Bahçeli: Anadilde eğitim emperyalist tutsaklık

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu'nun Diyarbakır konuşmasında anadilde eğitim hakkından bahsetmesine MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin tepkisine neden oldu. "Kürt sorununu yeniden diline dolayıp anadilde eğitimden bahsetmesi emperyalist tutsaklığın ulaştığı düzeyi göstermesi bakımından skandal bir örnektir" diyen Bahçeli, muhalefet partilerini 'zillet ittifakı' olarak nitelendirdi. Bahçeli, Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginliğe ilişkin ise "Geçmişin hesabını güncelleyip üzerimize öfkeyle gelenlerin ya akılları başlarından gitmiş ya da sirtakiden dolayı bedenleri ve beyinleri uyuşmuştur" ifadelerini kullandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamayla, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Açıklamada şu başlıklar öne çıktı:

LÜBNAN BÖLGE ÜLKELERİNİ ETKİLER: Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yaşanan feci patlama hem söz konusu ülke siyasetini hem de bölgesel dinamikleri olumsuz yönde etkilemiştir. Bu kadar vahim bir olayla pençeleşen Lübnan’ın adeta bir yerlerden düğmeye basılmışçasına karışması, halkın sokağa dökülüp hükümetin istifasına kadar ulaşan zincirleme krizlere maruz kalması vaka-i adiyeden bir durum sayılamayacaktır. Lübnan’daki her sorun Suriye’yi, İran’ı, Irak’ı, Ürdün’ü, İsrail’i, Kıbrıs’ı, Türkiye’yi ve hatta dünyayı etkileme kapasitesine sahiptir. Türkiye’yi Libya’dan, Suriye’den, hatta Doğu Akdeniz’den tecrit etmek için kuyruğa giren müstevli şarlatanlığın Beyrut-Ankara bağlantısını koparmak, ülkemizi içine hapsetmek amacıyla şiddet dolu bir eylem içinde olduğu vehim değil vaki bir gerçektir.

SIRTAKİDEN DOLAYI BEDENLERİ UYUŞMUŞ: Yunanistan'ın düşmanca tutum sergilediğini belirten Bahçeli, "Ancak Türk milletinin düşmana ne yaptığı da bilinmektedir" ifadesine yer verdi.

Bahçeli, "Sevr'e boyun eğilmesi ve kabullenilmesi için Anadolu'yu istila emri alan kokuşmuş Yunan anlayışının bugün tekrar küresel emperyalizmin tetikçiliğine heves etmesinin Ege ve Akdeniz'i her türlü ihtimale müsait ve müzahir hale getirdiğini" savunarak şu değerlendirmede bulundu:

"Türk milletinin şakası yoktur. Ayağımızın altında dolaşanın akıbeti ezilmektir. Denizde provokasyon yapanları bekleyen makus son çırpına çırpına boğulmaktır. Kara sularımızdaki pervasızlıkların nihai sonucu batıştır, balıkların karnıdır, denizin dibidir. Türkiye'yi Akdeniz'den çıkarmaya, Anadolu coğrafyasına kıstırmaya ve sıkıştırmaya hiçbir ülkenin gücü yetmeyecektir. Geçmişin hesabını güncelleyip üzerimize öfkeyle gelenlerin ya akılları başlarından gitmiş ya da sirtakiden dolayı bedenleri ve beyinleri uyuşmuştur. Nasıl ki 780 bin kilometrekarelik kara parçamızın tek bir taşından taviz vermiyorsak 460 bin kilometrekarelik mavi vatanımızın da tek bir damlasından vazgeçmemiz söz konusu olmayacaktır.

Refakatinde savaş gemilerimizin, uçak ve helikopterlerimizin bulunduğu sismik araştırma gemimiz Oruç Reis ilhamını tarihten alarak, Akdeniz'i Türk gölüne çeviren aziz ecdadımızın rotasından yüze yüze hakkımızı ve hukukumuzu sonuna kadar müdafaa edecektir. Navtex alanı olarak belirlenen sularda Türk milletinin karşısına çıkmaya cesaret edenlerin bilmesi gereken altın kural şudur: Alemde şer bitmezse, Oğuz neslinde de er tükenmez."

KİMSE YUNANİSTAN'A GÜVENMESİN: Ele alınması gereken bir diğer konu ise Yunanistan ile Mısır arasında Beyrut patlamasından iki gün sonra imzalanan sözde deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmasıdır. Bir yanda Türkiye’yle Almanya’da müzakere masasına oturan Yunanistan’ın diğer yanda arasında deniz sınırı olmayan Mısır’la geçersiz ve yok hükmünde bir anlaşma imzalaması ahlaksız bir tertiptir. Yunanistan’ın Ege’de işgal ettiği adalardan, adacıklardan ve kayalıklardan derhal çekilmesi, adaları silah ve askerden arındırması, Akdeniz’deki tahriklerine son vermesi çok tehlikeli kapışma ve kutuplaşmaların önlenmesi açısından mecburiyettir. Ege’de var olan statüko yeni baştan değerlendirilmelidir. Türkiye ile Yunanistan arasında uzun yıllardır devam eden deniz sınırı sorunu, hava sahası ve kıta sahanlığı anlaşmazlıklarıyla coğrafi formasyonlardaki ihtilaflar siyaset ve diplomasinin imkanlarıyla masaya yatırılmalıdır. Yunanistan hiç kimseye güvenip de kağıttan kaplanlık yapmamalıdır.

SEROK AHMET: Marksist literatürü ortaokulda öğrenmiş kerameti kendinden menkul Serok Ahmet’in Diyarbakır’da PKK üslubuyla konuşması, sözde Kürt sorununu yeniden diline dolayıp anadilde eğitimden bahsetmesi emperyalist tutsaklığın ulaştığı hazin düzeyi göstermesi bakımından skandal bir örnektir.

TESLİMİYETÇİ ZİHNİYET: Bunun yanında Ali Babacan’ın ekonomide felaket tellallığı yapması küresel tefecilerin, IMF’ci bir kafanın, teslimiyetçi bir zihniyetin sipariş eleştirileridir. Bunlara inanacak, itibar edecek hiç kimse yoktur. CHP’nin çatısı altında kendilerine ikbal arayanların zillete düşmeleri acziyettir, teslimiyettir, melanettir. Serok’un sözde Kürt sorununa vurgu yapması, CHP’nin bölücü bir kisveye bürünüp sözde Kürt sorunuyla ilgili rapor hazırlığı içinde olması içimizdeki devşirilmiş siyaset artıklarını teşhir etmiştir. Terör örgütlerine darbe vuruldukça CHP-HDP ve marjinal partiler şoka girip şuur kaybı yaşamaktadır.

DÖVİZE SEVİNENLER ZALİMİN OYUNCAĞI: Siyaseti karıştırmak isteyen çürüklerin ekonomik saldırılardan medet umması, Merkez Bankası’nın döviz rezervinin eridiği yalanına bel bağlaması utanç vesikasıdır. Döviz kurunun yükselişinden sevinenler bir defa zalimlerin oyuncağıdır.

PARLAMENTER SİSTEM ÖZLEMİ BOŞUNA TALEP: Cumhur İttifakı Türkiye’nin ekonomik menfaatlerini, milli birliğini, tarihsel haklarını, toplumsal huzurunu, iç barışını, bekasını, refah ve zenginliğini temine kararlı ve yeminlidir. Geleceğin temeli Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle atılmıştır.

SEÇİM 2023 HAZİRAN'DA YAPILACAK: Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem özlemleri boşuna bir taleptir. Bu çerçevede erken seçim tartışmaları mahsurludur, sinsi ve sivri bir amaca matuftur. Bilinmelidir ki, 28.Dönem Milletvekili Genel Seçimleri 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır.

(HABER MERKEZİ)