Murat Yetkin: İmamoğlu’nun yıldızı yükseliyor ama işi kolay değil / YSK’ya AK Parti itirazı danışıklı dövüş olabilir

İstanbul'da zorlu bir seçim yarışı olduğunu vurgulayan gazeteci-yazar Murat Yetkin "Üstelik sadece seçmenini sandığa götürenin kazanacağı bir yarış gibi 'hakkaniyetli' bir yarış olacağa da benzemiyor. YSK’ya AK Parti itirazının danışıklı dövüş gibi görünmesi, İmamoğlu’nun yeniden kazanma ihtimaline karşın seçimlere yönelik 'önleyici atış' yapılarak seçim ve sandık kurulları üzerinde psikolojik baskı kurulması bu kuşkuların kaynağı" diye yazdı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 31 Mart'ta yapılan ve Ekrem İmamoğlu'nun kazandığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal eden Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), iptale gerekçe gösterdiği seçim kurulu başkanlarını 23 Haziran'da da görevlendireceğini açıklaması, çeşitli tartışmaları beraberinde getirdi.

Gazeteci-yazar Murat Yetkin, 'yetkinreport.com'da 'İmamoğlu’nun yıldızı yükseliyor ama işi kolay değil / YSK’ya AK Parti itirazı danışıklı dövüş olabilir' başlıklı yazısında bu konuyu ve arka planda yürütülen tartışmaları ele aldı. Yetkin'in yazısının bir bölümü şöyle:

Ekrem İmamoğlu, bayramın ikinci günü Karadeniz’i salladı. Şimdiye dek kendisi de Karadenizli olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oy deposu sayılan Doğu Karadeniz sahili İmamoğlu’na CHP’nin şimdiye dek görmediği bir kitlesel coşkuyla sahip çıktı. Sahip çıktı diyorum, çünkü İmamoğlu haftalardır, yalnızca Trabzonlu olması nedeniyle, Yunanistan’da ne idüğü belirsiz bir internet sitesi üzerinden başlatılan, 1970’lerin CIA patentli kara propaganda yöntemlerini andıran “Rum asıllı” iddialarının hedefiydi. Garip olan bu iddialara Erdoğan’ın da katılmasıydı. Çünkü kendi memleketi olan Rize’nin Güneysu ilçesinin eski adı Rumca “Potamya” idi. Hatta “Kürt açılımının” Oslo süreci esnasında, 17 Ağustos 2009’da memleketini ziyaretinde bunu kendisi de “Potamya seninle gurur duyuyor” sloganları eşliğinde vurgulamıştı. Potamya, “Derecik” ya da “Küçük dere” anlamına geliyor, kökü Yunanca “Potami-Irmak” sözcüğünden. İyidere ilçesinin eski adı Kalopotamos imiş örneğin, tam tercümesi. Rize’nin Türkler Anadolu’ya gelmeden önceki adı, eski Yunanca Rizeon imiş, ne var ki bunda?

...Karadeniz turu, İmamoğlu’nun siyaset yıldızını biraz daha yükseltti, onu İstanbul hedefine biraz daha yaklaştırdı. Öte yandan İmamoğlu saflarında bir tür “Bitti bu iş, kazandık” rehavetine yol açma riskini de beraberinde getirdi; CHP Genel Merkezindeki değerlendirmeye göre.

Çünkü İmamoğlu’nun işi hâlâ kolay değil, 31 Mart’ta Binali Yıldırım’ı geçip aldığı İstanbul’u 23 Haziran’da yeniden alması hiç de öyle çantada keklik görülmüyor.

Pek çok görünen ve görünmeyen unsur var, Yıldırım’dan yana ve İmamoğlu’na karşı işletilme ihtimali olan.

Bunlardan biri, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) son kararıyla ortaya çıkan durum.

YSK’ya AK Parti itirazı, buzdağının görünen ucu mu?

YSK'nin, 31 Mart İstanbul seçimini iptal gerekçeleri arasında olan seçim kurulu oluşumunun 23 Haziran’da da devam edeceği kararına tepkiler yağıyor.

Tepki verenlerin başında da Erdoğan ve Yıldırım geliyor. Yıldırım, YSK kararının 23 Haziran seçimi üzerinde “şimdiden soru işareti” oluşturduğunu söylerken, Erdoğan AK Parti’nin karara “itirazî kayıt” koyduğunu açıkladı.

YSK, 6 Mayıs kararıyla soruşturma geçiren seçim kurulu başkan ve üyeleri aleyhindeki suç duyurusunu 3 Haziran’da geri çekerek, yani ortada bir suç olmadığı inancını beyan ederek, 23 Haziran seçimlerinde de görev yapacaklarını duyurmuştu. AK Parti buna itiraz ediyor; yargıçların nerede görev yapacağına YSK’nın değil, başkanlığını Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yaptığı Hâkimler ve Savcılar Kurulunun (HSK) karar vereceğini söylüyor. Zaten Ankara’da bayram tatilinden hemen sonra HSK’nın ilçe seçim kurulu başkanları hakkında yeni bir soruşturma açabileceği konuşuluyor; Erdoğan’ın sözünü ettiği itirazın devamında bu var.

Yani aslında YSK, 31 Mart’ta ağır yara alan tarafsızlık görüntüsünden geri kalanı 23 Haziran seçiminde de koruyabilmek için topu HSK’ya atmış görünüyor.

Seçim kurullarına YSK ardından HSK baskısı

İşin bir de şu boyutu var: Diyelim ki HSK da seçim kurulu başkanlarına dokunmadı ve görev başında kaldılar. Kendinizi seçim kurulu başkanları ve üyeleri yerine koyun. Bütün bir iktidar oyunu sizin üzerinizden çevriliyor, soruşturmalara konu ediliyorsunuz, ülkenin siyasi geleceğine dair kararların baskısı omuzlarınıza yüklenmiş ve mesleki geleceğiniz pamuk ipliğiyle size telkin edileni yapıp yapmayacağınıza bağlı. Buna boyun eğmek de kolay değil, eğmemek de. Şimdi 23 Haziran’da yerinizde tutulsanız bile Erdoğan, Yıldırım ve AK Parti hükümetinin, teşkilatının tam saha baskısı ortada. Nitekim 31 Mart seçiminin İstanbul İl Seçim Kurulu Başkanı Müberra Gürdal, bu oyunun daha fazla içinde olmak istemeyerek istifa etti YSK’nın 6 Mayıs kararı ardından, 9 Mayıs’ta. Yerine hemen Fatih İlçe Seçim Kurulu Başkanı Ziya Bülent Öner atandı.

AK Parti’nin işi de kolay değil, ama tablo öyle İmamoğlu’nun kazanmasının garanti olduğu şeklinde de değil. Gayet zorlu bir yarış var ortada. Ve üstelik sadece seçmenini sandığa götürenin kazanacağı bir yarış gibi “hakkaniyetli” bir yarış olacağa da benzemiyor. YSK’ya AK Parti itirazının danışıklı dövüş gibi görünmesi, İmamoğlu’nun yeniden kazanma ihtimaline karşın seçimlere yönelik “önleyici atış” yapılarak seçim ve sandık kurulları üzerinde psikolojik baskı kurulması bu kuşkuların kaynağı.

MURAT YETKİN'İN YAZISININ TAMAMINI BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ