Ruanda Soykırımı'nın finansörü hakkında 'akıl sağlığı yerinde değil' kararı

Ruanda Soykırımı'nın finansörü ve planlayıcısı olduğu gerekçesiyle yargılanan Félicien Kabuga’nın, 'ileri derecede bunama' nedeniyle yargı sürecine katılamayacağı belirtildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi, Ruanda Soykırımı'nın finansörü ve planlayıcısı olduğu gerekçesiyle 28 yıl sonra hakim karşısına çıkan Félicien Kabuga’nın, sağlık sorunları nedeniyle yargılanmayacağına karar verdi. Savaş ve insanlığa karşı suçla itham edilen 88 yaşındaki Kabuga’nın, “ileri derecede bunama” nedeniyle gerektiği şekilde yargı sürecine katılamayacağı belirtildi.

BBC Türkçe'den Yusuf Özkan'ın aktardığına göre, Lahey’deki mahkeme Kabuga’ya, mahkumiyet olasılığı olmayan ancak soykırımdaki rolünü belirleyecek bir yasal süreç uygulanacağını açıkladı. Avukatları mart ayında mahkemeye başvurarak, Kabuga'nın akli dengesinin yerinde olmadığını ve mahkemeye çıkamayacağını savunmuştu. Bunun üzerine duruşmalara ara verilmişti. Lahey'deki gözaltı merkezinde Kabuga'yı muayene eden üç uzman hekim, sanığın bunama (demans) hastası olduğu ve durumunun kötüleşmeye devam edeceği sonucuna vardı.

'SUÇLAMALARIN ELE ALINMASI HAYATTA KALANLAR İÇİN ÖNEMLİ'

Uluslararası Ceza Mahkemesi heyeti, ileri derecede bunama nedeniyle Félicien Kabuga’nın sağlıklı bir biçimde yargılanamayacağına karar verdi. Mahkemeden yapılan açıklamada, Kabuga'ya yönelik soykırım suçlarının mahkemede ele alınmasının kurbanlar, hayatta kalanlar ve uluslararası toplum için önemli olduğu vurgulandı. Bu nedenle Kabuga’nın soykırımdaki rolünü ortaya koyan ve olabildiğince duruşmaya benzeyen ancak mahkumiyet olasılığı olmayan bir sürecin izleneceği açıklandı. Kabuga, bu yasal sürece katılmak zorunda olmayacak.

Mahkeme yargıçlarından biri karara karşı çıkarak, şerh koydu.

28 FARKLI SAHTE İSİM KULLANDI

Félicien Kabuga, Doğu Afrika ülkelerinden Ruanda’da 1994 yılında 800 binden fazla kişinin öldürüldüğü soykırımın finansörü ve planlayıcısı olmakla suçlanıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin 1998 yılında yayınladığı iddianamede, “savaş ve insanlığa karşı suç işlediğinin” belirtilmesi üzerine kaçan Kabuga, uzun süre izin kaybettirdi. Arandığı dönemde Kenya'da ticari faaliyetlerini sürdürdüğü belirlenen Félicien Kabuga, 28 farklı sahte isim kullandı.

Kabuga, soykırımdan 26 yıl sonra çocuklarının konuşmalarını izlemeye alan güvenlik güçlerinin takibi sonucu 16 Mayıs 2020'de Paris yakınlarında bir aparman dairesinde yakalandı. Geçen eylül ayında Lahey’de yargılanmasına başlanan Kabuga savcılar tarafından, “Ruanda soykırımında sorumlu ve kasıtlı bir rol üstlenmekle” suçlanıyor. Hakkındaki 15 sayfalık iddianameye göre Kabuga, Ruanda soykırımının perde arkasındaki kilit isim.

Ruanda’nın bir dönem en zengin iş insanı olan Kabuga, bizzat vahşet olaylarına katılmadı ancak mahkemeye göre soykırımın önemli bir organizatörü ve finansörüydü. İddianameye göre Kabuga, Ruanda'daki çoğunluğu oluşturan Hutu siyasi seçkinleriyle yakın ilişki kurdu ve kızlarından ikisini, dönemin Devlet Başkanı Juvénal Habyarimana'nın oğullarıyla evlendirdi. Soykırımdan sorumlu olan Interahamwe milislerine maddi destekte bulundu. Ayrıca birçok insanın öldürüldüğü veya sakatlandığı milyonlarca palayı Çin'den ithal etti.

Ruandalı iş insanı, nefret söylemini yayarak soykırımı körükleyen Radio Télévision Libre des Mille Collines (RTLM) aracılığıyla soykırımı kışkırtmakla da suçlanıyor. Kabuga, "hamamböceği" diye hitap ettiği Tutsiler’in saklandığı yerleri ihbar eden radyo istasyonunun kurucusu ve destekçisiydi. 1962 yılına kadar Belçika sömürgesi olan Ruanda’da nüfusun yüzde 85'ini oluşturan Hutular ile nüfusun yaklaşık yüzde 15’ini oluşturan Tutsiler arasındaki gerginlik, 1994 yılında doruğa ulaştı. Hutu lider Habyarimana'nın uçağının 6 Nisan 1994'te düşürülmesi üzerine, aşırılık yanlısı Hutuların milis örgütü Interahamwe tarafından şiddet olayları başlatıldı.

Uçağın düşürülmesinden kimin sorumlu olduğu hiçbir zaman ortaya çıkarılamadı. 7 Nisan 1994’te yoğunlaşan şiddet olayları 18 Temmuz 1994’ye Tutsilerin zaferi ile sona erdi. Bu süreçte 800 binden fazla kişinin yaşamını yitirdiği belirtiliyor. (DIŞ HABERLER)