Prof. Dr. İrvan: '29. madde benzeri görülmemiş sonuçlara yol açacaktır'

Prof. Dr. Süleyman İrvan, hükümetin tepki geçen "sosyal medya yasası"nı yazdı. Irvan, 29. maddeye ilişkin "Bu madde daha önce benzeri görülmemiş sonuçlara da yol açacaktır" yorumunda bulundu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Üsküdar Üniversitesi'nden Prof. Dr. Süleyman İrvan, AK Parti ve MHP milletvekilleri tarafından hazırlanıp Meclis'e sunulan, internet haberciliğine ve sosyal sosyal medyaya kısıtlamalar getiren “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ile ilgili newslabturkey'de bir yazı kaleme aldı. İrvan "İnternet medyasına havuç, eleştirel gazeteciliğe sopa" başlıklı yazısında yasanın geçmişinden bahsederek, yapılması planlanan değişiklikleri madde madde anlattı. İrvan, kanun teklifinin 29. maddesine ilişkin "Bu madde gazetecilik faaliyetlerine hapis cezası öngörerek daha önce benzeri görülmemiş sonuçlara da yol açacaktır" ifadelerini kullandı.  

İrvan'ın yazısı şöyle:

"Türkiye’de ilk bağımsız internet haber sitesi, 1996 yılında yayımlanmaya başlayan Eksen isimli haber sitesiydi. O yıldan bu yana tam 26 yıl geçti ve bu 26 yıl boyunca internet haber medyası yasal bir statüye kavuşmayı bekledi. 2012 yılında bir yasa tasarısı hazırlanmış ancak TBMM’deki görüşmeler sonuçsuz kalmıştı. 

Son birkaç yıldır internet medyasının sorunlarını çözmek amacıyla Uluslararası İnternet Gazeteciliği ve Gazeteciler Derneği (UİGAD) gibi meslek örgütleri, benim de katkı koyduğum öneriler yapmışlardı. Nihayet, hazırlıkları uzunca bir süredir yapılan bir kanun teklifi 26 Mayıs 2022 tarihinde TBMM’ye sunuldu. AK Parti ve MHP milletvekilleri tarafından hazırlanan kanun teklifinin adı, “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”. 

GAZETECİLİK MESLEK ÖRGÜTLERİ TEKLİFİN GERİ ÇEKİLMESİNİ İSTİYOR

Teklif metni açıklandıktan sonra bazı gazetecilik meslek örgütleri teklife ilişkin değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaştı. Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Ulusal Komitesi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Basın Konseyi, Haber-Sen ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti yaptıkları ortak açıklamada, gazetecilik mesleğini doğrudan ilgilendiren bu kanun teklifinin, gazetecilik örgütlerinin görüşü alınmadan, kapalı kapılar ardında hazırlandığını, çıkarılacak kanunun Cumhuriyet tarihinin en ağır sansür ve oto-sansür mekanizmalarından birine yol açabileceğinden endişe duyduklarını, kanunun “dezenformasyonla mücadeleyi” değil gazeteciliğe baskıyı artırmak üzere tasarlandığına inandıklarını ifade ettiler ve kanun teklifinin geri çekilmesi çağrısında bulundular.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de benzer eleştiriler içeren bir açıklama yayımladı: “Kanun teklifi genel olarak bakıldığında seçim arifesinde haberi halktan saklamak için hazırlanmıştır. Halkın haber alma ve bilgilenme hakkını engelleyecektir. Yasalaştığı takdirde yeni suçlar oluşturacak, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü üzerinde var olan sansürü artıracak, birçok eşitsizliğe neden olacaktır. Tasarı gereklilik, ölçülülük ve amaca uygunluk gibi yönlerden ifade özgürlüğüne aykırıdır. Tasarının öngördüğü yöntemlerin, aşırı sansür sonucunu doğuracağı, bundan dolayı da ifade özgürlüğüne yönelik bir tehlike oluşturacağı ortadadır. İktidarı demokrasinin yeşermesi için haberi halktan saklamak amacını taşıyan bu yasa tasarısını geri çekmeye çağırıyoruz.”

KANUN TEKLİFİ İLE TAM 24 KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILIYOR

Kanun teklifinde çok sayıda kanunda değişiklik yapılmasını öngören maddeler söz konusu. İncelediğim kadarıyla şu kanunlarda değişiklikler yapılıyor: 5187 sayılı Basın Kanunu, 195 sayılı Basın İlan Kurumu Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun, 1700 sayılı Dahiliye Memurları Kanunu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu, 3011 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanacak Olan Yönetmelikler Hakkında Kanun, 3402 sayılı Kadastro Kanunu, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu. 

İNTERNET GAZETECİLİĞİ YASAL ZEMİNE KAVUŞUYOR

Kanun teklifinin ilk 28 maddesi internet gazeteciliğini ilgilendiriyor ve internet gazeteciliğini 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamına alıyor. Birkaç sorunlu düzenleme dışında bu maddeleri olumlu bulduğumu belirtmeliyim. Önerilerin bir kısmı bizim daha önce yapığımız önerilerle uyumlu. Kanun teklifinin 1. maddesi haber sitelerini 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamına alarak yasal statü kazandırıyor. Bu, 26 yıldır yasal statüsü olmadan yayın yapan internet medyası için iyi haber.

Teklifin 2. maddesi internet haber sitesini tanımlıyor: “İnternet ortamında, belirli aralıklarla haber veya yorum niteliğinde yazılı, görsel veya işitsel içeriklerin sunumunu yapmak üzere kurulan ve işletilen süreli yayın.”

Teklifin 3. maddesi ile haber sitelerinden iş yeri adresi, elektronik posta adresi, iletişim telefonu ve elektronik tebligat adreslerini sayfalarında açıkça belirtmeleri isteniyor. Haber sitelerinde künye ve iletişim bilgilerinin bulunması zorunluluğu getirilmesini de olumlu karşılıyorum. Yine 3. madde kapsamında yapılan düzenleme ile içeriklerin ilk sunum ve güncelleme tarihlerinin haberlerin üstünde bulunması zorunluluğu getiriliyor. Bu da olumlu, yayımlanan bir haberin hangi tarihte yayına verildiği ve ne zaman güncellendiği, bazı haberlerde çok önemli hale gelebiliyor.

5. madde, eksik beyanname verilmesi durumunda basılı gazeteler için öngörülen yayın durdurma müeyyidesinin internet haber siteleri için uygulanmayacağını belirtiyor. Bunun yerine, eksiklikleri gidermek için haber sitesine 2 hafta süre tanınacak. İki hafta süre sonunda istenen değişiklikler yapılmazsa haber sitesi resmi ilan ve reklam alma hakkı ile çalışanlar basın kartı alma haklarını yitirecek.

6. madde, internet haber sitelerinde yayımlanan içeriklerin 2 yıl süreyle muhafaza edilmesini zorunlu kılıyor. Ben bu maddenin pratikte uygulanmasının ve denetlenmesinin zor olduğunu düşünüyorum. 6 ay gibi daha kısa bir süre yeterli olacaktır bana göre.

OTOMATİK CEVAP VE DÜZELTME HAKKI VERİLİYOR

Kanun teklifinin 7. maddesi, cevap ve düzeltme metinlerinin haber sitelerinde nasıl yayımlanacağını belirtiyor. Madde şu şekilde: “İnternet haber sitelerinde ise zarar gören kişinin düzeltme ve cevap yazısının; sorumlu müdür, hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç bir gün içinde, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, URL bağlantısı sağlanmak suretiyle, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorundadır. Yayın hakkında verilen erişimin engellenmesi ve/veya içeriğin çıkarılması kararının uygulanması ya da internet haber sitesi tarafından içeriğin kendiliğinden çıkarılması durumunda, düzeltme ve cevap metni ilgili yayının yapıldığı internet haber sitesinin ana sayfasında bir hafta süreyle yayımlanır.” Bu maddenin bu haliyle büyük sorunlara yol açacağı çok açık.

Düzenlemede düzeltme ve cevap hakkının adil biçimde kullandırılması gerektiği belirtilmeli, bu hakkın sadece gerçeğe aykırı bilgiler içeren haberler için kullanılabileceğinin altı çizilmelidir. Aksi takdirde, haber siteleri her eleştirel haber için cevap ve düzeltme yazısı yayımlamak zorunda kalacaklardır. Daha da kötüsü, haber kaldırılsa veya engellense bile cevap ve düzeltme metni 1 hafta süreyle haber sitesinin ana sayfasında yayımlanacaktır. Kaldırılmış ya da engellenmiş bir habere ilişkin cevap ve düzeltme metni yayımlatmanın mantığı yoktur.

BEŞ FARKLI BASIN KARTI

Düzenlemenin 10. maddesi, verilecek basın kartlarını tanımlıyor: “Göreve bağlı basın kartı”, “süreli basın kartı”, “geçici basın kartı”, “serbest basın kartı”, “sürekli basın kartı”. Bu tanımlamalarda serbest çalışan (freelance) gazeteciler öngörülmemiş. Serbest çalışan gazeteciler de belirlenecek belli koşullar çerçevesinde basın kartı alabilmelidirler. Örneğin, ayda en az 10 haber yayımlatmak ve gazetecilikten başka iş yapmamak gibi koşullar getirilebilir.

9 ÜYELİ BASIN KARTI KOMİSYONUNUN 5 ÜYESİNİ İLETİŞİM BAŞKANLIĞI BELİRLEYECEK

Düzenlemenin 14. maddesi basın kartı komisyonunun yapısıyla ilgili. Bu yapısıyla İletişim Başkanlığı’nın mevcut durumda olduğu gibi öznel kararlarla basın kartı vermeye devam edeceğini öngörebiliriz. Eğer gerçekten demokratik bir komisyon oluşturulursa sorunlar da ortadan kalkacaktır. İletişim Başkanlığı basın kartları konusunda asli karar verici değil, daha çok işlerin yürütülmesinde düzenleyici konumunda olmalı bana göre. Asıl söz sahibi, gazetecilik meslek örgütleri olursa bugünkü tartışmaların çoğu ortadan kalkacaktır.

BASIN AHLAK ESASLARINA AYKIRI DAVRANIŞ, BASIN KARTININ İHLALİYE SONUÇLANIYOR

Kanun teklifinin 15. maddesi, bir gazetecinin Basın İlan Kurumu tarafından belirlenen basın ahlâk esaslarına aykırı davranışı halinde kartının iptal edileceğini hükme bağlıyor. 16. maddeye göre de, kartı bu şekilde iptal edilen gazetecinin 5 yıl süreyle basın kartı alamayacağını belirtiyor. Peki bu kararı kim verecek? Basın İlan Kurumu verecekse, zaten resmi ilan kesme cezalarının genelde hangi gazetelere verildiğini biliyoruz. Böylece, eleştirel haberler yapanlar reklam kesme cezalarıyla kalmayacaklar, basın kartları da iptal edilecek ve 5 yıl süreyle kart alamayacaklar. Bu maddenin uygulamada ciddi sorunlara yol açacağını tahmin etmek zor değil.

İNTERNET MEDYASI RESMİ İLAN VE REKLAM ALABİLECEK

Kanun teklifinin olumlu yanlarından biri de haber sitelerinin resmi ilan ve reklam alabilmelerinin yolunu açmasıdır. Ancak, ilan ve reklam pastasının mevcut durumu dikkate alındığında bu uygulama yerel gazetelerin aleyhine olacaktır. Kanun teklifinin 22. maddesi, 195 sayılı Basın İlan Kurumu Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen müeyyidelerin haber sitelerine de uygulanacağını öngörüyor. Yani haber siteleri de tıpkı gazeteler gibi ilan kesme cezalarıyla karşı karşıya kalacak. Bu maddeye, hiç olmazsa müeyyide uygulanan gazete ve haber sitelerinin açık isimlerinin kararlarda ilan edilmesi ve aylık olarak hangi mecraya ne kadar ceza verildiğinin açıklanması hükmünü de eklemek lazım.

29. MADDE ÇOK RİSKLİ: YANILTICI BİLGİYİ YAYMA SUÇU DİYE YENİ BİR SUÇ İHDAS EDİYOR

Kanun teklifinin en tartışmalı maddesi 29. madde. Bu madde, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu”ndan söz ediyor. Her ne kadar bu konuda karar verme yetkisi mahkemelere bırakılmışsa da Türkiye’deki mevcut uygulamalar göz önüne alındığında bunun neyle sonuçlanacağını öngörmek zor olmasa gerek.

Tartışmalı maddenin tam hali şu şekilde: “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”

Bu madde gazetecilik faaliyetlerine hapis cezası öngörerek daha önce benzeri görülmemiş sonuçlara da yol açacaktır. Örneğin gazeteci Çiğdem Toker, bir vakfın açtığı dava sonucu tazminata mahkûm edilmişti. Bu madde yürürlükte olsaydı hapis cezasına da çarptırılacaktı. Yine aynı şekilde, bu yazının yazıldığı sırada RTÜK’ün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD’deki Turken Vakfı’yla ilgili açıklamalarını canlı yayımlayan kanallara ceza vermeye hazırlandığına ilişkin haberler yayımlanmıştı. Haberlerde gerekçe olarak “doğruluğu kesinleşmemiş” iddialara dayalı olması gösteriliyordu. Bu madde kapsamında muhalefet partilerinin her eleştirisi, her açıklaması kolaylıkla “halkı yanıltıcı bilgi” diye tanımlanabilir ve haber yapanlar cezalandırılabilir.

ÖRGÜT AÇIKLAMASINI HABER YAPMAK SUÇ OLABİLİR

Kanun teklifinin 29. Maddesinin ikinci fıkrası şu şekilde: “Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır.” Benim bu maddeden anladığım, yanıltıcı olduğu kabul edilen haberlerde gizli kaynak kullanmak veya yine yanıltıcı olduğu savunulan bir örgüt açıklamasını haber yapmak verilecek cezayı ağırlaştırıyor. Bu maddenin tümüyle metinden çıkarılması yerinde olacaktır. Bu konuda basın meslek örgütlerinin aktif bir mücadele vereceklerini umuyorum.

KATALOG SUÇLARDA, SOSYAL MEDYA KURULUŞLARI PAYLAŞIM YAPANLARIN BİLGİLERİNİ VERMEK ZORUNDA

Kanun teklifinin 34. maddesine göre, çocukların cinsel istismarı, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, anayasal düzene karşı suçlar ve devlet sırlarına karşı suçlar gibi katalog suçlar söz konusu olduğunda, içerikleri oluşturan veya yayanlara ilişkin bilgiler savcılık ya da mahkeme tarafından talep edildiği takdirde sosyal medya platformları bu bilgileri vermek zorunda. Vermedikleri takdirde sosyal medya platformunun bant genişliğinin yüzde 90 oranında daraltılması söz konusu olabilecek. İçerik çıkarılması veya engellenmesi kararlarına uyulmadığı takdirde sosyal medya platformlarına 6 aya kadar reklam yasağı getirilebilecek.

Sonuç olarak, internet medyasına ilişkin olumlu sayılabilecek düzenlemeleri ayrı bir kanun teklifi olarak getirselerdi bugün internet medyasını nasıl geliştirebiliriz tartışması yapabilirdik. İnternet medyasının ve bu medyada çalışan gazetecilerin sevinci eleştirel haberciliğe getirilmesi planlanan yasakların gölgesinde kaldı. TBMM’deki Dijital Mecralar Komisyonu umarım acele etmeden, gazetecileri, meslek örgütlerini, konunun uzmanlarını da dinleyerek, kaygıları gideren bir kanun teklifi oluşturur." (HABER MERKEZİ)