YAZARLAR

Ölüler ülkesi yazıları: Kültür nedir?

Giyim-kuşam ve aksesuarlar, insanın doğaya ve çevresine verdiği tepkilerin belki de en ilginç örneklerinden birisi olarak, bu araştırma tarihi içerisinde kendisine oldukça önemli bir yer edinmiştir. Doğadaki canlılardan çok azı görünümünü değiştirme çabası içindedir ve sadece insan, bunu yapabilmek için bir şeyler üretmeyi başarabilmiştir.

Şöyle bir geriye baktım da sevgili okur;  Gazete Duvar’da, bu köşeyi fiilen işgal etmeye başlayalı tam otuz yazı olmuş. Kimi zaman haftada bir, kimi zaman iki haftada bir, Cumartesi günlerini ele geçirerek, iyi mi yaptım kötü mü bilemiyorum. Artık karar sizlere kalmış. Ancak önceden, e-posta kutusu sorular ve eleştiriler ile dolup taşardı. Son zamanlarda bu mesajların azaldığını söylemem lazım.

Lütfen, gerek e-posta gerekse sosyal medya aracılığıyla içinizden geçenleri söylemekten çekinmeyin. Bu, evren denen uçsuz bucaksız boşlukta, kelimelerin ve tabii ki o kelimeleri yazanların, yalnız kalma lüksü olmamalı.

Bu köşede, şimdiye kadar, eski dünyanın o kadar da güzel olmadığından bahsettik. Tarihöncesi ilkel  hiyerarşiden cumhuriyetin kuruluşuna, hatta yıkılışına giden yoldaki taşları tek tek dizdik. Göçün tarihini- hatta insanlık tarihinin bizzat göçün tarihi olduğunu- çağlar boyunca örnekleri ile konuştuk. Sonrasında, kadının doğuştan gelen üstünlüğünü sürdürdüğü anaerkil çağları ve “Devlet Baba’nın” icat edildikten hemen sonra, bizzat yazı eliyle bu üstünlüğü nasıl tersine döndürdüğünü haftalarca işledik. Artık geçmişe -kabaca- hakim bir durumdayız. Şimdi bu hakimiyeti özel bir şeyle -belki de insanı diğer canlılardan ayıran en nadir özelliklerden biriyle- taçlandıralım mı ne dersiniz?

Haydi o zaman kendinizi hazırlayın, yine uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. Bu sefer amacımız, en garip davranışımız olan “giyinme ve süslenme” işlerini incelemek. Yolumuz uzun, ancak hevesimiz baki.  Demir alıyoruz, Viya Böyle!

Giyim kuşam ve aksesuarlar, bugün birer kültürel nesne olarak kabul görürler. Haliyle bu işin başlangıcından yola çıkacaksak önce şu kültür denilen garip gureba arkadaşla bilimsel olarak bir tanışalım.

 Konstenki Heykelciği üzerine illüstrasyon. Çizer: İrem Karadağ

Kültür kelimesi, sözlük anlamına göre tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerler ile bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümü olarak adlandırılır. Bu araçlar toplum bazında, duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının toplamı olarak görülürken; bireyler için, akıl yürütme, eleştirme ve beğeni yeteneklerinin öğrenim, deney ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi şeklinde tarif edilebilir. Sosyolojik  ve arkeolojik olarak tarif etmek gerekirse de kültür bizi saran toplumsal bir mirastır.

Kültürün oluşmasındaki ilk süreç; insanın etkisiz ve alıcı konumda olduğu bir zaman dilimidir. İklim ve ona bağlı coğrafya içerisinde, temel ihtiyaçları gidermek adına doğayla bir ilişki kurulduğunda, edinilen bilgilerin tümü kültürün yaratılmasında birinci aşama olarak karşımıza çıkar. İkinci aşamada ise insan etkisiz ve alıcı konumundan çıkarak üretmeye başlar; yani yaşadığı çevreye etkin ve aktif bir güç olarak katılır. Bu etkin tutumla doğaya verilen her tür karşılık, zamanla birikerek toplumsal bir yapıya evrilir, nesilden nesile aktarılarak büyük bir mirasa dönüşür.

Arkeoloji bir bilim dalı olarak her zaman bu mirasın peşinde olmuştur. İnsanın bıraktığı tüm maddi ve manevi kültür kalıntılarını araştırmak, bu bilimi bir daldan kocaman bir ağaca dönüştürmüştür. İnsan türleri, aletler, beslenme, barınma, üreme-çoğalma, giyinme-kuşanma-süslenme, savaşlar, ölüm, yerleşimler, köyler-kasabalar-kentler, devletler-krallıklar-imparatorluklar, ritüeller-törenler-inançlar, değiş tokuş, ticaret, para gibi akla bir çırpıda gelebilecek başlıkların yanında daha nice önemli yenilik, değişim ve gelişim; birkaç yüzyıldır devamlı olarak Arkeoloji, Prehistorya, Protohistorya, Eskiçağ Araştırmaları, Antropoloji, Sümeroloji, Hititoloji, Mısır Bilimi, Nümizmatik, Dil Bilimi, Teoloji gibi onlarca farklı bilimin uzmanlarınca araştırılmaktadır.

Giyim-kuşam ve aksesuarlar, insanın doğaya ve çevresine verdiği tepkilerin belki de en ilginç örneklerinden birisi olarak, bu araştırma tarihi içerisinde kendisine oldukça önemli bir yer edinmiştir.

Maskeler, duvar resimleri, Teleilat Ghassul

Doğadaki canlılardan çok azı görünümünü değiştirme çabası içindedir ve sadece insan, bunu yapabilmek için bir şeyler üretmeyi başarabilmiştir. Bu üretimin sonucunda, başlangıçta bir olgu olarak kendini gösteren giyim, zamanla bir kültüre dönüşecek ve insan topluluklarının kendilerini diğer insanlardan ayırmasının en belirgin yollarından birini oluşturacaktır. Bugün giyim kuşam farklılıkları, sadece çeşitli coğrafi, ırksal, dinsel ve kültürel ayrımlarda kendini göstermez; aynı yerde yaşayan, dil, din, ırk ve kültür ortaklığı olan toplumlarda dahi ekonomi, yaş, cinsiyet, beğeni ve estetik kaygılar gibi çok çeşitli nedenlerle farklı giyim uygulamaları görülmektedir.

Sadece bu durum bile, kıyafet ve aksesuarların, insanın kendini bireysel olarak ifade etmesinden, bir topluluk oluşturmadaki role kadar, insan yaşamında ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

İşte bu önemin, çağlar boyu nasıl oluştuğunun peşine düşeceğimiz haftalar bizi bekliyor. Bu yazımızı, şu ilk soruyu sorarak tamamlayalım. Yahu, insan neden giyinir ki?

Söylencemiz Sürecek. VİYA BÖYLE!


Selim Martin Kimdir?

Selim Martin 1981 Uşak doğumlu. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Arkeoloji üzerine yaptı. Aynı üniversitede Arkeoloji Bölümü'nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmakta. Prehistorya, Bilişsel Arkeoloji, Mezopotamya Arkeolojisi, Tarihsel Coğrafya ve Mitoloji gibi temel Arkeoloji konularının yanında tekstil, mozaik, resim gibi sanat ve tasarım alanlarında da çeşitli dersler yürütmekte. Eğitim ve iş hayatı boyunca çeşitli bilimsel ve sanatsal projeler ile kültürel etkinlikler içerisinde yer aldı ve özellikle Batı Anadolu coğrafyasında eğitim ve kültürel amaçlı geziler düzenledi. Uzun yıllar, arkeolojik alanlarda ve çeşitli bilimsel çalışmalarda belgeleme amaçlı fotoğraf çekmekle beraber, sanatsal anlamda kişisel fotoğraf sergileri açtı ve çeşitli eserleri karma sergilerde de yer aldı. Arkeoloji ve Mitoloji alanlarında kitapları ve bilimsel yayınları olan ve çeşitli ulusal gazete ve dergilerde mitoloji konulu yazılar kaleme alan Selim Martin evli ve bir çocuğu var.