Erdoğan'ın eski başyaveri: Kripto olsam suikasti ben yapardım

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde başyaverliğini yapan ve suikast timi davasında yargılanan Ali Yazıcı ifade verdi. Yazıcı, " 'Kripto FETÖ'cü' diye kendimi çok iyi saklamışım kripto olsaydım suikasti ben yapardım. Suikasti ben yapsam bundan daha mı ağır yargılanacaktım? Aracında şoför ve ben vardık, saatlerce yolculuk yaptığım oldu" dedi. Mahkeme başkanı Baştoğ'dan ise dünkü 'ispatlayamayan alçak şerefsizdir' ifadeleri için açıklama geldi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimine ilişkin, 3'ü firari, 43'ü tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın dördüncü duruşmanın dördüncü oturumu başladı. Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce adliye binasındaki salonların fiziki yetersizliği nedeniyle Muğla Ticaret ve Sanayi Odası'nın salonunda görülen duruşmaya, tutuklu sanıklardan bazıları, geniş güvenlik önlemleri altında getirildi. Mahkemenin savunmalarını hazırlamaları için vareste tutulmalarına karar verdiği sanıklar ise getirilmedi. Sanıklar, jandarma eşliğinde mahkeme salonuna alındı.

'BENİ CUMHURBAŞKANI SEÇTİ'

Duruşmada ifade veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdogan'ın Başyaveri Ali Yazıcı, savunmasında kendisine yönelik suçlamalara cevap vermeyip sadece "kripto FETÖ'cü olsa her zaman yanında olduğu için suikasti de kendisinin yapabileceğini" söyledi. Savunmasına yaverlik görevine nasıl seçildiğini anlatarak başlayan Ali Yazıcı, şöyle dedi, "2015 yılında Mart ayında kıta komutanı olarak kıtaya çıkmam lazımdı. Mart ayında tayinim çıkmadı. Listede ismimi bulamayınca yetkili yerlere sordum. Bana yerlerin atama için boş bırakıldığını söylediler. Bunlardan biri de muhafız alay komutanlığıydı. Bunların seçimi kritik olduğu için daha sonra yapılacaktı. Mayıs ayında tayin açıklandı benim tayinim yine çıkmadı. 15 Haziran'da benim yaverlik atamam yapıldı. Sayın Cumhurbaşkanı, muhafız alay komutanını da kendisinin seçeceğini söylemiş. Genelkurmay'da üç isim belirleniyor, üç isimden birisi de benim ismim. Sayın Cumhurbaşkanı'nın önüne liste gidiyor, bizzat beni başyaver olarak seçiyor. Ben hep komutan olarak planlamışım kıta komutanı olarak atamam yapılacaktı fakat sebebini bilmiyorum sayın Cumhurbaşkanı gerekli araştırmaları yaptırmış, beni başyaveri olarak istemiş ben aday olmamama rağmen son iki yılıma girmeme rağmen ben seçildim."

27 Temmuz 2015 tarihinde göreve başladığını, hakkında bütün istihbarat birimlerinin köyüne mahallesine kadar araştırma yaptığını anlatan Ali Yazıcı, "Yanındakiler, alınabilecek, güvenebilecek Sayın Cumhurbaşkanı'nın bakışıyla beni bulduklarını söylediler. Bunlar ne derece doğru bilmiyorum böyle söylediler. Ne ben aday oldum ne de Türk Silahlı Kuvvetleri beni aday gösterdi. 27 Temmuz'da göreve başladım. Hatta TSK'daki bazı komutanların beni AK Partili olarak gösterdiklerini duydum, devir teslim esnasında bazı konularda bunun yansıdığını gördüm. TSK'daki bana bakış AK Parti personeli olarak gördükleri yönündeydi" dedi.

'SAYIN CUMHURBAŞKANI SEZERDİ'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk bakışta her şeyi sezecek bir kişi olduğunu, insiyatif alıp gerektiğinde bakanları, genelkurmay başkanını değiştirecek biri olduğunu, bunun önünde yasal engel bulunmadığını da vurgulayan Ali Yazıcı, "TSK'da benim gibi sıradan bir personele 'bunu alın' demesi bir saniye bile sürmez. Kimse de sıkıntı çıkartamaz, kimse ona 'hayır' diyemez. Bir yıl boyunca ailesi dahil araçta, helikopterde nerede olursa olsun her yerde beraberdik. Hiç mi bir şey sezmedi? Kendimi saklama konusunda bu kadar mı başarılıyım? Ben saklasam bile Sayın Cumhurbaşkanı bunu sezerdi. Bir yıl boyunca hiç evde kalmadım, hep yanındayım. Araçta, törenlerde birlikteyim, Hiç mi bir şey sezdirmedim? Bir yıl boyunca ben kendimi saklasam bile Sayın Cumhurbaşkanı'nın etrafındaki danışmanlarından saklamam mümkün değil" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz öncesinde 'tatile ayrılacağını kendilerinin de ayrılabileceğini' söylediğini, bunun üzerine de Tokat Erbaa'daki ailesinin yanına gittiğini ifade eden Ali Yazıcı, 14 Temmuz günü ise Ankara'ya döndüğünü söyledi. 15 Temmuz günü Muhafız Alay Komutanlığı'nda kahvaltı yaptığını, Antalya'ya gitmek üzere de yol çıktığını anlatan Ali Yazıcı, nizamiye çıkışında Yarbay Emin'in gelip Antalya'ya gitmek için yanına bindiğini söyledikten sonra, "Nizamiyede sosyal tesislerde Emin Yarbay 'sizle gelebilir miyim' dedikten sonra yanımdaki astsubayı bırakıp onu aldım. Ben kendisini muhafız alayına atanmış personel olarak biliyordum. Tereddüt etmeden araca aldım. Daha önce hiç görmemiştim. Şimdi düşündüğüm zaman darbe için gitseydim Emin Yarbayı yanıma almama gerek yoktu, daha güvendiğim birini alırdım, onlardan birini alırdım. Onu neden alayım? 4'ü tutuklu kara, deniz yaverini alırdım. Bana Emin Yarbayı yanıma almamı darbe yönünden mantığını söylesin ben de kabul edeceğim. Emin Yarbayın nerede yargılandığını bile bilmiyorum. Darbeyle ilgili yönlendirilmiş, tuzağa düşürülmüş olabilirim. Ben darbede yer almak istesem Sayın Cumhurbaşkanı'nın yanındayken bu darbeyi yapalım derdim. Eğer darbecilerle birlikte hareket etseydim" dedi.

'YANINDAYKEN ZARAR VEREBİLİRDİM'

15 Temmuz gecesi Çiğli'den kaldıktan sonra 16 Temmuz günü saat 11.00 sıralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanına gitmek için İstanbul'a doğru yola çıktığını ancak Ankara'ya gitmesini istendiğini söyleyen Ali Yazıcı, "Benim seçimimde dahlim olmadı, seçenler bir günde 'FETÖ'cü, darbeci' ilan ettiler bir kenara attılar. Konsey üyesi suçlamaları oldu, konseyi ilk defa burada duydum. 'Kripto FETÖ'cü' diye kendimi çok iyi saklamışım kripto olsaydım suikasti ben yapardım. Suikasti ben yapsam bundan daha mı ağır yargılanacaktım? Aracında şoför ve ben vardık, saatlerce yolculuk yaptığım oldu, 180 kilometre hızla gittik. Silahım istediğim zaman yanımdaydı, bizzat kendisine zarar vermesem bile şoföre, araca zarar verirdim. Ben bu kadar kriptoysam bunları neden yapmadım? Suikast için bana güvenmemişler mi? Bir kişi bulmuşlar ve onun üzerinden en tehlikeli kripto FETÖ'cü bir yıl boyunca yanında yolculuk yapmışım. Neden kriptoysa zarar vermesin? FETÖ'cü olsam yanında olmasına müsaade eder mi Cumhurbaşkanı. Hiç mi beni takip ettirmedi, telefonlarımı dinletmedi, HTS kayıtlarım gündeme gelmedi" dedi.

SUÇLAMALARA İSE CEVAP VERMEDİ

Bu arada Ali Yazıcı'nın iddianamede kendisine yönelik suçlamalara ise cevap vermediği görüldü. 15 Temmuz günü cumhurbaşkanlığı yetkililerine Antalya yolunda Afyon yakınlarında olduğunu söyleyen Ali Yazıcı'nın bu sıradaki HTS kayıtlarında Aydın'ın Çine İlçesi'nde bulunduğu tespit edilmişti. Ayrıca 15 Temmuz sabahı Muhafız Alay Komutanlığı'nda kamelyadaki toplantı hakkında da yine konuşmadığı görüldü. Yarbay Emin'in yol boyunca telefonunu kullandığı ve Okluk Koyu'nun havadan fotoğraflarının kendisine gösterildiğine ilişkin suçlamalara yönelik yanıtları savunmasında yer almadı.

'İFTİRA ATANLARI ALLAH'A HAVALE EDİYORUM'

Duruşmada daha sonra tutuklu sanıklardan üsteğmen Murat Köse savunmasını yaptı. Olaya ilişkin delillerin kasıtlı olarak karartıldığını ileri süren Murat Köse, bunları karartanlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Mahkemenin bir an önce bitirilmek istenmesinin de duruşmaya gölge düşürdüğünü öne süren Murat Köse, diğer sanıklar gibi kendilerinden önce başka bir grubun Marmaris'e geldiğini iddia edip, "Tanık ifadeleri bizden önce bir grubun saat 24.00-02.00 arasında geldiği helikopterden iple indiğini ortaya koyuyor" dedi. Bu sırada araya giren mahkeme başkanı Emirşah Baştoğ, "Savunmanın can alıcı bölümlerini söylesen. Bunların hepsinden bilgimiz var. İfadelerin tamamını iki kez baştan sona okuduk" dedi.

Murat Köse'nin SEGBİS üzerinden kayıt altına alınan konuşmaların bazı yerlerinin hatalı olarak deşifre edilmesini gündeme getirip kasıt araması üzerine de başkan Emirşah Baştoğ, "Çözümde bunu yapan isimlerde kasıt yok ancak hata olabilir. Amiyane tabirle bir yerden yağ çıkarmaya gerek yok" diye konuştu.

DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA YAPTI

Duruşmaya öğle arası veren mahkeme başkanı Emirşah Baştoğ, yeniden başlayan duruşma öncesinde açıklamalarda bulundu. Sanıkların dün mağdur avukatlarıyla yemek yediğine yönelik dedikoduları gündeme getirmesi üzerine, "Bunu ispatlayamayan alçak şerefsizdir" ifadesini kullanan Emirşah Baştoğ, "Müşteki avukatlarıyla yemek yediğimize yönelik sarf ettiğim sözlerim sanıklara yönelik değil. Medyada yer almayı seven biri olmayı tercih etmiyoruz. Ancak dava nedeniyle sık sık medyada konu oluyoruz. Bizim hiçbir yerde müşteki avukatlarıyla yemek yemişliğimiz, su içmişliğimiz, çay içmişliğimiz yoktur. Beni bugüne kadar hiçbir şekilde ziyaret etmediler. Mahkeme kaleminde bile ki haklarıdır zaman zaman sanık avukatlarıyla orada karşılaşıyoruz. Dilekçe vermeye geldiklerinde onlarla orada bile karşılaşmadık. Benimle görüşmeye yönelik en ufak talepleri bile olmadı. İftirayı atanları Allah'a havale ediyorum" dedi. Sanıkların savunmalarına yönelik taleplerine karşılık konuşan Emirşah Baştoğ, "Hepiniz ekim ayı diyorsunuz ancak ikinci heyet oluşturuldu, üzerimizdeki yük kalktı. Yoğun dava trafiğimiz kalmadı. Biz de duruşmayı hızlandırdık" dedi.

'HADDİNİ BİL'

Murat Köse'nin savunmasında sık sık dosya dışında olan kişilere yönelik ithamlarda bulunmasının ardından Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarını gündeme getirip, kendilerine operasyon yapan, yargılayan kişiler için de 'FETÖ'cü' imasında bulunması üzerine, salonda gerginlik yaşandı. Murat Köse'nin sözünü kesen Baştoğ, "Herkesi, bizi 'FETÖ'cü' olarak ilan ediyorsun. Haddini bil, bizlere bu şekilde ithamlarda bulunamazsın. O şekilde suçlamak senin haddin değil" dedi. Murat Köse savunmasında ayrıca kendilerinin 'kripto FETÖ'cü' olarak değerlendirilmelerinin de 'paranoyakça' bir yaklaşım olduğunu ifade etti. (MUĞLA/DHA)