Yeni Meclis 'güçlü Meclis' oldu mu?

Meclis’te grubu bulunan beş siyasi partinin grup başkan vekilleri, yeni sistemde Meclis’in altı ayını değerlendirdi. CHP, HDP ve İYİ Parti “Güçlü Meclis” olarak propagandası yapılan sistemi eleştirirken, AK Parti ve MHP’ye göre de daha yapılacaklar var.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 2018 yılı Türk siyasi tarihine parlamenter sistemin bitişi, 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi' adı verilen yeni 'başkanlık' sisteminin başlangıç yılı olarak geçecek. 24 Haziran’da yapılan seçimlerle oluşan yeni sistemin yeni Meclis’inde altı ay geride kaldı.

Yeni sisteme uyum için yapılan içtüzük değişikliği ile Meclis Genel Kurulu’nun kapısı bütçe görüşmelerinde bakanlar için açılırken ilk yasalar da çıktı. Yeni sistemde bir başka farklılık da bütçenin ilk kez Cumhurbaşkanlığı'nca hazırlanıp Meclis’e sunulması oldu. Bütçe Kanunu başta olmak üzere yeni sistemde bugüne kadar 14 kanunun çıktığı Meclis’in altı ayını Meclis’te grubu bulunan beş siyasi partinin grup başkanvekilleri ile konuştuk.

"Güçlü Meclis, güçlü hükümet" sloganı ile propagandası yapılan yeni sistemi CHP, HDP ve İYİ Parti eleştirirken, AK Parti ve MHP’ye göre ise “büyük adım atıldı” ama daha yapılacaklar var.

AK PARTİLİ ÖZKAN: YENİ SİSTEM İÇİN BÜYÜK ADIM ATILDI

AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan “Hedeflediğiniz gibi ‘Güçlü Meclis’ oldu mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:

"Ben anayasa hukuku üzerine akademik ve sivil toplum çalışmaları yapmış, aynı zamanda Anayasa Hukukçuları Derneği’nin kurucusu ve yöneticiliğini yapmış bir hukukçuyum. Dünyanın hiçbir ülkesinde ideal bir sistem sadece anayasa yaparak oluşmaz. O fiiliyatta, teamülleri ile hayata geçer, anlam bulur. Bu anayasal sistemi Türk siyasi tarihinin bugüne kadar yaşadığı olumsuz tecrübelerden ders çıkartarak ülkeyi daha demokratik bir sisteme kavuşturmak için yaptık. Doğru ve yerinde bir düzenleme oldu. Bu düzenlemenin daha fazla, “Güçlü Meclis, güçlü hükümet” anlayışı ile hizmet edebilmesi iktidarı ile muhalefeti ile Meclis’teki grubu bulunan tüm partilerin bu sürece yapıcı katkı sunmalarıyla mümkün olacaktır. Büyük adım atıldı. Bundan sonra da uygulama siyasi partilerin sürece katılımları ile anlam kazanacak."

'İÇTÜZÜK HAZIRLIĞIMIZ VAR'

Yeni Meclis’in ilk işlerinden biri yeni sisteme uyum için zorunlu bazı düzenlemeler içeren içtüzük değişikliği yapmak oldu. Ancak bu yeterli bulunmuyor. Özkan yeni yılda kapsamlı bir içtüzük değişikliği olup olmayacağı sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Bizim öteden beri içtüzük hazırlığımız var. 27. Yasama dönemi açılışında yaptığımız içtüzük değişikliği sisteme intibak, uyum içindi. Anayasa ile içtüzük arasında çatışma izlenimi verecek düzenlemeleri tüm partilerin uzlaşısı ile değiştirdik. Bunu daha işlevsel kılmak, ülkeye yapılacak hizmetlere katkı sunmak isteyen, doğru işlerde teşvik eden, yanlışlarda da uyarma görevi yapan, “En güzel icraatı da yapsanız alkışlamayacağız” diyen anlayıştan yapıcı muhalefete adım atacak, bu anlamda “daha iyi muhalefet yapabilirim” anlayışı ile muhalefetin istediği düzenlemeler, özellikle 1. Parti olarak AK Parti’ye de aynı zamanda hükümetin yapacağı icraatlara da olumlu katkı sağlar. Engelleyici bir yasama faaliyeti yerine, ön açıcı ve vizyon ortaya koyan bir muhalefet anlayışını da hayata geçirecek bir içtüzük değişikliği için çalışmalarımız var. Bu gündeme gelebilir.”

TORBA YASA, YAZILI SORU ÖNERGELERİ…

Yeni sistem uygulamaya geçti ama muhalefetin tüm eleştirilerine karşın torba yasa uygulamasından vazgeçilmedi. Yazılı soru önergelerine daha önceki sisteme göre daha az yanıt verilmesi muhalefetin tepkisini çekiyor. AK Parti grubu olarak öz itibariyle torba yasa yerine temel yasa anlayışı ile kanunları görüşmek istediklerini anlatan Özkan, elden geldiğince de bunu yapmaya gayret ettiklerini, bunun içtüzük düzenlemeleri ile daha da anlam kazanabileceğini söyledi.

Özkan yazılı soru önergelerine yanıt verilmediği yönündeki iddiaların da gerçeği yansıtmadığı görüşünde. Özkan, “Söylendiği gibi çoğuna cevap verilmedi değil. Soru önergelerinin her birine cevap verilmek durumunda da değil. Bunun yasal şartları var. Bakanların sorulara yanıt vermek üzere gayretli çalışmaları olduğunu biliyoruz. Yeni sistem içinde soruların artacağından bahisle daha işlevsel, sıkı çalışacak bir ekip de kuruldu. Bunların oranlarını, ne kadarına yanıt verilip verilmediğini, verilmeyenlere neden verilmediğine -yasal şartları yerine getirmediği için mi verilmediği başka nedenle mi verilmedi- ayrıca bakmak lazım. Bakanlarımız Genel Kurul’daki bütçe görüşmelerinde de ellerinden geldiği ölçüde samimi şekilde soruları yanıtlamaya gayret ettiler” dedi.

MHP’Lİ AKÇAY: MECLİS’İN YASAMA VE DENETİM KAPASİTESİ ARTIRILMALI

MHP yeni sistemi destekleyen partilerden biri. MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay bunu, “Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi önemli bir önceliğimizdir” sözleriyle ifade ediyor. Ancak Akçay’a göre de yeni sistemin oturması için daha yapılması gerekenler var. Bunları şöyle sıralıyor:

"Kuvvetler ayrılığının daha belirgin hale gelmiş olması, iki erkin arasına kale duvarları, kale surları örülmesi anlamına gelmiyor. Cumhurbaşkanı Meclise bütçe ve OHAL'e ilişkin tezkere sunuyor ama bunun dışında çıkan her kanunun son maddesi “Bu kanunu Cumhurbaşkanı yürütür” şeklinde. Bu nedenle yürürlükteki ve yeni çıkan kanunların uygulama sonuçları ile yürütmenin faaliyetlerini sürdürürken yaşadığı birtakım sorunları TBMM’ye bildirme şeklinde kuralların formel hâle getirilmesi, bu ilişkilerin daha kurumsal ve formel hâle getirilmesi ihtiyacı olduğu açıktır. TBMM’nin yasama ve denetim kapasitesi artırılmalı. Bunun için siyasi parti gruplarının kamu kurum ve kuruluşlarından bilgi alması konusunda yaşanan sıkıntılar ortadan kaldırılmalı ve bu süreç İçtüzük'le hukuki dayanağa kavuşturulmalıdır. İkinci olarak kanun tekliflerinin komisyonlarda görüşülmesi sürecinde komisyon başkanının teklife ilişkin kamu kurum ve kuruluşlarından düzenleyici etki analizi ve görüş isteyebilmesinin önü açılmalı. Yasama ve denetim alanlarında Meclis’in birim ve kadroları güçlendirilmeli. Ayrıca, kesin hesap veya denetim komisyonunun kurulması gerek. Bu komisyon Meclis’imizin denetim fonksiyonunu daha kurumsal ve etkin hâle getirecek, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin de ruhuna uygun olacaktır. Çocuk hakları komisyonunun kurulması, yerel yönetim komisyonunun kurulması gibi hususların da önümüzdeki İçtüzük çalışmalarında ele almamız gereken hususlar olduğunu düşünüyoruz."

'PLAN BÜTÇE KOMİSYONU'NDA BÜTÇE OFİSİ KURULMALI'

Meclis için bütçe hakkı da önemli. MHP Grup Başkanvekili Akçay’ın bu konuda da önerileri var:

"Bütçe hakkının kullanımı konusunda yasama aleyhine bir bilgi asimetrisinden kaynaklanan tablo söz konusu. Meclisimiz için bütçeyi kavramak ve tahlil etmek ve gerekli olduğunda bütçede değişiklik yapmak anayasal bir haktır. Yasama organı bütçeyi ayrıntılı inceleyebilmeli, bütçeyle ilgili bilgilere kapsamlı doğru ve zamanında ulaşabilmelidir. Bütçe tekliflerini ayrıntılı inceleme ve bu teklifleri biçimlendirme imkânı zayıftır. Verilerin milletvekilleri tarafından konsolide edilmesindeki zorluk Meclisimizin bütçe hakkını kullanabilme kapasitesini de azaltmaktadır. Plan ve Bütçe Komisyonunda müstakil bir bütçe ofisinin teşkil edilmesi, ayrıca bir denetim komisyonunun da kurulması gerekmektedir. Ancak denetim sayesinde bütçe üzerinde Meclisin rolü garanti altına alınabilir."

CHP’Lİ ÖZEL: HAKLI ÇIKMANIN ÜZÜNTÜSÜ İÇİNDEYİZ

CHP, AK Parti ve MHP’nin "Yeni rejim yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında keskin bir kuvvetler ayrılığı yaratıyor" görüşünün aksini savundu. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in, yeni sistemde geçen 6 ay için ilk değerlendirmesi de “Haklı çıktığımızı görmenin üzüntüsü içindeyiz” oldu. “Kendi yaptığı anayasayı kendi çiğneyen, kanunlarla yapılmış olan düzenlemeleri kararnamelerle değiştirmeye çalışan bir yürütme ile karşı karşıyayız” diyen Özel şunları söyledi:

"En son Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara çift maaş düzenlemesi için Resmi Gazete’de yayımlanan kararname örneğinde olduğu gibi, anayasanın kanunlar tarafından yapılmasına hükmettiği alanları, Parlamentoyu by-pass ederek, bir tek imzayla yürürlüğe koyma telaşı içindeler. Bu yeni rejim yürürlüğe girerken biz ‘Sözlü soru neden kalkıyor, güvenoyu, gensoru uygulamaları neden kaldırılıyor? Bu Parlamentoyu işlevsizleştirmektir’ derken, karşımızda Parlamento’nun güçleneceğini savunan bir iktidar partisi vardı. Parlamentonun güçleneceği, seçilmiş milletvekillerinin atanmış bakanlardan oluşan kabineyi daha sıkı bir biçimde denetleyebileceklerini ifade ediyorlardı. Oysa, 23. Yasama Dönemi’nden bu yana bakıldığında, soru önergelerinin süresi dahilinde yanıtlanma oranlarının giderek azaldığı, atanmış bakanların, yılda bir kez bütçe için geldikleri Parlamento’da, milletvekillerinin sorularını yanıtlamaktansa, başka konularda bilgiler vermeyi tercih ettiği bir yeni düzenden bahsediyoruz."

'MECLİS DE YÜRÜTMENİN EMRİNE SOKULDU'

Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ın Anayasa’ya aykırı şekilde istifa etmeden AK Parti’nin İstanbul adayı gösterildiği bir sistemde Parlamento’nun etkinliğinden söz etmenin ne kadar mümkün olacağını soran Özel şöyle devam etti:

"Binali Yıldırım Meclis Başkanı seçildiğinde, “Güçlü Meclis” vurgusu yapmıştı. Buna karşın son görev yeri olan başbakanlığı kapattırdığı gibi, Meclis Başkanlığı pozisyonunu da fiilen yürütme organının emri altında sokan ve Parlamento’nun saygınlığını zedeleyen bir tutum sergilemekten geri durmuyor. Yeni rejim anlatılırken, kanunların Parlamento’da milletvekillerince yapılacağı vurgulanmıştı. Buna karşın, yeni rejimin ilk 6 ayında sadece yürütme organında hazırlanan ve kabine toplantılarında onaydan geçen metinlerin, muvazaalı biçimde AKP milletvekillerince imzalandığı algısı doğuran torba kanun tekliflerini getirdiler."

'PARLAMENTONUN GÜÇLENMESİ REJİMİN DEĞİŞMESİYLE MÜMKÜN'

Meclis’in yürütmeden bağımsızlaşıp denetleme işlevini daha etkin şekilde yapması durumunda güçleneceğini söyleyen Özel yeni yılın Meclis’ine dair muhalefet olarak şu mesajları verdi:

"Adalet ve Kalkınma Partisi çoğunluğunu kaybetmiş durumda ve bu, vatandaşlarımızın çözüm beklediği sorun alanlarında, iktidar partisine rağmen adım atılabileceği gerçeğini bizlere gösteriyor. İktidar partisi gibi davranan MHP’nin de gündeminde olan ve 24 Haziran öncesi vaat olarak seçmene sunduğu emeklilikte yaşa takılanlar başta olmak üzere toplumu ilgilendiren konu başlıklarında geciktirilmeden çözüm üretmek elimizde. 2019 yılında, vatandaşlarımız ek gösterge bekleyen kamu personelinden, emeklilikte yaşa takılanlara, geçim sıkıntısı çeken yurttaşlarımızın sorunlarının çözülmesine kadar pek çok alanda pozitif gündem yaratacak bir CHP grubu görecek. CHP olarak, Parlamento’nun denetleme işlevlerini daha iyi yerine getirebilmesi için çaba sarf edeceğiz. Ancak temel olarak Parlamento’nun güçlendirilmesi, rejimin değiştirilmesiyle mümkün olacaktır. 16 Nisan ve 12 Eylül anayasalarının getirdiği tahribatı geri alan, parlamenter demokratik rejimi yeniden tesis eden, egemenliği saraydaki bir zattan alıp, yeniden seçilmiş milletvekillerinin bulunduğu Parlamento’ya teslim eden bir Anayasa değişikliğinin yapılması durumunda Parlamento’nun yeniden güçleneceğini düşünmekteyiz."

HDP’Lİ BİLGEN: GÜÇLÜ MECLİS DEĞİL KOPUK MECLİS!

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, bir önceki sistemin de çok iyi işlemediğini ama yeni sistemde şekli olan bazı tutum ve kuralların dahi kalktığını söyledi. Bilgen şunları söyledi:

"Güçler ayrılığı diyerek sunulmaya çalışılan, yasamanın hem denetim hem de kanun yapma boyutuyla tamamen işlevsizleşmesi. Güçler ayrılığı böyle bir şey değil. “Güçlü Meclis” denildi, ama “Güçlü Meclis” olmadı. Meclis, iki türlü güçlü olur. Birincisi yasa yapım sürecinde kendi tartışmaları sonuç verici olur. Burada ise Beştepe’den ne gelirse o geçiyor. Tam bir kanunlarla ilgili noter pozisyonu var. İkincisi güçler ayrılığında parlamento denetim işlevi ile güçlü olur. ABD’de Senato’da Bakanlar geldiğinde tabloya bakın. Hesap sorma biçimi, bakanın Senato’ya seslenişine bakın bir de bizdekine bakın. Bakanlar yılda bir kez bütçe için gelip neredeyse fırça atıp gidiyorlar. Bu Meclis’in güçlülüğü değil kopukluğu olarak tarif edilebilir. Yeni sistemi birbirinden ayrı, birbirine ulaşamayan, dolayısıyla Meclis’in görevini yapmadığı, yürütmeyi denetleyemediği bir mekanizma diye tarif edebiliriz."

'REFERANDUMDAKİ SÜSLÜ SÖZLERİN KARŞILIĞI YOK'

Yeni sistemde hiçbir mekanizmanın tarif edilmiş, öngörülmüş amaca uygun kullanılmadığını söyleyen Bilgen yaşanan tabloyu şöyle yorumladı:

"Sistemi AKP grubu da çok içselleştirmemiş durumda. Yürütme adına hesap vermek başka bir şeydir. Aslında 1. parti olan AKP grubunun da hesap soran pozisyonda olması gerek. Asıl netleşmesi gereken milletvekillerinin, grup yönetiminin kendilerinin yeni sistemdeki rolünü doğru okuması, algılaması. Ama gördüğümüz sadece parti refleksi. Yürütme de aynı partiden diye AKP de devamlı savunmada. Bu durumda referandum kampanyasındaki süslü sözlerin hiçbir karşılığı olmadığı görülüyor."

'YAN İŞLEVLERİ İÇİN MECLİS'TEYİZ'

Meclis’in yeni sistemde işlevsiz olduğunu söyleyen muhalefet partilerine sık sık “O zaman neden Meclis’tesiniz?” sorusu yöneltiliyor. Ayhan Bilgen bu konuda şunları söyledi: "Meclis asıl işlevini yapmıyor, yapamıyor. Biz de yaptıramıyoruz ama yan işlevlerinin hatırına katlanıyoruz diyebiliriz. Medyanın bitirilmiş olması, partilerin il binaları önünde dahi basın açıklaması yapamaz hale geldiği durumda Meclis bir kürsüye dönmüş durumda. Bu asıl işlev değil ama, diğer işlevlerini yapamadığı için diğer denge denetlemenin mekanizmaları felç edildiği için yan işlevlerinden faydalanmaya çalışıyoruz diye durumu tarif etmek mümkün."

İYİ PARTİLİ AĞIRALİOĞLU: BU MECLİS'TE HER HALÜKARDA MARAZA ÇIKAR

Meclis’in en genç partisi İYİ Parti. Sandalye sayısına göre beşinci parti olan İYİ Parti’nin Grup Başkanvekili Yavuz Ağıralioğlu da yeni Meclis’te tanıklık ettikleri ortamı şöyle yorumladı: "Meclis’i kurallara uyma, kuralları işletme ahlakından çok kuralları delme, kuralların istisnası olma hevesi yönetiyor. Aslında yasama faaliyeti yapması gereken, insanların uyacağı kuralları koyması gereken mekanizma olması gereken Meclis, kendi koyduğu kuralları delmeye hevesli bir siyasi üslupla yönetiliyor. Bu Meclis’te her halükarda maraza çıkar. Benim bu Meclis’te 5 ayda görebildiğim, kuralları işletmeye değil, kendi siyasi vizyonuna uygun hale getirmeye heves etmiş bir çoğunluk. Bu Meclis’in saygınlığına da zarar veriyor."

'BU GELDİYSE BİR HİKMETİ VARDIR'

Yeni sistemin propagandasında kullanılan “Güçlü Meclis?” ifadesi İYİ Partili Ağıralioğlu’na göre de gerçeği yansıtmıyor. Ağıralioğlu’nun mevcut durum ve bundan çıkışla ilgili değerlendirmesi şöyle: "Meclis güçlü değil. Külliye’den gelen bir takım teklifler geçiyor. Öyle ki gelen teklif üzerinde bazen iktidar grubunun da bilgisi olmuyor. McKinsey ile ekonomik danışmanlıkla ilgili anlaşma yapılacağına muhalefet ederken iktidar partisinin vatan savunur gibi savunduğunu hatırlayın. Taa ki Tayyip Erdoğan imdadımıza yetişene kadar sürdü bu. Muhalefetin imdadına Tayyip Erdoğan yetişti, Allah’tan “bu meseleyi kapatalım” dedi de vazgeçtiler. Bu durum AK Parti grubunun gelen metnin içeriğiyle ilgili olmadığının göstergesi. “Bu geldiyse mutlaka bir hikmeti vardır” diyerek savunma hattını oraya kuruyorlar. Sadece liderlerin siyasi vizyonuna bağlı bir parlamento kuvvetli olamaz. Sayın Akşener’in Meclis’teki EYT oylamasında farklı iki tutum alınması üzerine attığı, “Bir gün benden gelecek bir telefon ile vicdanınız arasında kalırsanız, vicdanınızı dinleyin” mesajını çok önemsiyorum. Liderlerin iki dudağı arasında milletvekili olma kaderi içinde olanların liderlerine rağmen vicdanlarını tercih etmeleri zordur. Türkiye’deki seçim sisteminin, siyasi partiler kanunun değişmesine bağlı olarak Meclis daha kuvvetli olabilir."

Etiketler yeni meclis güçlü