Orhan İlim: Siyasal iktidar yargı sopasını kullanarak amacına ulaşmak istiyor

İzmir Tabip Odası, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı'ya özgürlük talebiyle nöbet başlattı. Her salı tutulan nöbetle ilgili konuşan Orhan İlim, tepkinin yükseltilmesi gerektiğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR- İzmir Tabip Odası, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı'ya özgürlük talebiyle başlattığı nöbeti dokuzuncu haftasında da sürdürdü. İzmir’le birlikte Mersin ve Batman’da da başlatılan “özgürlük nöbetleri”, Fincancı serbest bırakılana kadar her hafta devam edecek.

Nöbet tutan hekimler adına konuşan Orhan İlim, Fincancı’nın 29 Aralık’taki karar duruşmasında serbest bırakılarak görevinin başına dönmesini umut ettiklerini ifade etti. “Özgürlük nöbetleri” ne bugüne kadar muhalefet partileri adına herhangi bir ziyaret gerçekleşmediğini söyleyen İlim, “Özellikle Meclis'teki doktor ve sağlıkçı vekillerin Şebnem Hoca’nın bu şekilde haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanmasına yönelik bu sessizliklerini kırmalarını, bu hukuksuzluğa güçlü bir tepki vermelerini bekliyoruz” dedi.

Orhan İlim

‘TOPLUMUN GERÇEKLERE ULAŞMASINI ÖNLEMEK İSTİYORLAR’

Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasından önce de gerek MHP lideri Devlet Bahçeli gerekse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan TTB’yi hedef gösteren açıklamalar yapıldı. Meslek odaları ve özelde TTB iktidar tarafından neden hedefe konuldu?

TTB, Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türkiye Barolar Birliği (TBB), onlarca yıldır iktidarların hedefi olmakla birlikte özellikle son 6 yıldır kuruluşlarından beri hiç olmadığı kadar baskı ve saldırı altında. Benzer baskılar STK’lara, derneklere, basına, doğayı ve yaşamı savunan diğer örgütlere de uygulanıyor. Kapatılma, yöneticilerini hapse atma tehdit ve uygulamalarıyla, yetkilerini tırpanlama, aynı alanda ikinci oda tanımlaması ile bu örgütler yıldırılmaya çalışılıyor. Yapabildikleri yerlerde ise kendine yakın yönlendirebileceği yönetimlerin kazanması için çalışma yürütüyorlar.
Bu üç meslek örgütüne bu kadar saldırı olmasının nedeni iktidarın tüm baskılarına rağmen kendi alanlarındaki doğrularda ısrar etmeleri, “kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri” olarak doğayı, sağlığı, canlı yaşamı ve adaleti savunmalarıdır. Mesela halk Covid'in en yakıcı dönemlerinde Sağlık Bakanlığı’ndan ziyade çoğu gelişmeleri ve doğru bilgileri TTB aracılığıyla öğrendi ve takip etti. Halktan, doğadan yana olan meslek odaları ve STK’lar üzerindeki bu baskı ve sindirme politikalarıyla toplumun gerçeklere ulaşmasını önleyerek bir avuç sermayenin çıkarlarını korumak, doğa talanının devam etmesini sağlamak, sağlık ve eğitim sistemini kendi ajandalarına göre dönüştürmek istiyorlar.

‘İKTİDAR İLE STK İLİŞKİLERİNİ DÜZENLEYEN YASAL BİR ÇERÇEVE YOK’

Bugün geldiğimiz aşamada meslek örgütlerinin politika dışı gösterilmeye çalışılmasının nedenleri sizce neler?

Günümüz dünyasında siyasi iktidarlar ile oda ve STK’lerin aralarındaki etkileşim her geçen gün artıyor. Dolayısıyla oda ve sivil toplum örgütlerinin siyasal iktidarı etkilemesi, siyasal iktidarı yöneten politikacılarla iletişim halinde bulunması kaçınılmazdır. Buna karşın Türkiye’de iktidar ile odalar veya STK ilişkilerini düzenleyen bir yasal çerçeve mevcut değil. Türkiye’de oda ve STK’lerin politika yapım süreçlerine katılımını denetleyen ya da raporlayan herhangi bir kural ve mekanizma tanımlanmamıştır. Dolayısıyla, Türkiye’de oda ve STK’ler karar alma süreçlerinde eşit ortak olarak kabul edilmedikleri gibi karar alma süreçlerine ancak kamu kurumlarının daveti neticesinde sadece fikrine danışılan aktörler olarak katılabilmektedir. Bu bağlamda günümüzde de devlet-STK ilişkilerinde baskın eğilimin, yasal bir çerçeveden ziyade keyfiyet olduğunu söylemek mümkün. Bu durum oda ve STK’lerin politika yapma ve karar alma süreçlerine katılımını düşürüyor.

‘HUKUKSUZLUĞUN GELDİĞİ NOKTA AÇISINDAN İBRET VERİCİ’

Fincancı, kimyasal silah kullanımı iddialarına karşı sadece bu iddiaların araştırılması gerektiğini ifade etti. Sizce böyle bir talebin suç olarak kabul edilmesi siyasal anlamda bize neleri anlatıyor?

Şebnem Korur Fincancı bir bilim insanı olarak kimyasal silah kullanımı iddialarının nasıl açıklığa kavuşturulacağı konusunda olması gerekeni anlattı. Fincancı’nın TTB Merkez Konseyi başkanı ve dünyaca bilinen bir adli tıpçı olarak bir medya kuruluşunun sorularına yönelik görüşlerini belirtmesi nedeniyle tutuklanması hukuksuzluğun geldiği nokta açısından ibret vericidir. Siyasal iktidar uzun zamandır susturamadığı, sindiremediği kişi ve kurumlara karşı kontrol altına aldığı yargı sopasını kullanarak amacına ulaşmak istiyor. Ancak TTB geleneğinde bu baskılara tutuklama ve yıldırma politikalarına karşı geri adım atmak yoktur. Dr. Şebnem Korur Fincancı da tıpkı öncülleri gibi halktan, sağlıktan ve demokrasiden yana doğru bildiğini savunmaya devam edecektir.

‘MECLİS'TEKİ SAĞLIKÇI VEKİLLERİN BU HUKUKSUZLUĞA İTİRAZ ETMELERİNİ BEKLİYORUZ’

28 Ekim tarihinden beri her salı günü başkanınıza sahip çıkarak nöbet tutuyorsunuz. Bu direncinizin karşılığını toplumdan ve muhalefet partilerinden alabiliyor musunuz? Bu süreçte yeterince destek gördünüz mü?

Bizler İzmir’deki Demokrat Katılımcı Hekimler olarak her salı 17.00-19.00 saatleri arasında İzmir Tabip Odası önünde Dr. Şebnem Korur Fincancı için Özgürlük Nöbeti tutuyoruz. Yine Ankara, Diyarbakır ve Urfa’da da her hafta Şebnem Hoca’ya özgürlük nöbetleri gerçekleştirilmeye başlandı. Bu nöbetlerin ve taleplerin giderek artmasını bekliyoruz. Nöbetlerimize her hafta çeşitli STK’lerden ve meslek odalarından destek ziyaretleri yapılıyor. Ülkedeki hukuksuzluk ve adaletsizliklere yönelik adalet ve özgürlük nöbetleri giderek çoğalmakta. Halkın da bu noktada önemli oranda bilinçlendiğini görüyoruz. Çünkü bu yaklaşım artık toplumun her kesimini etkiliyor.

Bizler Şebnem Hocanın 29 Aralık’taki karar duruşmasında serbest bırakılarak görevinin başına dönmesini bekliyoruz. Muhalefet partileri adına herhangi bir ziyaret gerçekleşmedi ancak özellikle Meclis'teki doktor ve sağlıkçı vekillerin Şebnem Hoca’nın bu şekilde haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanmasına yönelik bu sessizliklerini kırmalarını, bu hukuksuzluğa güçlü bir tepki vermelerini bekliyoruz.