İktidar ve muhalefet temsilcileri 'barış' tartıştı

HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu hafta sonu düzenlenen toplantıda 'barış süreci' üzerine görüşlerini açıkladı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul'da hafta sonu düzenlenen “Barış Süreçlerini Canlandırmak: Kolombiya, Filipinler, Endonezya” başlıklı konferans iktidar ve muhalefet temsilcilerinin 'barış süreci' üzerine tartışmasında da ev sahipliği yaptı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Pınar Uyan Semerci'nin moderatörlüğünde düzenlenen konferansın son oturumunda Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Milletvekili Mithat Sancar, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu konuştu.

'HÜKÜMET VE ÖRGÜT OLUMLU TAVIR SERGİLEDİ'

Bianet'ten Ozan Üner'in haberine göre, Sabancı Üniversitesi, Friedrich-Ebert-Stiftung ve Türkiye Ekonomik Ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) düzenlediği konferansta konuşan Ensarioğlu, "böylesi bir ortamda böyle bir çalışma yapılmasına saygı gösteriyorum" diyerek başladığı konuşmasında, “Türkiye bu sorunu ilk defa bizim hükümetimiz döneminde barışçıl bir süreyle çözmeye çalıştı. Örgüt ve hükümet de barış sürecinde olumlu tavır sergilediler. Bir takım odaklar şiddetten besleniyordu. Ve bu mihraklar bu sorunun çözülmesini istemiyorlardı. Ve hükümet gizli ve açık görüşmelerle bu barış sürecini denedi. Bu sorunların ölerek, öldürerek çözülemeyeceğinde hemfikiriz. Kürtlerin kimlik, kültürel hakları İran, Irak, Suriye’de farklı boyutlardadır. Türkiye’de de farklıdır. Başta bu süreçleri yürütmek kolay değil. Gizli yürütülen süreçler de vardı. Başta Öcalan’ın yakalanışından sonra o günkü rejim bu kontrollü şiddeti sürdürmek istemiştir. Ama 2005’den beri yapılan görüşmeler barış görüşmeleriydi" dedi. 'Oslo görüşmelerini FETÖ örgütü sabote etti' diyen Ensarioğlu şöyle devam etti, "Süreç ifşa olduğundan farklı şekilde devam etti. Halk bunu duyduğunda tepki koymadı. Bu çalışmayı sevdi, talebi oldu. Bunun ardından Habur süreci yaşandı. Kamuoyuna büyük umutlar anlatılmaya çalışıldı. Her iki taraf da samimiydi ama yürütemediler. Ama daha sonra çatışmalar yeniden başladı ama çözümden vazgeçmediler. Barış süreci Ortadoğu’daki gelişmelerden kaynaklı olumsuz etkilendi. PKK, Suriye’deki varlığıyla Türkiye üzerinden yürüyor. PKK’nin Suriye’de yönettiği bir coğrafya var Rojava, Irak’ta Şengal ve civarda, hatta Musul operasyonunda PKK’nin rolü tartışılıyor. PKK Irak hükümetine 10 bin kişilik operasyon katılım önerisi yaptı. Rojava ortaya çıktıktan sonra bu süreç bozulmak zorunda kaldı. Bu barış süreci PKK’nin lağvedilmesi ve entegre edilmesi üzerine yapılıyordu. PKK, Rojava’nın kurulmasıyla silahlanmaya ve varlığını sürdürmeye başladı. Türkiye de çözüm seyrini değiştirdi."

Galip Ensarioğlu sözlerini, "Yarın basında çözümü konuştuk diye küfür edecekler. Bu süreçte nasıl barış konuşursun diye. Ölümler bizi çözümden uzaklaştırıyor. Siyaset bu sorunları çözmek için var. Biz bunları konuşuyorsak bu iyi bir şeydir. Birileri risk alacak ki ilerlenecek” diyerek tamamladı.

TANRIKULU: YENİ SÜREÇ GECİKMEMELİ

Sezgin Tanrıkulu da, CHP’nin barış sürecindeki rolünü ve hükümetin ve PKK’nin yaptıklarını değerlendirdi. Tanrıkulu şöyle konuştu, "Yeni bir süreç başlatmak istiyorsak bunun parlamentodan başlaması gerekiyor. Bu bir risktir ve yapılması gerekiyor. Bu sürecin gecikmemesi gerekiyor. Savaş büyüdükçe mağdurların sayısı ve maliyeti artıyor ve toplum git gide kutuplaşıyor. Kürt meselesi sadece Türkiye’nin meselesi iken bugün bölgesel bir sorun haline geldi Rojava, Irak, İran olarak. Geçmişe sünger çekmeyelim ama meclisin kısa süreli hafıza kaybı yaşaması gerekiyor. Sürekli dünü, ölümü, çatışmayı konuşarak süreci başlatamayız. Ve bundan kaynaklı süreci başlatamıyoruz. Türkiye önemli bir fırsatı da 99-2004 sürecinde kaybetti. O sırada bölgesel sorun değilken devlet kurumlarınca iyi değerlendirilebilirdi. Çünkü örgüt bütün gücünü çıkarmıştı ülkeden.”

SANCAR: SÜREÇ ŞEFFAF VE BELİRLENMİŞ OLMALI

HDP'li Mithat Sancar ise, yeni bir barış sürecinin 'kesinlikle şeffaf ve kurumsal olmayan süreç olmaması, önceden gündemi belirlenmiş kurumlarla hareket edilmesi' gerektiğini belirterek şunları söyledi, “İkinci olarak, kapsayıcı olmalıdır. Ana siyasi akımlar mutlaka dahil edilmelidir. Üçüncüsü, siyasi alanın diri tutulması gerekir. Siyasi ağ her zaman işler olmalıdır. HDP, iki kemiğin birbirine sürtünmesinde kıkırdak doku gibidir. Bu iki kemik değdiğinde menüsküs oluşur ve zor geçmektedir. HDP ise kıkırdak olarak bu duruma engel olmaktadır. 1916'da Ortadoğu nasıl kökten düzenleniyorsa bugün de aynı sorunla karşı karşıyadır. Elbette Kürt sorunu ayrı ayrı ele almak gerekiyor ama diğerlerinden de kopuk olmayacağı aşikardır. Suriye’deki durumla eş götürülmelidir. KCK, 26 Ağustos’ta bir deklarasyon yayınladı. Söylediği şudur, İmralı kapısını açın barışın kapıları açılsın, dedi.”

HABERİN TAMAMI