'AKP ve MHP partili başkanlıkta uzlaşır'

Eski MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı'ya göre AKP ve MHP 'partili başkanlık'ta anlaşabilir. Cumhurbaşkanını Meclis'in seçmesinin yeniden gündeme gelebileceğini belirten Paçacı, "Başkanlık oylamasında sadece MHP'de değil AKP'de de fireler olabilir" diyor.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - MHP yönetimi, 15 Temmuz darbe girişimini parti içi muhalefeti yok etmek için kullanmakla eleştirilirken muhalif 5 MHP milletvekili, başkanlık için hayır oyu kullanacaklarını açıkladılar. Başkanlık tartışmalarında kilit parti konumunda olan MHP neye evet veya hayır diyecek? Gelişmeleri MHP'nin eski genel sekreteri ve eski milletvekili Cihan Paçacı ile konuştuk.

"AKP ile MHP'nin partili cumhurbaşkanlığında uzlaşacaklarını düşünüyorum" diyen Paçacı'nın Duvar'ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Devlet Bahçeli'nin 'başkanlık için Hükümet'e yeşil ışık yaktı' diye yorumlanan çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) başkanlık sistemine karşı olduğunu her vesileyle ifade etmiştir ve parlamenter sistemden yana olduğunu da söylemiştir. Sayın Bahçeli, cumhurbaşkanlığıyla ilgili mevcut fiili durumun hukukla bağdaşmadığını ve bunun hukuki bir temele oturtulması gerektiğini ifade etmiştir. Bu noktada MHP'nin ani bir politika değişikliğiyle başkanlık modeline evet diyeceği düşünülmemelidir.

Başkanlık sisteminde daha çok iki partili bir parlamento oluştuğu için her farklı görüşün parlamentoda temsil imkânı ortadan kalkar. Bu durumda bu sistemin demokratik olup olmama özelliği de ciddi bir tartışma konusu haline gelir.

ERKEN SEÇİM İHTİMALİ

Yapılan anketlere bakılarak MHP'nin 15 Temmuz sonrası olası bir seçimi göze almak istemediği ve bu nedenle Bahçeli'nin böyle bir hamle yaptığı da konuşuldu.

Sayın Bahçeli'nin bu konuyu gündeme getirmesinin iki temel sebebi olacağını düşünüyorum. Birincisi Türkiye'nin sık sık gündemini meşgul eden başkanlık sistemi tartışmalarına MHP'nin kerhen de olsa katılacağı bir modelle son vermek. İkincisi de belki bir erken genel seçim ihtimalini ortadan kaldırmak.

MHP temel politikasından vazgeçmediğine göre ve bu son günlerde çeşitli yetkililer tarafından ifade edildiğine göre şahsi kanaatim AKP ile MHP partili cumhurbaşkanlığı modelinde uzlaşabilir. Partili cumhurbaşkanlığı modeli anayasada beş altı maddede değişiklik yapılarak geçirilebilir. Ayrıca cumhurbaşkanının halk tarafından değil yine parlamento tarafından seçilmesi gündeme gelebilir bununla birlikte.

Neden?

Partili cumhurbaşkanlığı modelinde parlamento seçerse en fazla üyeye sahip parti cumhurbaşkanını da seçmiş olur. Burada seçmen genel seçimlerde oyunu kullanırken tercih ettiği partinin genel başkanının cumhurbaşkanı olmasını da temin etmiş olur. Bu gerekçeyle oy kullanır.

Bilindiği üzere partili cumhurbaşkanlığı modeli geçmişte ülkemizde uygulanmıştır. Rahmetli Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Celal Bayar'ın cumhurbaşkanlığında bu sistem uygulanmıştır. 61 Anayasası ile sistem bugünkü haline dönüştürülmüştür.

Partili cumhurbaşkanlığı için klasik başkanlıktan daha tehlikeli yorumu yapılıyor. Buna katılıyor musunuz?

Partili cumhurbaşkanlığında parlamenter sistem devam eder. Yani yasama yürütmeyi yine denetler. Ancak cumhurbaşkanının partisiyle olan ilişkisi devam eder. Bundan önceki bir partiye mensup cumhurbaşkanları da belli bir dönem kendi partilerinden kopmadılar, kopamadılar. Aslında her sistemin kendine göre iyi tarafı da eleştirilecek tarafı da var.

'BAHÇELİ GÜNDEMİ FİİLİYATA GEÇİRİYOR'

Partili cumhurbaşkanlığına MHP içindeki muhalifler de evet der mi?

Bilmiyorum, diyeceklerini pek düşünmüyorum. Aslında bana göre doğru olan güçlendirilmiş parlamenter sistemdir ve cumhurbaşkanının yine meclis tarafından seçilmesidir ama maalesef Türkiye bir başkanlık tartışmasıyla gündemini sürekli meşgul ediyor. Sayın Bahçeli de bu gündemi fiiliyata geçirecek bir açıklamada bulundu. Artık bu noktadan sonra güçlendirilmiş parlamenter sistemin gerçekleşmesi en azından bu parlamentoda mümkün görünmüyor

Bir sistem değişikliğinin Erdoğan'ın ismi üzerinde tartışılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yanlışlık da orada zaten. Mesela Sayın Erdoğan, 'Ben başkanlığa adaylığımı koymayacağım. Bu benim şahsi meselem değil' dese tamamen sistem üzerine yoğunlaşır tartışmalar ama bunu söylemesi düşünülemez.

Başbakan Binali Yıldırım'ın sık sık tekrarladığı, "367'nin üzerinde oy ile kabul edilse bile millete gitme sözü verdik" açıklaması ne anlama geliyor?

Bir siyasi partinin temsilcilerinin eğer bir sistem değişikliğine gidilecekse halkın tercih ettiği ve yüzde 50 oy vererek parlamentoya getirdiği AKP dışında tüm seçmenin bu konudaki düşüncesini alması doğru bir yaklaşımdır ve bu referandum yoluyla sistem değişikliğini arzu eden partilerin de elini rahatlatır.

'AKP'DEN DE FİRE OLABİLİR'

MHP'den 5 milletvekili başkanlık için hayır oyu kullanacaklarını, parti içinde kendileri gibi düşünen başka isimler de bulunduğunu açıkladılar. AK Parti, 330 için ihtiyacı olan en az 14 oyu MHP'den alabilir mi?

Hiç kimsenin oyu garanti değildir. Sadece MHP değil AKP içinden de fire olabilir. Anayasa değişikliği gizli oyla yapıldığı için parlamenterler hür iradelerini daha rahat kullanabiliyorlar. Dolayısıyla her partinin blok oy kullanacağı anlamına gelmez. MHP'de fire olacak da AKP'de olmayacak demek fazla iddialı bir görüş olur.

AK Parti'nin teklifinin reddedilmesi ihtimali var mı sizce?

Devlet Bahçeli'nin çıkışından sonra AKP'nin getireceği bütün tekliflere hayır demesi kendi politikalarıyla, görüşleriyle çelişme haline gelir. Getirecekleri bütün sisteme hayır demek o zaman o demeci boşa çıkarmış olur ki böyle bir şey olmaz.

MHP Milletvekileri Ümit Özdağ, Yusuf Halaçoğlu, Nuri Okutan, Seyfettin Yılmaz ve İsmail Ok, başkanlık sistemine 'hayır' diyeceklerini açıkladılar. Özdağ disiplin kuruluna sevk edilmişti ama diğer isimler için de bu süreç başlar mı?

Başlayabilir. Aslında ihraç mekanizması doğru, adaletli işletilmezse partiye büyük zarar verir. Genel Başkan adaylarının tek tek ihraç edilmiş olması bundan sonraki süreçlerde genel başkanlığa hiç kimsenin aday olmaması gerektiğini empoze etmektedir.

'PARTİ İÇİ MUHALEFETE KARŞI UYGULANAN STRATEJİ YANLIŞ'

'Tek adam' tartışması Erdoğan üzerinden yapılıyor ama MHP'de durum pek farklı görünmüyor...

Bugün parlamentoda bulunan hiçbir siyasi partide parti içi demokrasi maalesef işlememektedir. Parti içi muhalefet süreci kanaatimce başlangıçtan itibaren yanlış MHP'de. 1 Kasım'dan sonra başlayan parti içi muhalefet hareketine karşı genel merkezin yanlış bir strateji uyguladığı kanaatindeyim. Genel başkanlığa aday olanlar ve onları destekleyen kişiler partimizde vazgeçilmemesi gereken kişiliklerdir.

Meral Akşener'i, Ümit Özdağ'ı, Sinan Oğan'ı mı kastediyorsunuz?

Meral, Ümit... Sinan geri döndü kabul etmiyorlar. Bir de bunları destekleyen delegeler var. Onları da teşkilatları kapatmak yoluyla dışladılar.

Meral Akşener'in başkanlık teklifine karşı meydanlara çıkacağı konuşuluyor. Bu konuda bilginiz var mı?

Meral Hanım'la bu konuda bir görüşmemiz olmadı. MHP'li olan bütün ülkücü arkadaşlarımla her zaman görüşüyorum ve MHP için kendimce neyin doğru olduğunu düşünüyorsam o konuda fikirlerimi beyan ediyorum,

Devlet Bahçeli'nin 7 Haziran 2015 genel seçiminin gecesi yeniden sandığı işaret eden açıklamasından sonra MHP'nin AK Parti ile neredeyse birlikte hareket ettiği yorumları yapılıyor...

Yaklaşık 1 yıldır MHP ile AKP arasında geçmişte yaşanan sert diyaloglar yaşanmamaktadır. Aslında muhalefet partilerinin iktidarın her icraatına karşı çıkması ne kadar yanlışsa iktidarın da muhalefetin çeşitli önerilerine karşı kayıtsız kılması o kadar yanlıştır.

Bahçeli öyle bir çıkış yapmasa ve 7 Haziran'da hükümet kurulsa bütün bunlar yaşanır mıydı?

Bunu kimse bilemez ama bugün Türkiye'de terör başta olmak üzere dış politikadaki gelişmeler ve FETÖ terör örgütünün içinde olduğu darbe girişimi Türkiye'nin gündemini meşgul etmektedir. Farklı bir hükümet olduğunda bunlar olur muydu? Kimse olurdu veya olmazdı diye bir tahminde bulunamaz. Ancak şu görüldü ki Fethullahçı terör örgütü devlet içerisinde her kademede paralel bir yapı oluşturmuş ve bu yapı çok tehlikeli boyutlara ulaşmış. Bugün bu yapıyla mücadele kesintisiz devam ettirilmelidir.