Karamollaoğlu: 15 yıllık iktidarın manifesto yayınlaması suç itirafıdır

Saadet Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu, ekonomiyi düzeltmek için kaynakları tüketecek, üretken olmayan Çanakkale Köprüsü, Kanal İstanbul gibi yatırımların geçici olarak durdurulması gerektiğini söyledi. Karamollaoğlu, Erdogan'ın seçim manifestosu açıklamasını da eleştirdi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Saadet Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu, 15 yıllık iktidarın manifesto yayınlamasını “suç itirafı” olarak nitelendirdi. Ekonomiyi düzeltmek için kaynakları tüketen Çanakkale Köprüsü, Kanal İstanbul gibi yatırımların geçici olarak durdurulması gerektiğini söyleyen Karamollaoğlu, “İmkanlar daralıyor. Bu hükümet bu koşullarda bir dönem daha kalsın 'düzeltebilir misiniz' diye sorarsanız epeyce şüpheli olduğumu söylerim” dedi.

20 İLDE MİTİNG YAPACAK

Saadet Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı Karamollaoğlu seçim kampanyasını memleketi Sivas’tan başlattı. Sivas’ın ardından Trabzon, Konya, Kayseri, Diyarbakır, Erzurum, Trabzon, Sakarya ve Kocaeli’nin aralarında bulunduğu yaklaşık 20 ili dolaşacak olan Karamollaoğlu kampanyada sosyal medya ve televizyonlara özel önem verecek. Sivas’taki mitinginde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Karamollaoğlu’nun değerlendirmeleri şöyle oldu:

15 YILLIK İKTİDARIN MANİFESTOSU SUÇ İTİRAFIDIR: 15 yıldır iktidarda bulunan bir parti algı operasyonu yürütemez. 15 yıl iktidarda kalmış partinin hâlâ manifesto yayınlaması “bugüne kadar beceremedik, şimdi aklımız başımıza geldi. Bundan sonra çözeceğiz” manasına geliyor. “Problemin farkına şimdi vardık”, demek istiyorlar ama bu da suç itirafıdır. Cumhurbaşkanı bir kere söylüyor sonra “Allah bizi affetsin” diyor, vatandaşın ise bu hakkı yok. Vatandaşın da bu hakkı gözükmüyor. “İhanet ettik” bazen çok ileri laflar kullanıyor. Başkası kullansa, mahkemeye verse kazanır.

OHAL’İN MUTLAKA KALKMASI GEREKİR: En önemli mesele bozulan adalet düzeninin rayına oturtulmasıdır. Ekonomi, dış politika konuları da aynı anda çalışılacak konular. OHAL, adı üstünde olağanüstü durumlarda geçici olarak başvurulan bir yol. Ancak belli bir süre geçtikten sonra olağanüstü halin ortadan kalkması icap eder. Olağanüstü hal esnasında mağdur olanlara kendilerini ispat etme hakkı tanınmıyor. OHAL’in mutlaka kalkması gerekir.

ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ, KANAL İSTANBUL DURDURULMALI: Ekonomi içinden çıkılması çok zor bir mecraya giriyor. Bunun üstesinden gelinebilir. Ama mevcut politikalarda ısrarla çözemezsiniz. Bu darboğaza bu politikalar nedeniyle girdik. Buradan çıkmak istiyorsak yeni bir politikaya ihtiyacımız var. Yolsuzluk ve israf önlensin, elimizde tahmin edilemeyecek kadar büyük bir imkan çıkacak. Ekonomiyi düzeltmek istiyorsanız bundan sonra da kaynaklarınızı tüketecek sosyal, üretken olmayan yatırımları geçici olarak durdurmak mecburiyetindesiniz. Örneğin Çanakkale köprüsünün inşaatının mutlaka durdurulması icap eder, çünkü ekonomiye bir şey katmayacak. Tersine ekonominin sırtına yük olacak. Kanal İstanbul yine. Başlangıçta 'devletin bütçesinden para ayırmıyoruz ki yük getirsin' deniyor ama arkasından gelen manzaraları Osman Gazi Köprüsü'nde gördük. Şehir hastaneleri var yine. Tam geleceği ipotek diyorum. Bugün para harcanmıyor ama gelecek nesillere bugünden daha fazla yük yükleniyor. Bu nedenle imkanlarımız giderek daralıyor. Bu hükümet bu koşullarda bir dönem daha kalsın “düzeltebilir misiniz” diye sorarsanız epeyce şüpheli olduğumu söyleyebilirim. Bu politikalar Türkiye’nin ekonomisi götürülemez. Mümkün değil.

ÇAMUR ATARAK PRİM SAĞLAYAN POLİTİKA İÇİNDE OLMAYACAĞIZ: Mitingler eskisi kadar ehemmiyet arz etmiyor ama halka selam vermek, dokunmak manasına geldiği için yapmak gerek. Biz birbirine çamur atarak prim sağlayan bir mantıkla politika yapmayacağız. Ülkenin problemlerinin üstesinden nasıl gelinecek ısrarla bunun üzerinde duracağız.

MODERN EĞİTİMİ KARA TAHTAYI KALDIRMAK SANIYORLAR: Hâlâ üniversite açma peşindeyiz. Aklım ermiyor. Doğudaki bazı üniversitelerin talebesi yok. Bu eğitim değil. Eğitimin iki özelliği var. Biri değerler eğitimidir. Ahlaki değerlerin aşılanması gerekir. Dürüstlüğü, fedakarlığı öğretmek mecburiyetindeyiz. Mesleğini iyi öğrenmesi icap eder. Yolsuzluk, israf adeta kimlik haline geldi bu hükümet için. Bu doğru değil. Ne bina ne akıllı tahta, ne tablet. Dünyadaki gelişmiş dediğimiz ülkeler çocukları akıllı telefonlarla bilgisayarlarla 15 yaşından önce tanıştırmak istemiyorlar. Bizimkiler ilkokuldan itibaren kara tahtayı kaldırdık modern eğitime geçiyoruz diyor. Modern eğitimi bu zannediyorlar. Böyle bir mantık olur mu?