İYİ Parti: Devlet meditasyonla yönetilmez

İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, gazeteci Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in gözaltına alınmasına, “Devlet ihtimalle yönetilmez, meditasyonla yönetilmez” diye tepki gösterdi. Ağıralioğlu, AK Parti Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcılığı görevinden istifa eden Emre Cemil Ayvalı'nın açıklamaları için "Devlet çete gibi yönetilmez. Bu, mafya düzenidir. Devlet, hukukla devleti yönetir. İhtiyaçlara hukukla nezaret eder. Devleti adaletle yönetilecek bir cihaz gibi bilmek. Bu ciddiyetten uzak bir açıklama" ifadelerini kullandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, gazeteci Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in gözaltına alınmasına tepki göstererek, “Devlet ihtimalle yönetilmez, meditasyonla yönetilmez” dedi.

Ağıralioğlu, düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

GAZETECİ DERDEST EDİLİRSE: "Bu gazetecilerin ifadeye çağrılması çok mümkünken öyle paldır küldür Türkiye'nin Devleti'nin dış itibarını da sıkıntıya sokacak şekilde ülkede iktidara muhalif olanların kötü muameleye maruz kaldığı bir propagandaya dönüştürülebilmesi imkânına dönüşmesi kıymetsizdir. Bu şekilde gazetecilerin derdest edilebildiği bir ülke not almıyor, ekonomisi ivmelenmiyor, demokrasi uluslararası itibar görmüyor, akredite olamıyorsunuz. Bu gazetecilere yapılan işlerin içerisinde zikredilen ifadelerin hiçbirisini makul bulmuyoruz. Müyesser Hanım Ergenekon davalarında ciddi bir çalışmaya imza etti. Ciddi bir gazetecilik ortaya koydu. Müyesser Hanım kalemini, kelamını onca siyasi baskıya rağmen vicdanını kirletmeyecek şekilde namusuyla, izzetiyle bekledi. Bu gazetecilere yapılan işlerin içerisinde zikredilen ifadelerin hiçbirini makul bulmuyoruz. Devlet ihtimalle, meditasyonla yönetilmez. Devlet böyle münasebetsiz ifadelerle insanların hayatlarına paldır küldür giremez. Hayretle izliyoruz, mukabele edeceğiz.

Gazetecilik, haber almak haber haberleşmek özgürlüğü anlamında ifade hürriyeti anlamında insanların haberdar olması anlamında çok muhafaza edilmesi gereken ve demokrasinin en kuvvetli ihtiyaçlarından biridir. Gazetecilik mesleğini böyle aşındırma gazetecilik yapanları bu şekilde töhmet altında bırakmak lazımdır. Kılı kırk yarmak lazım kılı kırk yarmak lazım ki bu meslek Türkiye'de denetim mekanizmasının bir ayağını oluşturuyor. Her hükümetin vazifesi gazetecilik kurumunu ayakta tutmaya çalışmaktır.

ŞÜKÜR NAMAZINA GELECEĞİZ: Açın dedik. Açmak, hem sizin tarihe hem ceddinize hem İstanbul'u size fethetmiş şanlı bir kumandana ve onun şerefli ordusuna vazifenizdir. Önergemiz, biz sizin teklifinizden birkaç adım öndeyiz gibi bir gerekçeyle reddedildi. Problem bu ise derhal açacaksınız. Açmayalım tartıştıralım, tartışırken siyaseti tasnif edelim, memleketin enerjisini emelim. Bunlara hiç tenezzül etmeyelim. Açalım hemen. Gereğini yapalım.

Açılması kadar Ayasofya’yı açan ruha sadakatte lazımdır. Ayasofya’yı açan camiye dönüştüren iradenin arkasında inanca saygı vardır. Sorumluluk vardır, adaletle ülke yönetmek vardır, sadaka taşları vardır, her canlıya saygı ve hürmet hissi vardır, memlekette yaşayan her inancı yaşatma tahammülü vardır bunların hepsini kaybettikten sonra Ayasofya’yı sadece bina olarak açmanın sorumsuzluğu beraberinde başka problemler getiriyor. Hükümetin Ayasofya’yı açan nezaketin, tahammülün, hoşgörünün, alın terinin kaybedildiği bir siyasal iklimde sorumluluklarını perdelediğini düşünüyorum. Buraya açıldıktan sonra şükür namazına geleceğiz dedik. Ondan sonra da AK Parti grubunu camii de itikafa davet edeceğiz.

KIDEM TAZMİNATI İŞÇİNİN GÜVENCESİDİR: Tamamlayıcı emeklilik sistemi adı altında daha öncede gündeme gelen Kıdem Tazminatı Fonu oluşturmak işçinin emeğinin heba edilmesi ve güvencesinin elinden alınması demektir. Kıdem tazminatı işçinin alın terinin teminatıdır. Fon yaratmak amacıyla palyatif çözümlerle işçiyi mağdur edecek bir uygulama sonrasında çok daha büyük ekonomik ve sosyal sorunlara sebep olacaktır. Aynı zamanda hükümetin son dönemlerde fon uygulamalarına bu kadar yönelmesinin kalıcı ve sağlıklı çözümler yerine kısa vadeli kaynak arayışlarının bir göstergesi olduğunu düşünüyoruz. Hesap verilebilirlik ve denetim açısından belli zafiyetleri olan fon uygulamalarının, kaynakları verimli kullanmada oluşturdukları zafiyet alanlarına da dikkat etmemiz gerekmektir. Gelmiş olduğumuz bu ekonomik ortamda heba edebileceğimiz tek kuruşluk lüksümüz yoktur.

KONSERLERE NE KADAR HARCANDI: Herkesin çok rahatlıkla izleyebileceği ve sadece YouTube üzerinden yayınlanacak bir etkinlik için 30 milyon TL neden savrulur? Bunun adı konser etkinliği değil tam olarak israftır. Milletimizin büyük maddi sıkıntılar içinde olduğu bu ekonomik kriz ortamında, bu israfın gerekçesi nedir? Bu neyin akıl tutulmasıdır? Milletimiz geçim iaşe zorluğu altında boğuşurken, izlenme oranları dahi hayli düşük olan bu israf etkinliği hakikaten çok gereksizdi.

Yoksulluğun içerisinde insanların geçim zorluğu darlığı bu raddeye varmışken YouTube'dan izlenecek bir konserler serisinden mübalağalı para verildiğine dair bir uğultu var. Fahrettin Altun cevap verme ihtiyacı duydu, verdiği cevabın içinde de her şey var millet yok. Her şey var vicdan yok. Her şey var rakam yok. Yani bunların cevabını bekliyoruz. Bu yokluğun içerisinde milletin derdine derman olacak bir ciddiyet bekliyoruz. Bir de o kadar para vermedik şu kadar para verdik diye detaylı bir açıklama bekliyoruz. Bu üçü hariç her şey var açıklamada."

DEVLET ÇETE GİBİ YÖNETİLEMEZ: Bir gazetecinin AK Parti Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcılığı görevinden istifa eden Emre Cemil Ayvalı'nın açıklamalarını anımsatması üzerine Ağıralioğlu, şöyle konuştu: "Devlet çete gibi yönetilmez. Bu, mafya düzenidir. Devlet, hukukla devleti yönetir. İhtiyaçlara hukukla nezaret eder. Devleti adaletle yönetilecek bir cihaz gibi bilmek. Bu ciddiyetten uzak bir açıklama."