Ölüme ölüm, yaşasın yaşam!

Ray Fawkes'ın grafik romanı 'Tek Ruh', Karakarga Yayınları tarafından yayımlandı. Tanrı, yaradılış efsaneleri, edilgen hale getirilen insanın çaresizliği ve çağlar boyunca boynumuza asılan o ağır zincirin karanlık ve ağır bedelleri, Fawkes’in on sekiz karakterinde karşılık buluyor.

Google Haberlere Abone ol

Gürer Mut

Her doğum bir bilinmezliğin başlangıcı… Patriarkal ilişkilerin şekil verdiği bir dünyada, anne rahminde gelişen bir fetüsün dünya ile ilk tanışıklığı üzerine uzun uzadıya düşünmek gerek. Ölüm, yaşam, inanç, cinsellik, umut, umutsuzluk, sevinç ve hüzün gibi durumların coğrafyaya, sınıfsal konuma ve her şeyden öte “erkekliğin” belirlenimine göre şekillendiği bir düzleme uyanan bebeği nasıl bir gelecek bekliyor?

Kanadalı yazar Ray Fawkes, grafik romanı 'Tek Ruh'ta bu sorunun yanıtını arıyor. “Erkekliğin” en çok vaat ettiği şey olan “ölümün” yaşam karşısındaki üstünlüğünü sorun edinen Fawkes, ölü doğan kendi çocuğunun yarınını farklı coğrafyalarda, farklı dünyaların içinde arıyor.

Fawkes, hikâyesinde siyah beyaz, kaotik ve pesimist bir dünyayla karşılıyor bizleri. İnançla şekillendirilen dünyamızın şirazesinin nasıl eğildiğini gösterirken, kaybettiği çocuğunun kaderini arayan bir baba çıkıyor karşımıza.

Umut, umutsuzluk denizinin içindeki bir damla âdeta. Böylesi bir anlatı, ancak bu derece büyük bir acının sonucu olabilir. Bebeğini kaybeden bir babanın, yaratıcı bir sanatçının dünyasıyla karşı karşıyayız. Grafik romanın dokuz panelden oluşan örgüsüne kalbini, umutlarını, sevgisini, öfkesini, hüznünü gömmüş Fawkes, ölümle tanışmış birinin bilgeliğiyle…

13 Mart 2010’da doğan ve ölen oğlu Dorian’ın nefesi bu…

DÜNYAYA DAİR UYARICI BİR KILAVUZ

Fawkes’in çizdiği bu dünya, erkeklerin dünyası… Masum bir çocuktan katil, despot ve barbar yaratan dünyamızın sınırları arasında, doğurgan olan doğanın ve doğa ile özdeşleşen kadının yok edildiği gerçeği çarpıcı betimlemelerle okura aktarılıyor. Öyle ki “erkeklik” cenderesinin içinde mahkûm edilen iki cinsin yaşadığı bu yoğun histeri, bir tür eziyet ve cezalandırma ritüelinin çağlar boyunca devam ettiği de hatırlatılıyor.

Sanatçının gözünde bu öyle bir girdap ki, kadının doğum sahnesi ile cenaze alaylarında taşınan meşale ateşlerinin huzmesi birleşiyor. Acı, yorgunluk, öfke, nefret ve umutsuzluk birbirini tamamlıyor. Ateşlerle bezenmiş dünyamızın içinde erkek soyunu devam ettirecek bir varis bekliyor.

Tek Ruh, Ray Fawkes, Çevirmen: Emre Yavuz, 176 syf., Karakarga Yayınları, 2020. 

Tanrı, yaradılış efsaneleri, edilgen hale getirilen insanın çaresizliği ve çağlar boyunca boynumuza asılan o ağır zincirin karanlık ve ağır bedelleri, Fawkes’in on sekiz karakterinde karşılık buluyor. Karamsar bir tablo bu! Hayat denen evrimsel bağın içerisinde acıyla, korkuyla, hüzünle, çaresizlikle şekillenen insanın ve belki de en çok yeni doğanların hikayesi 'Tek Ruh'… Nasıl bir dünyaya geldiklerine dair uyarıcı bir kılavuz.

Kaotik bir metin olarak karşımıza çıkan 'Tek Ruh', grafik romanın sınırlarının genişliğini, anlatım gücünün zenginliğini güçlü bir şekilde sınıyor. Çalışmanın bu halini popüler kültür nesnesi olarak görmüyoruz; kapalı bir anlatım ve mutsuz bir mekânsallığın içinden bakarken acının yansısıyla karşılaşıyoruz. Kanadalı sanatçı Fawkes'un, bu anlatımıyla kendi karamsar dünyasını okuruyla buluştursa da, grafik roman kültürüne yeni ve özgün bir katkı sunduğunu da söylememiz gerekiyor.

ÖLÜLER ORDUSU YÜRÜYOR

Dünyamıza hükmediyor savaş. Yaşama karşı ölüm, dinlerin kubbesi altında palazlanıyor asırlardır.

“Erkekliğin” simgeleri altında başlayan ritüel belirliyor ölümün şeklini. Kanadalı sanatçı, ölüme karşı yaşamın tarafında yüzeysel bir duruş sergilemiyor; kaleminden çıkan lekeler, şekiller ve karakterlerle ölümü ve yok oluşu kutsayanları acımasızca lanetliyor; onlarla dövüşüyor.

Ölüler ordusu yürüyor, çağlar boyunca ölen ve öldürülenlerin bezgin adımları… Öte tarafta bedenini yitiren farklı sınıflardan kadınlar…

Ray Fawkes’in çizdiği dünyada kadının adı yok! Yani kadının, patriarkal dünyadaki yeri ustalıkla resmediliyor. Çizilen şablonların içinde, kadına biçilen rollere sadık kalan, esareti yaşayan bir kadınlık durumu var. Dahası onun çığlığı var.

ÖLÜMÜN YERİNİ SEVGİ VE AŞK ALIR

Kurtuluş mitlerine, zaferlere yer yok Fawkes’in kitabında… Kadının tarih boyunca devam eden kültürel, siyasal ve sosyal esaretinin adı var: Patriarka. Böbürlenen, çevresine ölüm ve felaket saçan, nihayetinde kendi yok oluşunu da getiren kültürel bir fenomen bu…

Bir noktadan sonra ise ilk sevişmeler, aşk, özlem bütün kötülüklerin içerisinden sıyrılıyor. Umutlu olmanın dahi zor olduğu bir dünyada sevgi mutlaka galip geliyor. Despotlar, zorbalar, savaş lordları ve din bezirganları yeniliyor. Bu mutlak gerçek Fawkes’in karamsar dünyasının içerisinde kesin bir netlikte vurgulanıyor. Ölümün yerini sevgi ve aşk alıyor.

DC ve Vertigo Comics gibi dünyaca ünlü yayınevlerinin popüler karakterlerini resimledikten sonra kendi iç dünyasını okuruna açan Fawkes’in hayal dünyamızı besleyen bu çalışması oldukça kıymetli.

Bunların ötesinde, grafik roman okuyucusu bu derece ağır kültürel hesaplaşmalarla yüklü, bireysel acıları taşıyan bir metni okumaktan zevk alır mı bilinmez ama özgün bir çalışma olması ve grafik roman sanatına önemli bir katkı sunması açısından 'Tek Ruh'un mutlaka okunması gereken bir kitap olduğu rahatlıkla söyleyebiliriz.