Otonom drone teknolojisi: Terör saldırıları, yasa dışı gözetleme, kaçakçılık

Otonom drone teknolojisinin yarattığı riskleri ve fayda sağlayabilecek özelliklerini Makine Mühendisi Handan Uslu ve Teknoloji Editörü Nilay Kamu ile konuştuk.

Google Haberlere Abone ol

Dilan Karacan

DUVAR - “Drone teknolojisi sayesinde bir makine kararı ile insanların öldürülmesine, insanlık olarak karşı çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Özellikle teknoloji firmalarına baskı yaparak, savaş sektörünü desteklemelerini engellemek mümkün.” Bu sözler Gözlemevi Toplum ve İnternet Araştırmaları Merkezi kurucusu Handan Uslu’ya ait. Uslu, drone’lar bazında teknolojinin savaş sektöründe kullanımına toplumsal olarak reaksiyon vermemiz gerektiğini savunuyor.

Teknoloji de insanlar gibi masum olabilir ve tıpkı onlar gibi kötücül emellere hizmet edebilir. İnsan zekasının her ürünü yoruma ve kullanım farklılıklarına açık. Örneğin drone’lar. Drone’lar da insanlar gibi bir yanda tarlada ekinleri sularken diğer yanda ise cephede hedefleri yok etmeye çalışırken bulabiliyor kendini. Bir yangını söndürebilir fakat bir yangın çıkarmak ve mahremi taciz etmek amacına da hizmet edebilir. Kurtarıcı, yardımcı misyonlar ile faydacıl etkiler bırakabilirken bir katilin, bir ajanın veya ateşli bir silahın savaşçı eylemlerinde en etkin rolü de oynayabilir.

Günümüzde artık neredeyse hayatın her alanında kullanımına şahit olduğumuz drone’lar yani insansız hava araçları güvenlik sektörü ve savunma sanayiiyle olan ilişkisi açısından büyük bir tehdit oluşturma potansiyeline sahip. Yapay zeka ve drone teknolojisi sayesinde otonom şekilde çalışıp, karar verebilen, silahlı bir şekilde uçabilen bu robotik varlıklar yakın gelecekte büyük tartışmalara yol açabilir. Örneğin, ABD Savunma Bakanlığı ile Google’ın birlikte gerçekleştirdiği Maven projesi kapsamında drone’lardan elde edilen görüntülerdeki insanların kimliği otomatik bir şekilde teşhis edilebiliyor. Bu da belirli bir hedefi vurması emri verilen drone’un kalabalık bir ortamda bile hedefini tespit edebileceği anlamına geliyor.

Askeri drone’ların sayılarının ve becerilerinin giderek artması geleceğin savaşlarını şimdiden gözümüzde canlandırır oldu. İlk üretildikleri dönemde üzerlerine yerleştirilen kameralarla istihbarat amacıyla kullanılan drone’lar, 2002 yılında El Kaide lideri Usame Bin Ladin’e yönelik saldırıda ilk kez silahlandı ve üç kişinin ölümüne yol açtı. O tarihten bu yana aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok ülke silahlı drone üretiyor ve cephede aktif şekilde kullanıyor. Drone’lar, geleneksel insanlı uçaklara oranla sağladığı maliyet avantajıyla, can kayıplarının önlenmesinde oynadığı rolle, keşif ve istihbarat gibi alanlarda sağladığı stratejik avantajlarla orduların vazgeçilmez unsurları haline gelmiş durumda. Türkiye ise son dönemde özellikle Kargü ile dünya gündemine oturmuştu. Bildiğiniz gibi Kargu-2 BM raporuna giren ilk otonom SİHA olmuştu. Mart ayında yayımlanan bir BM raporunda Türkiye’de üretilen Kargu-2’ye de yer verildi.

Öte yandan kargo, sağlık sektörü, ulaşım sektörü, film & sinema, haritalama, tarım, ilk yardım gibi birçok alanda oldukça verimli şekilde gerçekleştirilen drone kullanımlarına da şahit oluyoruz. Ülkemizde kayıtlı drone sayısı 55 bini aşmış durumda. Dünyada ki gelişmelere baktığımızda drone’lar artık hayatımızın her alanında fazlası ile yer alacak diyebiliriz. Drone’lar kabiliyetleri ve teknolojik üstünlükleri arttıkça hukuki, etik ve stratejik problemleri beraberinde getirecek. İnsanlar yakın bir gelecekte kargo ve teslimatlarını drone’larla kabul ederken bir yandan özel mülklerinin etrafında uçan drone’lar tarafından kendilerinin gözetlenmesi ihtimaline karşın oluşacak mahremiyet ikilemi arasında kalacaklar. Bütün bunların yanında cephelerde savaşan asker drone'lar belki de sokaklarımızda toplum polisleri olarak yerlerini alacaklar.

Drone teknolojisini etik ve güvenlik açısından uzmanlar ile masaya yatırdık.

'BİR ÜLKENİN ASKERİ KAPASİTESİNİ ARTIK ORDU SAYISI DEĞİL, TEKNOLOJİYE ERİŞİMİ BELİRLİYOR'

Handan Uslu geleneksel savaş algısının artık günümüz teknolojisi sayesinde farklı formlara büründüğünü ve teknolojinin ülkelerin ellerindeki en büyük silah olduğunu vurguluyor: “Savaşlar, yeni yüzyılda şekil değiştirdi. İki askeri gücün karşı karşıya geldiği cephe karşılaşmalarından ziyade, uzun soluklu operasyonlar söz konusu. Teknolojiyi elinde bulunduran ülkeler, savaşta da öne geçmiş oluyor. Bir ülkenin askeri kapasitesini artık ordu sayısı değil, teknolojiye erişimi belirliyor.”

'VATANDAŞ OLARAK TEKNOLOJİ FİRMALARININ DENETLENMESİNİ SAĞLAMALIYIZ'

Google, Pentagon ile işbirliği yapmış ve “Proje Maven” kapsamında insan öldürmek için video görüntülerini işleyen yapay zeka teknolojisi geliştirmişti. Google’ın bu hamlesine karşı kamuoyunda oluşan tepkinin yarattığı etkiye değinen Uslu şu ifadeleri kullanıyor: “Google çalışanları bu girişim üzerine firmaya karşı protesto yürüyüşü düzenledi ve firma Pentagon ile anlaşmasını iptal etti. Vatandaşlar olarak, teknoloji firmalarının denetlenmesini sağlamalıyız.”

'ÖZEL HAYAT GİZLİLİĞİ İÇİN DE BÜYÜK BİR TEHDİT'

Drone teknolojisinin, özel hayat gizliliği için de büyük bir tehdit olduğunu belirten Uslu “Bir kamerayı yüksekteki pencerenin önüne götürüp görüntü alma imkanı sağlıyor. Hak ihlallerini tespit ve kontrol etmenin oldukça zor olduğu bu durumlarda, özel hayatın gizliliği kurallarını ihlal edenlere özellikle katı cezalar uygulanmalı”diyor. Ancak her ne kadar tehlike oluştursa da drone’ların insanlığa ve doğaya hizmet etmek için de kullanılabileceğine dikkat çeken Uslu özellikle doğa afetlerinde, drone’ların mağdurların ve zarar gören kişilerin tespitinde aktif olarak kullanıldığını belirtiyor.

'TEDARİK ZİNCİRLERİ BAŞTAN KURULUYOR VE DRONELAR BU ZİNCİRİN ÖNEMLİ BİR PARÇASI'

“Drone'ların en çok değişim yarattığı sektörün “hızlı e-ticaret sektörü” olduğunu düşünüyorum.” diyen Uslu E-ticaret firmalarının, özellikle korona dönemi sonrası büyük bir rekabete girdiğine dikkat çekiyor. Bu rekabetin kazananının, ürünü en hızlı şekilde ulaştıran firma olacağını belirten Uslu “Tedarik zincirleri baştan kuruluyor ve drone’lar bu zincirin önemli bir parçası. Türkiye’de hepsiburada.com firması da benzer bir otonom araç geliştirme sürecinde. Drone benzeri esnek, otonom araçların üretimi ilerde oldukça artacak.” diyor.

'BU SİSTEMLER AĞAÇ VE İNSANI BİLE ZAMAN ZAMAN AYIRT EDEMİYOR'

Türkiye’nin bir şekilde İHA ve SİHA ile dünya gündeminde yer alacağını belirten Teknoloji Editörü Nilay Kamu, drone’ların otonom şekilde tasarlanmasının bazı riskleri de beraberinde getireceğini söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Çünkü halen çok iyi geliştirilmiş otonom sistemler bulunmuyor ve bu sistemler ağaç ve insani bile zaman zaman ayırt edemiyor. Bu sebeple hatalı hedeflere saldırılar olabilir. Görüntü işleme teknolojilerinin daha da geliştirilmesiyle beraber otonom drone teknolojileri de önemli aşama kaydedecek. Türkiye için de bu geçerli. Şu an için otonom sistemler emekleyen bir bebek gibi, yürümesi ve koşabilmesi için zaman gerekiyor.”

'TERÖR SALDIRILARI, YASA DIŞI GÖZETLEME VE KEŞİF, KAÇAKÇILIK'

Drone kullanımında ülkelerin çok farklı kurallar uyguladığını belirten Kamu, kamuya açık, askeri alanlarda ve havaalanlarında kullanımı kısıtlandırılan drone’ların kötücül niyetli kişilerce önemli bir güvenlik tehdidine dönüştüğünün de altını çiziyor. “Bu sebeple bazı kısıtlamaların ve sınırların olması çok normal ve olması gereken şey diyebilirim.” diyen Kamu, gene de İHA'ların etik sınırlar dışına çıkartılarak kullanılmasının da olası olduğunu, terör saldırıları, yasa dışı gözetleme ve keşif, kaçakçılık, elektronik gözetleme gibi amaçlarla kullanılabileceğini söylüyor.

Drone’ların eğitimleri ve bilinirlikleri arttıkça daha fazla kişiye ulaşmaya başladığına dikkat çeken Kamu artık her fiyat skalasında drone bulmanın mümkün olduğunu dile getiriyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Gelişmiş drone’lar çok daha yüksek fiyatlara satılırken, hobi için satılan drone modelleri çok daha uygun fiyatlara bulunabiliyor. Bu da tehlikeli yükler ve kaçak mal taşıma gibi yasal olmayan durumların doğmasına neden olabilir. Özel düzenlemeler ile drone kullanımının sınırları çizilebilir.”

'ORMAN YANGINLARINI SÖNDÜRMEDE, HAYVANLARA YARDIMCO OLMADA, SAĞLIK ALANINDA...'

Dünya çapında drone’lar ile ilgili önemli gelişmeler olduğunu belirten Kamu, Drone teknolojisinin askeri bir güç olarak kullanımının yanında orman yangınlarını söndürmede, hayvanlara yardımcı olmada, sağlık alanında, mahsur kalmış kişilere kısa sürede ulaşılmasında ve daha birçok alandaki etkinliğinin önemine dikkat çekiyor.

“Aklımıza gelmeyen pek çok alanda kullanılan bu teknoloji sürekli gelişen sensörler, görüntü işleme teknolojileriyle daha da kusursuz hale geliyor.” diyen Kamu yakın zamanda Covid-19 aşılarının teslimatlarında drone’ların etkin şekilde kullanıldığına dikkat çekiyor. Gana’nın korona virüsü aşılarının teslimatları için drone’ları kullanan ilk ülkelerden biri olduğunu söyleyen Kamu ABD’nin Wisconsin eyaletinde ise bir itfaiye teşkilatının drone teknolojisini çok aktif bir şekilde kullandığını söylüyor ve drone’ların yaşamı kolaylaştırıcı kullanımlarına da vurgu yapıyor.