Temelli: Binali Yıldırım'ın da kaderi bu, bir yerde uzun süre kalamıyor

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Binali Yıldırım'ın AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı olamasıyla ilgili konuştu, Temelli, “Binali Yıldırım’ın da kaderi bu, bir yerde uzun süre kalamıyor. Başbakan yaptılar kısa sürede gitti. Meclis Başkanı yaptılar kısa sürede gitti. Belediye Başkan adayı yaptılar oradan da kısa sürede gidecek” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, "Yerel Demokrasi için Halk Buluşmaları" çerçevesinde Muğla'nın Milas ilçesinde düzenlenen toplantıya katıldı.

Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Temelli konuşmasında, TBMM Başkanlığı’ndan istifa edip etmeyeceği tartışma konusu olan AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Binali Yıldırım’ın adaylığını değerlendirdi.

Temelli, “Binali Yıldırım'ı aday yaptılar. Binali Yıldırım'ın da kaderi bu, bir yerde uzun süre kalamıyor. Başbakan yaptılar kısa sürede gitti. Meclis Başkanı yaptılar kısa sürede gitti. Belediye Başkan adayı yaptılar oradan da kısa sürede gidecek” ifadelerini kullandı.

Sözlerine 53 gündür açlık grevinde olan Hakkari Milletvekili Leyla Güven’e sevgilerini ileterek başlayan Temelli’nin konuşmasının satır başları şu şekilde:

BU HALK BU BORÇLARI ÖDEMEYECEK: Kayyum zulümdür, yolsuzluktur, hırsızlıktır. Bakın, giderayak Sur'un taşınmazlarını satılığa çıkarmışlar. Tüm Amed'de pankartlar asmışlar, yangından mal kaçırır gibi Sur'un taşınmazlarını satmaya çalışıyorlar. Bir belediyenin taşınmazı o kentin ortak mülküdür. Bunu üç paraya satıp oradan yolsuzluk yapma peşindeler. Tıpkı Van'da, Silopi'de, Batman'da olduğu gibi. Biz söylüyorduk inanmıyorlardı, Sayıştay raporları ortaya koydu. Bütün kayyum belediyeleri yolsuzluğa bulaşmış. Bu da yetmemiş halkın malını yandaşlara peşkeş çekiyorlar. Bu denli yüzsüzler. Yarın o belediyelerin hepsini geri alacağız. O taşınmazları alanlardan da onları geri alacağız. O yolsuzlukların da hesabını soracağız. Hani bu belediyeleri borçlandırdınız ya o borçları ödemeyeceğiz. Kim sizi borçlandırdıysa onun yanına gideceksiniz, onunla beraber bu borcu ödeyeceksiniz. Onun o denli serveti var ki bozdurur bozdurur öder. Ama bu halk bu borçları ödemeyecek.

KÜRT İLLERİNDE ÇIKARDIKLARI ADAYLAR KAYYUMLAR: O denli büyük bir acze sürüklenmişler ki aday bulamıyorlar. Bakın Kürt illerinde çıkarttıkları adaylara bakın; kayyumlar. Ben söylemiştim, "Osmaniye'den öteye geçemezsiniz" demiştim, inanmamışlardı. Şimdi tabelaya asacak isim bile bulamıyorlar. Kayyumları aday gösteriyorlar. Batıda bulabiliyorlar mı yok, döndüler dolaştılar Binali Yıldırım'ı aday yaptılar. Binali Yıldırım'ın da kaderi bu, bir yerde uzun süre kalamıyor. Başbakan yaptılar kısa sürede gitti, Meclis Başkanı yaptılar kısa sürede gitti, Belediye Başkan adayı yaptılar oradan da kısa sürede gidecek.

HUKUK İHLALİ BUNLAR İÇİN OLAĞANLAŞMIŞ: Anayasanın 94'üncü maddesini yok sayarak hem belediye başkan adayı olacaksın hem de hâlâ istifa etmeyeceksin. Bu bizi şaşırtmıyor çünkü her türlü hukuk ihlali bunlar için artık olağanlaşmış. Kendi çıkardıkları yasaları bile uygulamayan bir zihniyet Anayasa'yı da çok rahat bir şekilde ihlal edebiliyor.

DOKUNULMAZLIKLAR KONUSUNDA DA ANAYASA’YI İHLAL ETTİLER: Bu ilk değil. Dokunulmazlıklar konusunda da elbirliği ile Anayasa'yı ihlal ettiler. Birçok arkadaşımız bu yüzden tutsak. Ne acıdır ki bu Anayasa'yı bizzat yargıçlar ihlal etti. Dokunulmazlıkları Anayasa Mahkemesi'ne götürmesi gereken yargıçların hiçbiri götürmedi. Çünkü bunlar Saray'ın talimatlarıyla hareket eden yargı mensuplarına dönüştüler. Bunun sonucunda da HDP Eşbaşkanları, milletvekilleri bizzat yargıçlar eliyle mağdur edildi. Bundan ötesi de var, o da AİHM'in verdiği karardır. Bu karar yitirdiğimiz hukuka karşı hâlâ umudu taşıyan bir karardır. Yargıçların sımsıkı sarılması gereken bir kararken, bir an önce Selahattin Demirtaş'ı tahliye etmeleri gereken bir kararken bu kararı da yok saydılar. Çünkü Erdoğan dedi ki, "bu kararı tanımıyoruz".

AFRİN’E DÖNÜP BAKTIĞINIZDA TALAN GÖRÜRSÜNÜZ: Tanıdığı bir şey var savaş hukuku, tanıdığı bir şey var düşmanlık hukuku. O düşman hukukunu, savaş hukukunu şimdi Rojava'da görüyoruz, tıpkı 24 Haziran'da önce Afrin'de gördüğümüz gibi. Bugün Afrin'e dönüp baktığımızda zulüm, şiddet, talan görürsünüz. Bunlar Afrinlinin rızkının üzerine çöktüler. Afrinlilerin zeytinini ele geçirmiş, onun üzerinden ticaret yapan bir anlayış var. Bunu Tarım Bakanı itiraf etti. Bu ülke olarak sürüklendiğimiz bir ayıbı, bir aczi bize gösteriyor. Türkiye'nin sürüklendiği yer Afrinlilerin rızkıdır. Türkiye'nin sürüklendiği yer Afrin'de farklı inançlara, farklı halklara uygulanan şiddete ortak olmaktır.

ORADA TÜKİYE’YE YÖNELİK HİÇBİR TEHDİT YOK: Bu iktidar aynı anlayışla şimdi Fırat'ın doğusu dediği Rojava'yı hedef haline getirmeye çalışıyor. Oradaki unsurlar Türkiye için bir tehditmiş. Oradan Türkiye'ye yönelik hiçbir tehdit yok. Bugüne kadar olmadı. Bundan sonra da olmaz. Oradaki tüm halklar, tüm inançlar bir arada yönetim anlayışını hayata geçiriyor. Hiçbir ülkenin toprak bütünlüğüne de tehdit oluşturmuyor. Suriye halkları da bunu yapacak. Rojava dışındakiler de eninde sonunda bu doğru yolu bulacak. Çünkü dış güçlerin eliyle sürdürülen bu vekalet savaşları son bulacak. IŞİD ve onun artıkları bu savaşın aparatlarıdır. Farklı farklı isimlerle karşımıza çıksa de karşımızda bir çete zihniyeti var. Suriye bundan kurtulunca Suriye halkları bir ortak çözüm üretecek. O ortak çözümde yol gösterici olan Rojava'daki iradedir. O yüzden Rojava'yı hedef haline getiriyorlar, Rojava'yı savaşın içine çekmeye çalışıyorlar.

SANDIKLARI BOŞ BIRAKMAYACAĞIZ: Her sandıkta mutlaka görev alacağız. Sandıklarımızı boş bırakmayacağız. Okullarda ilçe seçim kurullarında görev alacağız. Sandıklarımıza, oylarımıza sahip çıkacağız. Onlar bizim irademiz, irademizi çalmalarına izin vermeyeceğiz. Şimdiden tezgahı hazırlıyorlar. Hepsi seferber olmuş polisi, askeri, valisi, kaymakamı, AKP ilçe teşkilatı gibi çalışıyorlar. Buradan bir kez daha sesleniyoruz, yaptığınız suç. Sizin tek göreviniz var o da seçim güvenliğini sağlamak. Sizin göreviniz bir partinin hesabına çalışmak değil.

CEZAEVLERİNDE EN YÜKSEK OY HDP’YE ÇIKIYOR: O denli hile ve şaibe ile hareket eden bir iktidar var ki YSK'nin görev süresini uzattı. YSK hem 16 Nisan'da hem 24 Haziran'da bu hileye ortak oldu. Görev süreleri uzatılır uzatılmaz da iktidara teşekkür mahiyetinde bir karar hazırladılar. Nedir bu karar; cezaevlerindeki tutuklular ve taksirli suçtan yatanlar oy kullanamaz. Neden? Çünkü cezaevlerinden en yüksek oy HDP'ye çıkıyor. Bu denli acz içindeler. Yasaya göre hüküm almamış olanların, tutukluların oy verme hakkı engellenemez. Bunu engelleyerek YSK anayasal suç işliyor. Cezaevindekiler cezaevinde olduğu bölge adına oy kullanamaz diyor, bulunduğu bölgeye gitsin kullansın, böyle çözümler üretmek yerine cezaevindekilerin oy hakkını gasp ediyor. İnsanların sandıklarını halktan kaçıran bir kurum bu YSK. Sandık birleştirme kararlarıyla yüz binlerce oyun sandığa girmesini engellemiştir. Bizim nezdimizde hiçbir itibarı yoktur, hiçbir güvenilirliği yoktur. Biz her şeye rağmen bizim olanı, kentimizi yönteme hakkını o sandıklardan çıkaracağız.

YENİ YIL MESAJI: İki gün sonra yeni yıla giriyoruz, yeni yılda yeni olanı selamlamak için, bu iktidardan kurtulmak için çok daha kararlı bir şekilde mücadelemizi yükselteceğiz. Cezaevinde olan tüm yoldaşlarımızın, sürgünde olan tüm yoldaşlarımızın yeni yılını kutluyorum. Yeni yıl onlara da barış, özgürlük, kavuşma getirsin. (DUVAR)