'Türkiye Sur nedeniyle uluslararası alanda hüküm giyebilir'

Aralarında aydın, yazar ve sanatçıların yer aldığı Sur’la Dayanışma Platformu, Sur'a ziyaret düzenledi. Sur'la Dayanışma Platformu üyesi Ayşe Erzen, 'Sur nedeniyle Türkiye'nin hüküm giyeceğini' söyledi. 

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Türkiye’deki aydın, yazar ve sanatçıların bir araya gelerek oluşturduğu Sur’la Dayanışma Platformu, Sur İlçesi’ni ziyaret etti. Sur’un Yıkımına Hayır Platformu ile ortak çalışma yürüten Sur’la Dayanışma Platformu üyeleri yıkımın devam ettiği Alipaşa Mahallesi’nde yurttaşlarla görüştükten sonra basın açıklaması yaptı. Açıklamaya her iki platform üyelerinin yanı sıra HDP Diyarbakır milletvekilleri Feleknas Uca ile Nimetullah Erdoğmuş da katıldı. Açıklamadan önce konuşan HDP Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş “Sur deyince aklımıza tarih geliyordu. Sur bir medeniyet kaynağıydı. Geldiğimiz noktada bu medeni miras ters yüz edildi. Bu büyük medeni hazine bugün ayaklar altında bulunmaktadır. Yıkımlarla Sur’un kimliğinin değiştirilmesi mümkün değil. Bu yanlışta, bu yıkımda ısrar edilmesin. Türkiye uluslararası evrensel değerler açısından bir mahkumiyet yaşamasın” dedi.

'ÇOCUKLARIN EĞİTİM HAKKI İHLAL EDİLDİ'

Yıkımın yapıldığı alanda platform adına konuşmayı Sur’la Dayanışma Platformu üyelerinden Prof. Dr. Ayşe Erzen yaptı. Erzen şunları söyledi; “Her gün ayrı bir dramın insan hakkı ihlalinin yaşandığı Alipaşa’da kamu otoritesi acımasız yüzünü sergilemeye, TOKİ görevlileri zor durumdaki sakinleri pazarlıklarla anlaşmaya zorlamaya, Alipaşalılar da varlık savaşı vermeye devam ediyor. Alipaşa’dan sonra Lale bey Mahallesi’ne gelecek ve aynı insanlık dramı bu kez Lalebey’de sergilenecektir.  Alipaşalı çocuklar yeni eğitim ve öğretim yılına okulsuz başladılar. Çocukların eğitim hakları ihlal edilmiş durumda, hala nereye kaydolacakları belli değil”

'TÜRKİYE'DEN RESMİ YANIT'

Erzen açıklamasına şöyle devam etti: “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne bağlı, başta Yaşamaya Elverişli Konut Hakkı Özel Raportörü olmak üzere, Kültürel Haklar, Toplanma ve Örgütlenme Özgürlüğü, Yerinden Edilmiş Kişilerin İnsan Hakları ve Azınlıkların Sorunları alanlarında çalışan beş raportör, 21 Eylül 2016’da Türkiye Cumhuriyeti hükümetine ortak bir çağrı yaparak Aralık 2015’ten beri Diyarbakır’ın Sur İlçesi’nde tarihi binaların ve konut alanlarının tahrip edilmeleri iddiaları ve bölgenin kentsel dönüşüm ve yenilenme için kamulaştırılması planları konusunda hükümeti bilgi vermeye davet emişlerdir. Bu başvuru sonucunda Şubat 2017’de Türkiye, BM raportörleriyle her zaman işbirliğini sürdüreceğini beyan ederek ilgili raportörlere resmi yanıtını iletmişlerdir.”

FARHA, TÜRKİYE'YE GELMEK İÇİN BAŞVURU YAPTI

Konut Hakkı Özel Raportörü Sayın Leilani Farha’nın Sur için Türkiye’ye gelmek için resmi başvuru yaptığını söyleyen Erzen, “Öte yandan tüm insan hakları mekanizmalarında ‘ilk görüşte’ insan hakkı ihlali kabul edilen zorla tahliye ve yıkımların devam etmesi ve ayrıca sadece Sur’da değil ülke çapında konut hakkı ihlalleri ve mağduriyetlerinin artması nedeniyle Konut Hakkı Özel Raportörü Sayın Leilani Farha, 2018 yılı içinde Türkiye’ye ziyaret için resmi başvurusunu yapmıştır. Raportörlere yanıtında işbirliğine verdiği önemden bahseden hükümetin bu başvuruyu geri çevirmemesini talep ediyoruz. Ayrıca teamüllerin aksine Konut Hakkı Özel Raportörünün şimdiye kadar Türkiye tarafından hiç davet edilmediği düşünülürse, bu başvurunun kabulü sadece Sur açısından değil afet dönüşümü riskli alan acele kamulaştırma zorla tahliye sarmalındaki tüm Türkiye mahalleleri açısından da önem kazanmaktadır” dedi.

'TÜRKİYE HÜKÜM GİYEBİLİR'

Uluslararası sözleşmelere dikkat çeken Erzen şunları söyledi: “Sur’da yaşananlar birçok insan hakkı ihlalinin yanı sıra Türkiye’nin uluslararası insan hakları sözleşme ve mekanizmalarındaki yükümlülükleri ve kendi anayasası doğrultusunda garanti altına alınmış olan konut hakkının da ilk görüşte insan hakkı ihlali sayılan zorla tahliye vasıtasıyla ihlali anlamına gelmektedir. Bunun yanı sıra hukuk rejimi ve yargı süreçleri açısından da vahim durumlar söz konusudur. Diyarbakır Sur ile ilgili riskli alan ve acele kamulaştırmaların iptaline ilişkin açılan davalarda Danıştay, yerleşik içtihatlarına, yargı kararlarına rağmen Sur özelinde bu kararlara aykırı olarak ve içtihat değiştirerek yıkımın devam etmesi sonucunu doğuracak şekilde kararlar vermektedir. Bütün bunları yan yana koyduğumuzda devletin ve hükümetin önümüzdeki aylarda uluslararası kamuoyu ve kurumlar nezdinde oldukça sıkıntılı durumlar yaşayacağını hatta hukuken hak ihlallerinden dolayı hüküm giyeceğini söyleyebiliriz. Platform olarak yurttaşlık görevimizi yerine getiriyor ve hükümeti bu ihlallerden vazgeçme çağırıyoruz”