Bekaroğlu 'HDP' dedi, komisyon gerildi

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu, HDP'siz toplanınca CHP'li Bekaroğlu, milletvekillerinin tutuklanmasını gündeme getirdi. AKP'liler Bekaroğlu'na itiraz etti.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Eş Genel Başkanları ve 7 milletvekilinin tutuklanmasından sonra yasama faaliyetlerine katılmama kararı alan HDP, Plan ve Bütçe Komisyonu'nun bugünkü toplantısında temsil edilmedi.

HDP sıralarının boş kalması üzerine CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, konuyu gündeme getirdi ve "Bir parti gurubu çalışmalara katılamamıştır. Milletvekilleri baskı altındadır, korkuyorlar, konuşamıyorlar" dedi. Bekaroğlu, sözlerini "Milletvekillerinin yargılaması tutuksuz yapılmalıdır" diye sürdürünce Komisyon Başkanı AK Partili Sadi Bilgiç. müdahalede bulundu. Bilgiç, Bekaroğlu'na usul üzerinde konuşması gerektiği uyarasını yaparak "Neden baskı altındasınız" diye itiraz etti.

Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş de, komisyon başkanına destek vererek, HDP'lilerin ifade vermeye gitmediğini söyledi ve "Saygıdeğer Devlet Bahçeli ifade vermeye gitti. Onlar da gitseydi bunlar yaşanmayacaktı" dedi.

TUTANAKLARA YANSIDI

Komisyondaki tartışma tutanaklara şu şekilde yansıdı:

MEHMET BEKAROĞLU – Sunumu da ilgilendiren, usulle ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Bugün Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin oturma sıralarına bakarsanız bir parti grubu Plan ve Bütçe Komisyonu çalışmalarına katılmamıştır. Sayın Başkan, sayın bakanlar, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye gerçekten olağanüstü hâli bütün ağırlığıyla yaşamaya başladı. Oysa olağanüstü hâl ilan edilirken Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yaptığı sunumlarda, bu işin sadece bu 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan örgütle, bu konuyla sınırlı kalacağını ifade etmişti ama öyle görünmüyor. Bu konu âdeta bir fırsata çevrilmiş ve bütün muhalefet bir şekilde susturulmaya başlanmıştır. Değerli milletvekilleri, ağzını açan herkesin bir şekilde terör ve terör örgütlerini destekleme parantezine alınarak susturulmaya çalışıldığı bir dönemden geçiyoruz, böyle bir dönemde bütçe yapacağız. Bu, şu demektir sevgili bakanlar: Yani, üyeler, milletvekilleri baskı altında konuşuyor, konuşamıyorlar. Acaba ağzınızdan çıkan bir söz ne anlama gelecek? Mesela, ben size şimdi sorsam, işte “Basında haberler var, 4 tane bakan byLock’çuymuş, şu kadar AKP milletvekili böyleymiş.” desem belki de beni terör parantezi içine alacaksınız. Nitekim geçen günlerde bazı milletvekillerinin gözaltına…

BAŞKAN – Sayın Bekaroğlu, usule ilişkin dediniz ama usul dışında konuşuyorsunuz. Toplantı çalışma düzenimize ilişkin söyleyeceğiniz bir şey varsa söyleyin.

MEHMET BEKAROĞLU – Çalışma düzeniyle ilgili söylüyorum.

BAŞKAN – Çalışma düzeniyle alakası yok söylediklerinizin.

MEHMET BEKAROĞLU – Ben milletvekili olarak hür irademle konuşabiliyor muyum burada, konuşamıyor muyum? Baskı altında mıyım, değil miyim?

HİKMET AYAR – Bütçe konuşuyoruz, bütçe!

MEHMET BEKAROĞLU  – Bu, bire bir usulle ilgilidir Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Siz kendinizi baskı altında mı hissediyorsunuz?

MEHMET BEKAROĞLU – Evet, öyle hissediyorum ve bunu burada ifade etmek istiyorum Sayın Bakanım. Konuşacağım sadece Sayın Başkanım, niye müdahale ediyorsunuz?

BAŞKAN – Müdahale etmiyorum, usule ilişkin talebiniz var, usule ilişkin konuşun diyorum.

MEHMET BEKAROĞLU – Bakın, usulle ilgili… Kendimi baskı altında hissediyorum, bu usulle ilgili değil midir? Bütçe konuşacağız.

BAŞKAN – Burada hangi gün konuşmalarınızda kendinizi baskı altında hissettiniz?

MEHMET BEKAROĞLU – İzin verirseniz ifade edeceğim. Milletin bütçe hakkıyla ilgili konuşacağız ve ben milletvekili olarak kendimi baskı altında hissediyorum. Bakın, geçen gün CHP Genel Başkanı bir konuşma yaptı, bazı milletvekillerinin gözaltına alınma biçimi ve tutuklanmasıyla ilgili. Bazı büyükşehir belediye başkanlarının tutuklanmasıyla ilgili söylediği dört-beş cümleydi ama Sayın Başbakan aldı 'seçilmişler seçimle gelir, seçimle gider' sözünü “Evet, seçilmişler seçimle gelir, seçimle gider ama sen terörü mü destekliyorsun bunu söyleyerek?” Hâlbuki Sayın Genel Başkanımızın söylediği şey buydu. Eğer bir milletvekili yargılanacaksa zaten dokunulmazlık kaldırılmıştır, yargılanacaktır. Niçin tutuklu yargılıyorsunuz? Milletvekillerinin yargılanmasının tutuksuz yapılması esastır, esas olmalıdır çünkü o milletvekili suçlanıyor ama suç işlediği ispat edilmiş değildir. Suç işlediği ispat edilene kadar, bir milletvekili Meclisteki yasama görevini yani temsil görevini tam bir şekilde yapması gerekiyor. Bu şekilde tutuklamalar, milletvekillerinin hür iradesiyle Mecliste muhalefet görevini yapmalarını…

BAŞKAN – Sayın Bekaroğlu, bunu konuşacağınız yer burası değil. Aşağıda bir basın toplantısı yapabilirsiniz, burası yeri değil.

MEHMET BEKAROĞLU  – Sayın Başkanım, baskı yapıyorsunuz.

HİKMET AYAR – Ne baskısı ya…

BAŞKAN – Kusura bakmayın, bunun yeri bu değil.

MEHMET BEKAROĞLU – Kapatmayın, Sayın Başkan, yanlış yapıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSA ÇAM – Neden mikrofonu kapatıyorsunuz Sayın Başkan?

HİKMET AYAR – Bütçe yapıyoruz, bütçe!

BAŞKAN – Sayın Bekaroğlu, düşünce…

Arkadaşlar, müsaade edin.

MEHMET BEKAROĞLU – Baskı altındayız, düşüncemizi ifade edemiyoruz. İzin verin, birkaç cümle daha söyleyeyim, düşüncemi ifade edeyim, kayıtlara geçsin. Niye müdahale ediyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İBRAHİM AYDEMİR – Nasıl bir adamsın sen ya!

MUSA ÇAM – Sayın Başkan, yapmayın ya!

BAŞKAN – Düşüncenizi söz aldığınızda ifade edersiniz.

MEHMET BEKAROĞLU – Hayır, şimdi ifade etmek istiyorum, söz aldım.

BAŞKAN – Hayır, şu an usulle…

MEHMET BEKAROĞLU – Usulle ilgili söz aldım.

BAŞKAN – Siz usulle ilgili söz alıp usulsüzlük yapıyorsunuz.

MEHMET BEKAROĞLU – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Hayır, burada konuşma yok.

MEHMET BEKAROĞLU – Şu tutumunuz bile söylemeye çalıştıklarımı açık bir şekilde ispat ediyor. Ben milletvekiliyim…

EBUBEKİR GİZLİGİDER  – Provoke ediyorsun.

BAŞKAN – Neyi ispat ediyor?

MEHMET BEKAROĞLU  – Baskı yapıyorsunuz!

BAŞKAN – Siz yargıya intikal etmiş bir işle ilgili olarak burada konuşma yapıyorsunuz.

MEHMET BEKAROĞLU– Ben yargıya intikal etmiş bir işle ilgili konuşmuyorum.

BAŞKAN – Hangi gün kendinizi özgür hissetmediniz konuşurken burada, bu memlekette?

MEHMET BEKAROĞLU – Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak düşüncelerimi ifade etmek istiyoruz diyorum, sen bizi susturuyorsun.

BAŞKAN – Sayın Bekaroğlu, teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Bitmedi sözüm Sayın Başkanım. Beni susturamazsınız Sayın Başkanım. Yanlış yapıyorsunuz.

EJDER AÇIKKAPI  – Bütçe konuşuyoruz, bütçe!

BAŞKAN – Yanlış yapmıyorum, siz yanlış yapıyorsunuz.

MEHMET BEKAROĞLU – Bu tutum öteden beri devam eden tutumunuzdur, bu yanlıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SAVAŞ – Sayın Başkan, kapat ya, kapat.

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade eder misiniz?

MEHMET BEKAROĞLU  – Yanlış yapıyorsunuz, bu doğru değil. Bir milletvekilinin mikrofonunu kapatamazsınız.

MUSA ÇAM – Yanlış yapıyorsunuz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Bekaroğlu, bakın, girdiğiniz konuyla ilgili söylemek istedikleriniz varsa buyurun, aşağıda basın toplantısında bu işi yaparsınız. Burada bütçe müzakereleri var, kusura bakmayın.

MEHMET BEKAROĞLU – Bütçe müzakere edemiyoruz Sayın Başkan çünkü istediğinizi söyletmeyeceksiniz.

MUSA ÇAM (İzmir) – Bütçe müzakereleri sadece rakamlarla konuşulur şey değil, burada her şeyi söyleyeceğiz.

BAŞKAN – Sayın Temizel, buyurun.

ZEKERİYA TEMİZEL– Değerli arkadaşlar, bir milletvekilinin usulle ilgili olarak söz istemesi ve bu hakkını kullanması bu Komisyonda şimdiye kadar engellenmedi. Şimdi de engellenmesini gerektirecek bir olay olmadığını düşünüyoruz şimdilik.

HİKMET AYAR – Şimdi de engellenmedi efendim, bu engel değildir.

ZEKERİYA TEMİZEL  – Şu söylediğiniz cümle bile aslında söylediğinizin anlamıyla ne kadar çelişiyor, görüyorsunuz. Yani, bir sözün kesilmesi bile başlı başına bir engeldir. Bir arkadaşımız bir endişe dile getiriyor. Bunu sessiz olarak dinlesek şimdiye kadar bitmişti belki de. Belki de sayın bakanlar çıkıp böyle bir endişenin olmadığını, buna mahal olmadığını veya farklı bir şekilde anlatarak bunun gereksiz olduğunu söyleyeceklerdi. Bu tartışmadan niye mahrum kıldınız ki siz bu Komisyonu şimdi? Söyleyeceği on tane cümleydi. Söylüyordu da zaten, bitirmek üzereydi, “Baskı altındayım.” diyor. Diğer arkadaşlar da kalkar derler ki “Baskı altında değilsiniz, bu Komisyonda bu böyle çalışıldı.” Eğer bu şekilde tırmanmaya devam ederseniz buradan herhangi bir şekilde bir sonuç elde etmeniz mümkün olmaz, buradan bir sonuç da çıkmaz. O nedenle arkadaşımızın söyleyeceği üç tane cümleye lütfen tahammül edin. Fazla bir şey söylemiyor, içinden ne geçiyorsa onu söylüyor. Nerede bunaldığını, nerede sıkıştığını anlatmaya çalışıyor.

BAŞKAN – Her zaman bu Komisyonda bütün milletvekilleri -sadece bu Komisyonda değil, Parlamento çatısı altında da- özgürce kendi iradelerini ortaya koymuş ve fikirlerini söylemişlerdir ancak burada usul yönünden istenilen bir söz talebi vardır ama usulün dışına çıkılarak yapılan bir konuşmayla karşı karşıyayız.

MEHMET BEKAROĞLU – Sayın Başkanım, nerede usulün dışına çıkıyorum ya, usulle ilgili bir şey söylüyorum.

BAŞKAN – Müsaade eder misiniz Sayın Bekaroğlu? Hangi gün siz bu Parlamentoda, bu Komisyonda hangi gün siz kendinizi baskı altında hissettiniz?

MEHMET BEKAROĞLU – İzin verirseniz anlatacağım.

BAŞKAN – Efendim, müsaade eder misiniz?

MEHMET BEKAROĞLU – İşaretlerle mi anlatayım Sayın Başkanım? İzin verirseniz üç cümleyle anlatacağım.

BAŞKAN – Sizin bir tek gün burada içeriğinize, söylediğinize veyahut da düşüncelerinize karşı bir şey mi oldu? Olmadı.

MEHMET BEKAROĞLU  – Sayın Başkanım, nasıl baskı altında hissettiğimi izin verirseniz üç cümleyle…

BAŞKAN – Müsaade edin, bir dakika efendim ya. Ama siz yargının vermiş olduğu bir kararın faturasını burada Komisyon üyesi arkadaşlarınızdan çıkarmaya kalkıyorsunuz, böyle bir şey olur mu?

MEHMET BEKAROĞLU – Daha konuşmadım ki. Yargıyla ilgili bir şey söylemiyorum ben.

BAŞKAN – Sayın Çam, sizin de var mı söz talebiniz?

MEHMET BEKAROĞLU – Benim söz talebim devam ediyor Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Bitirmediniz mi hâlâ?

MEHMET BEKAROĞLU – Hayır, bitirmedim ben.

MUSA ÇAM  – Sayın Bekaroğlu bitirmedi.

BAŞKAN – O zaman size bir dakika süre veriyorum, toparlayın.

MEHMET BEKAROĞLU – Bir dakika olmaz efendim.

BAŞKAN – Bir dakika, buyurun.

MEHMET BEKAROĞLU – Düşüncemi ifade edeceğim, bu da baskıdır.

BAŞKAN – Düşüncenizi bir dakikada ifade edin.

MEHMET BEKAROĞLU – Sayın Başkan, evet, baskı altında hissediyoruz kendimizi. Niye baskı altında hissediyoruz? Bakın, yasama faaliyetleri terör parantezine alınabiliyor, gazetecilik faaliyetleri terör parantezine alınabiliyor, düşünce açıklama faaliyetleri terör parantezine alınabiliyor. Bakın, yargıya intikal etmiştir, doğrudur ama Cumhuriyet gazetesiyle ilgili yargıya intikal eden şeyleri okuyoruz “Haberleri dolayısıyla FETÖ ve PKK’yla bağlantılı eylemler” deniliyor. Peki, bizim burada söylediğimiz her şeyin FETÖ, PKK ya da başka bir şey parantezine alınmayacağını nereden bileceğiz? Bunlar yanlıştır, bunu ifade etmeye çalışıyorum. Bir daha söylüyorum, söz almamın sebebi de budur: Milletvekilleri suç işleyebilir, milletvekillerine suç isnadında bulunulabilir, yargılanabilirler. Nitekim Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesini kullanmış, mevcut dosyalarla ilgili dokunulmazlıkları kaldırmıştır, milletvekilleri yargılanacaktır. Gitmemişlerdir milletvekilleri, götürülmüştür. Ben diyorum ki: Peki, milletvekilleri götürülmüş, ifadesi alınmıştır ama aynı şeylerle suçlanan milletvekillerinin bir kısmı serbest bırakılıyor, bir kısmı tutuklanıyor. Bu yanlıştır, bu Parlamentonun iradesine baskıdır. Bu baskı altında Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama ve denetleme görevini yapması zordur. Yanlış bir yoldayız, bunu söylüyorum. Bunu söyleyecektim, buna müdahale ettiniz. İşte, tahammül edememeniz de burada açık bir şekilde görülüyor.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.