Temel Karamollaoğlu: Basın özgürlüğü rafa kaldırılmıştır

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, son 15 günde 8 gazetecinin tutuklanmasını eleştirerek, "Bugün Türkiye’de ne yazık ki adalet ve basın özgürlüğü rafa kaldırılmıştır. Yaşananlar bunu teyit etmektedir. İnsanların adalete kavuşması için illa arkalarında bir Merkel mi olmalı" diye konuştu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin eğitim merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Karamollaoğlu, son 15 günde farklı gerekçelerle 8 gazetecinin tutuklanmasına tepki gösterdi. Karamollaoğlu, "Bugün Türkiye’de ne yazık ki adalet ve basın özgürlüğü rafa kaldırılmıştır. Yaşananlar bunu teyit etmektedir. Deniz Yücel olayında, Merkel ile görüşüldükten sonra Yücel serbest bırakılmıştı. İnsanların adalete kavuşması için illa arkalarında bir Merkel mi olmalı" diye konuştu.

Karamollaoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

SELAMLAŞMA VE KUCAKLAŞMAYI BİRAZ AZALTALIM: Korona virüsünden kaçınmayı bilmeliyiz. İnanıyorum ki Türkiye, en kısa zamanda bu virüsten kurtulacaktır. Toplu taşımayı kullanan vatandaşlarımız özellikle dikkat etmelidir. Selamlaşma ve kucaklaşmayı biraz azaltmakta fayda var. Sağlık Bakanı çok aklı başında ve yerinde açıklamalar yaparak süreci iyi götürüyor. Ülkede panik havası oluşturulmamış olması sevindiricidir. Umarım; vaka sayısı artmadan, kurtulmuş oluruz.

GAZETECİLERİN ARKALARINDA BİR MERKEL Mİ OLMALI: Basının özgür olmadığı, kendisini ifade edemediği bir ülke ne kalkınır ne de demokratikleşir. Böyle bir ülkede adalet ve fikir özgürlüğü var demek mümkün değildir. Türkiye’de ne yazık ki son dönemde hukukun üstünlüğü ve fikir özgürlüğü kaybolan bir hatıra hükmündedir. Bunu sadece biz değil uluslararası araştırmalarda vurgulamaktadır. Gazeteciler, elbette suç işleyebilirler. Ama fikir suçundan dolayı, yani iktidarın işine gelmeyen bir haberi yaptılar diye gazeteciler hapse atılmamalıdır. Bir konuyu burada hatırlatmak istiyorum biliyorsunuz; Deniz Yücel olayında, Merkel ile görüşüldükten sonra Yücel serbest bırakılmıştı. İnsanların adalete kavuşması için illa arkalarında bir Merkel mi olmalı? Bugün Türkiye’de ne yazık ki adalet ve basın özgürlüğü rafa kaldırılmıştır. Yaşananlar bunu teyit etmektedir.  Türkiye’de basın özgürlüğü ve adaletin yeniden tesis edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, işler hiç iyiye gitmiyor!" Bizim temennimiz insanlarımızın fikirlerini rahatça ifade edebildiği bir Türkiye’dir. Buradan iktidara da seslenmek istiyorum bu tavrınız sade ülkemize değil size de zarar veriyor.

İDLİB'DE YAŞANANLARI UNUTMAMALIYIZ: Gündemimizin en önemli başlıklarından birisi de şüphesiz İdlib meselesi ve varılan ateşkes kararıdır. Biz en başta yaklaşımımızı ortaya koyduk; en kötü barış en iyi savaştan efdaldir. Bu sebeple İdlib’te ateşkesin sağlanmasından dolayı memnuniyet duyduğumuzu belirtmek istiyorum. İdlib'de ateşkesin olması önemlidir, ateşkesin ihlal edilmemiş olması sevindiricidir. Bu bölgede yaşananları unutmamalıyız, nasıl geliştiğini ve nereye geldiğini iyi tahlil etmeliyiz. Biz başından beri söyledik bu ülkenin problemlerini bu ülkenin insanları çözmelidir. İdlib, güvenli bölge haline getirilmelidir. Uluslararası bir anlaşma ile gerekli diplomatik adımlar atılmalıdır, uzun vadeli bir süreç başlatılmalıdır.

MÜLTECİLER SINIRDA ÇOK PERİŞAN HALDE: Mülteci meselesi yüreğimi adeta parçalamaktadır. Anlaşılan Sayın Erdoğan, mültecileri sınıra yönlendirmekte kararlı. Ancak insanlar sınırda çok perişan halde bulunuyorlar. Avrupa’ya bir ders vereceksin ama ne uğruna? İnsanların canları söz konusu. Avrupa, bugün bilerek ve isteyerek kuralları ihlal ediyor, iki yüzlülük yapıyor. Mültecilere kapıları açmaları gerektiği halde, bunu yapmıyorlar. Burada Batı’nın tavrı ise bizi hiç şaşırtmamaktadır. Batı tarihinde neyse bugün de o. Çifte standarda dayalı yaklaşımı ile insanları ölüme, savaşlara, yoksulluğa mahkûm etmeye çalışmaktadır. Peki, Batı bu tavrı gösterirken biz ne yapmaktayız? Coğrafyamızda huzur ve barışı sağlamak için hangi adımları atmaktayız. Maharet sınır kapılarını açmak değil bu coğrafyada yanan ateşi söndürmek, insanların ülkelerinde yaşayabilmelerini sağlamaktır.

ERBAKAN HOCAMIZA KAVUŞTU: Pazartesi gecesi ahirete yolcu ettiğimiz muhterem büyüğümüz, eski Adalet Bakanımız Şevket Kazan ağabeyimize Cenab-ı Hak’tan rahmet dileyerek devam etmek istiyorum. İnanıyorum ki Şevket Kazan ağabeyimiz, omuz omuza mücadele ettiği, bir ömür beraber geçirdiği Erbakan Hocamıza kavuştu. Geride kalanlara ise örnek bir yaşam bıraktı. Şevket Kazan’ın, Erbakan Hocamızla beraber çıktığı yolda, inandığı değerler uğruna partileri kapatıldı. Darbeler gördü hatta hep beraber cezaevinde kaldık. 28 Şubat’ı yaşadı, o süreci beraber geçirdik. Fakat o asla karşı karşıya kaldığı bu baskılar karşısında yılmadı, inandığı yolda bir adım geri atmadı. Öyle ki kendisine her türlü zulmü reva görenlere ise asla kin beslemedi, onlara bile düşmanlık duymadı. (HABER MERKEZİ)