Parselasyon tipi ruhsatlandırma kamuyu zarara uğratıyor

Sayıştay'ın MAPEG raporunda sadece 6 dosyada 100 milyon’a yakın bir zarar söz konusu. Bu zararı madencilik politikalarının yerin altına odaklanmasının somut bir sonucu olarak nitelendirebiliriz.

Google Haberlere Abone ol

Cömert Uygar Erdem

Bir önceki yazıda, Sayıştay’ın MTA (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü) hakkındaki raporunda yer alan maden arama faaliyetlerindeki aksamalara ilişkin bulguya dair değerlendirme yaparken maden alanlarının ruhsatlandırma usulüne dair yanlışlıklardan da bahsetmiştim. Sayıştay, MAPEG (Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü) hakkındaki raporunda bunu hesapladı. Sadece 6 dosyada 100 milyon’a yakın bir zarar söz konusu.

KAFAYI YERİN ALTINA GÖMMENİN ZARARLARI

Söz konusu zararı madencilik politikalarının yerin altına odaklanmasının somut bir sonucu olarak nitelendirebiliriz. Devamını kafayı kaldırıp etrafa baksa, su kaynaklarını, sit alanlarını görecek önermesiyle getirmek isterdim ancak, Sayıştay bu değerlere rağmen söz konusu ihalelerin gerçekleştiğini vurguluyor.

MTA, Sayıştay’ın deyimiyle halkı aydınlatmadan dağ, dere, tepe, bağ, bahçe, tarla, orman, yerleşim alanı demeden sondajlar yaparak, milletçe hepimizi maden cevherine erişememenin mali riskine ortak ediyor, MAPEG (Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü) de korunan alanmış, hassas alanmış demeden kadastral bir faaliyet yaparak bu alanları ruhsatlandırıyor.

MAPEG’in ruhsatlandırma çalışması, burada madencilik yapmak için başvuru yapabilirsiniz anlamına geliyor. Belediyenin bir zeytinlik alanı imar planında konut alanı olarak göstermesinin anlamı ne ise, MAPEG’in bir orman alanını maden ruhsatına konu yapması da aynı anlama gelmektedir.

Şehirlerimizin çoğu ruhsatlandırılmış durumda. TEMA Vakfının verilerine göre, Ordu ilinin yüzde 74’ü, Erzincan ve Dersim’in yüzde 52’si, Muğla’nın yüzde 59’u, Artvin’in 71’i madenlere ruhsatlı. Aynı anda onlarca sahanın ihaleye çıkarıldığı ilanlarla karşılaşıyoruz. 2022 yılı Mart ayında 344 maden sahası, Nisan ayında 699 ruhsatlı saha, Eylül ayında 285 saha ruhsatlı saha MAPEG tarafından ihaleye çıkarıldı.

Maalesef ruhsatlandırma öncesinde söz konusu alanın doğal, tarihi, kültürel değerleri irdelenmiyor. Söz konusu ruhsatlandırma öncesinde çevresel etki değerlendirmesi gibi süreçlerin işletilmemesi, bu tarz önleyici denetim işlemlerinin ileri aşamalara ertelenmesi kamusal zarara da yol açıyor. Sayıştay’ın MAPEG’e ilişkin 2021 tarihli raporunda buna açıkça dikkat çekiliyor.

MAPEG 6 DOSYADA YAKLAŞIK 100 MİLYON ZARAR ETMİŞTİR

Sayıştay’ın MAPEG’e yönelik bulgularında, madenciliğe kapanması gereken yerlerin ihaleye çıkarılmasının sebep olduğu kamusal zarar da hesaplandı. Sayıştay’ın 2021 yılına ait incelemesinde sadece 6 dosyada ihale edilmemesi gerektiği halde ihaleye çıkarılan alanların ihale karşılandığında 31.891.000 TL ihale bedeli tahsil edilmiş. Söz konusu maden ruhsatlarının mahkemelerce iptal edilmesi nedeniyle MAPEG’in kasasından toplam da 130.853.840 TL eksilmiş. Sayıştay’ın söz konusu 6 dosya kapsamında yaptığı iadenin oranı, kurum bütçesinin yüzde 32.39’u.

BİLE BİLE LADES

Sayıştay, ihaleye çıkmadan iptal olacağı belli olan sahaların, buna rağmen ihaleye çıkarılmasının mahkemelerce ağır hizmet kusuru olarak değerlendirildiğini vurguladı. Sayıştay’ın verdiği örnekler şöyle:

  • Ruhsata konu edilen alanın Tuz Gölü, gölün kış seviyesi, hassas A Zonu ve 1.Derece Doğal Sit Alanı sınırları içerisinde kalan yeni tuz üretim sahalarından olması,
  • Arama ruhsatına konu edilen alanın içerisinde civar köyle kaynaklarının bulunması,
  • Ruhsata konu edilen alanın Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin 23’üncü maddesi uyarınca, madencilik faaliyetinin yapılmasının yasak olduğu, diğer bir anlatımla izin alınması mümkün olmayan bir alan olması,
  • İçme ve kullanma suyu rezervuarının maksimum su seviyesinden itibaren 1000 metre mesafe genişliğine kadar olan şeritte bulunan sahanın ruhsat müracaatlarına kapatılması gerekirken, bu alanların madencilik faaliyetlerine açılması,

Görüldüğü üzere bile bile lades olmuş. Sayıştay'ın ağır hizmet kusurunun varlığından söz etmesi tek başına yeterli değil.  Söz konusu kamusal zarara sebep olan kamu görevlileri hakkında bir soruşturma işlemi olacak mı, söz konusu kamusal zarar bu kişilerden rücu edilecek mi sorularının yanıtlanması gerekiyor. 

ÖNLEYİCİ DENETİM MEKANİZMALARINI KALDIRAN MEVZUAT

Madene yasaklanması gereken yerlerin ruhsatlandırılıp ihaleye çıkarılması sadece MAPEG’in sorunu değil. Önceki yazıda bahsettiğim gibi Maden Kanunu’nun 17. maddesinin son fıkrası buna zemin hazırlıyor. 29 Temmuz’da yayımlanan ÇED Yönetmeliğinde Maden Kanunundaki maddeyle uyumlu, hatta genişleten bir düzenleme yer aldı. Bu düzenlemeden sadece MTA ve MAPEG yararlanmıyor. Erzincan İliç’teki maden firmasının, ÇED muafiyetleriyle Kemaliye’de, Sivas Divriği, Malatya Arapkir gibi ilçelerde sondaj çalışmaları yaptığı, buna dair iptal yönünde yargı kararları mevcut olduğu bilgisini de parantez içinde paylaşayım.

DANIŞTAY’A GÖREV DÜŞÜYOR

Türkiye Barolar Birliği, ÇED Yönetmeliği’nin iptali için açtığı davada Maden Kanunu’nun 17. Maddesinin son fıkrası yönünden de Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulundu. Danıştay, bu iddiayı haklı bulursa meseleyi Anayasa Mahkemesine taşıyacak. Sadece 6 dosyada 100 Milyonluk zarara yol açan bu durumun ortadan kalkması için önemli bir sınav.