Bahçeli, yayılma hızıyla ilgili uyarılara kızdı: Bir kaşık suda estirilen fırtına

Korona virüsünün yayılma hızının çok yüksek olduğuna dair uyarılar yapanlara tepki gösteren MHP lideri Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: "Tehlikeyi ağırdan almıyorum. Ama hayatın diğer alanlarında, farklı bahane ve nedenlerden dolayı, mesela cinayet, mesela doğal afetler ve trafik kazalarında hayatlarını kaybeden insanlarımızın sayısı ile COVID-19’dan vefat edenleri mukayese edersek bir kaşık suda estirilen fırtınayı da fazla zahmete girmeden teşhis edebiliriz."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, korona virüsüyle ilgili korku aşılamaya, endişe üretmeye özellikle çabalayanlar olduğunu öne sürdü ve televizyonlardaki bazı yorumculara da sert tepki gösterdi. Bahçeli, trafik kazaları istatistikleri ile Covid - 19 sayılarını karşılaştırıp "Bir kaşık suda estirilen fırtına" ifadesini kullandı.

"Sadece Türkiye değil, yekpare dünya görünmez bir canavarla, ölümcül bir mikropla her satıhta, her sahada biteviye savaşıyor. Tehdit yerel değil küresel, tehlike bölgesel değil genel" diyen Bahçeli şöyle devam etti:

YAYILMA TANIMI: HER BİR HASTANIN BULAŞTIRDIĞI YENİ İNSAN SAYISI

Bir virüs için yayılma, matematiksel olarak her bir hastanın, hastalığı bulaştırdığı yeni insan sayısı olarak tanımlanabilir. COVID-19 hastalığı salgına dönüştü. Sınır ve eşik tanımıyor, ülke ve millet dinlemiyor. Zengin fakir ayrımı yapmıyor. Önüne gelen her bedene yuvalanıyor. Salgın küresel olduğuna göre mücadele yöntemi de küresel olmalı. Yani tüm insanlık ortak bir düşmana karşı kenetlenmeli, önyargılar bir yana itilip ortak akıl çemberinde buluşulmalı.

Her insan bir can taşıyor. Bizim anlayışımıza göre insan yaşamalı ki devlet yaşasın. Bundan mülhem de "Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." Bugüne kadar her salgının önüne nasıl geçilmişse COVID-19’un da önüne geçilecektir. Buna hepimizin inanması büyük bir manevi sorumluluktur.

'ZEKA ÖZÜRLÜLER, KORKU TACİRLERİ, MUSİBET TELLALLARI'

İnsanlık bu felaket karşısında aciz ve çaresiz değildir. Türkiye olarak bu mücadeleyi kazanacağız. Bundan asla kuşkum yoktur. En az kayıp ve hasarla virüs dönemini atlatacağız.

Ancak bilerek veya bilmeyerek mücadeleyi sekteye uğratmak isteyenlerin varlığı dikkatimizi çekiyor. Korku aşılamaya, endişe üretmeye özellikle çabalayanların bulunması başlıca sorun. Virüsten daha tehlikeli olan yalan ve uydurma haberlerle insanımızın uykularını kaçıranlar bilhassa televizyon ekranlarında boy gösterip sosyal medya mecralarında cirit atıyor. Covid-19 hastalığının ülkemizdeki yayılma hızının Çin, İran ve İtalya’dan fazla olduğunu söyleyen zekâ özürlülere, korku tacirlerine, musibet tellallarına şu birkaç gün içinde epey tesadüf ediyoruz.

'KARAMSARLIK NEYİN NESİDİR?'

Toplam hasta sayışımız 9 bin 217. Hayatını kaybedenlerin sayısı da 131. Tehlikeyi ağırdan almıyorum. Ama hayatın diğer alanlarında, farklı bahane ve nedenlerden dolayı, mesela cinayet, mesela doğal afetler ve trafik kazalarında hayatlarını kaybeden insanlarımızın sayısı ile Covid-19’dan vefat edenleri mukayese edersek bir kaşık suda estirilen fırtınayı da fazla zahmete girmeden teşhis edebiliriz.

2018’de her gün ortalama 3 bin 368 trafik kazası meydana gelmiş. Bu kazalarda ortalama her gün 19 kişi hayatını kaybetmiş. 2018’in tamamında 1 milyon 229 bin trafik kazası olmuş ve 6 bin 675 kişi hayata veda etmiş. 307 bin kişi de yaralanmış.

2019 yılında 418 bin trafik kazası meydana gelirken bu kazalarda 286 bin insanımız yaralanmış ve 2 bin 524 insanımız da hayatını kaybetmiş.

Üstelik her gün ortalama 20 kişi olay anıyla sonrası dikkate alındığında trafik kazalarında can vermiş.

O zaman COVID-19 salgınındaki karamsarlık neyin nesidir? Bu karamsarlığı devamlı körükleyenler neye ve kime hizmet etmektedir? Korkuya kapılmanın ne gereği vardır? Virüsü hafife alalım demiyorum, sadece korku ve kaygıya sur çekelim istiyorum. Televizyonlardan adeta terör estiren, bilip bilmeden toplumun ruh sağlığına zarar veren, toplumsal psikolojiyi zedeleyen lekeli provokatörlere kulaklarımızı kapatalım. Hem evde kalalım, hem de asılsız iddiaları ciddiye almayalım.

TV'LERDEKİ YORUMCULARA TEPKİ

Her konunun uzmanı olur mu? Ekranlarda sabitleşmiş sabit ve sözde yorumcular gafilce ortalığı dedikoduya boğuyorlar. Bunlara tavsiyem evlerinden çıkmasınlar, ekranlardan da uzak dursunlar. Çünkü virüsten farksızlar ve hezeyan yayıyorlar. Cehalet diz boyu. Bu sorun aynı zamanda milli güvenlik ve toplumsal sağlık sorununa dönüşmek üzere. Bunların alayı virüs uzmanı kesilmiş. Ne var ki durumları aynen şudur: Uzaktan baktım yeşil türbe yanına vardım estağfurullah tövbe. Ayıptır, günahtır, rezalettir.

REMZİYE TOSUN'A: COVID-19'DAN DAHA VAHİM TEHDİT

MHP lideri Bahçeli, korona virüsü konusunda HDP'li bir gençle Kürtçe anonslar yapan ve hakkında soruşturma açılan HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun'la ilgili ise şöyle konuştu:

"Sokakta iğrenç bir eylemin faili olan bu müfsit şahıs hem Kürt kökenli kardeşlerimin hem de Türkiye’nin asıl düşmanıdır. İnsanlarımızın arasına kin ve nefret tohumları saçan bu bölücünün derhal dokunulmazlığının kaldırılarak milletvekilliğinden çıkarılması tarihi bir görevdir. Bu ve benzeri fitneciler COVID-19’dan daha vahim bir tehdittir. Bu bozguncunun takipçisi olacağız."

'SAĞLIK SİSTEMİMİZ GÜÇLÜDÜR'

Bahçeli devamında ise şunları söyledi: "Şunu bir defa açık açık ifade etmek isterim ki, COVID-19’u yeneceğiz. Bunu milli birlik ve kardeşlikle başaracağız. Acıda biriz, hastalıkta biriz. Sevinçte biriz, kederde biriz. Hiçbir vatandaşımız telaşa kapılmasın, Türkiye güçlü bir ülkedir. Türk milleti dualı bir millettir. Su akacak yatağını bulacaktır. Ufkumuzu saran sis bulutu yakında dağılacaktır. Kabus bitecektir. Sağlık sistemimiz çok güçlüdür. Bugüne kadar yapılan yatırımlar boşuna değildir. Birlikte başaracağız. KOVİD-19’u yanımızdan yöremizden kovacağız. Diyorum ki, evde kal ülkem, evinde kal milletim, gelecek için, sevdiklerimiz için kurallara uyalım, birbirimize güvenelim, nice büyük kavuşmalar için bugünleri biraz beklemeye alalım. Unutmayalım ki, Türk hekimleri şifadır, tecrübedir, kabiliyettir, fedakârlıktır, umuttur, bütün sağlık çalışanlarımız başımızın tacıdır." (HABER MERKEZİ)