CHP Grup Başkanvekili Engin Altay: Seçimlerden fevkalade umutluyum

Meclis'te bulunan muhalefet partileri 24 Haziran'da yapılacak seçim kararını değerlendirdi. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, umutlu olduğunu söylerken, HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ise 'Şimdi herşey kaos altında' yorumunda bulundu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerin 24 Haziran'da yapılacağını açıkladı. Meclis'te bulunan muhalefet partileri seçim tarihini Duvar'a değerlendirdi. HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen "Alay eden yaklaşımın hesabının sorulacağını düşünüyoruz" açıklaması yaptı. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise "Türkiye, Erdoğan’ı daha fazla sırtında taşıyamazdı" yorumunda bulundu.

CHP: TÜRKİYE, ERDOĞAN’I DAHA FAZLA SIRTINDA TAŞIYAMAZDI

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay: Türkiye, Erdoğan’ı daha fazla sırtında taşıyamazdı, bence Türkiye için iyi olacaktır. Ama OHAL içinde seçim yapmak tabii ki birçok mahsuru içinde barındırıyor. Diğer ülkeler nezdinde Türkiye için kötü bir puan daha olacak, kötü bir imaj olacak. Hükümet OHAL imkanlarını çok istismar ederse Türkiye’de istenmeyen olaylar olur. Bunun yaşanmasını istemeyiz. Ama OHAL şartlarında da olsa bu CHP’nin seçimlerde birinci parti çıkmasını engelleyemez.

İttifaktan 'baskın yanıtı': Dört aydır seçim konuşuluyorİttifaktan 'baskın yanıtı': Dört aydır seçim konuşuluyor

AK Parti’ye bugüne kadar oy vermiş çok sayıda seçmen “Biz bu günaha daha fazla ortak olmayacağız, sandığa gitmeyeceğiz” psikolojisi ve ruh ikliminde. Bu eğilim AK Parti seçmeninde çok yaygın. Bununla beraber AK Parti’ye oy vermiş vatandaşlarımız Erdoğan’ın Türkiye’yi kin, hırs ve ihtirası uğruna bir büyük felakete götürdüğü konusunda bir görüş birliği içinde. Öyle baktığım zaman ben seçimlerden fevkalade umutluyum.

HDP: TOPLUMLA ALAY EDEN YAKLAŞIMIN HESABI SORULACAK

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen: Türkiye tamamen siyasi ahlakın dibe vurduğu, öngörülebilir, ilkeli ve değerlere dayalı hiçbir siyasal gerçekliğin olmadığı ortamda yönetiliyor. 2 gün önce söylenen sözlerin hiçbir anlamının olamadığı, plana dayanmadığı, aksine ya toplumdan gerçekler saklanarak ya da kendi kişisel çıkarları, parti çıkarları öncellenerek ülkeye zarar vereceği bile bile bir tercih yapılmıştır. Bu adeta bir oyuna dönmüş bir siyasi tablodur. Elbette siyasi partiler seçimi eşit özgür yapmayı göze aldıklarında gayet tabi seçim çağrısı yapabilirler. Ama belli ki ancak OHAL koşullarında seçim yapmayı göze almış, muhalefetle ancak OHAL koşullarında yarışmayı göze almış, muhalefeti susturarak her türlü etkinliği yasaklayarak, engelleyerek ancak seçime gitme cesareti olan bir iktidar bloku ile karşı karşıyayız. Biz seçime hazır olma konusunda seçim yoluyla demokratik değişimi gerçekleştirme konusunda toplumun çok güçlü bir irade ortaya koyacağını düşünüyoruz. Bu adeta alay eden yaklaşımın hesabının sorulacağını düşünüyoruz. Elbette her türlü yasaklama, engelleme eşit ve adil bir yarışın olmaması konusunda her türlü ayak oyununun gerçekleşeceği bir ortamda seçime gidiyoruz. Kotardıkları tek şey ittifak yasası, bir de hileli seçim yapabilmelerinin kanallarını, imkanlarını açmak. Onun dışında 16 Nisan’da referandumundan bu yana taahhüt edilen ne ortamı tesis ettiler ne de Meclis’ten geçirilmesi gereken Uyum Yasaları ile bir şey yapma planı içine girdiler. Şimdi her şey tam bir kaos aslında

SANDIK YOLUYLA OTORİTER REJİM KURUMSALLAŞTIRILMAK İSTENİYOR

Burada açık bir biçimde bir senaryo ile karşı karşıyayız. Bilinçli, planlı, ama sanki ülke çıkarınaymış gibi “seçim gündeme girdi”, “kaçınılmaz”, “bir an önce yapalım” gibi bir makul gerekçeye dayanmayan yaklaşım sergileniyor. Biz elbette ki seçimlere yetişebileceği her tarihe hazırlıklıyız. Çalışmaları bu doğrultuda yapıyoruz. Şu an il eş başkanlarımız toplandı. Parti kurullarını toplayacağız. Hazırlıkları yapacağız. Burada toplumdan kaçırılan bir sandık var aslında. Halkın hiç olmasa bu süreci tartışması, partilerin, milletvekillerinin, iktidar partisi milletvekillerinin bu süreci tartışmasını bile istemediler. Yani artık tek adam yönetiminin keyfi yönetiminin, 16 Nisan referandumu ile pekişen, kurumsallaşan anlayışın çok net göstergesidir bu. Türkiye’yi sürekli OHAL ile yönetmek üzere bir anayasa değişikliği yaptılar. Şimdi de OHAL’de yönetmenin tescillenmesi için bir seçim ortaya koyuyorlar. Bu sandık yoluyla, sandık aracılığıyla otoriter bir rejimi kurumsallaştırma, kalıcılaştırma girişimidir.