Ahmet Davutoğlu: Gelecek Partisi’nin kendi Cumhurbaşkanı adayı olacaktır

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, hangi seçim yasası gelirse gelsin Türkiye’de artık siyasi bir değişimin zaruri hale geldiğini söyledi. İttifaklara mesafeli duran Davutoğlu, Gelecek Partisi’nin 1 yıl sonra Türkiye’nin başat partilerinden biri olacağını, Cumhurbaşkanı adayı çıkaracağını söyledi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ile bir araya geldi. Dış politikadan ekonomiye, korona virüsü salgınıyla mücadeleden ittifaklara kadar güncel birçok konuyu değerlendiren Davutoğlu, partisinin hedeflerini anlattı. Kurulamaz denilen Gelecek Partisi’nin kurulduğunu belirten Davutoğlu, “Şimdi iddialı şekilde söylüyorum. 1 yıl sonra Gelecek Partisi Türkiye’nin başat partilerinden biri olacak ve inşallah seçimlerde de iktidarın en güçlü adaylarından biri olacak. Bizim görevimiz milletin sesi olmak. Milletin psikolojik olarak kısılmış sesiyiz” dedi. Partisinin örgütlenme süreciyle ilgili gelişmeleri de anlatan Davutoğlu, kendi cumhurbaşkanı adaylarını çıkaracaklarını söyledi.

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ İLE 300 YILLIK DEVLET KURUMLARININ İÇİ BOŞALTILDI

Beraberinde partisinin genel başkan yardımcıları bulunan Davutoğlu ilk olarak Gelecek Partisi’nin neden kurulduğunu anlattı. Davutoğlu, “Siyasi partiler boşlukta doğmaz. Uluslararası ve küresel ve ulusal konjonktür siyasi partinin çıkmasını zorluyorsa, o siyasi parti çıkar, ne kadar engellenirse engellensin, yaşar, iktidara da gelir” dedi.

Geçmişte kurulan siyasi partilerden örnekler veren Davutoğlu, şu an dünyada son yüzyılın en büyük değişimlerinin yaşandığını söyledi, Türkiye’de ise 15 Temmuz sonrası siyaset biçimi ve devlet kurumlarındaki olumsuz değişime işaret etti. Son yazdığı 'Sistemik Deprem ve Dünya Düzeni' kitabına gönderme yapan Davutoğlu, “Eskiden krizler ya iki ülke arasındaydı ya da bir konuya odaklanmıştı. Şimdi içinden geçtiğimiz kriz hem ekonomik hem siyasal hem de kültürel olarak uluslararası sistemin bütününü sarmış olan ve bünyenin bütününü tahrip eden bir sistemik deprem. Bu sistemik deprem otoriter rejimleri teşvik edici. Dünya bu sistemik depremi yaşarken Türkiye’de bir iç sistemik deprem yaşıyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, Bab-ı Ali’nin kuruluşundan bu yana geçen 300 yıllık dönemde kurulan tüm devlet kurumlarının içi boşaltıldı” dedi.

ÇAY DAĞITMAK İÇİN MİTİNG YAPMIYORUZ

Yeni bir siyasi harekette psikolojik faktörün etkisine dikkat çeken Davutoğlu, Türkiye’de bu ortamda psikolojik olarak yeni bir sese ihtiyaç olduğunu söyledi. Davutoğlu, “Kongreler nedeniyle Anadolu’yu dolaşıyoruz. Biz Giresun’da olduğu gibi millete çay dağıtmak için miting yapmıyoruz. Kongre yapıyoruz, sokaklarda yürüyorum, tek tek insanların dertlerini dinliyorum. Sesini duyurmayan kitlelerin kulağıma eğilip “Biz konuşamıyoruz, siz konuşun” diyen kitlelerin sesi yeni partilere nefes verir” dedi.

BUGÜN YAŞADIKLARIMIZ BİR SONRAKİ SEÇİMDE İKTİDAR OLACAĞIMIZIN İŞARETİDİR

Türkiye’de ciddi bir yasak ortamı olduğuna dikkat çeken Davutoğlu şöyle devam etti: “Televizyonlarınızda bizi ağırlayamazsınız. Arkadaşlar ben ne suç işledim! Bu ülkeye akademisyen, dışişleri bakanı, başbakan olarak hizmet etmek dışında ne suç işledim! Bazı kanallar adınızı anmaktan imtina ediyor. Şahsileştirmek için söylemiyorum, Gelecek Partisi yaşıyor bunu. Arkadaşların bazen moralleri bozulunca şunu söylüyorum: Hiç üzülmeyin, bugün yaşadıklarımız bizim bir sonraki seçimde iktidar olacağımızın işaretidir. Türkiye’de hangi parti ambargoyla, baskıyla karşılaşırsa, onlar ilk seçimde iktidar olmuştur.”

PSİKOLOJİK OLARAK YENİ BİR SESE İHTİYAÇ VAR

AK Parti’yi bölmek için parti kurduğu yönünde suçlamaları reddeden Davutoğlu, Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra AK Parti’nin düşen oylarına vurgu yaptı, “Nereye gitti bu oylar” diye sordu. Psikolojik olarak yeni bir sese ihtiyaç olduğunu anlatan Davutoğlu şöyle devam etti:

“İnsan hakları bakımında yasaklara karşı net bir tavra ihtiyaç var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine karşı açık ve net yeni bir alternatif koymaya ihtiyaç var. Ekonomik olarak olağanüstü bir fakirleşme var. TİKA yardımları ile desteklediğimiz ülkelerin asgari ücretleri bizden daha iyi ise nereye gidiyor bu diye sorma hakkımız yok mu? Ekonomi bu durumda nerede pik yapıyor diye sorma hakkımız yok mu? Asgari ücret, asgari ücretten çıkmış ortalama ücret haline gelmiş. Gelir dağılımı bozukluğu açısından Türkiye dünyanın en kötü ülkelerinden biri haline gelmiş. Orta sınıf yok oluyor. Tam 2001 şartları. AK Parti neyi reddederek iktidar olmuşsa aynı şeylerin içine düşmüş durumda.”

'AHMAK OLMA' DİYE MEKTUP ALIRSANIZ SORU SORMA HAKKINIZ OLMAZ

Dış politikada Türkiye’nin hiç bu kadar yalnızlaşmadığını belirten Davutoğlu, “Hepimizin haklı bulduğu Doğu Akdeniz politikası bu kadar kötü savunulabilir. ABD açık şekilde Yunanistan ile Batı Trakya’da tatbikat yaptı. Bu 80-90’lı yıllarda olsa kıyamet kopardı. Ankara’da Dışişleri Bakanlığı var mı? Neden ABD’nin Ankara Büyükelçisi çağırıp, “Bu tatbikatın düşman tarafı kim?” diye sormaz! Ama “Ahmak olma” diye mektup alırsanız soru sorma hakkını kaybedersiniz. Dışişleri Bakanı iken bana böyle bir mektup gelse, o mektubu getiren büyükelçiyi 'Bu mektubu nasıl alıp bana getirirsin' diye görevden alırdım. Başbakan, Cumhurbaşkanı olsam o mektubu getiren Dışişleri Bakanı'nı görevden alırdım. Caydırıcılığımızın nereye geldiğini göstermek için bunları söylüyorum” dedi.

BİZİM SADAKATİMİZ MİLLETEDİR

AK Parti’de istifaya giden süreci anlatan Davutoğlu birçok açıdan eleştirilebilecek CHP’nin, partiden ayrılıp yeni parti kuran Bülent Ecevit’in fotoğraflarını siteden çıkarmadığını, neredeyse ayrı bir parti kurmaya çalışmasına rağmen Muharrem İnce’yi ihraç etmediğini söyledi, “Bizim adımız ise tüm AK Parti tarihinden silinmeye çalışıldı. Eğer AK Parti’nin düzeleceğine dair en ufak bir ümit besleseydik yeni bir siyasi parti yerine AK Parti içinde düzelmesi için mücadele ederdik. Tüm ümitler yok edilirse, kusura bakmasınlar bizim sadakatimiz milletedir” diye konuştu.

GELECEK PARTİSİ 1 YIL SONRA TÜRKİYE’NİN BAŞAT PARTİLERİNDEN BİRİ OLACAK

“Parti kuramazlar dediler, kurduk, örgütlenemez dediler, örgütlendik” diyen Davutoğlu şu an 70 ilde örgütlendiklerini, 31 ilde kongreyi yaptıklarını söyledi. 15 gün içinde seçime katılma yeterliliği için gereken 41 il kongresinin tamamlanacağını belirten Davutoğlu ekim sonu kasım başında da büyük kongrenin gerçekleşeceğini anlattı. Davutoğlu, “Bugün Türkiye’de bir Gelecek Partisi realitesi var. Geçen yıl sizinle eski başbakan olarak konuşuyor olsaydım, muhtemelen 1 yıl sonra bu ölçekte bir parti kuracağımızı anlatsam, hayal gelirdi. Bugün kurduk. Şimdi iddialı şekilde söylüyorum. 1 yıl sonra Gelecek Partisi Türkiye’nin başat partilerinden biri olacak ve inşallah seçimlerde de iktidarın en güçlü adaylarından biri olacak. Bizim görevimiz milletin sesi olmak. Milletin psikolojik olarak kısılmış sesiyiz” dedi.

BU, DAVUTOĞLU’NUN PARTİSİ DEĞİL

Türkiye’de uzun süre otoriter eğilimlerin yaşama şansı olmadığını belirten Davutoğlu, “Gelecek Partisi geçici bir heves değil, bir seçimlik parti değil. Bir ittifaka girip güç elde edelim partisi değil. Nesiller boyu kurumsallaşmış bir parti kuruyoruz. Bu Davutoğlu’nun partisi değil, kurumsal bir partidir. Zamanla göreceksiniz” dedi.

“MISIR’LA GÖRÜŞ AYRILIKLARINI PARANTEZE ALIP, DOĞU AKDENİZ ANLAŞMASI KONUŞULMALI

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, Türkiye’nin Mısır, Suriye ve İsrail’le ilişkilerini normalleştirmesi konusunu değerlendirdi. Davutoğlu Mısır ile ilgili darbeye karşı olduğunun altını çizdi, 'görüş ayrılıklarını paranteze alıp, Doğu Akdeniz anlaşmasının konuşulmasından yana olduğunu”'söyledi. “

ABD, Fransa ve Rusya, her konuda ihtilaf ederken Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin tezlerine karşı bir araya geliyorsa, burada suç kimde diye sormak lazım” diyen Davutoğlu halkına karşı kimyasal silah kullanan Suriye’nin durumun ise ayrı ele alınması gerektiğini ifade etti. Davutoğlu, İsrail’le normalleşmenin ise 'şeffaf ve açık yapılması gerektiğini' söyledi.

'DIŞ POLİTİKA ÜSLUBU GÖZDEN GEÇİRİLMELİ'

Türkiye’nin bugün 'dış politika üslubunu gözden geçirmesi gerektiğini”'de vurgulayan Davutoğlu, “Doğu Akdeniz’de sert güç ile ince güç arasında uyumlu bir politika oluşturulamamasının sonuçlarını yaşıyoruz. Önce donanmayı çıkardılar. Sert güç kullanımına dayalı bir strateji benimsediler. Şimdi de Oruç Reis’i geri çektiler. Son derece edilgen bir politika izliyor. Diplomasi hasımlarla, rakiplerle yapılan bir sanattır. Bugün o sanat yok Türkiye’de. Macron bize twit atmış! Twitin diline bakın, örtülü tehdit var o twitte” dedi.

ABD eski Başkanı Obama döneminde güvendiği beş lider arasında Erdoğan’ı da saydığını, Başkan Trump’ın ise Erdoğan’ın adını Kuzey Kore lideriyle birlikte anarak, 'korkunç-horrible' kelimesini kullandığını söyleyen Davutoğlu, “Sayın Erdoğan aynı insan. Peki ne değişti? Şimdi kurumlar yok, yanında milli ve ehil kadrolar yok” dedi.

PARTİ İKTİDARA GELMEK İÇİN KURULUR

Davutoğlu seçim stratejileri ve ittifaklarla ilgili soru üzerine, “Siyaset bir anlamda mimari bir sanattır. Temelini atarken çatısını düşünürsünüz ama işe çatıdan başlamazsınız. Seçim de bir binanın nihai fonksiyonu. Şu anda biz sağlam bir temel atmakla meşgulüz. Önceliğimiz seçime girecek ehliyete kavuşması. Bir parti iktidara gelmek için kurulur. İddiası olmayan kişilerin parti kurmaması gerek. Biz tek başına iktidara gelmek üzere çalışıyoruz. Ana amacımız tek başına iktidarın yollarını döşemektir. Tek başına iktidarı hedeflerken siyasi gerçeklikler sizi şu veya bu ilişkilere yönlendirirse onu da o konjonktür içinde değerlendirirsiniz” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ile birlikte gelen ittifak sistemine partilerin doğasını bozacağı için karşı çıktığını anlatan Davutoğlu, Cumhur İttifakı içindeki iki partinin de doğasının bozulduğunu söyledi. Davutoğlu, Türkiye’nin tüm kesimlerine seslendiklerini anlattı, Doğu ve Güneydoğu’daki ilgiye dikkat çekti. Davutoğlu, “Doğu ve Güneydoğu’ya gidin Gelecek Partisi’nin AK Parti ile HDP arasında kıskaca alınmış olanlar için ümit haline geldiğini görürsünüz. O kıskacı kıracak olan demokratik siyaset. Bu arada bir seçim empoze edilirse, ekim kasım ayında kongreyi yapar seçim olduğunda mayıs ayında milletin önüne çıkar hale geliriz. Kılıçdaroğlu ile ittifakı hiç konuşmadık. Şunu görüyorum, Türkiye’de bundan sonra sol ve sağ siyaset olmayacak. Liberal ya da devletçi ekonomiler üzerine de siyaset olmayacak” dedi.

HEDEFİMİZ TEK BAŞINA İKTİDAR, BİRİLERİNİ CUMHURBAŞKANI YAPMA ÇABASI İÇİNE GİRMEYİZ

Dünyada artık siyaset anlayışının değiştiğini anlatan Davutoğlu yeni ayrımı, “Dışlayıcı kutuplaştıran siyasete karşı, kapsayıcı içselleştiren siyaset; kısıtlayıcılığa karşı, özgürlükçülük; tek akıl yerine, kurumsal aklın savunulması; yolsuzlukların üstünü örten siyaset yerine, temiz siyaseti savunanlar; Türkiye’yi dünyaya kapatanlar ile Türkiye’yi dışa açanlar” olarak ifade etti. İnfaz yasası, sağlık sorunları gibi mesele bazlı herkesle iş birliği yapılabileceklerini ifade eden Davutoğlu, “Bir gün seçim sandığı ortaya çıktığında, bizim birinci hedefimiz, tek başına seçime girmek tek başına iktidar olmak. Hiçbir yere eklemlenmeyiz, birilerini cumhurbaşkanı ya da iktidar yapmak için de çaba içine girmeyiz, ama şartlar getirir herkesle de konuşuruz” dedi.

GELECEK PARTİSİ’NİN KENDİ CUMHURBAŞKANI ADAYI OLACAK

Davutoğlu’na Cumhurbaşkanı adayı olup olmadığı soruldu. Şahsi bir hedef peşinde olmadığını söyleyen Davutoğlu, “Bu ülkeyi yönetme konusunda en ufak bir tereddüdüm olsa siyaset meydanına çıkmazdım. Ama kişi olarak Davutoğlu değil, kadrolarımız Cumhurbaşkanlığı makamının gerektirdiği her şeyi yapabilecek donanıma sahiptir. Bir kişiden değil kadrodan bahsediyorum” dedi.

Gelecek Partisi’nin Cumhurbaşkanlığı makamına, parlamentoda çoğunluğa talip olduğunu belirten Davutoğlu, “Buna inanmamış olsak yola çıkmazdık. Şahsileştirmekten kaçınmak istiyorum. Başbakanlığı kaybetti de, şimdi Cumhurbaşkanlığı için… Yok öyle! Bir seçimde Cumhurbaşkanı olmak için değil, onlarca neslin devamı olsun diye parti kuruyoruz. Buna böyle cevap vermem iddiasızlığımdan değil. Bir kişinin Cumhurbaşkanı olması için bu parti kurulmadı. 50 sene sonraki Gelecek Partisinden de mutlaka cumhurbaşkanı ya da başbakan neyse aday çıkaracak bir parti kuruyoruz. Biz Türkiye’de iktidar olacağız. Bu şahsi bir mesele değil. Kongreye kadar yüz bin ama en kısa zamanda 1 milyon üyeye ulaşacağız” dedi.

Davutoğlu, Gelecek Partisi’nin bir kişiyi cumhurbaşkanlığına taşımak için kurulduğu yönünde yorumların tekrar hatırlatılması üzerine, “Gelecek Partisi’nin kendi Cumhurbaşkanı adayı olacaktır. Arkadaşlarımız ile istişare ederek aday belirlenir. Ama bu parti birini cumhurbaşkanı adayı yapmak için kurulmadı. Buna ben de dışarıdan biri de dahil” yanıtı verdi.

“ETİK KANUN ÇIKMADAN SİYASET TEMİZLENEMEZ”

Davutoğlu, sızdırılan FinCen belgeleri ile yeniden gündeme gelen Zarrab’la ilgili iddialar üzerine ABD’de görülen davanın Türkiye’de görülmesi gerektiğini söylediğini hatırlattı, “Böyle bir dosyanın Türkiye’ye karşı şantaj dosyası olarak kullanılmasına izin verilmemeliydi. Zarrab Türkiye’de yargılansa, Türkiye Amerikan mahkemelerinin ve bir takım şantajların esiri haline gelmezdi” dedi. Siyasi etik kanunu çıkmadan siyasetin temizlenemeyeceğini söyleyen Davutoğlu, Gelecek Partisi’nin iktidarında yapılacak ilk işin de bu kanunu çıkarmak olacağını söyledi.

KAMU YAPILARINA YAŞAYAN SİYASETÇİLERİN ADININ VERİLMESİ PRESTİJ YOLSUZLUĞUDUR

Davutoğlu kamu kaynaklarıyla yapılan yerlere yaşayan kişilerin isimlerinin verilmesini de eleştirdi, bunun prestij yolsuzluğu olduğunu söyledi, “Merkel Üniversitesi var mı?” diye sordu.

SEÇİM YASASI DEĞİŞSE DE SİYASİ DEĞİŞİM OLACAK

Davutoğlu, seçim yasasında değişiklik hazırlığı ile ilgili, “Geçmişten bu yana hangi iktidar seçim yasası değişikliğini gündeme getirmişse, ne zaman seçimle ilgili tarih spekülasyonu yapılıyorsa, o iktidarın son demleridir. Ve iktidar oyunun kuralları içinde bir zafer kazanamayacağına emin olduğunda kurallarla oynamaya başlar. Seçim yasası ne zaman değiştirilmişse, mutlaka değiştirenlerin aleyhine sonuç çıkmıştır. Dar ya da daraltılmış sistem hangisi olursa olsun, Türkiye’de artık bir siyasi değişim zaruridir. Hiçbir siyasi seçim sistemi değişikliği de bu zarureti ortadan kaldırmaz. Mesele bu zaruriyete kim hitap edecek. Soru bu artık” değerlendirmesinde bulundu.

TÜRKİYE’DE DÜŞÜNMEK SERBEST, İFADE ETMEK SIKINTILI'

Davutoğlu, Türkiye’de tutuklu gazeteciler ve medyaya yönelik baskıya yönelik bir soruyu da “Medya üzerindeki hiçbir baskı kabul edilemez. Medyanın bugün geldiği nokta hicap vericidir. Türkiye’de düşünmek serbest, ifade etmek sıkıntılı” diyerek yanıtladı.