Murat Yetkin: Seçimi az farkla kaybederse iktidarı bırakmayabilir

Gazeteci-yazar Murat Yetkin, Türkiye'dekine benzer bir tartışmanın ABD'de de sürdürüldüğüne dikkat çekerek, YSK'nin İstanbul kararını değerlendirdi: Bu koşullar altında İstanbul seçimini yeniden İmamoğlu kazanırsa, Erdoğan-Bahçeli ikilisinin aldığı yenilgi katmerlenecek, İmamoğlu ve muhalif cephe daha da güçlenecek. Bu koşullar altında kazansalar kendilerine ne hayrı dokunacak? O da ayrı konu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal etmesi, nasıl bir süreçle 23 Haziran'a gidileceği sorusunu da beraberinde getirdi. Gazeteci-yazar Murat Yetkin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Kızılcahamam kampında AK Parti kurucusu kimi isimlere yönelttiği 'ihanet' suçlamasının, Saadet Partisi'ni sert ifadelerle hedef almasının, Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu gibi isimlerin yeni parti girişimlerinin ve ekonomik krizin, yeniden yapılacak İstanbul seçiminin sonucunu etkileyebileceğine dikkat çekti.

Murat Yetkin'in 'Seçimi az farkla kaybederse iktidarı bırakmayabilir' başlıklı 'yetkinreport'taki yazısının bir bölümü şöyle:

“Tekrar seçilmeyi az farkla kaybederse iktidarı bırakmaya gönüllü olmayacağına karşın hazırlıklı olmalıyız.”

Bu cümleyi günlerdir YSK’nın İstanbul seçimini iptali ardından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun AK Parti lideri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a atfen kurduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu cümleyi ABD muhalefeti Demokratik Parti'nin ağır toplarından, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, 4 Mayıs günkü New York Times mülakatında Başkan Donald Trump için kurdu. Pelosi, iktidara seçimle gelen Trump’ın iktidardan seçimle gitmeyi kendisine yedirmeyeceğini, 2020’de ikinci dönem başkanlık seçimini eğer az farkla kaybederse mızıyacağını, dolayısıyla Demokratların açık farkla bir zafer kazanmak için var gücüyle çalışmaları gerektiğini söylüyordu.

YSK’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin günlerdir devam eden öfkeli ısrarı ardından, toplumu ikiye bölen bu karara 7 üyesin katılıp 4’ünün bu baskı ortamına karşın ret oyu vermesi dahi kararın kolay alınmadığını gösteriyordu: 31 Mart İstanbul seçimi sonucu iptal edilmişti, 23 Haziran’da tekrarlanacaktı.

...Daha iki saat önce, Bahçeli’nin spor arabasının direksiyonunda keyifle Ankara turu atmasının görüntüleri yayınlanmış, kimse bu işe bir anlam verememişti. Çünkü ondan bir süre önce Abdullah Öcalan’ın avukatlarının yıllardan sonra 2 Mayıs’ta kendisiyle görüştürüldüğü açıklaması yapılmış, duyanların ilk tepkisi, Erdoğan’ın “kızgın demiri soğutalım” demesine dahi tepki gösteren Bahçeli’nin herhalde küplere bineceği olmuştu. Öcalan’ın kendisi için yapılan açlık grevlerinin bitirilmesi ve Suriye’de diyalog telkin eden açıklaması ile Bahçeli’nin Mustang keyfinin görüntüleri sosyal medyada aynı sırada yayılıyordu. Yine aynı sırada, Beştepe’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüşüyordu. Görüşülen konuların başında ABD ile Rus S-400 füzeleri nedeniyle yaşanan kriz ve bu nedenle Türkiye’ye F-35 uçakları verilmezse ortak NATO savunmasının göreceği zarar da vardı.

Tam da AK Parti İstanbul adayı, son başbakan Binali Yıldırım’ın son günlerde PKK saldırılarının, şehit haberlerinin arttığını söylediği gün PKK lideriyle avukatlarının –hem de 4 gün önce- görüştürüldüğünün açıklanmasının, HDP oylarını cezbetmek için bir taktik olup olmadığı tartışıldı. Ancak HDP’den gelen bir açıklamada YSK kınanıyor, iktidarın baskısıyla “zerre kadar demokratik meşruiyeti olmayan” bir karar aldığı söyleniyordu. Yani ABD Suriye koordinatörü James Jeffrey’in Ankara temaslarından bir gün sonra İmralı’da gerçekleşen görüşme eğer oy toplama amacıyla yapılmışsa da ters tepmiş görünüyordu.

Erdoğan ve Bahçeli’nin, CHP ile İYİ Parti arasına HDP çomağı sokarak ayırmak isteği de böylece ters tepmiş olabilir.

....Erdoğan-Bahçeli ikilisi YSK üzerine iptal baskısı kurarak, YSK da bu baskıya boyun eğerek iyi bir şey yapmadılar. Öte yandan, muhalefetin adil seçim bir yana, Erdoğan-Bahçeli ikilisinin artık öne sürecekleri bir gerekçe kalmadı; YSK’dan istedikleri kararı aldılar. Bu koşullar altında İstanbul seçimini yeniden İmamoğlu kazanırsa, Erdoğan-Bahçeli ikilisinin aldığı yenilgi katmerlenecek, İmamoğlu ve muhalif cephe daha da güçlenecek. Bu koşullar altında kazansalar kendilerine ne hayrı dokunacak? O da ayrı konu.

YETKİN'İN YAZISININ TAMAMI