Mustafa İslamoğlu: Bir dönemimi İslamcı olarak geçirmekten çok pişmanım

Siyasette İslami hareketin geldiği noktayı değerlendiren İslamoğlu: Bir dostla dertleştik. O da dokunsan ağlayacak gibiydi ben de öyleydim. Kulağına eğilip ''Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz'' dedim.

Mustafa İslamoğlu.
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yazar Mustafa İslamoğlu, Karar TV'de Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un sorularını yanıtladı. Türkiye siyasetinde İslami hareketlerin yükselişi, iktidarda oluşu ve geldiği noktayı değerlendiren İslamoğlu, "tövbe etmeye çalışıyorum" dedi.

''En çok pişman olduğum şey bir dönemimi İslamcı olarak geçirmek, 84 milyonun sırtını sıvazlasak hüngür hüngür ağlarız. Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz'' ifadelerini kullanan İslamoğlu, Türkiye'de İslami hareketin yükselişine, iktidar oluşuna ve geldiği noktaya dair açıklamalar yaptı.

'İÇİMİZDEKİ CANAVARI GÖRDÜK'

İslamoğlu, ''Ben çok faydalı olduğunu düşünüyorum ne olmamamız ve ne yapmamamız gerektiği öğrendik, içimizdeki canavarı gördük. Çok yararlı oldu, manzarayı gördük, içimizde saklı olan dışımıza çıktı. Şu geldiğim noktaya nasıl gelirdim yoksa, kendime inandırdığım bir yalandı bu. Yalanı görmüş olmamız bile kazanımdır. Bunun maliyeti çok ağır ve daha da ağırlaşacak çünkü dibi görmedik daha. Akli fren sistemleri iflas etmiştir. Bu trenin imdat freni yok maalesef üzülüyorum ama yok'' ifadelerini kullandı.

'DEİZMİN YAYGINLAŞMASI NORMAL'

Gençler arasında deizmin yaygınlaşmasını normal ve olumlu bir gelişme olarak gördüğünü belirten İslamoğlu, ''Zira ondan evvel inanıyormuş gibi yapma olayı felaketti. Hiçbir şeye inancı yok aslında ne kitabı, ne dini, ne imanı ama Allah'ı da, dini de, imanı da her şeye çaya çorbaya sıkan bir tip düşünün, bu kime yarar? Dolayısıyla bu bir kazanım, sorgulayan bir akıl en büyük kazanımdır. Gerçek acıtıcı olsa da iyidir. Gerçeği görmüş olmanın bedeli varsa bu bedeli ödeyelim derim. Ağırsa olsun, çünkü sonsuza kadar uyuyamayız. Uyku ne kadar derinse uyandırmanın sarsıntısı da o kadar büyük olmalı. Şu anda bir şok durumu yaşıyoruz'' dedi.

İslamoğlu sözlerine şunları ekledi: ''Ben kendi adıma tövbe etmeye çalışıyorum. Benim tövbe etmem tabi fiili oluyor. Dün hata ettiğimiz noktaları tespit ediyorum, kendimi sorguluyorum, fikirlerimin kölesi değilim efendisiyim. Yanlış olanları düzelttiğim, yanlış olduğuna inandığım an onu doğrudan her araçla ulaştırabileceğim herkese ulaştırıyorum. Bu benim tövbem, tövbe böyledir. En çok pişman olduğum şey bir dönemimi İslamcı olarak geçirmek. Bu 70-80-90'lı dönemler, çünkü ben kökten geliyorum. Milli Türk Talebe Birliği, Akıncılar gibi. Türkiye'nin düşünce dünyasına hatırı sayılır katkılarda bulunmuş bir dostla dertleştik. O da dokunsan ağlayacak gibiydi ben de öyleydim. Gerçi 84 milyonun sırtını sıvazlasak hüngür hüngür ağlarız. Kulağına eğilip 'Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz' dedim. Kişi sınanmadığı günahın masumu değildir." 

Mustafa İslamoğlu kimdir?

Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü'nde ve Kahire El-Ezher Üniversitesi İslam hukuku fakültesinde okudu. El-Ezher'deki eğitimini tamamlamadan bıraktı. İlk makaleleri 1980'de Milli Gazete'de, 1982-83 yılları arasında Yeni Devir gazetesinde yayımlandı. Mustafa İslamoğlu'nun şiirlerinden oluşan ilk kitabı "Heyelan", 1987 yılında Aylık Dergi Yayınları tarafından yayımlandı. 1989 yılında ise İslâmî hareket önderleriyle yaptığı sohbetleri "Öncülerle Konuşmalar" adı altında kitaplaştırıldı. 1993 yılında İslâm düşüncesinin oluşum ve değişim sürecini ele alan "İman" adlı kitabını yazdı.

Anadolu'da Vakit, Selam, Ribat, Yeni Şafak, Meydan, Aylık Dergi, Özgün Duruş gibi gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir gazetede yayımlanan bir makale nedeniyle bir yıl; Ankara'da özel bir mecliste sunduğu "Kürt sorununa İslâmî çözüm" başlıklı tebliğinden dolayı da bir buçuk yıl olmak üzere toplam iki buçuk yıl hapse mahkum edildi. Gölcük Cezaevi'nde başlayan mahkûmiyeti, Ankara Yarıaçık Cezaevi'nde tamamlandı. 1997 yılında Human Rights Watch Helmann-Hammet ödülünü aldı. Kendi kurduğu ve "İslâmî İlimler Akademisi" adını verdiği okulunda tefsir usûlü dersleri verdi.