Prof. Anke Friedrich: Asrın felaketi deprem değil, binalar

Jeolog Prof. Anke Friedrich, "Bu deprem için asrın depremi diyemeyiz, ama yarattığı hasar ve ölü sayısından ötürü diyebiliriz. Hasarın nedeni deprem değil yapıların yetersizliği" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Münih Ludwig Maximillians Üniversitesi Jeoloji ve Deprem Bilimleri bölüm başkanı Prof. Anke Friedrich dün Habertürk'te Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek programına katıldı. Fatih Altaylı bugün kaleme aldığı yazısında "Kendisine sordum, 'Bu deprem için asrın felaketi demek doğru olur mu?' diye" ifadesini kullanarak Friedrich'in yanıtını aktardı: 

“Depremin büyüklüğü açısından soruyorsanız hayır. Bu büyüklükte pek çok deprem oluyor. Bu deprem için asrın depremi diyemeyiz. Ama kentlerde yarattığı hasar ve ölü sayısından ötürü diyebiliriz. Fakat unutmayın ki, bu hasarın ve kayıpların nedeni depremin büyüklüğü değil, üzerine inşa edilen yapıların yetersizliği” dedi.

Fatih Altaylı, Türkiye Deprem Vakfı'nın eski başkanı ve halen yönetim kurulu üyesi olan Prof. Mustafa Erdik’'in verdiği Şili örneğini de yazısında şöyle aktardı: 

“Bize benzeyen bir ülke olarak Şili’den bir örnek vereyim. Şili, eğitim düzeyi, gelir düzeyi, gelişmişlik düzeyi olarak Türkiye’ye büyük benzerlik gösteren aynı kategoriye sokabileceğimiz bir ülke. Bu ülkede 2010 yılında 9.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi ve 500 kilometrelik bir hattı etkiledi. Bizde meydana gelen depremin 25 katı güçte ve çıkardığı enerji bakımından 125 katı büyüklükte idi. Üstelik de yerleşimin yoğun olduğu sahil bölgesini etkilemişti. Bu depremde topu topu 500 kişi hayatını kaybetti. Çünkü Şili, geçmişten ders alarak inşaat kurallarını iyi belirlemiş ve daha önemlisi bu kurallara harfiyen riayet edilmesini sağlamıştı. Doğru inşaatı yaparsanız hiçbir deprem asrın felaketi olmaz” dedi.

Mustafa Erdik’in “Şili’nin geçmişten aldığı ders” dediği deprem ülkenin 1960’ta yaşadığı ve yazılı tarihin bildiği en büyük deprem olan 9.5 büyüklüğündeki depremdi.

Bu depremde 2 milyon kişi evsiz kalmış, 5 bine yakın Şilili hayatını kaybetmişti.

Sonrasında Şili, tüm yönetmeliklerini depreme göre yenilemiş, kuralları koymuş ve denetlemişti.

Bizde “asrın felaketi” deprem değil bilgisizlik, denetimsizlik, vurdumduymazlık, umursamazlık ve imar aflarıydı.

Toplamına cehalet demek mümkündü ve sadece siyasetin suçu değildi.

Toplumsal bir aymazlıktı.

Ve şimdi yine suçu birkaç müteahhide yıkarak bu hesabı da kapatmayı planlıyor ülkeyi yönetenler.

Biliyor musunuz, “deprem ülkesi” olduğu artık aşikar hale gelen Türkiye’nin Anayasası’nda tek bir yerde “deprem” kelimesi geçmiyor.

Tüm bu olanlara ve muhtemelen 200 bine yakın insan yitirmemize rağmen hiçbir siyasi parti “İmar affı yasağını Anayasa'ya koyalım” deme cesaretini gösteremiyor.

Çünkü Türkiye’de siyaset, ister iktidar olsun ister muhalefet hiç fark etmeksizin “imar rantından” finanse ediliyor.

Hal böyle olunca da haydan gelen para huya gidiyor.

Arada olan canlara oluyor.

YAZININ TAMAMI