Akşener'den Erdoğan'a: Ahmakça tedbirlerle sonuç alamazsın

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sosyal medyada kısıtlama isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslendi: "Toplumdaki gerilimi bastırmak için sosyal medyayı kapatmak, Madımak’lar yaşanmasın diye otelleri kapatmaya benzer. Böyle ahmakça tedbirlerle sonuç alamazsın. Gençlerin önüne kurulan hiçbir duvar ayakta kalamamıştır."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM Grup Toplantısı'nda iktidarın sosyal medyayı kısıtlama girişimini eleştirdi: "Her gün birileri hakarete, iftiraya uğruyor. Küçük ortak her gün öfke krizi geçiriyor. Minik ortak her gün birini hedef gösteriyor. Masum gazeteciler cezaevine konuluyor ama masum kadınlara tecavüz göndermesi yapanlar serbest kalabiliyor. Ama Sayın Erdoğan’a sorarsanız; suçlu Netflix, YouTube, Twitter. Ahmakça tedbirlerle sonuç alamazsın Sayın Erdoğan. Onca kadının yaşadıklarının hakkı sende kalır. Bu zihniyet tek adam rejimlerinin genel tanımı. Dislike yaptılar diye yasak getirmek hep aynı zihniyetin ürünüdür.

Akşener'in konuşması özetle şöyle:

SİVAS VE BAŞBAĞLAR: Geçtiğimiz hafta, yakın tarihimizdeki iki büyük acının yıl dönümüydü. Sivas’ta yakılan da bizdik, Başbağlar’da vurulan da bizdik. O kara günlerde kurşunların adresi, alevlerin hedefi, tek tek canlarımız değil, bütün milletimizdi. Huzurumuzdu, birliğimizdi, beraberliğimizdi… Madımak, 27 yıldır sönmeyen bir ateştir. Madımak, 83 milyonun yüreğini yakan bir ateştir. Madımak, “İnsanım” diyebilen herkesin yüreğini kavuran bir ateştir. 33 insanımızı kaybettiğimiz Madımak’tan 3 gün sonra, insanlığın sustuğu bir başka yer Başbağlar’dı. Terör örgütü yaşananları fırsat bildi, Başbağlar Köyü’ne saldırdı. Vatan bilen, bayrak bilen insanlarımıza kurşun yağdırdı. Biz, Madımak’la Başbağlar’ı ayıranlardan değiliz. Biz, Madımak için adım atıp, Başbağlar’da sus pus olanlardan hiç değiliz.

İNSANLAR MAĞDUR EDİLMESİN: Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki; Biz sosyal medya platformları ve internet şirketleri için, ülkemiz kanunlarıyla uyumlu bir hukuki ve mali altyapının hazırlanmasına, düzenlemeler getirilmesine karşı değiliz. Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok gelişmiş ülke, vatandaşlarını korumak için bu tip adımlar atıyor. Biz de bu adımları atmalıyız. Ancak; bunu yasaklarla değil, özgürlükleri sınırlayıp, insanlarımızı mağdur ederek değil, aklı selimle yapmaktan yanayız.

'FIRSAT BU FIRSAT' DİYORLAR: Gerekli yasaları çıkaralım, ahlaksızlara karşı caydırıcı önlemleri alalım, milletimizin hakkını-hukukunu güvence altına alalım. Ama ilk adımı şöyle atalım; Türkiye’de, internet üzerinden, sosyal medya ağlarında, insanların onurlarına, ailelerine her tür hakareti yapan, iktidarın maaşlı trol ekibini dağıtalım. İşe oradan başlayalım. Hamaset yapmadan, siyasi rant peşinde koşmadan, kişisel hırsları bırakıp, her bir vatandaşımızın hak ve hukukunu korumayı amaçlayalım. Ama maalesef görüyoruz ki; Samimiyet yerine hep art niyetle harekete geçiyorlar.  Hep bir gizli ajandaları var, olayları bahane edip, “fırsat bu fırsat” diyorlar, Kendi istediklerini Türkiye’ye dayatıyorlar. Mesela; Barolardan rahatsızlar. Barolar bağımsız olmasın, kendi sözlerinden çıkmasın istiyorlar. Bu nedenle kafaya koymuşlar; körükledikleri toplumsal ayrışmaları barolara yansıtacak, Yandaş baro konseptinin önünü açacak bir model getiriyorlar.

YASAKLARIN GERÇEK SEBEBİ: Mesela; İnterneti kontrol edemiyorlar. Gençlerin özgürce kendilerini ifade etmelerinden rahatsızlar. Bu nedenle kafaya koymuşlar; internete ve sosyal medyaya yasak getirecekler. Bir bakıyorsunuz; Düne kadar kendi trollerinin yaptığı iğrençlikleri görmezden gelmemişler gibi, kendilerine yapılan alçakça bir saldırıyı bahane edip, ahlak üzerinden kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Bakın ben size, getirmek istedikleri sosyal medya yasaklarının gerçek sebebi nedir söyleyeyim.

AHLAKSIZ EKİBİN ENGELLEMENSİNE KIZDILAR: Twitter ne yaptı? İsmi cismi, yeri yurdu belli olmayan, iktidarın maaşlı trollerinin hesaplarını kapattı. Film de ondan sonra koptu… Yapılan ahlaksızlıklardan önce, kendi kurdukları ahlaksız bir ekibin engellenmesine kızdılar. İşin özü bu. Eğer öyle olmasaydı, Daha bir hafta önce, gençlere sosyal medyayı ve interneti öve öve bitiremeyen Sayın Erdoğan, bir hafta sonra “Karşıyız, yasaklayacağız” der miydi?

TEK TİP İNSAN YETİŞTİRME SAPLANTISI: AK Parti’nin 18 yıllık hikayesinin özeti, Tek tip insan yetiştirme saplantısıdır. Farklı olanları dönüştürme sevdasıdır. Farklı düşünceleri ezerek susturma çabasıdır. Konuşmamın başında Madımak dedim, Başbağlar dedim. Farkında mısınız; Aynı ateş, sosyal medyada defalarca yakıldı, hala da yakılmaya devam ediyor… Her gün birileri linç ediliyor. Her gün birileri hakarete uğruyor. Her gün birileri susturulmaya çalışılıyor. Kendisi bizleri düşman ilan etmek için elinden geleni yapıyor; Küçük ortak her gün yeni bir öfke nöbeti geçiriyor; Minik ortak yıllardır birilerini hedef gösteriyor… Bizzat kendisi şikayetçi oluyor, Türkiye’nin önde gelen sanatçıları mahkeme koridorlarında süründürülüyor.

AHMAKÇA TEDBİRLER: Masum gazeteciler tutuklanıp cezaevine konuluyor. Ama muhalif kadınlara tecavüz tehdidinde bulunan şeref yoksunları, takipsizlik alıyor. Tek bildikleri nefret ekip, öfke biçmek. Ama Sayın Erdoğan’a sorarsanız, Suçlu Netflix. Suçlu Twitter. Suçlu Youtube. Sayın Erdoğan, Toplumdaki gerilimi bastırmak için sosyal medyayı kapatmak, Madımak’lar yaşanmasın diye, otelleri kapatmaya benzer. Böyle ahmakça tedbirlerle sonuç alamazsın. Bizzat sebebi olduğun çirkinliklerin sorumluluğunu kabul edip; gereken doğru adımları atmazsan, değişen tek şey cinayet mahalli olur. Onca insanımızın çektiklerinin vebali, Onca kadınımızın yaşadıklarının hakkı sende kalır.

HER ŞEYİ KAYBETTİĞİN GÜN OLUR: Bu zihniyet, tek adam rejimlerinin genel karakteridir. Kafan bozuldu diye, kapatmak, imha etmek, hapse atmak, Dislike ettiler diye sosyal medyayı yasaklamak, “Oy moy yok” dediler diye gençlerin dünyasına duvar örmeye kalkmak, Hep aynı zihniyetin ürünüdür. Bu zihniyet, dünyayı takip eden, özgürlüğüne düşkün gençlerin çağında işe yaramaz. Buradan Sayın Erdoğan’ı uyarıyorum; Tarih şahittir ki, gençlerin önüne örülen hiçbir duvar ayakta kalamamıştır. Hele ki Türk gençliğinin önüne set çekmeye kalkarsan, nasıl bir sel olduklarını anladığın gün, her şeyi kaybettiğin gün olur. (HABER MERKEZİ)