Onur Yaser Can Davası: Sanık avukatları çıplak aramayı kabul etti

Onur Yaser Can’ın intiharına ilişkin açılan davanın ilk duruşmasında dördü polis beş kişi hakim karşısına çıktı. Sanık polisler, olay anını hatırlamadığını iddia etti. Dava 2 Aralık'a ertelendi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul Beyoğlu’nda 2 Haziran 2010 günü narkotik polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra işkence gören ve emniyete 23 Haziran 2010’da tekrar ifadeye çağrılınca intihar eden Onur Yaser Can’ın ölümünden 12 yıl sonra dördü polis olmak üzere beş kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması Çağlayan Adliyesi 41’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Dava, 2 Aralık 2022 tarihine saat 14.00’a ertelendi.

Davada, biri meslekten ihraç edilen başkomiser olan 4 polis, ‘kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme’, bir bilirkişi için ise ‘gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme’ suçlarından yargılanıyor.

Saat 10.00'da başlaması gereken duruşmada izleyiciler ancak 10.30'da salona alındı. Duruşma 10.45’te kimlik tespitleri ile başladı.

Duruşmayı CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Turan Aydoğan, TİP milletvekilleri Ahmet Şık ve Sera Kadıgil, HDP Milletvekili Garo Paylan takip ediyor.

Sanık polisler Yunus Başay, Muhammet Ongun ile Onur Ülker bulundukları illerden SEGBİS ile duruşmaya bağlanırken, bilirkişi Zafer Kökdemir duruşma salonunda hazır bulundu. Sanık polis Hakan Aydın ise mazeretli olduğu gerekçesiyle duruşmaya katılmadı.

Duruşmada ilk sözü sanık polis Yunus Başay aldı. Başay, sözlerine “Çok uzun zaman geçtiği için olayı hatırlamadığını” belirterek başladı. Olayın gerçekleştiği tarihte ekip şoförü olarak çalıştığını söyleyen Başay, “Ekip şefi Soner Gündoğdu ifade tutanağında çok yanlış şeyler olduğunu fark etti, adliyeye böyle gitmemesi gerektiğini söyledi, düzeltmesini istedi. Yaser Can tekrar çağrıldı” dedi.

Mahkeme başkanı Başay’a ilk gözaltı tutanağında imzası olup olmadığını sordu, Başay, olmadığını söyledi. Mahkeme başkanı bu kez ikinci tutanakta neden imzası olduğunu sordu.

Başay, “Ben sadece ekip şoförlüğü yaptım” yanıtını verdi. Mahkeme başkanı “Gözaltına alınma sırasında var mıydınız?” diye sordu, Başay yine “Hatırlamıyorum” dedi. Duruşma savcısı da aynı soruları sordu, ancak sanık polis yine hatırlamadığını söyledi.

Savcı, Onur Yaser Can’ın “yakalanma işleminde yer aldınız mı” diye sordu, Başay, “Evet” diye yanıt verdi. Mahkeme başkanı “Az önce sordum, hatırlamıyorum dediniz” derken, Başay’dan olay ilk gözaltında olanları anlatmasını istedi. Başay, avukatların ve mahkeme başkanının sorularına sık sık “hatırlamıyorum” yanıtını verdi.

Savunma yapan sanık polis Muhammet Ongun şunları anlattı: “Onur Yaser Can takip ettiğimiz uyuşturucu şebekesinden uyuşturucu aldığını tespit ettik. Onur Yaser Can yakalanmış ve üzerinde uyuşturucu bulunmuş. Ben o sırada teknik kısım bölümünde görevliyim. Aynı büro içerisinde görev yaptığımız arkadaşımız Onur Ülker ile birlikte üst araması yaptıktan sonra tutanağı da imzaladım” dedi.

Dosyada yeni bir delil olmadığını savunan sanık polis Onur Ülker, “Hakkımızda yeni bir gelişme yokken aynı suçtan yargılama yapılması usule aykırıdır. Yakalama ekibinde değildim, Hakan Aydın ile birlikte aynı ekipteydim, ekip aracının şoförlüğünü yapıyordum. Belgenin değiştirilmesinde katkım yok, yeniden çağrılma olduğundan bilgim yok. Ben üst aramasında bulunmadım, üst arama tutanağında imzam var. Konu başka notalara çekilmeye çalışılıyor, suçlandığımız konu resmi evrakta sahteciliktir. Başka beyanda bulunmak istemiyorum” dedi.

Dava, 2 Aralık 2022 tarihine saat 14.00’a ertelendi.

'SANIK AVUKATLARI ÇIPLAK ARAMA YAPTIĞINI KABUL ETTİ'

Ezgi Sevgi Can, duruşma sonrasında yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Maalesef annem ve babam bunu göremediler. Polisler ilk defa yargılandılar eksik bir iddianameyle. Bu ilk duruşma. İşkence ile ilgili sorularımızı da sorduk. Bunun basit bir evrakta sahtecilik olmadığını anlattık. Şu an durum bizden yana. Sanık avukatları çıplak arama yaptığını kabul etti. Suçun boyutlarını nasıl örgütlü bir şekilde yapıldığını da mahkeme heyeti önüne dile getirdiler.”

Ne olmuştu?

ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010 tarihinde İstanbul Beyoğlu’nda narkotik polisi tarafından gözaltına alındı. İfadesinin alınmasının ardından serbest bırakıldı. Bundan iki gün sonra, "Tutanaklarda eksiklik olduğu" gerekçesiyle tekrar karakola çağrıldı. 23 Haziran 2010’da tekrar ifadeye çağrılan Can aynı gün intihar etti. İntiharının ardından annesi Hatice Can, oğlunun pantolonunun arka cebinde, üzerinde çıplak aramaya maruz bırakıldığına ilişkin ifadelerin yazılı olduğu bir not buldu.

Anne Hatice Can 2014 yılında intihar etti. Baba Mevlüt Can ise sağlık sorunlarından dolayı 2019 yılında hayatını kaybetti.

Onur Yaser Can’ın intiharıyla ilgili yargılamada iki polis, “evrakta sahtecilik” suçlaması ile iki yıl altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay kararı bozdu ve yargılama yeniden başladı. Polisler, ayrı ayrı altı yıl beş ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Ancak İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, dört polis ve bir bilirkişi hakkında daha suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. İstanbul Valiliği, soruşturma izni vermedi. Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can’ın itirazı üzerine istinaf mahkemesi, soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararı Temmuz 2021’de kaldırdı.