardan nasıl kurtaracak? …

Ancak Avrupa’ya sadece siyasi İslam ideolojisini sunabilir ve bu ideolojinin Eski Dünya’nın sorunlarını çözmede Avrupalıların daha aşina olduğu liberalizmden daha etkili olması da imkânsız. …

Türkiye’nin Avrupa’ya nasıl yardım edebileceği sorusu temelden yanlış: Türkiye’nin Avrupa’ya herhangi bir şekilde yardım etme niyeti yok. Dahası, mevcut AB krizini AB’ye üye olmak için kullanmaya da çalışmıyor, zira bu “arzusunu” çoktan aştı. Türkiye’nin planı farklı ve önemli.

Rusya Bilimler Akademisi Ulusal Araştırma Enstitüsü Orta ve Sovyet Sonrası Doğu Bölümü Başkanı Vladimir Avatkov, nüfusun bir kısmının AB’ye katılmanın ekonomik faydalar, mevzuatta değişiklikler, sivil toplumun güçlendirilmesi vb. şeklinde getirileri olacağını umduğunu hatırlatıyor: “Türkiye için AB tarihsel olarak kendi gelişimi için bir teşvik unsuru olarak önem taşımıştır. Ancak şimdi hem Türk toplumunda hem de daha da önemlisi Türk müesses nizamında Türkiye’nin AB’ye değil AB’nin Türkiye’ye girmesi gerektiği düşünülüyor.” …

Bu doğrultuda Ankara, mevcut Avrupa krizini kendi söylemlerini ilerletmek için kullanıyor. Örneğin, AB’nin Türkiye’yi terbiye etmeye çalışmaktan vazgeçmesini sağlamak. Avrupa’yı gaz ve işgücü kaynaklarına bağımlı hale getirmek. Türk diasporası ve genel olarak Müslümanlar gibi “etki ajanları” aracılığıyla AB ülkelerindeki iç süreçler üzerindeki etkisini güçlendirmek. … (G. Mirzayan / Vzglyad, 27 Şubat)