CHP'li Salıcı Vicdan ve Adalet Nöbeti'nde: Adalet ve demokrasi için bir araya geleceğiz

HDP'nin İstanbul'da devam 'Vicdan ve Adalet Nöbeti'nde konuşan Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy "Şimdi 'değersiz bir yalnızlık' ve hatta 'stratejik rezalet' söz konusu" dedi. Nöbetteki HDP'lilere bu gün de çok sayıda destek ziyareti gerçekleştirildi. Destek için gelenlerden biri de CHP İstanbul Milletvekili Salıcı idi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 'Vicdan ve Adalet nöbetinin' 4'ncü gününde ilk açıklamayı HDP Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy yaptı. Özsoy, Türkiye'nin içeride yürüttüğü politikalar nedeniyle dış politikada yaşadığı sorunlara değinerek, "Yaşanan hukuksuzluklar ve 'stratejik derinlik'ten bir müddet sonra Türkiye yalnızlığa sürüklenmişti. Şimdi 'değersiz bir yalnızlık' ve hatta 'stratejik rezalet' söz konusu" dedi.

Özsoy'un açıklamalarından başlıklar şöyle:

HATALARI TÜRKİYE HALKI ÖDÜYOR: Erdoğan dış politikayı şahsileştirmiş durumda. İçte uyguladığı çatışma siyasetini dışta da uygulamaya çalışıyor. Dünyada Erdoğan'a karşı ciddi bir tecrit söz konusu. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı olarak onun yaptığı bu hataları Türkiye'de halk ödüyor. Erdoğan, bütün toplumsal kesimlere zarar veren bu uygulamalardan vazgeçmeli. Türkiye açık bir cezaevine dönmüş durumda. Erdoğan dışarda sıkıştıkça içeride demokratik güçleri çok yoğun bir tecrit altında bırakarak siyaset uyguluyor. Kendisine diyoruz: Bu şekilde kimse ayakta duramaz. Hiç bir ülke bu kadar zulmü kaldıramaz. Şu an Türkiye'nin imajı, ekonomisi ciddi anlamda bozulmuş durumda.

HDP'nin Adalet ve vicdan nöbeti: Bizi parkın en ağaçsız bölümüne sıkıştırdılarHDP'nin Adalet ve vicdan nöbeti: Bizi parkın en ağaçsız bölümüne sıkıştırdılar

HALKTA BIKKINLIK OLUŞTU: Erdoğan dünyaya gürledikçe bunun sıkıntılarını herkes yaşıyor. Yakın zamanda eş genel başkanımıza 'terörist' demişti. Dışarıda gözlemlediğimiz şudur; Erdoğan dışarıda terörizme destek veren bir lider olarak biliniyor. Türkiye'nin birkaç ülkeyle ilişkisine değinmek istiyorum, Erdoğan'ın tek kaygısı Kürtler Suriye'de hak sahibi olmasın. Erdoğan'ın Rakka planı da çöktü. Aklını başına alıp Kürtlerle daha barışçıl bir şekilde bir yol yok mu diyeceğine ABD ile ilişkilerini allak bullak etmiş durumda. Avrupa'ya gelince... Avrupa'nın gözünde Türkiye artık bir hukuk ve demokrasi ülkesi değil. Avrupa'da maalesef Türkiye'ye karşı bir ikicilik söz konusu. Daha önce de birçok şeye göz yumdu. Semih ve Nuriye için tedbir kararı almadı. Erdoğan'ın Avrupa'yla sürekli çatışması, halkta bir bıkkınlık oluşturmuş durumda. 25 Eylül'de ciddi yaptırımlar da gelebilir. Erdoğan'ın hataları yüzünden faturasını halk ödeyecek. Umarım Erdoğan aklını başına alır.

TEK DOST KATAR EMİRİ: 'Rusya ile ilişkileri düzelttik' diyor ama böyle bir şey yok. Rusya Türkiye'yi istediği noktaya çekmiş ve Suriye'de çok rahat kullanıyor. Amerika ÖSO'ya olan desteğini çekti. El Nusra Türkiye'nin desteklediği Ahrar-u Şam'dan elini çekti. Erdoğan ve hükümeti göz kırparak 'bize Efrin konusunda bir zemin verin' diyor. Bu Türkiye için saçmasapan bir durum olur. Erdoğan'ın ortada bu kadar açık bir yol varken bu mantıksızlıkta ısrar etmesinin bu coğrafyada yaşayan halka geniş bir faturası olacaktır. Tam bir propaganda makinası ile karşı karşıyayız. Türkiye'nin tek dostu Katar emiri kalmış. Soruyoruz: Türkiye'de yaşayan geniş halk kesimlerinin ekonomik isteklerini nasıl gerçekleştirecek?

TÜRKİYE'Yİ İZLEMEYE ERDOĞAN ALDIRDI: 2002 yılında Erdoğan hükümetinin arkasında geniş bir koalisyon vardı. Şimdi baktığımız zaman içeride Erdoğan'a destek veren bu kesimlerin hiçbiri yok. Süreç içerisinde birlikte yola çıktığı insanları bir köşeye bırakmış kendisine küfür edenleri yanına almış. Aynı durum dış politikada da var. Daha önce Türkiye'nin AB'ye girmesi konusunda net destek veren kesimler şu an onu en çok eleştirenlerdir. Dediğimiz gibi dışarıda Erdoğan'ın bu yanlış politikaları yüzünden ülke tecride sürükleniyor. Erdoğan'sa içeride katı bir politika uyguluyor. Eğer içeride bunu kaldırırsa dışarıda da belki bu tecritten kurtulabilir. Türkiye'yi izleme sürecine aldıran HDP değil Recep Tayyip Erdoğan'dır. Türkiye'yi bu kadar yalnızlaştıran Erdoğan'ın kendisidir. HDP içeride ve dışarıda evrensel hukuk kurallarını savunmaktan vazgeçmeyecektir. HDP olarak biz misyonunuzu yerine getirdik, yerine getirmeye de devam edeceğiz.

Baydemir: Bu tecrit de kalkacak

osmanbaydemir .

HDP Sözcüsü Osman Baydemir de DBP İstanbul İl örgütünün ziyareti sırasında kısa bir konuşma yaptı. Alandaki polis ablukasını eleştiren Baydemir, "Bizler inanıyoruz ki bu tecrit de kalkacak. Eğer yola gelmezlerse akıbetleri Saddam gibi olur" dedi.

Keskin: Beyaz Toros'lar dönemi bitmemiş

eren .

'Vicdan ve Adalet Nöbeti'ni ziyaret eden İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de bir açıklama yaptı. Keskin, "Hepimizin bildiği gibi muhalif siyasetçiler, insan hakları savunucuları olarak çok zor süreçler yaşıyoruz. Daha önce de bu durumu yaşadık ama insanların bu kadar kolay cezaevlerine konulduğu bir süreci ilk kez yaşıyoruz. Bu bir ilktir. Cesaret insanı en çok koruyan şeydir. O nedenle biz cesaretli olmaya devam edeceğiz. 'Beyaz Toros'lar dönemi bitti' demişlerdi. Ama, Mehmet Ağar'ın 'çocuğum gibi severim' dediklerini İçişleri Bakanı yaptılar. Demek ki beyaz Toros'lar dönemi hâlâ bitmemiş. Bizler bu sivil itaatsizlik eylemini sonuna kadar destekliyoruz" dedi.

Kozanoğlu: HDP'nin yanında olmaya devam edeceğiz

ODP .

ÖDP MYK Üyesi Hayri Kozanoğlu da bugün bir grup partili ile birlikte Vicdan ve Adalet Nöbeti'ni ziyaret etti. Kozanoğlu yaptığı konuşmada, "Partimizin temsilcileri olarak sizinle yan yana durmaktan mutluyuz. Bugün direnmek bir haktır. HDP'nin Vicdan ve Adalet Nöbeti ile değişik alanlarda yürüttüğü çağrısı çok önemlidir. Her yerde HDP'nin yanında olmaya devam edeceğiz. İnanıyoruz ki bu zulüm rejimi sona erecektir. Yeter ki kararlığımızı dile getirelim" dedi.

HDK sözcülerinden ziyaret

. .

Eş sözcüler Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Onur Hamzaoğlu'nun da yer aldığı Halkların Demokratik Kongresi (HDK) heyeti de nöbeti ziyaret etti. Koçyiğit yaptığı açıklamada şunları söyledi, "Biz bu direniş hattının Türkiye açısından, Kürdistan açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Koyu bir faşizm bütün bir ülkenin üstüne çöktürülmek isteniyor. AKP ve MHP ittifakı kendisini geleceğe taşımak istiyor. Yoğurtçu Parkı'nda bir direniş açığa çıktı. HDK olarak bu direnişin zaten bir parçasıyız. Bu kutlu başlangıç hayırlı olsun."

Onur Hamzaoğlu ise 2015 yılında katliamlarla ülkeyi örülmek istenen korku duvarının 2017 yılından sonra ayakta duramayacağını söyleyerek, "Bu nöbetler bizlerin yükseldiğini, özgürleştiğini ve iktidar bloğunun darmadağın olduğunu gösteriyor. Bu nöbet geliştirilmeli. Bu nöbetle faşizmi yıkacak olan bizler, omuz omuza vermek adına buradayız" dedi.

Rojda: Gitmeyeceğiz

Nöbet alanına gelen Kürt sanatçı Rojda Kadıköy Metrosu'nda müzisyen Gülşah Erol'un saldırıya uğramasına tepki gösterdi. Rojda, "Dün bir haber okudum bir müzisyen şarkı söylediği için gitarını paramparça ediyorlar. 'Gidin buradan' diyorlar nereye gidelim ki bu memleket hepimizin" açıklaması yaptı.

'ADALET GETİRMEK İÇİN MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ'

Sanatçı Rojda'nın ardından Suruç aileleri İnisiyatifi de nöbet alanına geldi. Suruç Katliamı'nda hayatını kaybeden Vatan Budak'ın babası Murat Budak "Bizler Kürdistan'da ve Türkiye'nin her yerinde katliamlara maruz kalmamıza rağmen Türkiye'ye adalet getirmek için mücadelemize devam edeceğiz. 18 ayın sonunda büyük mücadeleler vererek Suruç dosyasındaki gizliliği kaldırdık. Adalet adına mücadelemize devam edeceğiz" dedi.

SURUC

CHP Milletvekili Salıcı da nöbette

CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı da bugün Vicdan ve adalet nöbetine destek ziyaretinde bulundu.

Salıcı, nöbet alanına girmeden kapıda polisler tarafından bekletildi. Alandaki görevliler ve birkaç basın mensubu dışarı çıktıktan sonra Salıcı ve beraberindeki grup nöbet alanına alındı.

salici

Kısa bir açıklama yapan Salıcı, şunları söyledi: "Bu ülkede adalet, vicdan olsaydı Yoğurtçu Parkı'nda kimse beklemezdi. Bu ülkede adalet olsaydı kimse Ankara'dan İstanbul'a yürümezdi. Bu ülkede bir kişinin bir sınıfın belirli bir toplum kesiminin çok çok ötesinde insanlar bir araya geliyorlar. 'Bu ülkede adalet var mıdır?' sorusunun cevabı 'yok.' Bu şunu gösteriyor: Siyasi iktidar özgüven eksikliği içerisinde.

Demokrasi için, adalet için, bir araya gelmeye biz bütün insanlar için demokrasi, özgürlük, adalet gibi bir tek kişiye, zümreye kısıtlanmayacak talepleri istemeye devam edeceğiz."