'Ruhsatı gasp edilen avukatlar sosyal ölüme mahkum ediliyor'

Avukat meslek örgütleri ile insan hakları örgütlerinin yer aldığı ‘Ruhsat Gaspına Karşı Koordinasyon’, haklarında yürütülen soruşturmalar ve davalar gerekçe gösterilerek stajını tamamlayan avukat adaylarına avukatlık ruhsatlarının verilmemesine tepki gösterdi. İki yıldır ruhsat alamayan Barış Barışık, “Ruhsatı gasp edilenler sosyal ölüme mahkûm ediliyor” dedi.

Sivil toplum örgütleri İHD Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Fotoğraf: Gazete Duvar
Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Hukuk fakültesinden mezun olup stajlarını tamamlayan avukat adayları hakkında yürütülen soruşturmalar ve davalar gerekçe gösterilerek avukatlık ruhsatının verilmemesine tepki gösteren sivil toplum örgütleri, İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi’nde “Ruhsat gaspı, savunmaya yönelik saldırılardan ayrı düşünülemez” başlıklı açıklama yaptı.

Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Demokrasi İçin Hukukçular, İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Toplumsal Hukuk’un imzacı olduğu ortak açıklamada henüz haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olmayan avukat adaylarının mesleğe adım atmasının engellendiği, masumiyet karinesinin hiçe sayıldığı ifade edildi.

‘AVUKAT ADAYININ HAKKINI GASP EDİYOR’

Açıklamada, Adalet Bakanlığı’nın, Avukatlık Kanunu’nun madde 5/3 uyarınca hakkında belirli suçlardan ya da 2 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan kovuşturma yürütülen avukat adaylarının ruhsat başvurularının kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesi yönünde görüş bildirdiğine dikkat çekildi, “Avukatlık Kanunu'nun bu hükmü, henüz hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunmayan bir avukat adayının mesleğe adım atmasını engelleyerek masumiyet karinesini hiçe sayıp çalışma hakkını gasp ettiği gibi hukuk güvenliği ve hukuki belirlilik ilkelerini de ihlal etmektedir” denildi.

Son yıllarda yapılan kanun değişiklikleriyle avukatların, belirli suçlara ilişkin dosyalarda müdafilik yapmasının keyfi olarak yasaklandığını, müvekkilleriyle gizli ve özel olarak görüşme hakkı ihlal edildiğini belirten sivil toplum örgütleri, “Savunma hakkının sindirilmeye çalışıldığı bu siyasi atmosferde stajını tamamlamış ve avukatlık ruhsatı almaya hak kazanmış avukat adaylarının ruhsatlarının Adalet Bakanlığı'nca gasp edilmeye çalışılması tam da bu nedenle hiç şaşırtıcı olmamıştır” ifadelerini kullandı.

‘AVUKATLIK KANUNUNDAKİ HÜKMÜN KALDIRILMASI GEREKİYOR’

Avukatlık kanunundaki maddenin muhalif avukat adaylarını sindirme amacıyla araçsallaştırıldığı belirtilen açıklamada, “Hukuk fakültesi sıralarındayken başlatılan cadı avları, bugün ruhsat gasplarıyla hız kesmeden sürdürülmektedir” denildi.

Avukatlık Kanunu madde 5/3 gerekçesiyle kaç kişinin ruhsatının verilmediğini içeren soru önergelerine ve kanun tekliflerine yanıt verilmediğini belirten sivil toplum örgütleri açıklamasında, “2019 Yılı Hukuk işleri Genel Müdürlüğü Faaliyet Raporu'nda 528 dosyanın, yeniden görüşülmek üzere Türkiye Barolar Birliği'ne gönderildiği belirtiliyor. Geri gönderilen dosyaların tamamı Avukatlık Kanunu 5/3 kapsamında verilmiş kararlar olmayıp kararların toplam sayısıdır. Bununla birlikte, 2015 sonrasındaki artışın, büyük oranda Av. K. m.5/3 sebebi ile oluştuğu da açıktır. Av. K. 5/3 uygulamada savunmaya yönelik saldırıların en açık örneği olduğu gibi Anayasa'ya açık aykırılık taşımaktadır ve bugün burada tekrar söylüyoruz Avukatlık Kanunu mad.5/3 hükmünün kaldırılması gerekmektedir” dedi.

BAROLARA ÇAĞRIDA BULUNULDU

Avukatlık ruhsat hakkı engellenen avukat adaylarının davalarına baroların müdahil olmadığını belirten sivil toplum örgütleri, “Bazı Barolar avukat adayları hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturma dosyaları hakkında bilgi edinmeyi de kendine görev olarak biçiyor! Masumiyet karinesi bir de meslek örgütümüz tarafından ihlal ediliyor. Öznesini merkezine almayan bir meslek örgütü tahayyül edilemez” dedi.

Baroların tutum alması gerektiği ifade edilen açıklamada, “Nitekim savunma üzerinde süren bu baskı şiddetini arttırarak yol almayı seçmiştir. Çoklu baro sistemi, baro seçimlerinin ertelenmesi gibi hukuksuzluklar bir başlangıç değil sessiz kalınan diğer saldırıların bir sonucudur. Baroları meslektaşlarıyla birlikte mücadele etmeye, hak örgütlerini bu gaspa karşı dayanışmaya ve tüm kamuoyunu ruhsat gasplarına karşı duyarlı olmaya, ses olmaya çağırıyoruz Hukuktan ve adaletten yana tüm kesimleri mücadelemize destek olmaya çağırıyoruz” denildi.

‘İKTİDAR SAVUNMAYI BASKI ALTINA ALMAK İSTİYOR’

İki yıl önce avukatlık stajını Ankara Barosu’nda bitiren fakat hakkında yürütülen kovuşturma gerekçesiyle Adalet Bakanlığı’nın açtığı dava nedeniyle ruhsatını alamayan Barış Barışık, “Hak mücadelesi yürütenler, siyasi iktidara muhalif olanlar, itaat etmeyen insanlar birçok tehdit ve yaptırımla karşı karşıya kalıyorlar. Benim gibi birçok hukuk fakültesi öğrencisi de bu alanda mücadele eden insanlardık. Hakkımızda çeşitli davalar açıldı. Aslında bu davaların açılma sebebi toplumu baskı altına almak ve insanları korkutmak. Şu anda bu ceza davaları gerekçe gösterilerek bizim avukatlık yapma hakkımızı da elimizden almaya çalışıyorlar. Hakkını ararsan avukatlık yapamazsın diyerek ekonomik olarak baskı altına almaya çalışıyorlar” dedi.
Hukuk fakültesi mezunu olup stajını tamamlayan birçok avukatın bu süreçte mağdur edildiğini belirten Barışık, “Sadece kişilerin ruhsatları gasp edilmiyor. Tüm sosyal hayatında çalışma hakları engelleniyor. Aslında bu kişiler bu yolla kriminalize edilerek iş bulamamayla karşı karşıya kalıyor. Ruhsatı gasp edilenler sosyal ölüme mahkûm ediyorlar. Tüm aile hayatını, kişisel hayatını, sosyal hayatını komple etkileyen bir süreçle karşı karşıyayız. Bunu savunmaya karşı saldırılar olarak değerlendirmek gerekiyor. İktidar savunmayı baskı altına almak istiyor. Ruhsat gaspları savunmayı itaat etmeye yönelik hamleler olarak değerlendiriyoruz. Ruhsatı gasp edilen bir kişiyim ama her şeye rağmen itaat etmeyeceğimi belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

‘AVUKATLIK, DEVLETTEN EN UZAK DURMASI GEREKEN MESLEKTİR’

Avukat adaylarına yönelik tutumun mesleğin dönüştürülmek istenmesiyle doğrudan ilişkili olduğunu belirten Avukat Mehmet Refik Atalay ise şunları kaydetti:
“Devlet güdümünde bir avukatlık modelinin baskın kılınmaya çalışıldığını ve bu şekilde insanların yargılamaları gerekçe gösterilerek, suçsuzluk karineleri ihlal edilerek mesleklerini yapmaktan alı konulduklarını düşünüyoruz. Bu sadece ruhsatsızlar özelinde değil birçok farklı konuda mesleğe dönük saldırılar sürüyor. Avukatlık mesleği meslek nitelikleri gereğince devlete güven vermek devlet güdümünde yürütülmek gibi bir niteliğe sahip olamaz. Avukatlık mesleklerin en bağımsızlarından birisidir ve devletle en uzak durması gereken meslektir.”