Akşener: İktidar tükürdüğünü yaladı, kapı önlerinde süründürüldü

Partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuşan Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Moskova ziyaretini eleştirdi. Akşener, "Kapılarda bekletilmeye razı olup üstüne bir de kabul edildiğiniz için Putin'e teşekkür ettin. Dostun Putin kapıda beklemeni bütün herkese gösterip bizi rezil etti" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Meclis’teki grup toplantısında konuştu. Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Moskova'daki görüşmesini değerlendirirken "Soçi'ye uymayan Rusya ve Esad oldu, görüşme talebini yapan biz olduk. Moskova'da kazanan Rusya ve Esad oldu geri adım atan biz olduk" dedi.

Akşener, Moskova'daki İdlib zirvesinden çıkan sonuca tepki göstererek, "Moskova'da kazanan Rusya ve Esad oldu geri adım atan biz olduk. Biz Türkler tarihimizde çok savaşlar kaybettik ama onurumuzu hiçbir kapıda bırakmadım. Altı yüz yıllık devletimizi kaybettik ama onurumuzu hiçbir kapıda bırakmadık. Tarih boyunca kaybettiklerimizin yerine yenilerini koyabildik, yeni bir cumhuriyet kurduk. Bu nedenle Rusya'ya giderken milletçe senden tek bir beklentimiz vardı, canını ortaya koyan

Mehmetçik kadar onurlu olmandı. Sense gittin o onurun onda birini masa başında gösteremedin. Gittik kapılarda bekletilmeye razı olup üstüne bir de kabul edildiğiniz için Putin'e teşekkür ettin. Dostun Putin kapıda beklemeni bütün herkese gösterip bizi rezil etti. Sayın Erdoğan hani itibardan tasarruf olmazdı. Onlar sana kapı önünde beklemeyi, layık gördün sen ayaklarına gidip onlara nasıl teşekkür edebildin? Yazıklar olsun" dedi.

Akşener'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle;

SURİYE İLİŞKİLERİ: Suriye topraklarında operasyon yapmamıza neden olan PKK/YPG/PYD’den artık söz edilmiyor. Milletimizin gözüne baka baka zaferden söz edenler var. Esed rejimi bir anda Suriye Arap Cumhuriyeti oluverdi. Esad ile aracılarla görüşüldüğünü Sayın Erdoğan’ın ağzından öğrendik. Biz bunu derken iktidar Emevi camisinde namaz kılacaklarını söyledi. Biz bunları derken iktidar taş üstünde taş omuz üstünde baş kalmayacak diye ultimatom verdi. Gözlem noktalarımız ıssız adalar gibi Allah’a emanet kaldı. İktidar türkürdüğünü yaladı, kapı önlerinde süründürüldü. Sayın Erdoğan sık sık Lozan Anlaşması’nı eleştirir. Lozan’da böyle ciddiyetsiz bir ekiple gitseydik ne olacaktı? Soçi mutabakatını koruyamayanlar Sevr’i yırtıp atanlara dil uzatamazlar. Moskova protokolü bir ara çözümdür. Bunu kalıcı hale getirmek için devlet aklıyla hareket etmek gerekir. Bu kadar önemli kararları sarayından tek başına alma, Suriye meselesi milli bir meseledir. Adımlar atmadan önce muhalefet partileri ile istişare et. Bu kadar hata yaptıktan sonra muhalefetten detaylarını bilmediğin politikalara destek vermesini bekleme. Türkiye, batının da ortak olduğu Suriye meselesinden ötürü oluşan sığınmacı meselesini elbette tek başına taşımak zorunda değildir. Bu nedenle sınırlarını açmak Türkiye’nin en doğal hakkıdır. Ancak bunu yaparken, yine şahsi kızgınlıklarla hareket etmek, haklı olan Türkiye’yi, dünya kamuoyunda, “İnsan kaçakçısı devlet” durumuna düşürüyor.Haklı olduğumuz bir konuda kızgın bir komşu gibi değil, devlet gibi davranmak zorundasın. Avrupa’yı gerçeklerle yüz yüze getirmenin, daha sağlıklı ve akıllıca yöntemleri olduğunu unutma.

GAZETECİ TUTUKLAMALARI: Tüm bunlar gözümüzün önünde yaşanırken, iktidardakiler, başka şeyler konuşmamızı istiyorlar. Meselelere sadece onların istediği pencereden bakalım, susup oturalım istiyorlar. Doğruları söyleyenleri, yine ve yeniden haklı çıkanları, hain ilan ediyor, milletimizin her ferdinden biat bekliyorlar. Son günlerde gazetecilere yönelik operasyonların altında işte bu sebep var. Libya’daki şehitlerimiz üzerinden, FETÖ'cüleri sevindirecek operasyonlara imza atıyorlar. Libya’da şehit olan istihbaratçımızın cenazesini bahane edip, FETÖ'nün ilk hedefi olmuş gazetecileri yeniden hapse gönderiyorlar. Bakın; Daha önce söyledim, şimdi de tekrar edeyim; Madem şehit istihbaratçımızın cenaze töreni o kadar gizliydi, siyasi parti temsilcilerine kadar herkesi neden davet ettiniz? Madem Libya’daki unsurlarımız bu kadar gizliydi, sayın Erdoğan dünyanın gözü önünde, “Milli İstihbaratımız Libya’da görev yapıyor” diye neden açık etti? Tüm bunlara rağmen, illaki soruşturacaksanız gidin, gizli kalması gerektiğine inandığınız o cenaze törenini, sızdıran mekanizmayı soruşturun. Gidin, gizli kalması gereken bir cenaze törenini, bu kadar açık ve korunaksız hale getiren işleyişi soruşturun. Bu açıklara göz yumduktan sonra, haberi yapan gazeteciyi soruşturup, cezaevine göndermek, işin kolay yanı. Üstelik de bunu, FETÖ'nün yöntemleriyle yapmak en kolayı.

İŞSİZLİK: Son 6 yılda her bir vatandaşı 5 bin dolar zengin olabilecekken 3 bin 500 dolar fakirleşen bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Damat Bey'e göre ekonomi dengeleniyor ama işsizlik düşmüyor; esnaf, çiftçi, sanayici borç altında ezilmeye devam ediyor. 2002 yılından bu yana hane başına düşen borç 88 kat arttı. İktidara geldiklerinden çiftçilerin borcu 3 milyar liraydı, bugün 40 kat arttı. 2002’de kriz koşullarında ekonomideki tüm kesimlerin toplam borcu 386 milyar liraydı, bugün 5 trilyon 835 milyar lira… Milli gelirimizin yüzde 40 fazlası. Sayın Erdoğan Türkiye ekonomisini 3,5 kat büyüttük diyor ama borçlardan bahsetmiyor. Torunlarımıza bırakacağımız ekonomi bu mudur? Gitsinler Anadolu’da ekonominin şaha kalktığı masalını anlatsınlar. Oralarda anlatsınlar ki vatandaş onları süpürge sapıyla nasıl kovalıyor görsünler. (HABER MERKEZİ)