İYİ Parti Erdoğan’a 'Türkçülüğün Esasları'nı tavsiye etti

İYİ Parti Genel Sekreteri Cihan Paçacı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sen Türkçülük yaparsan Kürt de Kürtçülük yapar” açıklaması için “Talihsiz ve yanlış olmuştur” dedi. Paçacı, “Sayın Cumhurbaşkanı, Türkçülüğün alfabesi olarak kabul edilen, Ziya Gökalp’in 'Türkçülüğün Esasları' kitabını okusaydı bu yanlış değerlendirmede bulunmazdı” açıklamasını yaptı.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - İYİ Parti Başkanlık Divanı toplantısının ardından partinin Genel Sekreteri Cihan Paçacı açıklama yaptı.

Danıştay'ın Öğrenci Andı'yla ilgili kararının değerlendiren Cihan Paçacı, "Danıştay, bu iptal kararı ile Türk Milletinin hislerine tercüman olmuştur. Andımızın okutulmaması, açılım sürecinin uygulamalarından biridir" dedi.

Danıştay kararına yönelik tepkileri eleştiren Paçacı, "Danıştay kararının açıklanmasından hemen sonra Türküm demekten ve denilmesinden rahatsız olan birtakım zavallılar, Andımızı 'ırkçı', 'faşist' ve 'kafatasçı' olarak değerlendirmiş ve Danıştay’ı da yetki aşımı ile suçlayıp 'eski Türkiye özlemcileri' diye yaftalamaktan geri durmamışlardır" diye konuştu.

'TÜRKÇÜLÜK BİRLEŞTİRİCİDİR'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, dün AK Parti grup konuşmasında Türkçü olmadığını söylediğini hatırlatan Paçacı, şöyle devam etti:

"Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti grubunda dün yaptığı konuşmasında Türkçü olmadığını söyleyerek 'Sen Türkçülük yaparsan Kürt de Kürtçülük yapar' cümlesi talihsiz ve yanlış olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı, Türkçülüğün alfabesi olarak kabul edilen, Ziya Gökalp’in 'Türkçülüğün Esasları' isimli kitabını okusaydı bu yanlış değerlendirmede sanırım bulunmazdı. Türkçülük, bölücülük değil, aksine birleştiriciliktir, kapsayıcılıktır… Türkçülüğü, bölücülük olarak görmek en hafif deyimiyle bilgisizliktir, tarih bilmezliktir, Türk milletine hakaretle eşdeğerdir. İYİ Parti olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın, yargı kararını vakit geçirmeksizin uygulamaya koymasını ve Andımızın okullarda tekrar okutulmasını bekliyoruz."

Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda öldürülmesine de değinen Cihan Paçacı'nın açıklamaları şöyle:

KAŞIKÇI CİNAYETİNDE HÜKÜMETİN İHMALİ VAR: Kaşıkçı cinayetinde, hükümetimizin atması gereken adımları ve attığı adımları mukayese ettiğimizde ciddi bir "atalet" ve "ihmal" olduğunu görmekteyiz. Bu cinayet için İstanbul neden seçilmiştir? Konsolosluk diplomatik dokunulmazlıklardan vareste ve sadece yaptığı işlemlerle sınırlı iken olayı aydınlığa kavuşturacak şahıs olan konsolosun ülkeden çıkmasına neden müsaade edilmiştir? Konsolosluk hizmet binası ve konutların aranması, Suudi yetkililerin “aranabilir” demesine rağmen, neden geciktirilmiştir? Bu soruların cevapları mutlaka ortaya çıkarılmalı ve tüm adımlar yargının kontrolünde atılmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanının “Suudi Arabistan Kralı’nın bana yaptığı açıklamalarını şahsen samimi buluyorum” şeklindeki ifadesi, maalesef yargı üzerinde etki yaratabilecek yanlış ve yakışıksız sözler olmuştur.

EMEKLİLER YAŞA DEĞİL SARAYA TAKILDI: “Milletin adamı” olduğu iddiası ile ortaya çıkanlar emeklilikte yaşa takılanlar sorununda da sağır ve dilsiz durumdadır. Altı buçuk milyon insanın taleplerine kulaklarını tıkayanlar, bir taraftan kaynak sorununu bahane etmekte diğer taraftan iktidarlarını sürdürmek için fütursuzca seçim yatırımlarına milyarlar ayırmaktadırlar. “Böyle bir yükü milletimizin sırtına yüklemeye hakkınız var mı?” diye soran iktidar, milyonlarca Suriyelinin ekonomimize getirdiği yükü görmemezlikten gelmektedir. Bu konuda önerdiğimiz orta yolu değerlendirme zahmetine bile katlanmamışlardır. Anlaşılıyor ki emekliler yaşa değil saraya takılmışlardır. Sarayın öncelikleri, milletin önceliklerinden önde görülmektedir.

HÜKÜMET YAKINDA IMF İLE MASAYA OTURMAK ZORUNDA KALACAK: Ülkemizin gerçek gündemi ekonomidir ve insanlarımızın kılcal damarlarına kadar hissettiği ve yaşadığı ekonomik krizdir. Hükümetin ve havuz medyasının tüm çabalarına rağmen Andımız ve Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda işlenen cinayet, insanımızın gerçek gündemini değiştirmeye ve yaşadığı sıkıntıları unutturmaya yetmemektedir. Mutfakta yangın vardır. İnsanlarımızın karşı karşıya olduğu gerçek enflasyon oranı yüzde 50’nin üzerindedir. Bu kesimi rahatlatacak bir uygulama olarak emekliye, sabit gelirliye ve asgari ücretliye “Kriz Zammı” adı altında, ücretlerinde iyileştirme yapılması teklifimiz, maalesef hükümet tarafından dikkate alınmamıştır. Böyle giderse maalesef hükümet yakın zamanda IMF ile masaya oturmak zorunda kalacaktır.

HER GELEN BAKAN EĞİTİMDE TAHRİBATA YOL AÇTI: AK Parti hükümetleri bugüne kadar maalesef eğitim sistemimizi yap-boz tahtasına çevirmişler, her gelen bakan, gideni aratacak şekilde eğitimde tahribata yol açmıştır. Ülkemiz için hayırlı olacak her adıma destek olacağımızı daha önce de beyan etmiştik. Bu çerçevede, açıklanan “2023 Eğitim Vizyonu”nu, iyi niyetle fakat geçmişten kaynaklanan kaygılarımızı da masanın üstünde tutarak eğitim birimlerimiz incelemeye almıştır. Hemen reddetmek yerine inceleme sonunda ortaya koyacağımız eleştiri ve önerilerimizi ihtiva eden görüşümüzü yakın bir zamanda sizler aracılığı ile kamuoyumuzla paylaşacağız.

MİLLİ BAYRAMLARIMIZ İTİBARSIZLAŞTIRMAYA ÇALIŞILIYOR: AK Parti hükümet olduğu tarihten bugüne kadar, milli bayramlarımız coşkuyla ve gerektiği gibi kutlanmamaktadır. Bu özel günlerde AK Parti hükümet yetkilileri her nedense ya hasta olurlar ya yurt dışında programları belirir ya da bir temel atma veya açılış için Başkent dışında olurlar. Bu 29 Ekim’de de havaalanı açılışı bahane edilerek kutlamalar Başkent dışına, İstanbul’a çıkarılmıştır. Bu zihniyet için Başkentimiz Ankara ve Anıtkabir, zihinlerinde uzak, ücra yerlerdir. Milletimize yapılan bu saygısızlığı, milli bayramlarımızı itibarsızlaştırma çabalarınızı kınıyoruz. İstanbul’daki şantiye kutlamasına gitmeyeceğimizi ve o gün milletvekillerimizle birlikte Ankara’daki Birinci Meclis’te olacağımızı duyuruyoruz. Tüm vatandaşlarımızı da 29 Ekim kutlamalarına katılmaya ve bu itibarsızlaştırma oyununu bozmaya çağırıyoruz.

VALİLİKLER ÜRETEN EKONOMİYİ TESİS ETMEK ÜZERE KAYNAK TAHSİSİ YAPILMALI: Yapıcı muhalefet anlayışımız gereği, öncelikle belirtmeliyim ki terörle mücadelede ciddi başarılar elde edilmiştir. Birçok cana mal olan, bölgede büyük tahribata yol açan “Açılım Projesi”nin bölge halkı üzerinde yarattığı travma yavaş yavaş silinmektedir. Güvenlik ve diğer sebeplerle özel sektörün, bölgeye yatırım yapmaya çok istekli davranmadığı bilinmektedir. O halde “Kamu, ekonomik yatırımlar yapmaz” ezberleri bozulmalı, bölgeye has yeni bir anlayış geliştirilmelidir. Bizim önerimiz, mülki amirlerin “Yerel Kalkınma Liderleri” olarak yeni bir vizyona kavuşturulmalarıdır. Bu amaçla valilik ve kaymakamlıklara, üreten ekonomiyi bölgede tesis etmek üzere kaynak tahsisi yapılmalıdır. (DUVAR)