Kürkçü: NATO’yla hesaplaşılacaksa önce gladyo tasfiye edilmeli

Askeri bütçedeki artışı eleştiren HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, bu duruma gerekçe olabilecek bir tehdit olmadığını söyledi. Kürkçü, NATO'dan çıkma tartışmalarına ilişkinse öncelikle NATO vesilesiyle oluşturulan gladyo ile hesaplaşmak gerektiğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Milli Savunma Bakanlığı bütçesi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Kürkçü, askeri harcamalardaki artışa dikkat çekerken, herhangi bir tehdit artışı olmadan yapılan bu harcamaların halkın ve toplumun tasarrufundan götürdüğünü ifade etti.

Tehdit algısı olarak 'Fethullah Gülen, DAİŞ ve PKK' ile süren çatışmanın öne sürüldüğünü anlatan Kürkçü, Gülen'le ilgili girişimin bastırıldığını, IŞİD'le mücadeleye ayrılan kaynakların sınırlı olduğunu, PKK'yle sürdürülen çatışmanın boyutlarının ise askeri boyutlarla ölçülemeyecek kadar sert olduğunu söyledi.

28 ŞUBAT'TAN VAZGEÇİLMESİNİN SEBEBİ 7 HAZİRAN SONUÇLARI 

Hükümetin 28 Şubat 2015’te  Dolmabahçe'de ortaya konan çözüm deklarasyonundan vazgeçmesini büyük ölçüde 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarıyla ilişkilendirdiklerinin altını çizen Kürkçü, Suriye'nin Türkiye'nin meselesi oluşunun da Davutoğlu'nun açıklamalarıyla başladığını ifade etti.

NATO'SUZ YAŞANIR

Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin, eğitim, çalışma ve çevre bakanlıklarına aktarılmasını talep eden Kürkçü Türkiye'nin NATO'dan çıkması tartışmalarına da şu sözlerle değindi:

"Türkiye’nin sol muhalefeti, sosyalist hareket, Türkiye’nin NATO’dan çıkmasını sadece bugün değil, NATO kurulduğu günden beri savunageldi. ...Eğer Türkiye’de NATO’nun topluma verdiği çok önemli bir zarar varsa o da NATO Anlaşması’nın gizli bir maddesinin NATO’ya üye olacak bütün devletlerin sivil yurttaşlarından kurulan bir antikomünist örgüt ihdası mecburiyetidir. Türkiye bu örgütü kurmuştur ve bu örgüt Soğuk Savaş sona erdikten sonra bütün öteki ülkelerde tasfiye edilirken Türkiye’de tasfiye edilmemiştir. Türkiye’nin derununda bu NATO örgütü yaşayagelmektedir. Kim tarafından kontrol edildiğini ben şimdi bilmiyorum ama bütün 1960’lar, 1970’ler, 1980’ler bu örgütün haklarımıza karşı açtığı savaşla geçti. O yüzden NATO’yla meseleyi çözecek, NATO’yla hesap göreceksek buradan başlamayı tavsiye ediyorum. Hükûmet bu gizli örgütü, gladyoyu tasfiye yönünde kollarını sıvarsa işte o zaman hakikaten NATO’yla ciddi bir tartışma yapıyor demektir.

Beri yandan, NATO’suz yaşanır; NATO üyesi olmayan Avrupa ülkeleri var, NATO’yla çeşitli zamanlarda askerî ittifakını askıya almış olan ülkeler var, geri dönüşler var. Türkiye böyle bir opsiyonu hakikaten değerlendirecekse o zaman Türkiye’ye lazım gelen, artan savaş politikaları, artan militarizm değil, yurttaşlarıyla uzlaşma, yeni bir uzlaşma kapısı açma, askerî harcamalarını minimize etme, bunun yanında bütün komşularıyla barışçı ilişkiler kurabileceği bir dış siyaseti benimsemek olabilir."

VİCDANİ RET HAKKI PEKALA MÜMKÜN

Konuşmasında vicdani ret hakkına da değinen Kürkçü, Türkiye'nin Avrupa Konseyi'ne 2004'te geri dönerken verdiği 12 sözden sadece birini, ombudsmanlık tesisini yerine getirdiğini, geri kalanlar arasında Milli Savunma Bakanlığı'nı ilgilendiren en önemli meselenin de vicdani ret olduğunu anlattı.

"Anayasa 'vatan görevi' denilen şeyin askerlik mi, başka usullerle mi yapılacağını kanunla kayıt altına alınacağını söyler. Dolayısıyla Askerlik Kanunu’nda ve diğer buna bağlı olarak çıkarılacak kanunlarla birlikte vicdani ret hakkının tanınması pekala mümkündür. Böylelikle aslında toplumsal olarak gerekli olan fakat kimsenin buna verilen ücreti, işi yapmaya değer görmediği için yapılmayan pek çok toplumsal görev, askerliği değil de bunu seçecekler tarafından yerine getirilebilir."