Ankara'da gergin toplantı: Amacımız ilişkileri bitirmekse sizin tezinize gidelim

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bugün Ankara bir araya geldi. Görüşmenin ardından yapılan açıklamada, mülteci anlaşması, Doğu Akdeniz gibi konulardaki ayrılıklar konuşuldu. Çavuşoğlu Borrell'e, "Amacımız Türkiye ile AB ilişkilerini geliştirmek mi, bitirmek mi? Bitirmekse sizin tezinize gidelim" dedi. Çavuşoğlu iş birliğinin önemli olduğunu belirtirken Borrell de "İlişkilerin en iyi döneminden geçtiğini söyleyemeyiz ancak ilişkileri iyileştirmek için birlikte çalışmamız gerekiyor" diye konuştu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in basın toplantısında görüş ayrılıkları gündeme geldi.

AB'nin mülteci anlaşmasındaki şartları yerine getirmediğini söyleyen Çavuşoğlu, "Amacımız Türkiye ile AB ilişkilerini bitirmekse sizin tezinize gidelim. Ama ilerletmek istiyorsak benim tezimin haklı olduğunu düşünüyorum. Göç mutabakatına baktığımız zaman hiçbir şekilde Doğu Akdeniz veya başka şartlar yok. O zaman biz de şartlar koşalım" dedi.

Borrell "Sayın Bakan bir şeyden emin olabilirsiniz kapsamalı bir yaklaşım benimseyelim derken bu ilişkileri bitirelim demiyorum, iyileştirmeyi kastediyorum. Mümkün olan en iyi ilişkilerin olması gerekir" derken Çavuşoğlu, "Siz böyle düşünüyorsunuz ama üye ülkeleriniz böyle düşünmüyor. Örneğin Fransa başka konularda ilişkilerimizin gelişmesi için Suriye'de PKK'ya operasyonlarımızı durdurmamızı istiyor. Siz bireysel olarak çaba sarf ediyorsunuz ama ortada bir realite var" karşılığını verdi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile görüştü. Toplantının ardından Çavuşoğlu ve Borrell ortak açıklama yaptı.

"Türkiye'ye verilen taahhütlerin yerine getirilmesi lazım" diyen Çavuşoğlu, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestisinin bunlar arasında olduğunu ifade etti.

Bunun için kriterler bulunduğunu, Türkiye'nin bunlardan 67 kriteri yerine getirdiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Bunun birçoğunu yerine getirmeyen ülkelere esneklik gösteriliyor, Türkiye'ye gelince daha fazla kural şart koşmak doğru değil, AB'nin bu konuda sözünü yerine getirmesi gerekiyor" dedi.

'AB İLAVE KARARLAR ALIRSA KARŞILIK VERECEĞİZ'

AB'nin taahhüdü olan alanlarda olumlu adımlar görmek istediklerini belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"(AB) Üst düzeyli diyalog ve temasları yasaklayan kararlar aldı. Normalde biz bu kararları uygulasak veya 'Siz böyle kararlar aldınız' desek Sayın Borrell'in bugün Ankara'da olmaması lazım. Ama biz AB'nin bu kararlarına rağmen bu diyaloğu sürdürüyorsak bu iyi niyet göstergesidir. AB'ye çok ihtiyacımız olduğundan değil. İkimizin de birbirine ihtiyacı var. AB'nin bu kararı tersine çevirmesi lazım. Önümüzdeki günlerde Komisyon toplantısında ve zirvesinde Türkiye'nin yine Fransa dahil malum ülkeler yüzünden gündemde olacağını görüyoruz. Burada Türkiye aleyhine kararlar almak sorunları çözmez, daha da derinleştirir. AB Türkiye'ye yönelik ilave kararlar alırsa bunun karşılığını vermek durumunda kalacağız. O zaman durum daha da gerginleşecek. Bunun faydası yok."

'FRANSA, TÜRKİYE'DEN ÖZÜR DİLEMELİ'

Fransa'nın, iç savaş yaşanan Libya'da ülkenin doğusundaki güçlerin lideri Halife Hafter'in desteklediğini dile getiren Çavuşoğlu, "Şimdi sahada kaybedince agresifleşerek bunun acısını Türkiye'den çıkarmaya çalışıyor. En son Doğu Akdeniz'de taciz iddiasında bulundu. Bunun doğru olmadığını ispatladık. NATO da böyle bir delil yok diyor. Fransa'nın Türkiye'den açık net şekilde özür dilemesi gerekiyor. AB'den ve NATO'dan da onları yanılttığı için özür dilemesi lazım" diye konuştu.

Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynakları konusuna değinen Çavuşoğlu, Türkiye ve KKTC'nin haklarını korumakla mükellef olduğunu söyledi. Çavuşoğlu, "Türkiye olarak, KKTC olarak biz paylaşmaya, iş birliğine varız ve bunun için diyalog başlatmaya hazırız. Yeter ki burada hakkaniyet ölçüsünde paylaşmayı bilelim" ifadelerini kullandı.

'AB KRİTERLERİNE UYMAYAN ÜLKELER GÜVENLİ ÜLKE LİSTESİNE ALINDI'

AB'nin korona virüsü (Covid-19) salgını nedeniyle oluşturduğu güvenli ülkeler listesine Türkiye'yi almamasını eleştiren Çavuşoğlu, "Eğer AB gerçekten objektif kriterler çerçevesinde bir karar alsaydı buna büyük saygı duyardık. Ama AB bu kriterlere hiç uymayan, bazı üye ülkelerin bastırmasıyla Afrika'da veya ötesinde hiç şeffaf bilgiler gelmeyen ve koronavirüs bakımından durumu çok vahim olan ülkeleri güvenli ülke listesine alıp Türkiye'yi almadığı zaman o zaman bizim AB'nin adil davranmadığını söylemek hakkımız" dedi.

BORRELL: İLİŞKİLER EN İYİ DÖNEMİNDEN GEÇTİĞİNİ SÖYLEYEMEYİZ

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, görüşmede Doğu Akdeniz'deki durum, Libya ve Suriye gibi bölgesel konular ile ikili ilişkileri ele aldıklarını aktardı. "İlişkilerin en iyi döneminden geçtiğini söyleyemeyiz ancak ilişkileri iyileştirmek için birlikte çalışmamız gerekiyor" diyen Borrell, şunları söyledi:

"Türkiye, kilit bir ortak ve bir aday ülke. Sık sık kapsamlı şekilde Türkiye'yi tartışıyoruz. Bu da zaten bu ilişkiye ne kadar önem verdiğimizin bir göstergesi. Şu andaki mevcut durum, ideal olmaktan çok uzak. Birtakım ciddi meseleler var. Hemen bunları ele almamız gerekiyor. İlişkimizdeki dinamikleri değiştirmemiz gerekiyor. Bu durumdan çıkmanın faydası olacağını düşünüyoruz."

Korona virüsü salgınından ötürü AB'nin uyguladığı seyahat kısıtlamalarına yönelik Türkiye'nin endişelerini anladıklarını dile getiren Borrell, gerekli olmayan seyahatlere yönelik kısıtlamalar getirdiklerini, kademeli olarak bunları da kaldıracaklarını söyledi.

Borrell, AB Komisyonunun söz konusu kararları objektif kriterlere göre aldığını ve bu süreçte bazı niteliksel değerlendirmelerin göz önünde bulundurulduğunu belirtti. AB'nin değişen durumları kontrol ederek iki haftada bir gerekli güncellemeleri yaptığına dikkati çeken Borrell, sağlık otoriteleriyle yakın diyalog halinde süreci yönettiklerinin altını çizdi.

Borrell, Türkiye ziyaretini gerginliklerin ortadan kaldırılması için yaptığına işaret ederek "Türkiye ile Yunanistan arasında kıta sahanlığı konularında büyük bir uzlaşmazlık var" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin AB üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti'ni (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) tanımadığını anımsatan Borrell, her iki tarafı da memnun edecek bir çözüm bulunmasından yana olduklarını söyledi. Borrell, "Hidrokarbon gelirlerinin, Kıbrıs'taki iki toplum arasında eşit olarak paylaşımı konusunda AB, mümkün olduğunca yardımcı olmaya çalışacaktır" ifadesini kullandı.

ÇAVUŞOĞLU: ESNEKLİK İÇİN KIBRIS TÜRKLERİNİN HAKLARI GARANTİ ALTINA ALINMALI

Türkiye ve AB arasındaki mülteci anlaşması, Doğu Akdeniz ve Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanmasıyla görüş ayrılıklarının giderilmesi konusunda bugünkü görüşmede ilerleme kaydedilip kaydedilmediği soru üzerine Mevlüt Çavuşoğlu, konuların değerlendirildiğini söyledi.

Çavuşoğlu, "Bu sorunun sebebi Rum kesiminin, KKTC'nin, Kıbrıs Türklerinin, Türkiye'nin tüm uyarılarına uymadan ve Kıbrıs Türk halkının haklarını yok sayarak başlattığı tek taraflı sismik araştırma ve sondaj çalışmalarıdır. Uyarılarımız dikkate alınmayınca araştırma gemilerimizi gönderdik. KKTC'nin TPAO'ya lisans verdiği alanlar var. Bu alanlardaki sondaj faaliyetlerimizi KKTC'nin talebi üzerine yaptık. Burada bir esneklik gösterebilmemiz için Kıbrıs Türk halkının haklarının garanti altına alması lazım. Hakkaniyetli bir şekilde gelir paylaşımın tesis edilmesi gerekiyor" dedi.

'AB'NİN DESTEĞİ RUM TARAFINI DAHA DA ŞIMARTIYOR'

"İlla iki taraf arasında bir anlaşma olması şart değil. Komisyon kurulabilir, alternatif çözümler konusunda düşüncelerimizi bugün Borrell'le paylaştık. AB mekanizması üzerinden olabilir, şirketler üzerinden olabilir" diyen Çavuşoğlu, "Bu talep haklı bir talep. Peki yerine getirmek niye bu kadar zor? Bunun tek bir sebebi var. Rum tarafı Kıbrıs Türklerini yok sayıyor. Kendilerinin adanın tek sahibi gibi görüyorlar. AB'den de bu konuda koşulsuz destek görüyorlar, bu onları daha da şımartıyor. AB sorunun tarafı olmasın, çözümün tarafı olsun. Biz başta Yunanistan olmak üzere Rum kesimi hariç tüm ülkelerle diyaloğa hazırız" ifadelerini kullandı.

BORRELL: TÜRKİYE İLİŞKİLERİ AB'NİN EN ÖNEMLİ DIŞ POLİTİKA MESELESİ OLDU

Borrell ise "Sayın Bakanın bahsettiği gerilimin azaltılması isteğiyle geldim buraya. Özellikle kıta sahanlığı ve kara sularla ilgili olarak. Büyük bir uzlaşmazlık var, Türkiye ile Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasında. Ki Türkiye tanımıyor Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ama AB üyesi.  Her iki tarafı da memnun edecek bir çözüm bulunması gerekiyor, biz de bunu konuştuk. Türkiye ve Yunanistan arasında müzakere başlatılması ve hidrokarbon gelirlerinin Kıbrıs Adası'da paylaştırılması gerekiyor. Yunanistan ve Kıbrıs AB üyesi ve bu konuda AB Konseyi belli bir pozisyon aldı. Bir sonraki toplantıda bunu ele alacağız. Sayın Bakanın söylediği beni memnun etti. Türkiye tarafında gerilimin artırılması niyeti yok, AB de aynı şekilde" şeklinde konuştu.

Mülteci anlaşmasına da değinen Borrell, "2016 mutabakatı, sadece Türkiye'nin mültecilere yardım edebilmesi için finansal destek alabilmesiyle alakalı değil, bu çok daha kapsamlı bir mutabakat. Birçok maddesi uygulanmadı. Çünkü bu 4 yıl içerisinde bir takım siyasi görüş ayrılıkları oldu. Dolayısıyla oturup bu mutabakatın güncellenmesi konusunu görüşmek gerekiyor. Yeni bir mutabakat düşünmemiz gerekiyor. Türkiye'yle ilişkimiz dış politika açısından AB'nin en önemli meselesinden biri haline geldi" dedi.

ÇAVUŞOĞLU: O ZAMAN BİZ DE ŞARTLAR KOŞALIM

Borrell'in "Türkiye AB ilişkileri şu andaki durum ideal olmaktan uzak" ifadesiyle ilgili ikili ilişkilerin iyileştirilmesi için neler yapılabileceğinin sorulması üzerine Josep Borrell, "Komşular arasındaki sorunların çözümünün için ilk yolu işbirliği yapmak. Tek taraflı kararlar almak durumu daha kötüye götürür. Açık, dürüst, iş birliğine yönelik bir yaklaşımla konuşmak gerekir. Yaptığım ziyaret müzakerelerin, görüşmelerin başlatılmasını amaçlıyor" diye konuştu.

Çavuşoğlu Borrell'e şöyle karşılık verdi:

"Türkiye-AB ilişkilerinde tüm konular birbiriyle bağlantılı. Teknik konularla siyasi konuları birbirine şart olarak koşarsak hiçbir konuda mesafe kat edemeyiz. Amacımız Türkiye ile AB ilişkilerini geliştirmek mi, bitirmek mi? Bitirmekse sizin tezinize gidelim. Ama ilerletmek istiyorsak benim tezimin haklı olduğunu düşünüyorum. Örnek veriyorum; müzakereler, genişleme konusunda, Batı Balkanlar ve Türkiye diye bir suni ayrıma girdiniz. Bunu Ege adalarıyla veya Doğu Akdeniz'le ne ilgisi var? Göç mutabakatına baktığımız zaman hiçbir şekilde Doğu Akdeniz veya başka şartlar yok. Türkiye sorumluluklarını yerine getirdi. Yerine getirirken başka şartlar koştu mu? Hayır. AB şartlarını yerine getirmedi. Göç konusunda yeniden gözden geçirelim diyorsunuz. Ama ilerleme katedebilmemiz için Rum kesiminin endişelerini yerine getirelim diyorsunuz. Ne alakası var? O zaman biz de şartlar koşalım."

'SİZ BÖYLE DÜŞÜNÜYORSUNUZ AMA ÜYELER BÖYLE DÜŞÜNMÜYOR'

AB'den yapılan açıklamaları eleştiren Çavuşoğlu, "İki konuyu siyasi olarak bağlantılı olsa bile teknik olarak karıştırdığınız zaman o zaman tıkanıyor. O zaman Türkiye bizi tehdit ediyor, göçmenleri artık durdurmuyor diye eleştirmeyeceksiniz. O zaman Türkiye gitmek isteyenleri durdurmama kararını uygulamaya devam edecek. Bunlar tehdit dili değil. O yüzden diyoruz, iki üyenin her şeyi rehin almasına izin vermeyin. Türkiye karşı ilave kararlar aldığınız zaman bizim de atacağımız adımlar vardır sahada, Doğu Akdeniz'de her yerde. O adımları da hiç çekinmeden atarız" dedi.

Daha sonra Borrell ve Çavuşoğlu arasında şu diyalog yaşandı:

Borrell: Sayın Bakan bir şeyden emin olabilirsiniz kapsamalı bir yaklaşım benimseyelim derken bu ilişkileri bitirelim demiyorum, iyileştirmeyi kastediyorum. Coğrafyayı göz ardı edemeyiz, ne olursa olsun, Türkiye Avrupa'nın önemli bir ortağı ve Doğu Akdeniz'de önemli bir aktör olmaya devam edecek. Mümkün olan en iyi ilişkilerin olması gerekir. Mültecilerin gelmesi Suriye'deki savaşın bir sonucu. Suriye'deki savaşın çözülmesi gerekiyor. Siyasi bir çözüm bulunursa bu insanlar da evlerine döneceklerdir.

Çavuşoğlu: Siz böyle düşünüyorsunuz ama üye ülkeleriniz böyle düşünmüyor. Örneğin Fransa başka konularda ilişkilerimizin gelişmesi için Suriye'de PKK'ya operasyonlarımızı durdurmamızı istiyor. Aynı şekilde Yunanistan ve Rum kesimi göç mutabakatı için önce Türkiye bizim şartlarımızı yerine getirsin diyor. Siz bireysel olarak çaba sarf ediyorsunuz ama ortada bir realite var. Benim anlatmak istediğim bu. Ama sizin çabalarınız ve Almanya'nın dönem başkanlığıyla bunları aşacağımıza inanıyoruz.

Çavuşoğlu, basın toplantısının sonunda AB Yüksek Temsilcisi Borrell'e Eti Maden tarafından üretilen el dezenfektanı "Borel" hediye etti. Bakan Çavuşoğlu, "Borik asitten yapılıyor. Enerji Bakanımız (Borrell) isim hakkı talep etmesin diye bir 'L' harfini eksik yapmış. Dikkatine getirmek isterim" dedi. (DUVAR-AA)