Temelli: Dolar gelmiş 5.80’e o diyor yumruk vurduk

HDP Eş Genel Başkanları Sezai Temelli Van Muradiye'de, Pervin Buldan Diyarbakır Dicle'de konuştu. Temelli, Bakan Berat Albayrak'ın dolar açıklamasını eleştirdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli partisinin seçim çalışmaları kapsamında Van Muradiye’de düzenlenen halk buluşmasına katıldı. Ekonomideki kötü gidişata ve partisinin seçim stratejisine değinen Temelli, "Türkiye halklarına bir seçenek yarattık, bir oyla dünya değişir" dedi.

Temelli'nin konuşmasından satırbaşları şöyle:

ADALET MÜCADELESİNDEN VAZGEÇMEYİZ: Neden adaletsizlik var? Neden hukuksuzluk var? Çünkü bu ülkede tecrit var. 4 yıldır bu ülkedeki mutlak tecridin sonuçlarını herkes görüyor. 4 yıldır her gün hukukun nasıl bu ülkede ihlal edildiğini gördük. İnsan haklarının nasıl yok sayıldığını, ifade özgürlüğün nasıl yok edildiğini gördük. Gazeteciler cezaevinde, basın özgürlüğü yok ve bu ülke yaşanmaz bir hale geldi. Ülke yangın yeri. Şimdi bunca sorun ortadayken bu iktidar bu yangına benzin dökmeye devam ediyor. O yüzden diyoruz ki hukuk istiyoruz, adalet istiyoruz. Çok bedel ödedik, çok acı çektik çok zulüm gördük. Ama bizler adalet ve hukuk mücadelesinden, barış mücadelesinden asla vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz.

YİNE BOYUN EĞMEYECEĞİZ: Bu zulme ve bu şiddete rağmen ödediğimiz, ödeyeceğimiz tüm bedellere rağmen mücadele zeminini asla terk etmeyeceğiz. Yerel seçimlere gidiyoruz. Ama bu bizim için 3-5 belediye başkanlığı alma seçimi değil, belediye meclislerinde 3-5 koltuk seçimi değil. Bu bizim için bir demokrasi ve barış mücadelesi. Nasıl ki bugüne kadar bu mücadeleden vazgeçmedik, nasıl ki diz çökmedik, boyun eğmedik yine diz çökmeyeceğiz yine boyun eğmeyeceğiz.

ADALET BAKANI İHLAL EDİYOR: Bu ülkede tecrit bitene kadar, bu ülkede savaş bitene kadar, bu ülkeye barış, demokrasi gelene kadar bu mücadelemize devam edeceğiz. O yüzden de diyoruz ki; Adalet Bakanı yasalara uysun, hukukun gereği ne ise bir an önce yerine getirsin. Sayın Öcalan ailesi ve avukatlarıyla düzenli olarak görüşebilsin. Bu haklı bir taleptir, meşru ve yasal bir taleptir. Yasaları iktidar ihlal ediyor, Adalet Bakanlığı ihlal ediyor. Bir kez daha onlara çağrı yapıyoruz. Yasaların gereğini yerine getirin.

YALANA MUHTAÇLAR: Hiç kimsenin, hiçbir arkadaşımızın ölmesini istemiyoruz. Hiç kimseyi kaybetmek istemiyoruz. Ölümlere dur demek istiyoruz. Fakat bugün her şeyi siyasete malzeme edenler, 3-5 belediye için 3-5 koltuk için bu toplumu bölenler, ayrıştıranlar her şeyden medet umar hale gelmişlerdir, yalana muhtaç olmuşlardır. Halkın duygularını, en temiz duygularını her şeye alet edecek kadar acze düşmüşler, siyasetsiz kalmışlar. O yüzden de diyoruz ki herkes siyasete, herkes hakkını aramaya, herkes adalet ve hukuk mücadelesine, barış ve demokrasi mücadelesine katılmaya. O yüzden de diyoruz ki birlikte demokrasiye. Her şeyi siyasete alet ediyorlar. Toplumu bölüyorlar. Biz de onlara inat diyoruz ki, binlerce yıldır bir aradayız. 72 millet yan yanayız. Bizi bölemeyeceksiniz. Ortak vatanımızda, demokratik cumhuriyeti hep birlikte var edeceğiz, inşa edeceğiz.

DEFOL GİT DİYOR... Bakın, bugün 20 milyon Kürde “defol git” dedi. Sonra demedim diyor. HDP'ye terörist dedi. Sonra demedim diyor. Bana kalkmış “Kürt bile değil” diyor. Bundan aklı sıra medet umuyor. Yani Kürtler bu ülkede ikinci sınıf vatandaş onun gözünde. Biz de diyoruz ki, bu ülkede yaşayan herkes Kürdü,Türkü 72 milleti birinci sınıf vatandaştır. Bu hakkımızdan vazgeçmeyiz. Bu nefret söylemine izin vermeyiz. Eğer duymamışsa bir kez daha söylüyorum: Ez Kurd im, Türküm Türkiyeliyim. Bununla da yetinmedi. Dini siyasete gene alet etti. Geçmiş seçimlerde olduğu gibi. Kalktı dedi ki "bunlar dinsiz imansız". Bu kabul edilemez. Böyle bir dil, böyle bir söylem kabul edilemez. Herkes inancıyla vardır, kimliğiyle vardır. Herkes eşittir, kıymetlidir, değerlidir. Farklı kimliklerimizle, inançlarımızla aslında ne kadar güçlü olduğumuzu gösteriyoruz. HDP’nin bu gücünden korkanlar, HDP’nin iktidara yürüyüşünden korkanlar, HDP’ye her gün saldırıyorlar. Ama engelleyemeyecekler. Hakikatin sesini susturamayacaklar.

KATLİAMI İZLETME AYIPTIR: Bakın, toplumu bölmek, ırkçılık, nefret söylemi ne kadar tehlikeli. Bunu en son Yeni Zelanda’da gördük. Yeni Zelanda’da bir ırkçı, 50 masum insanı ibadetlerini yaparken katletti. Dünyanın neresinde ırkçılık, ayrımcılık varsa orada bunun karşısına hep birlikte dikilmeliyiz. Asla buna izin vermemeliyiz. Bunlar, siyasete malzeme edilecek konular değil. Bunlar insanlık suçudur. Bunlar insanlığa düşmandır. Her insan gibi hepimizi buna karşı çıkmalıyız. Ama bugün bu ülkenin Cumhurbaşkanı sinevizyonlarda, mitinglerde o katliam görüntülerini gösteriyor. Bunu yapmayın. Günahtır, ayıptır. Bundan uzak durun. Bunu seyreden insanlar, içlerindeki nefretle birbirine, farklılıklara düşmanlaşabilir. İşte Hollanda’da üç masum insan yaşamını yitirdi, katledildi. Buna son vermek hepimizin boynunun borcudur. Tüm siyasetçilere sesleniyorum: Hiçbir koltuk, hiçbir mevki insan hayatından daha değerli olamaz. Bir can bile kıymetlidir, değerlidir. Bir kişiyi bile yitirmişsek, bütün insanlık ölmüştür. O yüzden de yaşama sahip çıkmalıyız, hayata sahip çıkmalıyız. Ölüme, düşmanlığa değil, siyasetçiler toplumsal barışın mimarlarıdır. Toplumsal barışın yıkımı için değil, inşası için çalışmalıdır.

BARIŞI YÜKSELTECEĞİZ: Ama bugün iktidar toplumsal barışı yıkıyor. Kentleri yıkıyor. İnsana ait değerlerimize ait ne varsa yıkıyor Ehmedê Xanî'nin heykelini yıkıyor ve sonra da utanmadan çıkıyor diyor ki “Kürt kardeşlerim ne olur bize oy verin”. Ne oy vereceğiz biz sana? Bizim bu nefrete, bu düşmanlığa verecek tek bir oyumuz bile yok. Savaştan besleniyorlar. Savaş politikaları ile ayakta durmaya çalışıyorlar. Bakın Türkiye'nin dış politikasına, bu kadar itibarsız bir dış politika daha dünyada görülmedi. Bu, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Dış politikada son 10 yıldır izlenen yol Türkiye’yi böyle, itibarsız bir hale getirmiştir. Bakın Suriye’nin yaşadıklarına, bu iktidarın Suriye politikası Suriye’yi yıkmıştır. Suriye'de bu savaş boyunca 1 milyondan fazla insan hayatını kaybetti. 5 milyon Suriyeli yerinden yurdundan edildi. Ve hala bugün Suriye’yle ilgili savaş tamtamları çalmaya devam ediyorlar. Bu sesi susturacağız, barışın sesini yükselteceğiz. Savaşı pazarlıyorlar. Silah sanayii pazarlıyorlar. Kalkmış S-400 alıyor. Milyarlarca doları çarçur edecek. Tehdit varmış ne tehdidi var? S-400’le neyi vuracaksın? Sana yönelik hangi tehdit var da 25 milyar dolarlık S-400 anlaşması yapıyorsun? 25 milyar dolara tüm Van'ın ekonomik sorunları çözülür. Muradiye’nin bütün sorunları katbekat çözülür. Ama bunların niyeti Muradiye’nin sorununu çözmek değil ki, Van’ın sorununu çözmek değil ki.

ENKAZI KALDIRACAĞIZ: Bunların niyeti, iktidarlarını devam ettirebilmek için savaştan, yolsuzluktan beslenmek. O yüzden de halka yalan söylüyorlar. Diyorlar ki “beka sorunu var”. Ne beka sorunu? İşsizlik sorunu var. Bu beka sorunu mu, yoksa işsizlik sorunu mu? Gel de gör. Ama ülkeyi yönetemiyorlar. 17 yıldır iktidardalar, şimdi gidiyorlar ya gitmemek için bi taraftan yalvarıp yakarıyorlar bir taraftan da halkı tehdit ediyorlar, beka sorunu var diye. Beka sorunu falan yok. Biz ne sorunu olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu sorunu çözeceğiz. Önce sizi iktidardan göndereceğiz sonra da bıraktığınız bu enkazı hep birlikte kaldıracağız. Yönetemiyorlar. Bakın siyasetin haline, toplumun haline, ekonominin haline. Böyle ülke mi yönetilir. Tüccardan Ticaret Bakanı, otel sahibinden Turizm Bakanı, okul sahibinden Milli Eğitim Bakanı, damattan Hazine Bakanı sonra da beka sorunu var. Ne beka sorunu? Kabine sorunu var. Böyle kabine mi olur? Böyle hiçbir yer yönetilmez.

.

ÜÇ KEÇİ VERSEN İKİSİNİ KAYBEDER: Ya bu Hazine Bakanına üç keçi versen ikisini kaybeder. Bu neyi yönetecek? Ekonominin o denli farkında değil ki doların haline bakın. İki gün önce bir de halkın şivesiyle alay ediyor. Sen aynaya bak önce kendinle alay et utanmaz! Bu halkın diliyle, şivesiyle alay etmek senin haddine mi? Edep! Bunlarda edep yok. Sen işini yap ama yapamazsın çünkü ekonomiyi bilmiyorsun. Bir milyon yeni işsiz yaratmış, dolar gelmiş 5.80’e ama o diyor ki doların tepesine yumruk vurduk, dolar beşin altına indi. Merkez Bankası acz içinde. Merkez bankası, bu ülkeyi bu felakete sürükleyenlerin içinde. Hazine böyle, döviz pozisyonu böyle. Bakın bu ülkede mevzuatların yüzde 51'i döviz. Sizin döviz tasarruf hesabınız var mı? Sizin yastığınız altında dolar var mı? Altın var mı? Yok. Peki bu hesaplar kimin? Sen bu hesapların sahibinden vergi almazsan, sen bu hesapların bu hale gelmesine göz yumarsan ülke de işte bu duruma sürüklenir.

HER YERDEN KRİZ FIŞKIRIYOR: Ülkede hesap tutmuyor artık. Çorap söküğü gibi her yerden kriz fışkırıyor. Kimse geçinemiyor. İşsizlik artıyor, fiyatlar artıyor ama sorarsan iktidara her şey yolunda. Hiçbir şey yolunda değil. Yalan söylüyorlar. Halkı aldatıyorlar, gerçekleri saklıyorlar, ülkeyi bugün çok ciddi bir krize sürüklediler, çıkış yolunu da bilmiyorlar. Ama biz onlara yolu gösterdik. Gidiyorsunuz. Seçimle geldiniz, yönetemediniz, seçimle de gideceksiniz. İnsanları tehdit ederek korkutarak buna engel olamazsınız. Çünkü insanların canı yanıyor. Herkes borç içinde, işinden olmuş, aşından olmuş, çiftçi perişan hayvancılığı bitirmişler. Tarımı bitirmişler ama Cargill'den gelen talimatla şeker fabrikalarını satabiliyorlar. Bir milyon insanın emeğiyle, geçimiyle oynadılar. Patates ekimini yasaklayıp, patates ithalini yasaklayabiliyorlar.

YALANLARDAN KURTULACAĞIZ: İşte dışarıdan aldığı talimatlarla ekonomiyi bu hale getirenler, içeride de basına talimat veriyor. Hangi manşeti atacağını, hangi yalan haberi yapacağını talimatla iletiyor. Bütün gazeteleri ele geçirmiş, bütün gazeteler aynı manşeti atıp aynı yalan haberi yapıyor. Bu ülkede gazeteciliğin itibarını bitirdiler. Yazıklar olsun. Hiç mi utanmıyorsunuz? Hiç mi eve gittiğinizde çocuğunuzun yüzüne bakmıyorsunuz? Ne diyorsunuz onlara? Bugün ne güzel yalan haber mi yaptım diyorsunuz. Nasıl geçiyor kursağınızdan o lokmalar? Maaşına tutsak olmuş gazeteci olmaz. O yüzden de bu halk artık ne o gazeteleri okuyor, ne de o televizyonları izliyor. Televizyonları açmayın. Ne dinleyeceksiniz. Hep aynı yalan. 3Y ile geldiler. 3Y ile gidiyorlar. "Yalan dünya", "yalan siyaset", "yalan medya". Bu yalanlar onların gidişini hızlandırdı. Çok yakında hem onlardan hem bu yalanlardan hep birlikte kurtulacağız.

BİR OYLA DEĞİŞİR DÜNYA: Umutsuzluğa yer yok, ne yaparlarsa yapsınlar biz kazanacağız. Mutlaka kazanacağız demiştik işte kazandık. Güçlü ittifaklar yaptık. Tüm halklarımızı bir araya çağırdık ve tüm farklılıklarımızla gücümüzle bir seçenek yarattık. Türkiye halklarına o umutsuzluğa sürüklenen sandığa gitmek istemiyorum, bir oylar ne değişir diyen herkese bir seçenek yarattık, bir umut yarattık. Bir oyla dünya değişir dünya. Şimdi artık ülkemizi, vatanımızı, yurdumuzu değiştirme zamanı geldi. Artık demokrasiyi, barışı, yerel demokrasiyi var etme zamanı geldi. Ama önce ne yapacağız? Kayyımları süpüreceğiz. Süpürgeler hazır. Öyle bir süpüreceğiz ki çöpleri, çamurları, yolsuzlukları hırsızlıkları, yalanları kalmayacak, kırıntıları bile kalmayacak. Bakın bunlar HDP süpürgesi. Bu süpürdü mü temizlik gelir. Bu süpürdü mü demokrasi gelir, barış gelir. Hep birlikte ülkemizi bu utançtan kurtaracağız. Bu zulüm bu şiddet bitsin diye bu nefret, ayrımcılık bitsin diye süpüreceğiz. Kayyımlardan hep birlikte kurtulacağız ama sadece kayyımlardan kurtulmakla kalmayacağız; çok daha fazla yerde iktidara geleceğiz. Yerellerde HDP iktidarını hep birlikte var edeceğiz.

Buldan: Kürtler size büyük kaybettirecek

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin seçim çalışmaları kapsamında Diyarbakır'ın Dicle ilçesinde düzenlenen halk buluşmasına katıldı. Buldan, burada yaptığı konuşmada, "Biz halkımıza, Dicle halkına, Amed halkına güveniyoruz. Burada da iyi bir sonuç alacağımıza yürekten inanıyoruz. Biliyoruz ki Dicleliler Amed Büyükşehir'i örnek alacak. Biliyoruz ki Dicleliler Van’ı örnek alacak, Colemêrg’i örnek alacak, Gever’i örnek alacak ve en yüksek oyla bir kez daha tarih yazacaklar" dedi.

Buldan'ın konuşmasından başlıklar şöyle:

BAŞ KAYYIM ERDOĞAN OLACAK: Buraya kayyım atanmış. Halkımızın, sizlerin seçimlerde oyunuzu verdiğiniz, "irademdir" dediğiniz belediye eşbaşkanlarımızın yerine kayyım atanmış, belediyeniz gasp edilmiş. O kayyım tüm kurumları kapatmış, tabelalarını değiştirmiş ve bir halkın iradesine, seçilmişlerine haksızlık yapmış. Ama 8 gün kaldı, 8 gün sonra o kayyım da tıpkı diğer kayyımlar gibi Ankara’ya gidecek. Sayıları az değil, 96 kayyım. Tam bir film ekibi. Ankara’ya gittikten sonra işsiz kalmayacaklar, işleri hazır, film çevirecekler. O filmin baş kayyımı da Recep Tayyip Erdoğan olacak. Burada önemli bir ittifak gerçekleştirdik. Kürt halkının bir araya gelişinin en güzel örneklerinden birini sergiledik. Bu ilçemizde de ittifakın önemi büyük. İşte bunun için 31 Mart tarihinde vereceğiniz oylar, aynı zamanda bu ittifak için de verilecek olan oylardır. Çünkü onlar hiçbir zaman bizim bir araya gelmemizi istemediler, Kürtlerin bir araya gelişini tasvip etmediler. Ama bir araya geldik, birlik ve beraberliğimizi sağladık. 31 Mart'ta da Dicle başta olmak üzere, ittifak gerçekleştirdiğimiz bütün ilçelerde bunu bir kez daha ispat edeceğiz. Şunu görecekler, Kürtler hiçbir yerde kaybetmez ama Kürtler size büyük kaybettirecek.

.

KİMSE SENİN ARKANI TOPLAYAMAZ: İşte bize olan kızgınlıkları, bize olan öfkeleri aslında bundan kaynaklanıyor. Onun için Recep Bey ve bakanları her gün mitinglerde, televizyonlarda HDP’ye söylemedik söz bırakmıyorlar. Hakaret ediyorlar, yalan söylüyorlar, iftira atıyorlar. Tayyip Bey tüm bunları yaptıktan sonra hem eski hem de yeni bakanlarını arkasını toplamaları için buralara gönderiyor. Önce hakaret ediyor sonra diyor ki "gidin arkamı toparlayın". Hiç kimse senin arkanı toparlayamaz. İstediğin kadar eski ve yeni bakanlarını gönder ama yaptığın bütün bu hakaretlerin cevabını 31 Mart tarihinde sandıklardan alacaksın.

KAÇ ÖLÜME GÖZ YUMACAKSINIZ? Bugün bir haber aldık. Gebze Kadın Cezaevi'nde bir kadın tutsak yaşamına son verdi. Ayten Beçet isminde bir tutsak, tecridin kaldırılması için yaşamına son vermiş. Buradan Adalet Bakanlığı’na ve hükümete bir kez daha seslenmek isteriz: Daha kaç insanın yaşamını yitirmesine göz yumacaksınız? İnsanlık suçu olan tecridin kaldırılması konusunda daha ne kadar ketum olacaksınız?İnsanlar bedenlerini açlığa yatırdı. Leyla Güven 136 gündür bedenini açlığa yatırmış. Cezaevlerinde, dışarıda insanlar bedenlerini açlığa yatırmış ve tecridin kaldırılmasını talep ediyor. Tecrit bir insanlık suçudur. Her yerde söyledik, bugün burada da söylüyoruz. Sayın Öcalan'ın da diğer tutuklular ve hükümlüler gibi ailesi ve avukatlarıyla görüşme hakkı vardır. Bu hakkı kimsenin elinden alamazsınız. Bu hakkı insanların elinden almakla kendi yasalarınızı hiçe sayıyoruz. Kendi yasalarını uygulamayan bir hükümetin, bu ülkeyi gelecekte de yönetemeyeceğini biliyoruz. Buradan Adalet Bakanı’na ve hükümete bir kez daha çağrı yapıyoruz: Tecrit derhal kaldırılmalıdır, Sayın Öcalan ailesi ve avukatlarıyla derhal görüştürülmelidir.

DEMİRTAŞ'A HALKIMIZ GÜVENİYOR: Bugün Sevgili Selahattin Demirtaş’ın bir röportajı yayımlandı. Sevgili Demirtaş’ın selamını da sizlere getirdik, tüm halkımıza selamı var. Sevgili Demirtaş’ın bir çağrısı var: “Kayyımları Ankara’ya gönderelim, büyük şehirlerde de faşizme kaybettirelim. Bunun için de sandığa gidelim, oylarımızı kullanalım ve büyük dersi 31 Mart’ta verelim” diyor. Biliyoruz ki Sevgili Demirtaş’ın söylediği her şeye halkımız inanıyor, güveniyor. İşte bir kez daha sevgili Demirtaş’ın bu mesajını iletmek bizim boynumuzun borcudur. Biliyoruz ki halkımız 31 Mart'ta Selahattin Demirtaş'a da selam gönderecek. Figen Yüksekdağ'a da selam gönderecek. Açlık grevinde olan arkadaşlarımıza, Sebahat Tuncel’e, Selma Irmak’a, Leyla Güven’e 31 Mart tarihinde selamlarını gönderecek. 31 Mart'ta sandığa gidiyoruz, oylarımızı kullanıyoruz. Bir oy bile bunlara vereceğimiz ders için çok önemli. Sandığa gitmezlik yapmayın sakın, "oyumu kullanmayacağım" demeyin sakın. Her oyun bir önemi, bir kıymeti vardır. Ancak şunu da belirtmek isterim su uyur AKP uyumaz. O yüzden müşahit olalım, sandıklara sahip çıkalım ve oyumuzun çalınmasına asla izin vermeyelim.