Oktay Ortabaşı: Belgesel gerçeklerin bir listesi değil, gerçekliğin bir portresidir

Yönetmen Oktay Ortabaşı ile belgesel sinemayı konuştuk. Ortabaşı, "Kısıtlamaları olduğunda tüm sanatların daha iyi olduğunu hissediyorum" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Los Angeles California'da yaşayan Oktay Ortabaşı, ABD New York’ta dünyaya gelir. Babası Türk, annesi Alman olan Ortabaşı, Burbank California’da The Dreaming Tree isimli bir film şirketini yönetiyor. Son yirmi beş yılda birçok televizyon kanalı ve Fortune 500 şirketi için iş üreten Ortabaşı’nın son filmi "Güneşte Bir An", 40. İstanbul Uluslararası Film Festivali Belgesel Film Yarışması Bölümü’nde gösterildi. Belgesel çalışmalarının ana odak noktası vahşi yaşam, çevre ve sürdürülebilirlik olan Ortabaşı’nın "Hükümdarın Kanatları Üzerine", "Arka Bahçe Böcekleri", "Toprakla Bağlantılar" ve "Pantanal'ın İzinde" isimli belgeselleri var.

Santa Barbara FF, Sonoma FF, Palm Springs FF, Ulusun Başkentinde Çevre Filmleri Festivali, BendFilm Festivali, Newport Beach FF, Boston Sci-Fi FF, Filmlerle Danslar, İstanbul Film Festivali, Brisbane Uluslararası Film Festivali gibi festivallerde filmleri gösterilen Ortabaşı ile bir araya geldik ve belgesel sinema anlayışını konuştuk.

Oktay Ortabaşı

'BELGESEL GERÇEKLERİN BİR LİSTESİ DEĞİL GERÇEKLİĞİN PORTRESİDİR'

Kavramsal olarak bakıldığında belgesel sinema, diğer sanat dallarına nazaran gerçeğe sadık kalmasıyla öne çıkıyor. Zihninizde belirlemeye başlayan bir fikir belgesele varmadan önce, tıpkı bir ağacın dalları gibi kurmacaya, hayali olana uzanıyordur muhakkak. Bu durum bir sanatçıyı kısıtlamaz mı?

Belgeseller nihayetinde bir gazetecilik biçimidir ve gerçek dünyadaki bir durumu tasvir etmeye çalışırlar. Bu nedenle her bireysel projenin birçok kısıtlaması var ama bunu bir avantaj olarak görüyorum. Kısıtlamaları olduğunda tüm sanatların daha iyi olduğunu hissediyorum. Yaratıcılık, bu engellerin üstesinden gelmeye çalışırken ortaya çıkar. Bir belgeselcinin işi, bir olayın, kişinin veya konunun duygusunu resmetmektir. Bu anlamda gerçeklerin bir listesi değil, gerçekliğin bir portresidir. Gerçeğe mümkün olduğunca yaklaşmaya çalışmalıyız. Belgeselin bir karesi çekilir çekilmez yönetmen izleyiciye bir olayın yorumunu vermiş oluyor, bu yüzden propaganda ile özünü bozmamak çok önemli.

Türkiye’de belgesel sinema pek önemsenmez. Festivallerde geri planda kalır, TV satışı yapılmaz, kaynak yaratmada sıkıntı yaşanır. Kendinizi “üvey evlat” gibi hissediyor musunuz?

Anladığım kadarıyla Türkiye'de belgeseller için büyük bir pazar yok. Los Angeles'ta çalışıyorum, bu yüzden Türkiye'deki sektöre aşina değilim ama şunu söyleyeceğim: Belgeseller yapılmalı çünkü anlatacak harika hikâyeler var. Türkiye'deki ve dünyadaki belgesel yapımcıları için sıkı çalışmaya devam edin. Filmlerinizi elinizden geldiğince yayınlayın. Filminizle bir kişiye ilham verseniz bile buna değer. İnanıyorum ki gelecekte bir şeyler değişecek ve Türkiye'de belgesellere ilgi artacak.

Bir estetik tercih olarak belgesel için, sinemanın özü, kaynağı diyebiliriz. Zira çekilen ilk filmler belgeseldi. Tarihsel bağlam içinde, belgeselin bugüne ulaşma serüvenini, geçirdiği değişimleri nasıl yorumluyorsunuz? Kendinizi bu gelenek içinde nerede görüyorsunuz?

Burada, ABD'de sanatsal belgeseller gerçekten güçlü filmler haline geldi ancak popüler bir konuyla ilgili olmayan bir belgeselin geniş bir izleyici kitlesi bulması hala zor. Bazen başarı, niş kitlelerle bulunabilir. Ayrıca insanlar belgesellerin çok yaratıcı olmasını beklemeye başladılar. Bu yüzden belgeselci olmak için harika bir zaman. Mümkün olduğunca benzersiz olmak için sinema araç setindeki tüm araçları kullanabilirsiniz. Kameralara kolay erişim ve film yapımcılarının parmaklarının ucundaki dünya çapındaki internet dağıtımı ile belgesel geleneğinde harika bir anda olduğumuzu hissediyorum.

Özellikle sosyal medyada, hazır bilgi veren birtakım Youtube içerikleri belgesel olarak tanımlana geliyor. Bu noktadan yola çıkarak iki ayrı soru soracağız. İlki, belgesel bilgi taşıma aracı mıdır? İkincisi, bu içerikleri estetik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Youtube ve diğer platformlar, medyayı dağıtmanın yalnızca yollarıdır. Bu sitelerin belgeselciler için çok faydalı olduğunu düşünüyorum. İçeriğinizi herhangi bir kapı bekçisi olmadan dağıtmanın bir yoludur. Bu platformların zorluğu, filminizin muazzam miktarda içeriğin içinde kaybolabilmesidir. Bu nedenle festivaller/sosyal medya aracılığıyla organik olarak hedef kitlenizi oluşturmanız ve onlarla iletişim halinde olmanız önemlidir.

'BELGESELCİLER, ÇALIŞMALARININ SANSÜRLENMESİNE ASLA İZİN VERMEMELİDİR'

Belgesel sinema, gerçekle olan doğrudan ilişkisinden dolayı, sık sık egemenlerin hışmına uğruyor. İdeolojik bağlamda bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Belgeselciler, çalışmalarının sansürlenmesine asla izin vermemelidir. Bunu Amerika Birleşik Devletleri'nde, buradan söylemesi kolay biliyorum ama belgeseller propaganda ise hiçbir işe yaramaz. Gerçek, insanların duyması için her zaman konforlu değildir ama bu bizim işimiz.

Son günlerde, filmler/diziler yayımlayan çeşitli internet mecralarının daha aktif kullanılıyor olması hasebiyle, birkaç sermayedarın “piyasaya” gireceği konuşuluyor. Bu durum sadece dizi sektörü için değil, sinema sektörü için de heyecan yarattı. Peki, belgesel sinemacılar bunun neresinde? İnternet mecralarından destek alarak iş üretebilmek, geçmişteki üretim koşullarına nazaran sizi özgürleştirir mi? Ne düşüyorsunuz?

Daha işlevsel bir yayın akışı kesinlikle gerçekleşecek. Burada ABD'de kablo TV yavaş yavaş ölüyor. Farklı kanallar aracılığıyla film dağıtımı, Türkiye'deki belgeselciler için fırsatlar yaratacaktır. Burada bağımsız bir film yapımcısı olarak belgesellerinizi kendiniz yayınlayabilir ve bir izleyici kitlesi bulabilirsiniz. Çoğu bağımsız film yapımcılığı gerçekten bir iş değil, daha çok diğer işlerle desteklediğiniz bir sanattır. Ancak çok başarılı belgeselciler için bir miktar finansal başarı var. Türkiye'de akıllı bir girişimcinin çok yakında bir belgesel yayın kanalı oluşturacağını düşünüyorum.

Hazırladığınız yeni bir proje var mı? Günleriniz nasıl geçiyor?

Covid-19 kısıtlamaları kaldırıldığı için Hollywood'da çok meşgulüz. Müşteriler için 1980'lerin bilim kurgu filmleriyle ilgili bir araştırmacı TV programı ve bir belgesel çekiyorum. Yapay zekâ ve müzikle ilgili bir belgesel üzerinde çalışmaya başladım, aynı zamanda bir bilim kurgu senaryosu üzerinde çalışıyorum.