Nuray Pehlivan: Arkeo Duvar, dünle bugünü birleştirip yarını selamlıyor

Nuray Pehlivan'la kısa bir süre önce kitaplaştırılan Arkeo Duvar’ı konuştuk. Pehlivan, "Arkeolojiyi, akademik dili dışına çıkararak en geniş kesimin anlayacağı haliyle anlatmaya çalışıyoruz" dedi.

Nuray Pehlivan
Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Gazete Duvar’ın e-dergisi olarak yayın hayatına başlayan Arkeo Duvar’da yayınlanan yazılar, Sakin Kitap tarafından kitaplaştırıldı. Gazete Duvar'ın kâğıda basılı ilk içeriği olarak raflardaki yerini alan Arkeo Duvar’ın birinci kitabında, “Neden Savaştık? Nasıl Barıştık?”, “Salgın Hiç Bitmedi!”, “Deprem: Yıkan ve Kuran” başlıkları yer aldı. Dünyanın bugünkü gündemlerine paralel konuları işleyen ve arkeolojinin günümüze anlattıklarına odaklanan Arkeo Duvar'ın Yazı İşleri Müdürü Nuray Pehlivan ile Arkeo Duvar’ı konuştuk.

1988’den itibaren 30 yıl boyunca Bolu Müzesi ve İzmir Arkeoloji Müzesi’nde görev yapan arkeolog Nuray Pehlivan, Türkiye'nin farklı bölgelerindeki çok sayıda arkeolojik kazıda çalıştı. Gazete Duvar'ın kuruluşundan bu yana İzmir Temsilciği görevini de üstlenen Pehlivan, Arkeo Duvar’ın kitaplaşma sürecini anlattı.

Öncelikle arkeoloji dergisi fikrinden biraz bahsedelim. Bu alanda bir dergi hazırlamaya nasıl karar verdiniz?

Arkeo Duvar öncesinde de, Gazete Duvar’da geçmiş mesleki deneyimin de katkısıyla sıkça arkeoloji haberleri ve söyleşileri hazırlıyorduk. İki yıl önce gazete merkezinden arkeoloji alanındaki yayıncılığımızı e-dergi formatına taşıma önerisi geldiğinde benim adıma çok heyecanlandırıcı bir süreç başladı. Arkeoloji alanındaki çalışmalarım nedeniyle uzun süredir tanıdığım bilim insanları ile görüştük. Hepsi o kadar ilgilendi ve yüreklendirdi ki bu bize ayrıca güç verdi. Yayına başladıktan sonra da yeni tanıştığımız yazarlarımız oldu. Görüştüğümüz her insandan yeni katkılar aldık, gücümüzü tazeledik. Yazarlarımız bilimsel birikimlerini heyecanımıza ortak olarak bizimle paylaştı.

Nuray Pehlivan

‘ARKEOLOJİNİN ANLATTIKLARI BUGÜNDEN BAĞIMSIZ DEĞİL’

Arkeo Duvar'ı bu alandaki diğer yayınlardan ayıran özellikler neler?

Arkeoloji bilimine ilişkin yayıncılığın ağırlıklı olarak akademik mecralarda sürmesi, konunun uzmanı olmayan okur için anlaşılır olma noktasında yaşanan zorluklar, geçmişin anlattıklarının bugüne referans verilerek okunmaması, bu önemli alanın güncele taşınmasına çok izin vermiyor. Biz de bundan hareketle arkeolojiyi, akademik makale dili dışına çıkararak ancak bilimsel gerçeklerden uzaklaşmadan, mümkün olan en geniş kesimin anlayacağı haliyle anlatmaya çalışıyoruz.

Arkeolojinin bir bilim olarak geçmişe dair yakaladığı neredeyse bütün bilgi ve birikimin bugünle bağlantılarını kurmak mümkün… Alana ilişkin bakış açısını biraz değiştirerek, günümüzle geçmişi birlikte düşünerek anlatmak hem okuyucuya hem de içeriği hazırlayanlara çok şey katıyor. Aslında biz de arkeoloji bilimi ışığında bugünü anlamaya ve anlamlandırmaya yönelik çok şey söylenebileceğini her sayıda yeniden keşfediyoruz. Arkeo Duvar’ı farklı kılan da bu arayışımız oldu diye düşünüyorum.

Kaldı ki bizce asıl imkansız olan, arkeolojinin bugünün politik, ekonomik, toplumsal gerçeklerinden uzak olduğunu söylemektir. Arkeo Duvar’ı farklı kılan en önemli özelliği de herhalde ele aldığı konuları güncele taşıyarak bugüne dair politik bir tutum belirlemesidir. Dünü, yarın için bugüne anlatmayı istiyoruz.

'ARKEOLOJİ BİLİMİNİ GÜNÜMÜZLE ÖRTÜŞTÜREREK ANLATIYORUZ'

Peki, yayın içeriğini nasıl şekillendiriyorsunuz?

Arkeo Duvar’da tarih öncesinden ve tarihi dönemlerden kalan kültürel öğelerin günümüzdeki izdüşümlerini bir nevi güncel-politik arkeoloji yaparak anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü toplumları şekillendiren olaylar sadece geçmişe ait değil, günümüze ve geleceğimize dair de fikir veriyorlar.

Arkeo Duvar aynı zamanda özellikle ülkenin kutuplaştığı, ayrımcı ve nefret içerikli söylemlerin medyada yoğun olarak yer aldığı bir dönemde, güncel tartışmaları, geniş bir çerçevede mercek altına almaya çalışıyor. Her yeni temada elimizden geldiğince neden–sonuç ilişkisi içerisinde anlatılan dönemlerin sosyo-politik ortamına bakıyoruz. Böylece okur, geçmişle bugünü karşılaştırma olanağı buluyor.

‘HER SAYIDA YENİ BİR DOSYA HAZIRLANIYOR’

Arkeo Duvar’ın konularını ve yazar kadronuzu da anlatabilir misiniz?

Her sayıda bugüne de temas eden bir konu belirleyerek alanın uzmanı bilim insanlarından yazılar istiyoruz. Her sayı aynı zamanda bir “dosya” niteliğinde hazırlandığından belirlediğimiz konu dışında bir yazıya pek yer vermiyoruz.

Sürekli yazarlarımız da konuyla bağlantılı konuları işliyor. “Söylence” köşemizde başta Mezopotamya, Yunan ve Roma olmak üzere dünyanın çeşitli mitolojileri anlatılıyor. “İyi Arkeoloji” köşesi, arkeolojiyi, toplum, bilim ve kültürel miras ilişkisi içinde geniş bir yelpazede ele alarak, okuyucuyu bu konularda düşünmeye çağırıyor. “Beslenmenin Tarihi” köşesinde, insanın en eski derdi olan “beslenmeyi” bazen binlerce yıllık yemek tarifleriyle yazılı kaynaklar ışığında görme fırsatı buluyoruz. Aynı zamanda varlığı, yokluğu, etkileşimiyle “yemek” denen olgunun toplumları nasıl şekillendirdiğine şahitlik ediyoruz.

.

“Yazıtların Dili” köşesinde, çoğunlukla Yunan-Roma dünyasına ait ve Anadolu’da bulunmuş olan yazıtlar, hem ait oldukları çağın sosyo-kültürel yapısı bağlamında, hem de modern çağın güncel konularıyla ilişkili oldukları yönleriyle inceleniyor. Yazıtların ipuçlarını verdikleri hikayeler sayesinde okurlar, sadece antik çağın sosyal, toplumsal ve dinsel yaşamına ilişkin genel bilgilere değil, Yunan ve Roma toplumlarındaki gündelik yaşamın ince detaylarına da ulaşmış oluyorlar.

‘Zaman İçinde Müzik’ kitabından seçtiklerimizle müziğin sesini duyuyoruz. “Bu Resmin Hakkında Konuşalım” köşemizde her sayıda, bir sanat eseri ele alınıyor. Ayrıca “Arkeo Kitap” bölümünde işlediğimiz konu ile ilgili bir kitap seçiyoruz. Bu köşede kitabın editörü ya da çevirmeni kısa, öz ve okurda fikir oluşmasını sağlayan bir metin hazırlıyor. Son sayımızda yaptığımız bir yenilikle, tarıma ilişkin meraklı okurun ilgisini çekeceğini düşündüğümüz yayınlardan da bir kitap seçkisi sunduk.

Şimdi artık Arkeo Duvar dijital ortamla sınırlı kalmayıp basılı hale gelerek raflardaki yerini de aldı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Arkeoloji alanındaki üretimleri ile öne çıkan Sakin Kitap’tan Arkeo Duvar’ın basılı hale gelmesi yönünde bir öneri aldık. Bu öneriyi değerlendirirken de dijital alanın olanakları ile basılı olanın kalıcılığını birleştirmek istedik. Okuyucu, dijital alanda dergiye kolaylıkla erişebiliyor ancak Arkeo Duvar’ın sayfalarını raflarında görebileceği, dokunabileceği bir edisyona da sahip oldu. Arkeolojiye meraklı okurlar hangi kanalla ulaşmak istiyorsa oradan okusun istedik.

İyi bir yayıncılık için hem dijital alanda hem de konvansiyonel alanda bir dizi zorluklarla baş etmek zorundasınız. Her iki alanda da kaliteli, güçlü ve kalıcı bir içeriği oluşturmak sürdürülebilir bir finansman gerektiriyor. Bu noktada Gazete Duvar’ın çatısı altında dergicilik yapıyor olmak konuya ve alana uygun bir kitleye daha hızlı ve etkin ulaşmamızı sağladı.

‘TOPLUMSAL CİNSİYETTEN, SOMA KATLİAMI'NA KADAR BİRÇOK KONUYA TEMAS ETTİK’

Bugüne kadar temas ettiğiniz konulardan örnekler verebilir misiniz?

İlk üç sayımızda savaş, salgın ve depremi ele alarak bu felaketlerin toplumların tarihine ne şekilde yön verdiğini anlattık. Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik aktif aldığımız tutumu içerik olarak da güncele taşıyarak “Toprak Anamız’dan Göklerdeki Babamız’a: Toplumsal Cinsiyet” başlığıyla tartışmayı arkeoloji üzerinden entelektüel bir çerçevede ele aldık. 301 canı yitirdiğimiz Soma katliamının sekizinci yılında ise geçmişten günümüze madenciliği incelerken başlangıcından itibaren insanın en acımasızca sömürüldüğü sektörlerin başında yer aldığını anlattık.

Önümüzdeki sayılarda hangi konulara temas edeceksiniz?

Bundan sonra gelecek üç sayımızdan kabaca bahsetmek gerekirse ilk sırada “Urartular” var. Bugünkü İran, Ermenistan ve Türkiye sınırları içinde kalan topraklarda 3 bin yıl önce kurulmuş Urartu Krallığı ile ilgili yazılar bulacaksınız. Dergideki yazıların yakın geçmişte Urartu sempozyumuna çağrılmayan ve ötekileştirilen Urartu uzmanlarının yazılarından oluşması sayıyı daha da ilginç kılacak.

“Müdahaleci bir tür olarak insan ve Antroposen” sayımızda, kendini bir iklim krizi içinde bulan insanlığı masaya yatıracağız. 4.5 milyar yıllık gezegenimiz için ani iklim değişiklikleri normal olsa da, insanın ana faili olduğu bir iklim değişikliğini ilk defa deneyimliyor canlılar dünyası. Bu krizle baş edebilmek tüm bilim dallarının bir arada, transdisipliner bir anlayışla çalışmasını gerektiriyor. Bu sayıda, Antroposen Çağı sadece arkeolojik ve tarihsel yönleriyle ele almakla kalmayacak, arkeolojinin ötesine geçerek jeolojiden, mühendislikten, felsefeden, ziraat ve biyolojiden beslenen bir değerlendirme sunacağız.

2023 seçimleri öncesinde ise “Eski toplumlarda politik örgütlenme ve seçimler” sayımız yayında olacak. Çünkü tarih boyunca insanın bir dizi sosyo-kültürel durağında ‘seçimler’ var. İnsanın seçimle birlikte ‘birey’ ve ‘yurttaş’ olduğu bu tarihsel yolculukta arkeoloji her zamanki gibi bize şaşıracağımız çok şey söyleyecek…