Fişleme 3 ay sonra tekrar Meclis’te

AK Parti 3 ay önce tepkiler üzerine geri çektiği “dernek üyelerinin mülki amirlere bildirilme zorunluluğunu” bu kez torba kanunla Meclis’e getirdi. CHP’ye göre “fişleme” amacı taşıyan düzenleme güvenlikçi bir istihbarat devleti anlayışının göstergesi olabilir. HDP de, “Dernek üyeliklerine dair bilgi edinme isteği, iktidarın kendisine düşman olarak gördüğü sivil toplumu yönetme ve ona hükmetme isteğinden kaynaklanmaktadır” diyor.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - AK Parti’nin kredi garanti fonu desteği, işverenlere aylık 75 TL’lik asgari ücret desteği, mesleki yeterlik belgesi giderlerinin İşsizlik Fonu’ndan ödenmesi, dövizli Bireysel Emeklilik Sigortası, internet üzerinden oynanan bahis oyunları ve derneklere üye olanların mülki amirlere bildirilmesi gibi kırkı aşan konuda, 23 ayrı kanunda değişiklik yapan torba kanun teklifi Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülerek kabul edildi.

AK Parti ve MHP oylarıyla geçen teklife CHP ve HDP muhalefet şerhi düştü. CHP şerhine göre teklifin “en can alıcı” düzenlemesi derneklerle ilgili. Aralık 2019’da Meclis’e gelen ama tepkiler üzerine geri çekilen düzenleme özü korunarak torba kanunla yeniden getirildi. Söz konusu düzenlemeye göre dernek yöneticilerine ilave olarak dernek üyelerinin de adı, soyadı, doğum tarihi ve kimlik numarasının mülkî idare amirliklerine bildirimi zorunlu olacak. Yasa yürürlüğe girdikten sonra 6 ay içinde bu işlemi yapmayan dernek yöneticilerine idari para cezası verilecek.

ANAYASAYA AYKIRI, FİŞLEME KORKUSU YARATIR

CHP şerhinde yapılan düzenlemenin anayasayla güvence altına alınan örgütlenme özgürlüğüne müdahale anlamı taşıdığı savunuldu. Şerhte şöyle denildi:

“Bu düzenlemenin amacı, fişlenme korkusu yaratarak vatandaşların derneklere üye olmasını engellemektir. Tüm üyelerin kişisel bilgilerinin periyodik olarak mülki amirine bildirilmesi yükümlülüğü getirilmesiyle pek çok kişi derneklere üye olmaktan kaçınacaktır. Toplumsal kutuplaşmanın arttığı ve muhalif kişi ve grupların iktidarın baskısından korktuğu bir dönemde pek çok kimsenin bu derneklere üye olmaktan çekineceği ve bazı üyelerin herhangi bir baskı ve yaptırımdan çekinmeleri dolayısıyla dernek üyeliğinden ayrılmak zorunda kalacağı açıktır. Özellikle toplumsal azınlık gruplarına mensup olan bireyler, toplumsal ayrımcılık ya da izolasyondan çekinmeleri dolayısıyla isimlerinin kamu otoriteleriyle paylaşılmasından rahatsızlık duyabilirler ve üyelikten ayrılabilirler ya da üye olmaktan kaçınabilirler. Uluslararası hukukta dernek üyelerinin gizli kalması gerekliliğine ilişkin içtihadın temelinde özellikle toplumda azınlık olarak bilinenlerin örgütlenme özgürlüğünü koruma amacı yatmaktadır.”

GÜVENLİKÇİ İSTİHBARAT DEVLETİ ANLAYIŞI

Tüm dernek üyelerinin kimlik bilgilerinin kamu otoritelerine bildirimini gerektiren bir toplumsal ihtiyaç olmadığına dikkat çekilen şerhte “Böyle bir düzenleme ancak güvenlikçi bir istihbarat devleti anlayışının göstergesi olabilir” denildi.

SİVİL TOPLUMU YÖNETME, ONA HÜKMETME İSTEĞİ

HDP şerhinde de derneklere üyelikle ilgili düzenlemenin en temel anayasal haklardan biri olan örgütlenme özgürlüğünü ve buna bağlı olarak da ifade özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik olduğu ifade edildi. Şerhte şöyle denildi:

“Dernekler, kuruluşlarını dahi valilikten izin alarak değil yalnızca bildirimle yaparken, dernek üyelerinin kişisel veri niteliğindeki bilgilerini derhal elektronik ortama aktarma zorunluluğu özel hayatın gizliliğini ihlal eder niteliktedir. Üyelerin tüm bilgilerine sahip olma isteği, yurttaşların sivil toplumdan çekilmesine sebep olacaktır ve AKP’nin bu teklifte bu denli ısrarcı olmasının en önemli gerekçelerinden biri de budur.

Artan güvenlikçi politikalarla her sivil toplum unsurunun terörize edilmeye çalışıldığı bir bağlamda, yurttaşlar dernek üyeliklerinin merkezi yönetim ile paylaşılmasından endişe duyacaktır. Hatta, “suçlu” olarak algılanmaktan ve fişlenmekten sakınmaya çalışan yurttaşlar sivil toplum faaliyetlerinden uzak duracaktır. Dernek üyeliklerine dair şeffaflık gerekçesiyle bilgi edinme isteği, mevcut iktidarın kendisine düşman olarak gördüğü sivil toplumu yönetme ve ona hükmetme isteğinden kaynaklanmaktadır.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na (KVKK) göre ise “özel” nitelikli bir veri olan dernek üyeliklerinin Bakanlık ile paylaşılması ve dijital bir ortama aktarılması, inançları, politik görüşleri, cinsel eğilimleri vb. gerekçelerle yurttaşların fişlenmesine, ayrımcılığa uğramasına ve bunlara bağlı olarak başka hak ihlallerinin belirmesine neden olacaktır. Yurttaşların dernek üyeliklerinin devlet tarafından bilinmesi ve işlenme ihtimali özel hayatın gizliliğinin ihlali yönünden de değerlendirilmek zorundadır.”