'Kürtler siyaset yapmak zorunda'

Binlerce yöneticisi tutuklu bulunan DBP, 9 Temmuz’da kongresini gerçekleştirdi. Kongre, eş genel başkan görevini halen tutuklu bulunan Sebahat Tuncel ile MYK üyesi Mehmet Aslan’a verdi. Mehmet Aslan ile DBP’yi konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Son bir yıldır, Olağanüstü Hal’in (OHAL) ilanından sonra Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) eş başkanları tutuklandı. DBP’li 86 belediyeye kayyım atandı ve 92 belediye eş başkanı tutuklandı. İlk mahkemede serbest bırakılanlar oldu, ama hâlâ 72 belediye eş başkanı tutuklu bulunuyor. Partinin kaç yöneticisi, üyesi, gönüllü çalışanı gözaltına, kaçı hâlâ tutuklu, sorusuna kesin bir cevap vermek mümkün değil. Bir yıldır neredeyse her gün DBP’li yöneticilerin gözaltına alındığı haberleriyle uyanıyor bütün bölge. DBP’liler, kaç yöneticilerinin tutuklu bulunduğuna yönelik sorulara, bu nedenle “10 bine yakın” cevabı veriyorlar.

DBP’nin kongresi yaklaştıkça gözaltına alma operasyonları da yoğunlaştı. Sokakta, “o kadar gözaltına alınan oldu ki, DBP kongre yapamayacak” yönünde yorumlar yapılmaya başlanmıştı. Haksız bir yorum da değildi üstelik. Partinin eş genel başkanlarından Kamuran Yüksek aylardır yurtdışındaydı ve hakkında çok sayıda dava açılmıştı. Sebahat Tuncel ise aylardır cezaevindeydi.

DBP bu koşullarda 9 Temmuz’da genel kongresini gerçekleştirdi. Partinin Eş Genel Başkanı olarak hâlâ cezaevinde bulunan Sebahat Tuncel ile Mehmet Aslan belirlendi. Sebahat Tuncel bir önceki dönem de partinin eş genel başkanlığını yürütmüş, belediyelere kayyım atanması sırasında gerçekleştirilen protestolar sırasında gözaltına alınıp tutuklanmıştı.

Mehmet Aslan ise 2014 yılından beri DBP’nin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) da görev almış bir isim. Partinin yeni Eş Genel Başkanı Mehmet Aslan ile hem kendisi hakkında hem de partinin yeni dönem yol haritasını konuştuk.

AMARA’DAN ADANA’YA

Mehmet Aslan’ın ailesi aslen Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Amara köyünden. Ancak Mehmet Aslan ailenin göç ettiği Gaziantep’in Nizip ilçesinde dünyaya geliyor. Aile Adana’nın Misis ilçesine taşınınca çocukluk gençlik yıllarını burada geçiriyor.

Siyasetle de burada tanışıyor Aslan. 2000’li yılların başında HADEP’in gençlik komisyonunda çalışmaya başlar. 2004’te Adana’nın Yüreğir ilçesine bağlı Misis beldesinde belediye başkanlığını HADEP kazanır. Aynı yıl, gençlik komisyonyundaki çalışmaları nedeniyle ilk kez tutuklanır. Kısa sürekli bir tutukluluktur bu, ama ardından 2005’te bir kez daha tutuklanır.

Adana’da yayın yapan Kürtçe ve Türkçe şarkılara yer veren Radyo Dünya’nın yayın yönetmenliğini yapar. Ve bir kez daha tutuklanır. Bu kez 5 yıl tutuklu yargılanır.

2014 yılında tahliye olduktan sonra DBP’de görev alır. Kürt siyaseti içinde görev almaya başladıktan sonra dört kez tutuklanan Aslan, “Toplamda 7 yıl cezaevinde yattım” diyor.

‘ÜZERİME DÜŞEN GÖREVİ YAPIYOR’

Siyasi hayatını böyle özetleyen Aslan, “Uzun süredir Kürt siyasetinin içindeyim. Üzerime düşen görev sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyorum” dedikten sonra sözlerine şu cümleyi de ekliyor: “Tabi devlet fırsat verdikçe.”

Aslan, bu sözüyle, diğer Kürt siyasetçileri gibi baskıya, gözaltına alınmaya ya da tutuklanmaya sık sık maruz kaldığını belirtmeye çalışıyor. Bir hafta önce gerçekleştirdikleri kongre hazırlık sürecini anlatırken söyledikleri daha anlaşılır oluyor:

2014’TEN BU YANA DEĞİŞEN SİYASET

“2014’ten beri partinin MYK’sında görev alıyorum. O tarihlerde farklı bir siyaset ortamı vardı. Sayın Öcalan ile yürütülen müzakereler sayesinde demokratik siyaset alanı Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç olmadığı kadar olumlu bir süreç geçirdi. Kürt siyasetçiler için olduğu kadar Türkiye kamuoyu içinde olumlu bir süreçti bu. Birçok Kürt kurumu gibi DBP’de Kürtlerin taleplerini demokratik bir zeminde anlatmaya çalıştı. DBP Kürdistani bir partidir ve bu nedenle Kürt halkının taleplerini anlatmanın yanı sıra bu taleplerin demokratik bir şekilde nasıl karşılanabileceğini tartıştık. Demokratik çözüm yöntemi için perspektif geliştirmeye çalıştık. IŞİD’in Kobani’ye saldırısı sırasında, Rojava’daki kazanımların korunması için, seferberlik ruhuyla bütün enerjimizi buraya yönelttik. Daha sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi, / Haziran ve 1Kasım genel seçimleri, Sur, Cizre ve diğer bölgelerde başlayan olaylar… Bütün bunlar arka arkaya geldi ve sadece partimiz ya da Kürt halkı için değil, bütün Türkiye için zorlu bir 3 yıl geçti. 3 yıl kongre yaptık ancak parti meclisi ve MYK’da yer alan arkadaşlarımızın yüzde 90’ı gözaltına alındı, tutuklandı ya da denetimli serbestlikle çalışamaz duruma getirildi. Devlet bu şekilde DBP’yi işlevsiz kılmak istedi. Kongremizi yapacaktık ancak arkadaşlarımızın yüzde 50’si tutukluydu. Özellikle Muş, Bingöl, Urfa ve Siirt’te, son 4-5 ay içinde gerçekleşen tutuklama operasyonları nedeniyle yöneticimiz kalmamıştı. Bingöl’den sadece bir delegemiz kongreye katılabildi.

Son bir yılda bütün Türkiye baskıya maruz kaldı, ancak devletin DBP’ye biraz daha fazla yöneldiğini söylemek gerekiyor. Bütün bunlara rağmen hem halkımıza hem bütün Türkiye’ye için aldığımız sorumluluk gereği ve demokratik siyaset alanının açık olması gerektiğine inandığımız için mücadele etmeye devam ediyoruz.”

DEVLET, DBP’Yİ ENGEL OLARAK GÖRÜYOR

Mehmet Aslan, DBP’nin maruz kaldığı baskının, devletin Kürt meselesine yaklaşımının neden olduğunu söylüyor. Devletin 100 yıl önceki yöntem olan inkar politikasını benimsediğine dikkat çeken Aslan, “DBP ise sorunun demokratik çözümünden yanadır. Devlet, politikalarını uygulamak isterken DBP’yi önünde engel olarak görüyor ve bu nedenle bütün gücüyle saldırıyor” ifadelerini kullanıyor.

İnkar politikasının Türkiye’ye kazandırmayacağını belirten Aslan, şunları söyledi: “Kürt sorunu uluslararası alana taşındıkça çözümün daha da zor olacağını düşünüyoruz. Biz bu sorunun toplumsal uzlaşıyla çözülebileceğine inanıyoruz. Kürtler siyasi baskı uygulayarak Kürtleri taleplerinden vazgeçiremeyecektir. Bunu hem geçmişten hem yakın tarihten biliyoruz. Eğer Kürt sorunu şiddetle çözülseydi Dersim’de Zilan’da, Şeyh Said isyanında biterdi. Cizre’ye, Sur’a, Nusaybin’e, Yüksekova’ya bakın. Eğer Kürtler taleplerinden şiddetle şantajla, baskıyla vazgeçseydi, 16 Nisan referandumunda buralardan bu kadar yüksek ‘Hayır’ oyu çıkmazdı. Hukuk dışı yöntemlere başvurabilirsin, ama Kürdün statü talebinin, özgürlük mücadelesinin önüne geçemezsin demektir bu.”

SİYASET BİTERSE ŞİDDET BAŞLAR

Son dönem yoğunlaşan çatışmalara da değinen Mehmet Aslan, “Siyaset biterse şiddet başlar” şeklinde bir değerlendirme yaparak, Öcalan ile görüşmelerin yeniden başlaması gerektiğini söyledi.

ÖCALAN İLE GÖRÜŞMELER YENİDEN BAŞLAMALI

Müzakerelerin devam ettiği dönem çatışmaların yaşanmadığını hatırlatan Aslan, “Müzakereler bitti, devlet inkar politikasını devreye koydu ve çatışmalar başladı. Adına savaş demiyorlar ama her gün, bölgenin her yerinde, iki taraftan da insanlar hayatını kaybediyor. Biz bunun önüne geçmeye demokratik siyaseti savunarak geçmeye çalışıyoruz. Türkiye kendi sorunlarını kendi dinamikleriyle çözebilir, yeter ki partilerin, kurumların önü kapatılmasın,” dedi.

Sorunun şiddetle çözülmeyeceğini Ak Parti’nin de bildiğini belirten Aslan, “Eğer Ak Parti güçlü olsaydı, kendine siyaseten güveniyor olsaydı DBP’ye ve HDP’ye siyaset alanını kapatmazdı. Kürtlerin demokratik siyaset alanındaki etkisi ve başarısı Ak Parti’yi ürkütmüştür ve bu nedenle eş başkanları, belediye başkanları, parti yöneticileri ve on binlere varan üyesi tutuklanmazdı. Bu süreç kolay olmayacak, biliyoruz. Çok zorlanacağız ama Kürtler sonuna kadar özgürlüklerini savunacaktır. Mahkemelere çıkarılan milletvekilleri, belediye başkanları ve üyelerimiz yaptıkları hiçbir şeyi inkar etmiyorlar, çünkü haklı olduklarına inanıyorlar. Ret ettikleri tek şey Ak Parti’nin faşizan zihniyetidir.

KADERİNİ TAYİN KÜRTLERİN DE HAKKIDIR

Güney Kürdistan Hükümeti 25 Eylül’de bağımsızlık için referandum kararı aldı. DBP bu konuda ne düşünüyor? Mehmet Aslan öncelikler her ulus gigi Kürtlerin de kendi kaderini tayin hakkına sahip olduğunu söyledi. Ancak Ortadoğu’daki kaos, gerilim ve savaşlardan dolayı öncelikli hedefin Kürtlerin birliği olması gerektiğine vurgu yaptı.

Aslan, “Kürtler kendi kendini yönetmek için tarih boyunca çok ağır bedeller ödedi, ödemeye de devam ediyor. Demokratik özerkliği savunan bir partiyiz anacak Güney Kürdistan halkı bağımsızlık yönünde oy kullanırsa bize düşen bu karara sahip çıkmak, bu kararı korumak olacaktır” dedi.

ROJAVA’NIN TALEPLERİNE MAKUL CEVAP

Mehmet Aslan, Rojava’daki gelişmeler ile Türkiye’nin rojava politikalarını da değerlendirdi. Türkiye’deki yaklaşımın ‘Kürtler hiçbir statüye sahip olmasın da ne olursa olsun’ şeklinde olduğunu söyleyen Aslan, “Güney’de referandum yapılacağının duyulmasından sonra ilk tepki gösteren Türkiye oldu. Rojava’da IŞİD barbarlarına karşı savaşan Kürtlerin de bir statü elde etmesini istemiyor” dedi.

Bu yaklaşımın yanlış olduğunu ve Türkiye’ye hiçbir şey kazandırmayacağını belirten Aslan, Rojava’da Kürtlerin eninde sonunda haklarını elde edeceğine inandığını ifade etti.

Aslan, “Bizim Rojava’daki sorunun çözümüne yönelik yaklaşımımız, Kürtlerin özgürlük ve statü taleplerine makul ölçülerde, 21. yüzyılın ölçülerinde cevap verilmesidir” dedi.

Etiketler DBP Mehmet Aslan