Murat Yetkin yazdı: Faiz çıkışı, 'kontrol bende' deme ihtiyacı

Murat Yetkin, Erdoğan'ın Merkez Bankası çıkışının "otoritesini yeniden gösterme ihtiyacı" olduğunu söyleyerek, "Merkez Bankası'nın kağıt üzerinde kalan bağımsızlığını da ezdi geçti" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gazeteci Murat Yetkin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TRT'de katıldığı programda, Merkez Bankası'ndan faizleri düşürmesini istemesi hakkında bir makale kaleme aldı. Yetkin, "Faiz bahane, Erdoğan “kontrol bende” deme ihtiyacında" başlıklı makalesinde "Merkez Bankası'na faiz düşürme baskısı yaptığını övünülecek bir şeymiş gibi söyledi. Erdoğan’ın asıl sorunu siyasi" yorumunu yaptı.  

Murat Yetkin'in yetkinreport.com'daki yazısından bir bölüm şöyle:  

"İşe bir açıdan baktığınızda şu yoruma varmak mümkün: CHP ve İYİ Parti başta olmak üzere muhalefet sıkıntı içindeki esnafa, üreticiye, işçiye, işsize hitap ettikçe Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AK Parti’nin dayandığı oy tabanının, özellikle de esnaf tabanının erimekte olduğunu gördü. Esnafın tek sorununun yetersiz pandemi destekleri, ekonomik durgunluk, alım gücünün düşmesi değil de faiz olduğunu düşündüğü için de dayanamadı, Merkez Bankası'na faiz düşürme baskısı yaptığını övünülecek bir şeymiş gibi söyledi.

TRT’nin 1 Haziran’daki canlı yayınında söylediklerinden söz ediyorum.

Bunun sonucunda da Türk lirası dolar karşısında birkaç saat içinde yüzde 4 daha değer kaybetti. Düşünün ki, ABD Başkanı Joe Biden 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü olarak ilan ettiğinde, Erdoğan -yüksek perde hitabet dışında- karşılık vermediğinde dahi yüzde 5 düşmüştü. Bunun üzerine, göreve getiriliş amacı faiz düşürmek olarak algılanan MB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’na piyasaları soğutma işi düştü. Başkan, “Erken gevşeme beklentisi ortadan kalkmalı” dedi. Sanki beklentiyi dile getiren Cumhurbaşkanı değilmiş gibi.
İşe bir başka açıdan baktığınızda ise şöyle bir yorum da mümkün görünüyor: Son gelişmeler, Erdoğan’ın devlet yönetiminde kontrolü elden kaçırmakta olduğu, en azından otoritesinin zayıfladığı algısına yol açınca, dosta düşmana iplerin kimin elinde olduğunu bir kez daha hatırlatma ihtiyacı duydu. Bunun da çok iyi bir şey olduğu zannıyla, Merkez Bankası'nın kağıt üzerinde kalan bağımsızlığını da ezdi geçti, doları ortada gerekçe dahi yokken bir daha patlatan faiz çıkışını yaptı.

DIŞ POLİTİKADA KONTROL KAYBI

Nedir o Erdoğan’ı otoritesini yeniden gösterme ihtiyacına sevk eden gelişmeler?
Bir tanesini kendi söylüyor zaten: Dış politika. Özellikle de ABD ile ilişkiler. Aynı TRT yayınında Bush’la, Obama ile Trump ile de çalıştığını ama Biden ile yaşadığı “gerilimi hiçbiriyle yaşamadığını” söylüyor. Hatta kendisine “aptal olma”, “kabadayılık yapma” diye mektup yazan, iki defa döviz kuru operasyonu çeken, F35’leri yasaklayıp S400 yaptırımı ilan eden Donald Trump ile “çok rahat ve huzurlu” çalıştığını söylüyor. Neden? Çünkü hep görüşebiliyorlarmış. Biden ile asıl sorununun kendisiyle diğerleri gibi sık sık görüşmemesi, devletten devlete ilişki kurma siyaseti olduğunu anlıyoruz. Gerçi Biden kimseyle kankalık yapmıyor ama Erdoğan’ın dış politika kriteri kendisiyle sık sık görüşülmesi. Biden ile 14 Haziran görüşmesine de böyle baktığını söylüyor.

Bir yandan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Batı ile ilişkilerin rayına girmesi uğruna kendisine Ankara’da meydan okuyan Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ı Atina’da kucaklayıp yanaklarından öpecek, diğer yandan Cumhurbaşkanı ilişkileri, devletlerarası kurumsallıktan çıkarıp kendisiyle doğrudan temas kurulmamasına indirgeyecek.
Türkiye Cumhurbaşkanı önemli bir görüşme öncesi siyasi muhatabına zaafını böyle gösteremez, göstermemelidir.
Dış politikada kontrolü, muhataplarının kendisini doğrudan araması girişimine bırakmaktır bu."

TAMAMI İÇİN...