Prof. Kalaycıoğlu: Gözetim çağında Whatsapp gizlilik sözleşmesi küçük bir ayrıntı

WhatsApp'ın kullanıcılara sunduğu gizlilik sözleşmesi, 'kişisel veri güvenliği' ve 'mahremiyet' konularında tartışma yarattı. Prof. Sibel Kalaycıoğlu’na göre izlenmenin getirdiği güvenlik kaygısını Whatsapp meselesi üzerinden değil, gözetim teknolojisi üzerinden değerlendirmek gerekiyor.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Türkiye'nin en çok kullanılan dijital mesajlaşma uygulaması WhatsApp, kullanım şartları ve gizlilik politikasını değiştirmek için kullanıcılara sunduğu gizlilik sözleşmesini 15 Mayıs 2021'e erteledi. Kullanıcıların kişisel verilerini Facebook ile paylaşma zorunluluğu getiren sözleşmeye ilişkin çok sayıda tepki gelirken, binlerce kullanıcı “kişisel verilerinin tehdit altında” olduğu düşüncesiyle farklı mesajlaşma uygulamalarına yöneldi.

Türkiye’nin izinli veri tabanına sahip online araştırma şirketi DORinsight tarafından yapılan araştırmada, WhatsApp’ın kullanıcı sözleşmesine onay verildiği takdirde yurttaşların yarısının kişisel verilerinin ihlal edileceğini düşündüğünü ortaya koydu. Araştırmaya göre her 4 kişiden 1’i bundan sonra her hareketinin izlenecek olmasından endişe duyuyor. İzlenme endişesi duyanlar ise konum, hesap, finans ve cihaz bilgilerinin yanı sıra yazılı, görüntülü ve sesli tüm mesajlaşmalarının da mahremiyetinin kaybolacağını düşünüyor.

'WHATSAPP SÖZLEŞMESİYLE SOSYAL MEDYADA HİSSETMEDİĞİMİZ 'GÜVENLİK KAYGISI' GÜN YÜZÜNE ÇIKTI'

Sosyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Sibel Kalaycıoğlu, yurttaşların 'kişisel veri güvenliği' ve 'mahremiyet' olguları üzerinden yaşadığı endişeye, gözetim teknolojisinin günlük hayatımıza etkisi ve sosyal medya platformlarının yaşam şeklimizi biçimlendirmesi üzerinden değerlendirmek gerektiğini kaydetti. WhatsApp kullanıcı sözleşmesiyle sosyal medya platformlarında hissetmediğimiz “güvenlik kaygısının” dile getirilir bir şekilde gün yüzüne çıktığını ifade eden Kalaycıoğlu, bu duruma sebep olarak WhatsApp’ın “açık açık” verilerin paylaşılacağını kullanıcılara bir sözleşmeyle dayatması olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Sibel Kalaycıoğlu
Prof. Dr. Sibel Kalaycıoğlu

'WHATSAPP ELEŞTİRİLİRKEN SOSYAL MEDYADA KENDİMİZİ İSTEYEREK TEŞHİR EDİYORUZ'

Yurttaşların dijital mecralardaki varlıklarına dikkat çekerek, “sosyal medyanın getirdiği tanınırlık, sosyal statü gibi kavramlar insanların seçim tercihlerinde 'güvenlik' kaygısından önce geliyor” diyen Kalaycıoğlu şöyle konuştu:

“Whatsapp gizlilik sözleşmesi 'kişisel veri güvenliği', 'mahremiyet' olguları üzerinden eleştirilirken, diğer taraftan günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen sosyal medya, kişisel veriler, fotoğraflar, konum etiketleri gibi paylaşımlar ile kendimizi isteyerek teşhir ettiğimiz, 'beğenilme', 'kabul görme' duyguları üzerinden biçimlenen bir vitrine dönüşmüş durumda. Eskiden yüz yüze ilişkiler varken günümüzde daha soyut ve sanal ilişkilerle bir gruba dâhil olma ve kabul görmenin daha kısa bir yolu olarak görülüyor. Yani insanlar, toplum arasında onay ve kabul görme, sosyal statü kazanma, saygınlık ve tanınırlık kaygısı ile sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlarla aslında bir nevi kendi kişisel verilerini, güvenliklerini tehdit ediyorlar. Oysa sosyal medya üzerinden paylaşılan her durum, bir veri tabanına kaydoluyor ve aslında yaptığınız her şey 'sizin sayenizde' izleniyor. Sosyal medyanın getirdiği tanınırlık, sosyal statü gibi kavramlar insanların seçim tercihlerinde 'güvenlik' kavramından önce geliyor da diyebiliriz bir bakıma. Görülen o ki hikâyenin buraya kadarki kısmında gönüllü bir işbirliği mevcut. Ama iş Whatsapp gizlilik sözleşmesine gelince 'kişisel verilerimize' ilişkin kaygılarımız gün yüzüne çıkıyor. Bu da Whatsapp’ın ilk defa kullanıcılara 'açık açık' kişisel verilere erişilebileceğine dair bir sözleşme sunmasıyla oluştu. Yani bu tepkisellik açık açık söylenmenin refleksi aslında.”

'GÖZETİM FELSEFESİNE Mİ KARŞIYIZ, KARŞILAŞTIĞIMIZ DURUMLARDA DEĞİŞEN GÜVENLİK KAYGILARINA MI?'

“İzlenmenin getirdiği güvenlik kaygısına Whatsapp meselesi üzerinden değil, gözetim teknolojisi üzerinden bakmak gerektiğini" ifade eden Kalaycıoğlu, gözetim teknolojilerinin hayatımıza sızması ve gözetim üzerine yapılan tartışmaların yeni olmadığını belirterek şöyle devam etti:

“Sosyal medya üzerinden, yolda giderken, iş yerlerinde, yurtdışına çıkışlarımızda, cebimizde duran akıllı telefonlar ve neredeyse hepimizde var olan tablet veya bilgisayarlarla izlendiğimiz düşüncesi uzun yıllardır bizleri meşgul eden kaygılarımız arasında. Gizliliğin tehdidi birçok kaynaktan gelmektedir. Mesela ilk MOBESE kamerasıyla ne zaman karşılaştığımızı sorsam eminim hatırlayamayız birçoğumuz. MOBESE kameralarına dönük zamanında yaptığımız bir araştırmada, katılımcıların neredeyse yüzde yüzü MOBESE kameralarının olması gerektiği görüşünü savunmuştu. Buna neden olarak da “kontrol” ve “güvenlik” kaygısı ön plandaydı. Öte yandan yurtdışına çıkışlarda vize almak için parmak izi veriyorsunuz. Verdiğiniz bu parmak izi sonrasında bütün dünyanın veri setlerinde dolaşıyor. Aynı zamanda bugün internette online ticaret yapan sitelerin büyük bölümü de yine kişisel enformasyon toplamaktadır. Kaldı ki bizlerin T.C. kimlik numaralarından, parmak izlerine ve özel bilgilerine kadar bütün kişisel verilerimiz dünyanın veri setlerinde dolaşıyor. Üstelik bu bilgilerimizin alınması kontrol ve güvenlik üzerinden meşrulaştırılıyor. Bir 'gözetim' teknolojisinin içerisinde yaşıyoruz. Dolayısıyla bu durumu gözetim felsefesi ve yaklaşımı açısından değerlendirmemiz gerekiyor. Bizler gözetim felsefesine mi karşıyız, karşılaştığımız durumlarda değişen güvenlik kaygılarına mı?”

'AYNI TEHDİT DEVAM EDECEK'

Kalaycıoğlu, “Gözetim çağında yaşadığımız bir dünyada Whatsapp’ın gizlilik sözleşmesi küçük bir ayrıntı olarak kalıyor” diyerek, “Whatsapp, şu an da ülkelerin yasal mevzuatlarıyla uğraşmak yerine sorumluluğu bireye yükleyen bir uygulama olarak kullanıcılara gizlilik sözleşmesi sunuyor. Bu sözleşmeyle de kişinin verilerinin paylaşımını yasal hale getirmiş oluyor. Ama teknoloji çağında yaşadığımız bir dünyada Whatsapp gizlilik sözleşmesini kabul etmesiniz ne olacak. Farklı haberleşme uygulamaları ile de aynı tehdit devam edecek. Teknolojinin bu kadar global olduğu bir dünyada ve bu teknolojinin kaynağının, yaratıcısının biz olmadığımız dünyada yerli ve milli ne kadar mümkün olabilir ki? Bu sebeple bizler gözetleme teknolojisinin getirileri ile mücadele etmek durumdayız. Güvenlik ve kontrol kavramlarıyla meşrulaştırılan gözetim çağında yurttaşlara vaat edilen hukuku, haklarımızı yeniden kazanmalıyız. Bunun için mücadele etmek gerekiyor” dedi.

Etiketler whatsapp