Pervin Buldan grup toplantısında Öcalan'la son görüşmeyi anlattı

Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, İmralı’da gerçekleştirdikleri son görüşmeyi hatırlattı. Buldan, Öcalan’ın kendilerine, “Buraya belki de son gelişiniz" dediğini aktardı.  

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Toplantıya Mahalleler Birliği'nin İstanbul, Ankara, Eskişehir ve Kocaeli'nden gelen temsilcileri, Tarım Orkam-Sen, Nükleer Santrallere Karşı Ekoloji Hareketi temsilcileri ve parti üyeleri katıldı. Buldan, Suruç Katliamında yaşamını yitiren Polen Ünlü’nün bugün hayatını kaybeden annesi Şennur Ünlü’nün ailesine de başsağlığı dileğinde bulundu.

Buldan grup toplantısında PKK Lideri Abdullah Öcalan'la son görüşmeyi anlattı. 5 Nisan 2015 tarihinde İmralı’daki son görüşmenin yıl dönümünün yaklaştığını ifade eden Buldan söyle devam etti;

'TECRİT OLMASAYDI...'

"5 Nisan tarihi benim ve Sırrı Süreyya Önder’in İmralı Cezaevi’nde yaptığımız görüşmede Sayın Öcalan’ın özellikle ifade ettiği noktalara değinmek isterim. Her görüşmemizde Sayın Öcalan’ın ifade etiği, bu sorun bu masada çözülmezse eğer muhataplarımız dışa açılacak ve bu ülke bir kriz, bir kaos yaşayacaktır. Evet, özellikle Sayın Öcalan ile son yaptığımız görüşmede bize ifade ettiği şuydu: ‘Buraya belki de son gelişiniz. Çünkü görünen o ki muhataplarımız sorunun çözümünde adım atmıyor ve ilerleme sağlanmıyor.’  Elbette ki 7 Haziran ve 1 Kasım arasında yaşananlara da dikkat çekmek gerekiyor. Ceylanpınar, Suruç ve Ankara katliamları, Sur’da, Cizre’de ve Gever’de yaşanan katliamlar, tecrit olmasaydı elbette ki yaşanmayacaktı. 5 Nisan tarihinde Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit hayata geçmemiş olsaydı darbe mekaniği devreye girmeyecekti. Tecrit yaşanmamış olsaydı, tecrit uygulanmamış olsaydı bugün OHAL ilan edilmemiş olacaktı. Ve bu ülke, KHK’lerle yönetilmemiş olacaktı"

Buldan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde;

CPT RAPORUNU NEDEN BEKLETTİNİZ? Türkiye’ye, AKP Hükümeti’ne seslenmek isteriz. 2 yıl neden beklettiniz bu raporu? Bu, sizin barışa, Kürt halkına olan yaklaşımınız, Sayın Öcalan’a olan yaklaşımınızdan kaynaklıdır. Her ne kadar bugün sesimizi duymasa bile, dış dünyayla bağlantısı kesilmiş olsa bile Sayın Öcalan’a sevgi ve selamlarımızı gönderiyoruz.

SÜREÇ TEKRAR BAŞLAMALI: Bu anlamda Sayın Öcalan’la diyalog sürecinin tekrar başlatılması ve maruz kaldığı tecrit politikasına son verilmesi, ailesiyle, avukatlarıyla, siyasi heyetlerle görüşmesinin sağlanması Türkiye’nin geleceği açısından elzemdir.

YAYIN İNSANLIK SUÇUNUN BELGESİDİR: HaberTürk yayını insanlık suçunun belgesidir. Çünkü Afrinliler, ÖSO çetelerinin zulmünü, hırsızlığını, tecavüzünü anlatıyor, ama tercüme yapan AFAD yetkilisi zat, “ÖSO değil YPG yaptı” diye kandırarak ifade etmeye çalışıyor. Bu bir rezalettir. Afrin’deki gerçeklerin üzerini yalanlarınızla örtemezsiniz. İşte HaberTürk kanalında tercümanlık yapan bir AFAD yetkilisi marifetiyle bunu YPG olarak Türkiye halklarına yutturmaya çalışıyorsunuz, ama Türkiye toplumunun sizin yalanlarınıza da, yaptığınız haberciliğe de karnı tok.

BM'Yİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ: İşte bu anlamda, Birleşmiş Milletler’i özelikle acil bir müdahaleye davet ediyoruz. Talan, yağma ve insanlık suçlarını önlemeye çağırıyoruz. Bir kez daha söz veriyoruz. Afrinliler kendi yaşadıkları topraklara mutlaka geri dönecektir. Çünkü Afrin Afrinlilerindir.

SANATÇILAR BARIŞIN YAYINDA YER ALMALI: Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hafta sonu yanına sanatçıları alarak Afrin sınırına gitti. Hatay’a gittiler ve belli ki, aslında Afrin işgaline toplumdan bir destek alamadıkları için, bunlar üzerinden bir toplumsal destek üretmeye çalışan bir zihniyet var. Sanatçıların durması gereken yer barış olmalıdır. Hiçbir sanatçı savaştan yana olmamalıdır. İnsan ölümlerinden yana olmamalıdır. Biz gerçek sanatçıları tanıyoruz. Ahmed Arifleri, Aşık Mahsunileri tanıyoruz. Biz Ahmet Kayaları, Yılmaz Güneyleri tanıyoruz. Onlar Türkiye halklarının gönlünde, vicdanında gerçek sanatçılar olarak hala yaşıyorlar. Gerçek sanatçı halkına hizmet eder, barışın yanında saf tutar. O yüzden Afrin sınırına gidip pozlar veren, şarkılar söyleyen sanatçıların bu ülkede yerleri elbette ki farklı olacaktır. Biz hiçbir sanatçımızın ölümlerden yana olmasını tercih etmeyiz. Eğer bu ülkeye katkı sunmak istiyorsanız, bu ülkenin geleceğine yatırım yapmak istiyorsanız, işte o zaman barışın yanında saf tutacak ve barış türküleri söyleyeceksiniz. “Afrin’e gitmeyin, Minbiç’e gidin” diyen sanatçılar şunu çok iyi bilsin ki, Afrin de Kürtlerindir, Minbiç de Kürtlerin; Diyarbakır da Kürtlerin, Şırnak da Kürtlerindir.

KADINLAR EN ÖNDE OLACAK: İktidarın savaş politikalarından bir türlü vazgeçmediğinin bir göstergesi de kadınlara olan yaklaşımıdır. Geçtiğimiz hafta Meclis’te kadın sanatçıların sahneye çıkmasının İsmail Kahraman tarafından engellendiğine tanık olduk. AKP Hükümeti’nin yaratmak istediği kadın tipi evinde oturan, kocasına hizmet eden kadın tipidir. AKP’nin elinde olsa bugün kadınlar yaşamın hiçbir alanında sokağa çıkmayacak. Tiyatroya, sahneye çıkmayacaklar. Milletvekili şu kürsüde konuşma bile yapamayacak. Ancak biz öyle bir kadın tipi  yarattık ki, erkeklerin tahakkümü altına girmeyen bir kadın tipi.

AKP-MHP 2019’A KADAR BEKLEYEMEZ: İşte bunun için, seçimlerde özellikle 2019 diyorlar, ama erken bir seçimin yapılacağını da biliyoruz. Kamuoyuna yalan söyleyip, seçimler zamanında yapılacak deyip, arka kapılarda seçim tarihini bile belirliyorlar. AKP-MHP Koalisyonu 2019’a kadar bekleyemez.

DEMİRTAŞ'A CEZA VERİLECEĞİ YÖNÜNDE DUYUMLARIMIZ VAR: İstanbul ve Ankara milletvekillerimiz Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder’in Nisan ayında duruşmaları var. 11 Nisan tarihinde Sevgili Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu dosyadan Ankara Sincan Cezaevi’nde duruşması yapılacak. Yine 16 Nisan’da İstanbul Silivri’de 2013 Newrozu’nda yaptıkları konuşmadan dolayı hem Selahattin Demirtaş, hem de Sırrı Süreyya Önder’in birlikte yargılandıkları duruşma var. Biz tüm bu davaların, demokratik siyasetin kapısına kilit vurulması sürecinin yargıdaki ayağı olduğunu biliyoruz. Selahattin Demirtaş geçenlerde twitter hesabından bir mesaj yayımladı ve kendisine ceza verileceği yönündeki kaygılarını ifade etti. Biz de bu duyumları alıyoruz. 16 Nisan’da yapılacak duruşmada Selahattin Demirtaş  ve Sırrı Süreyya Önder ‘in ceza alacakları yönünde duyumlarımız var. Ve bunun bir talimat olduğunu biliyoruz. Çünkü bu kararlar siyasi kararlar ve bu kararların bizzat Saray’dan verildiğinin bilinmesi gerekiyor.

MUSA ANTER'İN MİRASI YARIM KALMAYACAK: Özgürlükçü Demokrasi gazetesine geçen hafta kayyum atandı. Doğan Medya Grubu’nu parayla satın aldılar, Özgürlükçü Demokrasi’yi satın alamadıkları için hem gazeteye hem matbaaya kayyum atadılar. Tıpkı seçimlerde belediyelerimizi alamadıkları için belediyelerimize kayyum atadıkları gibi, şimdi de halkın gazetesine kayyum atıyorlar. Oysa biz biliyoruz ki, Özgürlükçü Demokrasi gazetesi, Musa Anter’in bıraktığı bir mirastır. Musa Anterlerin mirası asla yerde kalmaz. Onu devralanlar bu mücadeleyi sürdürmeye devam edecekler. Özgürlükçü Demokrasi gazetesi halkına ulaşmaya devam edecek. Oraya kayyum da atasanız,  Özgürlükçü Demokrasi gazetesi çalışanları, hatta bizler her birimiz birer Özgürlükçü Demokrasi çalışanı olarak halkımızla buluşmaya devam edeceğiz. Bu bayrak yere düşmeyecek, Musa Anter’in mirası yerde kalmayacak.