Rayka Kumru: Cinsellik hakkında konuşmanın tek bir doğru yeri ve zamanı yoktur
Cinsellik eğitmeni ve seksolog Rayka Kumru ile son kitabı, “Bedenler, Sınırlar ve Mahremiyet Hakkında Çocuğumla Nasıl Konuşurum?” üzerine konuştuk. Kumru, “Hem çocukların kendi bedenleri hakkında farkındalık kazanmaları hem de genel anlamda bedenler ve başkalarının bedenleri hakkında farkındalık kazanmalarını destekleyecek şekilde iletişim kurmak önemli” dedi.
Çocukların cinsellik hakkında bilgi edinmesi, toplumumuzda hâlâ bir tabu. Oysa doğru bir şekilde verilen cinsellik eğitimi, yalnızca çocukların sağlıklı gelişimlerini desteklemekle kalmaz, aynı zamanda onları olası tehlikelerden koruma noktasında da kritik bir rol oynar.
Uluslararası ödüllü cinsellik eğitmeni ve seksolog Rayka Kumru “Bedeler, Sınırlar ve Mahremiyet Hakkında Çocuğumla Nasıl Konuşurum?” başlıklı kitabında işte bu tabuya odaklanıyor.
Kumru, çocukların cinsellik hakkında soru soramamalarının çoğu zaman, güvendikleri yetişkinlerin onlara bu konuda bir fırsat sunmamalarından veya geçmişte aldıkları olumsuz tepkilerden kaynaklandığını vurguluyor. Bu duvarın yıkılabilmesi içinse ebeveynlerin ve yetişkinlerin, çocuklara cinsellik hakkında açık ve sağlıklı bilgi sunma sorumluluğunu üzerine almaları gerektiğine dikkat çekiyor. Çocuklarla bu tür konularda bir diyalog başlatmanın, sadece belirli bir zaman veya mekânla sınırlandırılmaması gerektiğini belirten Kumru, ebeveynlere, doğru yaklaşım ve dil kullanımı noktasında önemli ipuçları veriyor.
"Doğru isimlerle beden organları hakkında konuşmak çocukları sadece fizyolojik olarak değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik olarak da istismara karşı korur” diyen Rayka Kumru ile cinsellik tabusunu ve çocukların bu noktada nasıl eğitilmesi gerektiğini konuştuk.

ÇOCUKLAR NEDEN SORU SORMUYOR?
Çalışmanız, çocukların kapsamlı ve kapsayıcı cinsellik bilgisine erişimini odağa alıyor. En temelden başlayalım: Çocukların cinsellikle ilgili sorular sormaktan kaçınmasının sebepleri nelerdir ve bu durum nasıl aşılabilir?
Çocukların soru sormamalarının birkaç sebebi olabilir. Birincisi ve bence en önemlisi, güvendikleri bir kişinin henüz cinsellik hakkında onlarla konuşmamasından kaynaklanabilir. İkincisi, geçmişte soru sormuş ve tatmin edici bir cevapla karşılaşmamış ya da olumsuz bir tepkiyle karşılaşmış olmalarıyla ilgili olabilir. Üçüncüsü de cinsellikle ilgili konuların ayıp, günah, korkunç ya da yasak olduğuna dair mesajlar almalarıyla ilintili olabilir. Bunlar haricinde çocuk özelinde belli sebepler de olabilir fakat genel anlamda temel sebepler bunlardır. Tam da bu yüzden çocuklarla cinsellik hakkında iletişim kurmak için çocuklardan soru gelmesini beklemek etkili bir strateji değildir; o soru hiçbir zaman gelmeyebilir fakat çocukların cinsellik bilgisine erişme hakkı bakidir.
Çocuklarla cinsellik hakkında konuşurken doğru zaman nasıl belirlenmeli? Bu noktada ebeveynlerin dikkat etmesi gereken unsurlar nelerdir?
Cinsellik hakkında sohbet etmenin uzun, sancılı ve her sorunun cevaplanabildiği bir monolog olarak değerlendirildiği bir senaryoda, ebeveynler için doğru zaman hiç gelmeyebilir. Cinsellik hakkında konuşmanın tek bir doğru yeri ve zamanı yoktur. Araba kullanırken, çamaşır yıkarken, yürüyüş yaparken, evde televizyon izlerken ya da diş fırçalarken bile gerçekleşebilir bu sohbetler. Bunun haricinde sıkça değindiğim birkaç hatırlatma yapmak isterim:
Soru sormayan çocukları da unutmayın. Soru sormayan çocukların da soran çocuklar kadar cinselliğe dair iletişim kurmaya ve bilgiye erişime hakkı vardır. Soru sormamaları merak etmedikleri, konuşmaya ihtiyaç duymadıkları ya da konuya ilgisiz oldukları anlamına gelmez.
Olmadan önce konuşun. Özellikle regl olmak, ergenliğe girmek ve cinsel davranışlar özelinde ebeveynlerin sıkça sorduğu “Olmasını mı beklemeliyiz, yoksa olmadan mı konuşmalıyız?” sorusunun cevabı şu: Olmadan önce konuşmalıyız. Olmadan önce konuşmalıyız ki olduğunda hazırlıklı olsunlar.
Anlatmak yerine sohbet edin. Cinsellik hakkında konuşmak, adı üstünde, bir monolog şeklinde değil diyalog halinde ilerleyen bir süreci ifade eder. Bunun, çocukların hali hazırda var olan bilgilerini ölçmemize olanak sağlaması gibi getirileri de var.
Hata yapma hakkınızı kullanın. Aileler çocuklarıyla cinsellik hakkında ancak kendi bildikleri doğrultuda ve rahatlık seviyesinde konuşabilir. Türkiye ve benzer ülkelerdeki tabulardan dolayı, ebeveynler zaman zaman çocuklarıyla vücutlar, sınırlar, mahremiyet ve cinsellik gibi konular hakkında konuşmakta zorlanabilir. Bir yerden başlayın. Hata yaparsanız geri dönüp hatanızı düzeltin.
Ve son olarak “Bilmiyorum” demekten çekinmeyin. “Bilmiyorum” demek, cinselliğe dair iletişim kurarken kolunuzdaki altın bir bileziktir. Bolca kullanabilirsiniz; kullanırsanız ebeveynliğinizden puan kaybetmezsiniz, söz veriyorum! Hatta puan bile kazanabilirsiniz.

Çocuklar, bedenleriyle ilgili farkındalık kazanırken ebeveynler nasıl bir dil kullanmalıdır?
Hem çocukların kendi bedenleri hakkında farkındalık kazanmaları hem de genel anlamda bedenler ve başkalarının bedenleri hakkında farkındalık kazanmalarını destekleyecek şekilde iletişim kurmak önemli. Öncelikle, bedenin bölümleri ve organlar hakkında konuşurken doğru isimleri kullanmak, yargılamadan, korkutmadan ya da tiksindirmeden iletişim kurmak ilk yapılabileceklerden. Bunun haricinde, çocuklar kendileri gibi olmayan ya da görmeye alışık olmadıkları vücut tiplerini gördüklerinde de soru sorabilirler. “Onun boyu neden uzun?”, “O çok mu yemek yemiş?”, “O insan neden bizden daha kara?”, “Neden o kadının saçları kapalı da seninki açık?” gibi…
Her insanın bedeni farklıdır. İdeal beden diye bir şey yoktur. Çeşitlilik vardır, eksiklikler ya da fazlalıklar değil. Başkalarının bedenleriyle ilgili gelen sorulara cevap verirken yargılamadan, suçlamadan, korkutmadan ve ayıplamadan cevap vermek son derece önemli ki yargılamamak ve ayıplamamak, öncelikle kendi bilgi, tutum ve görüşlerimizi gözden geçirmeden pek mümkün değil.
ÇOCUKLARA AİT BİR ODA: ÖZEL ALAN BELİRLEMEK
Çalışmanızda ele aldığınız ana meselelerden biri de “ev içinde özel alan belirleme”. Çocukların sınır algısı nasıl desteklenmeli? Özel alanın bireyin gelişiminde etkisi nedir?
Özel alanların belirlenmesi, sınırların pratikte işleyişine dair anlaşılmasını destekleyen birçok yöntemden biri. Örneğin, çocuklara ait bir oda ya da alan varsa girmeden kapıyı çalın ya da kapı girişine tıklatarak haber verin, izin isteyin. Bunun birkaç faydası var: Birincisi, kapıya tıklama davranışı, aynı davranışı çocuklardan da beklemeye destek olur. Ebeveynlerin odasına kapıyı çalmadan giren bir çocuğa “Kapımız kapalı olduğunda özel bir şey konuşuyor olabiliriz” ya da “Özel alanımızda kendi başıma/baş başa kalmak isteyebiliriz, o yüzden girmeden kapıyı çalmanı rica ediyorum”, “Ben/biz de senin kapını çalıyoruz çünkü odalarımız bizim özel alanlarımız” şeklinde hatırlatmalarda bulunmaları faydalıdır. İkincisi, kişiye özel olan alan kavramının oturmasına destek olur. Bu da şimdi ya da ilerde belli davranışların (mastürbasyon yapmak gibi) kurallarını konuşurken süreci ve iletişim kurmayı kolaylaştıracaktır.
İlk amaç her zaman çocuğun kendi sınırlarını algılayabilmesi ve kendini koruyabilmesi olsa da, özel alan ya da kişiye özel bölgeler gibi kavramların pratize edilmesi çocukların akranlarıyla olan ilişkileri için de büyük önem taşır.

Çocukların genital organları hakkında nötr ve doğru bilgi edinmelerinin istismar riskini azaltmadaki rolü nedir?
Çocuklarla bedenlerine dair iletişim kurmak, onlara bunun normal ve ebeveynleri ve bakım verenleri ile konuşabilecekleri bir konu olduğu mesajını verir. Bunun bir de doğru isimler kullanılarak yapılması, çocukların bedenleri hakkında kuracakları iletişimi kolaylaştırır. Örneğin, sağlığıyla ilgili bir sorun olduğunda, canı yandığında ya da düşüp bu bölgeleri çarptığında kendini net şekilde ifade etmesini destekler. Bu da çocuğun sağlığını korumak için önemlidir. İkinci bir koruyucu özelliği ise olası istenmeyen ya da uygunsuz davranışları güvenilir kişilere bildirebilmesine olanak sağlamasıdır. Çocukluğunda cinsel istismara maruz bırakılan kişilerin ciddi bir bölümü, yetişkinlik dönemine kadar bunu tanıdıkları hiç kimse ile paylaşmaz ya da paylaşabileceğini düşünmez. Bunun birçok sebebi olabileceği gibi sebeplerden bazıları, söyleyebilecek kavramlara sahip olunmaması, söz konusu davranışın uygunsuz olduğunun farkında olmayışı, ebeveyn, bakım veren ya da diğer güvenilir kişilerle bu konuda iletişim kanallarının açık olmamasıdır.
Bedenler hakkında iletişim kurmak ve bedene doğru isimlerle hitap etmek, çocuklarda bu konunun konuşulabileceği, bedenleri üzerinde hakları olduğu ve bedensel sınırlarla ilgili mesajlar verir. Bedenlerine dair sınır çekebilen, kendini ifade eden çocukların genellikle evde bu konuları konuşabildikleri güvenilir yetişkinlerin olduğu düşünülür. Bu, başlı başına istismara karşı önleyici bir rol oynar. Bu iletişim, sadece yetişkinlerden çocuklara yönelik istismar konusunda değil; aynı zamanda akranlar arasında istenmeden oluşabilecek sınır ihlallerine karşı da önleyici bir rol oynar.
Cinsel eğitimin “çocukları cinselliğe teşvik ettiği” yönündeki kara propagandaya dair ne söylersiniz?
Bu konuda araştırmalar o kadar net ki! Yıllardır çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalar istikrarlı şekilde cinsellik eğitiminin teşvik etmediği, tersine ertelemeye sebep verdiğine işaret ediyor. Ancak ve ancak eğitimle beraber cinsel davranışların tam olarak ne olduğuna, bu davranışlar için ne gibi bir hazırlık gerektiğine ve nasıl sorumluluklar almamız gerektiğine dair fikrimiz olabiliyor. Kapsamlı cinsellik eğitimi programlarına erişimi olan çocuk ve gençlerin, daha ileri yaşta ve daha az partner ile beraber olduğunu biliyoruz. “Araştırmalar netse neden bu propaganda” diye soranlar olabilir. Cinsellik eğitimi karşıtı propaganda genellikle tek başına var olmuyor; korunma yöntemlerine, kadın haklarına, gençlerin ve çocukların haklarına karşı çeşitli propaganda ve akımlarla el ele ilerliyor. Cinsellik eğitimini ve bağlantılı hizmetlere erişimi limitleyen propagandanın en çok çocuk ve gençlere zarar verdiğini de biliyoruz, kanıtlayabiliyoruz.
TABULARI YIKMAK: ÇOCUKLARLA CİNSELLİK KONUŞMAK
Türkiye’de cinsellik tabusunu yenmenin ve doğru sağlık bilgisiyle hareket etmek için nasıl bir yol izlenmeli?
Tabular, toplumsal meseleler ya da sistematik adaletsizliklerle mücadele etmek, bireysel boyutta mümkün değilmiş gibi gözükebiliyor çoğu zaman. Cinsellik tabusunu yenmek de buna dahil. İzlenebilecek yol; önce kendimizden, ilişkili olduğumuz kişilerden, çocuklarla iletişimimizden ve pratiklerimizden başlamak. Kaynaklardan faydalanmak, diyaloğa dahil olmak, bilgi açıklarımızın farkına varmaya çalışmak, tutum ve önyargılarımızı sorgulamak buna dair yapabileceklerimizden. Bir sonraki boyut ise sistemsel bazı değişiklikler için mücadele etmek… Doğru sağlık bilgisiyle hareket etmek de apayrı bir konu çünkü bir yandan bilginin çok kolay ulaşılabilir bir yandan da hatalı bilginin çok kolaylıkla yaygınlaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Bilginin nereden geldiğini, kimin tarafından üretildiğini, nasıl paylaşıldığını sorgulamak hepimizin sorumluluğu. Sağlık özelinde genellikle duygularımıza oynayan, bizi yetersiz ve eksik hissettiren, korkutan ya da panikle aksiyon almamıza sebep olan bilginin manipülasyon içerdiği ve çoğunlukla da güvenilir olmadığını söyleyebiliriz.
Son 24 saat: Kumarhaneler, Kürt siyasi mülteciler, Rumen mafyalar… 15 Şubat 2025
'Irkçılar, Japon toplumunu göçmen korkusuyla teslim almak istiyor' 10 Şubat 2025
İstanbul’da casusluk savaşları: İstihbarat belgesi kimin eline geçti? 02 Şubat 2025
İlhan Sami Çomak: Umudu ve karamsarlık tedbirini kullanarak yürüdüm 04 Aralık 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI